06-22-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Anlık Düştür Hayat...
Bir anlık düştür hayat
Ve bir ağacın altında gölgelenmek kadar kısa Nice güzellikler vardır, nice hasretler vardır henüz başlayan, nice sevdalar vardır kâinat kadar azametli Hepsi; ama hepsi bir kaşık hüzünle noktalanmaya mahkûmdur Bu dünya; gurûbların yarıştığı bir dünya
Tulûların gurûblarla tamamlandığı bir dünya Her doğuş batışı, her batış bir doğuşu barındırır koynunda
Hayat, hisseden gönüllere bir seraptır Acıların tortulaştığı ömür için, günler salise olur, mevsimler saniye, seneler dakika Yaşanan her güzellik, başlayan her sevdâ, ışık hızıyla geçer ömrün kenarından İnsana yalnızca geçirdikleri arkasından buruk bakışlar kalır
Bazen bütün güzelliklerin başladığı mesut bir bahar akşamı hayatın veda çığlığını işitirsiniz acımasızca En beklenmedik bir zamanda misafirlerin en büyüğü kapıyı çalmıştır; kimin emanetinin vakti dolmuşsa onu alıp ***ürmeye gelmiştir Bakarsınız hayat bir müddet önce gülen, konuşan, hisseden; ama şimdi önünüze uzatılan bir cesedin kirpiklerinin altına gizlenmiştir Ruhunuz karışır, garip bir hüzünle sarsılırsınız Gönlünüz gözünüzden akan yaşları tercümeye çalışır Gönül ile gözyaşının düğümlendiği yerde, hüzün ve acı kesişir İsyan etmek istersiniz, ne isyan ne de gözyaşı geri getirmez gideni Giden, bir meçhule yelken açmış ve dönüşü olmayan yolculuğa çıkmıştır artık Geride kalanlara, önce feryat sonra da suskunluk kalmıştır
Gözyaşları yetersiz davetiyeleridir ömür ağacının Ömür ağacı, ağaçların içinde yeşilliği en az süren ve meyvesi bütün ağaçlardan en az olandır Zira
"Ömür sermayesi pek kısa, lüzumlu işler pek çoktur " Yazık ki bazı ömürler bu kısa turfanda vakitte meyve bile veremez İlâhî dergaha niyazımız, meyvesiz hayattan O'na sığınmaktır
Ölüm gidilesi yol, içilesi şerbet; ölüm, dünya talimgâhında yorulan bedenlerimize terhis tezkeresi; ölüm, cemale müştak ruhlar için şeb–i arus, şaşalı bir düğün; ölüm, ruh kuşunun yanarak vuslata kanat açması; ölüm, dünya orucunu bir meleğin elinden içilen kevser şarabıyla neticelendirip dostla yapılan iftar ve :
"Ölüm ölene bayram bayrama sevinmek var
Oh ne güzel bayramda tahta ata binmek var "
Bir dünyaya gelince, doğunca kundaklanır insan, bir de ahirete giderken ecel şerbetini içince Kâinatın dar rahminden ahirete doğmaktır ölümün diğer adı Her doğum bir tazelik, bir muştudur Bu müjdeye hazırlıklı olmanın yolu kul olmaktan geçer Resul'un (S A V) getirdiği nâmeyle kul olma şerefini yakalayanlar hakiki imanı elde ederler
"Hakiki imanı elde eden kâinata meydan okuyabilir " ve Hak(C C) tarafından kabule mazhar olur
Hak(C C) sevdiğini meleklerine fısıldar, melekler de halka sevdirir Marifet, dünyanın gönderirken mahsun olduğu, toprağın da misafir etmek için sabırsızlandığı bir bedenle Hakk(C C)'a yürümek ve herkes ağlarken gülerek dünya misafirhanesini terk etmektir
Temennimiz bütün insanların bir anlık düşün sonunda geride bıraktıklarına tebessüm etmeleridir  
"Ey dost, canı sen aldıktan sonra, ölmek şeker gibi tatlı Seninle olduktan sonra ölüm, tatlı candan daha tatlı " (Mevlana)
Hüner ne pekiyi? Cevabı şair versin:
"O demde ki perdeler kalkar perdeler iner
Azrâil(A S)'e hoş geldin diyebilmekte hüner "
|
|
|