06-25-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kalp Zikri (Vird) Nedir) ?
Özel zikirlerin bir kısmı alim ve ariflerce tespit edilmiştir Bu tür zikirler, yapanların tercihine bırakılmıştır Onlar, “Allah’ı çokça zikredin” emrine girer Bu zikirlerin zamanı, sayısı, şekli ve yapılma usulü ariflerin içtihadına dayanmaktadır Terbiye sahasında müçtehid olan kâmil mürşidlerin içtihat yetkisi vardır Onlar bu zikirleri bir delil, müşahede ve tecrübeyle ortaya koymuşlardır
Tasavvuf terbiyesinde işte bu zikre “vird” denir Vird, her gün belirli zaman dilimi içinde yapılmak üzere belirlenmiş vazifelerdir Bunlar, “Allah”, “lâ ilâhe illallah” gibi zikir lafızları yanında, namaz, Kur’an, salât u selam, tefekkür, murakabe ve rabıta gibi vazifelerdir Bu vazifeler dinin övdüğü zikirler ve ameller içinden seçilmiştir Onları ya ehli olan bir kimse kendi başına seçip uygular Ya da bu vazifeler bir ehil mürşide tabi olunarak onun nezaretinde yapılır
Bu zikirleri tek başına yapan kimse alim, arif, kâmil ve tecrübeli olmalıdır Yoksa işi zor, tehlikesi çok olur Çünkü zikirler farklı faydaları ve neticeleri olan ilaçlar gibidir Ehil olmayan kimse kalbe ilaç olacak zikri seçerken yanılabilir, uygulamada yanlışlık yapabilir, sırayı karıştırabilir Ayrıca, tek başına çekilen bir zikre şeytan müdahele edip edebini çiğnetebilir, safiyetini bozabilir, hedefini değiştirebilir
Kâmil bir mürşidin terbiyesine giren kimse ise bu tür durumlarla yalnız değildir Kâmil mürşid, manevi hastalıklarda mütehassıs doktordur O, hangi manevi hastalığa ne tür bir zikrin ilaç olacağını bilir
Günlük vird ilaç gibidir Bu ilacın ne zaman ne kadar alınacağını manevi doktor olan mürşid belirler Hastaya ilacı reçeteye uygun olarak içmek düşer Kâmil mürşid, vird verdiği kimseye sevgi ve feyiz de verir Onu kontrol eder Dua ile destekler Şeytanın tuzaklarını tanır, hilelerini bilir Onun zikri kullanıp müridi düşürebileceği benlik, ibadetine güvenme, insanları küçük görme, Allah rızasını unutup keşif keramet gibi şeylere yönelme tehlikelerine karşı tedbir alır
Mürşidin feyzi ve faydası müritteki samimiyet, itaat, gayret ve edebe bağlıdır Mürşidin verdiği zikri beğenmeyen, onu yeterli görmeyip az veya çok bulan, başka zikirlere heves eden kimse, gizli bir muhalefet içindedir Bunda ayrıca mürşidine karşı bir itimatsızlık ve ciddiyetsizlik mevcuttur Bu durumdaki bir kimsenin mürşidden alacağı feyzi kesilir, kalbi karışır, terbiye yolu tıkanır, amel aşkı söner, hizmet heyecanı biter Eğer durumunu mürşidi ile istişare etmez ise, bir zaman sonra onu terk eder; aklı, nefsi ve şeytanı ile baş başa kalır
|
|
|