Prof. Dr. Sinsi
|
Güneş Sistemi
Güneş Sistemi
Güneş Sistemi en az bir yıldız ve onun çekim alanı içinde dolaşan gök cisimlerinin (gezegenler, uyduları, astroidler, kuyruklu yıldızlar) oluşturduğu sistemlere güneş sistemi ya da gezegen sistemi denir Özel ad olarak bu terim Dünya'nın da içinde bulunduğu, Güneş merkezli gezegen sistemi için kullanılır
Güneş Sistemi'ndeki gezegenler Uluslararası Astronomi Birliği'nin yayımladığı son karara göre,[1] Güneş Sistemi'nde sekiz gezegen vardır, bunlar Güneş'e en yakın gezegenden başlayarak sırasıyla (yukarıdaki resimde soldan sağa, ilk dördü kaya oluşumlu diğer dördü ise gaz devleridir) Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün'dür 1930'dan 2006 yılına kadar bilimsel olarak geçerli olan dokuz gezegen vardı, ancak 24 Ağustos 2006 tarihinde UAB tarafından Plüton'un statüsü, cüce gezegenliğe düşürülmüştür Aynı karar gereğince, 2003 UB313 ve Ceres de cüce gezegen statüsündedir
Gezegen1 Çapı Kütlesi Yörünge
yarıçapı Güneş çevresinde
dönme süresi Kendi çevresinde
dönme süresi
Merkür (☿) 0,382 0,06 0,38 0,241 58,6
Venüs (♀) 0,949 0,82 0,72 0,615 -2432
Dünya (⊕) 1,00 1,00 1,00 1,00 1,00
Mars (♂) 0,53 0,11 1,52 1,88 1,03
Jüpiter (♃) 11,2 318 5,20 11,86 0,414
Satürn(♄) 9,41 95 9,54 29,46 0,426
Uranüs (♅) 3,98 14,6 19,22 84,01 0,718
Neptün (♆) 3,81 17,2 30,06 164,79 0,671
1 Çizelgedeki değerler Dünya'nın çapı, kütlesi vb 'ne olan oranlardır
2 Venüs gezegeninin kendi çevresinde dönme yönü, diğer gezegenlere zıttır
2003 UB313 adlı Plüton'dan büyük bir kütlenin varlığı keşfedilmiştir 10 gezegen olarak adlandırılması araştırılmaktadır Gezegen olarak daha tanımlanmadığı için bir isim konmamıştır
Güneş Sistemi'nin Yörüngesi Güneş Sistemi, sarmal bir galaksi olan Samanyolu'nun bir parçasıdır Samanyolu'nda yaklaşık 200 milyar yıldız olduğu tahmin edilmektedir; bunların arasında Güneş, Dünya'ya en yakın yıldız olması dışında, bir yıldızda bulunan ortalama özelliklere sahiptir
Samanyolu'nun çapı yaklaşık 100 000 ışıkyılıdır Güneş sisteminin Samanyolu'nun merkezinden 25-28 bin ışıkyılı kadar uzaklıkta olduğu sanılmaktadır
Güneş sisteminin yörüngesi oldukça ilginç özelliklere sahiptir Bu yörünge hem neredeyse çembersel, hem de sarmal kolların oluşumuna yolaçan basınç dalgalarıyla aynı hızdadır Bu nedenle Dünya'da yaşamın varolduğu dönemde, Güneş Sistemi sarmal kolların içinde değil aralarında kalmıştır Sarmal kollarda sık sık meydana gelen süpernova patlamalarından gelecek ışıma, kuramsal olarak, bir gezegendeki yaşamı ortadan kaldırabilir Bu yörüngesi sayesinde, Güneş Sistemi hayatın ortaya çıkması ve süregelmesi için uygun şartlara sahiptir
Güneş sistemindeki gezegenler her zaman aynı yörünge üzerinde aynı zaman içerisinde hareket ederler Bunu bulan ilk kişi Kepler'dir Bu yasaya sonradan Bode yasası adı verilmiştir
GÜNEŞ
Dünyaya en yakın yıldızdır ve 8 ışık dakikası (149 6 milyon km) uzaklıktadır Bu aynı zamanda güneşe baktığımızda onun 8 dakika önceki halini görüyoruz demektir 700 000 km yarıçapı ve 15 milyon K çekirdek sıcaklığı göz önüne alındığında H-R diyagramına göre G2 türünden cüce yıldızlar sınıfına girer Güneş sisteminin Samanyolu’nda Oort Bulutu’ndan oluştuğu sanılmaktadır ( C ile K dönüşümü +/- 273 ile yapılır)
Güneş manyetik bir alana sahip olan, dönen ve çekirdeğinde enerji üreten bir gökcismidir Güneş, güneş sistemindeki maddenin % 99 85’ni içerir Gezegenler % 0 135, uydular,asteroidler, kuyruklu yıldızlar, meteoritler ve gezegenler arası ortam ise % 0 015’ni oluşturur Güneşin enerjisi, 15 milyon K (Kelvin) sıcaklıktaki ve yeryüzü atmosfer basıncından milyarlarca kez fazla olan çekirdeğindeki, hidrojenin helyuma dönüşmesinden kaynaklanır Çekirdek tepkimeleri sonucu serbest kalan enerji, yüzeye gelir ve buradan uzaya yayılır Bu enerjinin sadece 2 2 milyarda biri yeryüzü tarafından soğurulur ve yaşam için gerekli koşulların oluşmasını sağlar Güneşten, X-ışınlarından radyo dalgalarına kadar her dalga boyunda enerji yayılır Güneşte ışınım kuvveti ile çekim kuvveti denge halinde bulunur
700 000 km çapa göre çekirdekte oluşan ışığın hızı da göz önüne alındığında yüzeye yaklaşık 2 sn de gelmesi gerekirken, aşırı hidrojen yoğunluğuna bağlı olarak bu süre 10 milyon yıldır Aslında biz 8 dakikadan da öte güneşin 10 milyon yıl önce oluşturduğu ışığı görüyoruz
Güneş ;
Yeryüzü çapının yaklaşık 110 katı,
Yer yüzey alanının 12 000 katı,
Yer kütlesinin 333 000 katı,
Yer hacminin ise 1 306 000 katıdır
Güneş kendi ekseni etrafında diferansiyel dönme hareketi yapar yani kutuplar ve ekvator farklı hızlarda döner Ekvatoral bölgenin dönme hızı kutupların dönme hızından fazladır Yaklaşık 400 km kalınlığında olan ve Işıkküre (fotosfer) denilen güneşin gözle görülen parlak yüzeyi teleskopla incelendiğinde granüler (bulgurcuk) yapıya sahip olduğu görülür Her biri sıcak bir gaz kütlesinin tepesi olan bu granüllerin sayısı yaklaşık 4 milyon kadardır ve tüm güneşin yüzeyini kapsar Ortalama ömürleri 7-10 dk arasında olan bu granüllerin boyutu 300–1450 km arasındadır ve bu gazlar saatte 0 5 km hızla yükselirler, enerjilerini kaybedince soğuyarak yüzeye doğru düşerler ve granüller arası karanlık çizgileri oluştururlar
Güneşin kenarı, merkezinden daha karanlık görünür Bunun nedeni, güneşin merkezine bakıldığında ışıkkürenin derin ve sıcak katmanlarını, kenar kısmına bakıldığında ise daha yüksek ve daha az sıcak katmanlarını görüyor olmamızdır Işıkkürenin üzerinde, yaklaşık 5 000 km kalınlığında ve renkküre (kromosfer) adını alan bir iç atmosfer vardır Yapılan araştırmalar renkkürenin kenarlardaki katmanlarının bir çayır yangını görünümünde olduğunu, birbiri üzerine binişen pek çok fışkırtı bulunduğunu belirledi ve bunlara iğnecik (spikül) adı verildi Bu iğnecikler bulundukları yüzeyden 8 000 km kadar yüksekliğe çıkabilmektedir
Renkkürenin de üzerinde son derece yüksek sıcaklıklı Güneş tacı (korona) bulunur Güneş tacı, birkaç güneş yarıçapı uzaklıkta, yaklaşık 2 milyon K’lik bir kinetik sıcaklığa sahiptir Güneş tacının bu kadar sıcak oluşu, ışıkkürede ve renkkürede bulunan bulgurcuk (granül) ve iğneciklerdeki (spikül) kütle hareketleri olduğu sanılmaktadır Güneş tacının bu yüksek sıcaklık nedeniyle, dışarıya doğru yayılan ve dünyanın ötesine kadar uzanan elektrik yüklü bir tanecik akımı (nötrino) oluşturur Bu akım, Güneş rüzgarı olarak adlandırılır
Güneş lekeleri ışıkküredeki önemli, değişken, kalıcı olmayan, güneş yüzeyine oranla fazla yer kaplamayan ve çok şiddetli manyetik alana sahiptir oluşumlardır Bu alan 500 gauss’dan başlayıp 4 000 gauss’a kadar çıkabilir, bir karşılaştırma yapmak gerekirse dünyanın manyetik alan şiddeti 1 gauss’dan küçüktür ayrıca güneşin manyetik alan şiddetinin de birkaç gauss olduğu düşünülmektedir Güneşin merkezinde açığa çıkan enerji radyatif iken yüzeye doğru gittikçe maddesel taşınma (konveksiyon) meydana gelir İşte bu maddesel taşıma ile güneşin diferansiyel dönmesi etkileştiğinde kara leke meydana gelmektedir Ortaya çıkan leke grubu hızla büyüyerek birbirinden ayrılır ve güneşin dönme yönünde en öndeki leke genellikle en büyük lekedir ve baş leke adını alır Lekeler max büyüklüklerine ulaştıktan sonra genellikle birkaç hafta içinde kaybolurlar, yalnız kalan baş leke de giderek küçülerek o da birkaç hafta içinde kaybolur Ortalama büyüklükteki bir lekenin gölge çapı 30 000 – 50 000 km arasındadır, nadiren de 140 000 km’ ye kadar çıkabilir Güneş yüzeyinde gözlenen leke sayısı sürekli olarak değişir Leke etkinliğinin max olduğu iki çevrim arasındaki süre 11 yıldır, buna ilaveten 80 yıllık bir çevrim daha olduğu bilinir
Genelde renkküre beneklerinde zaman zaman ortaya çıkan ani parlamalar püskürme denir Küçük püskürmeler birkaç dakika, büyükleri ise birkaç saat sürer Fışkırmalar, görünüşü çok güzel olan güneş olaylarından biridir Bunlar güneş yüzeyinde 200 000 km uzunlukta, 40 000 km yükseklikte ve 6 000 km kalınlıkta olabilen şerit biçimli gaz akımlarıdır
15 milyon K iç sıcaklığa sahip olan güneş, yaydığı enerji (3 86 x 1033 erg/sn) göz önüne alındığında saniyede 4 7 milyon ton kütle kaybetmektedir Başka bir deyişle güneş yılda kütlesinin 100 milyarda birini kaybetmektedir Güneşin kütlesinde ve yaydığı enerjide sezilebilir bir değişme ancak 6 milyar yılda ortaya çıkabilir Dünyanın 4 5 milyar yaşında olduğu düşünülürse, bu da demektir ki güneş, yeryüzü var olduğundan beri hiç değişmemiştir %60’ı hidrojenden oluşan güneşin bu kadar güçlü enerji açığa çıkarması ancak çekirdek tepkimeleri sonucunda oluşabilir Bu tepkimeler içerisinde en önemlisi proton-proton tepkimesi olarak adlandırılan çekirdek kaynaşması (füzyon) zinciridir Açığa çıkan enerjinin küçük bir bölümü de tepkimelerde oluşan nötrinolar tarafından taşınmaktadır
Güneşin bundan sonraki evriminin öteki yıldızların evrimine benzeyeceği söylenebilir Bütün hidrojen tükendiğinde helyum ile daha ağır atomlar arasında oluşacak tepkimeler başlayacak, böylece güneş, boyutları büyüyüp parlaklığı artarak, bir kırmızı dev yıldıza dönüşecektir Sonunda bütün nükleer enerji kaynakları tükenince, dış katmanlarını boşluğa fırlatacak ve gezegenimsi bulutsu oluşturacaktır (Gezegenimsi bulutsular ise daha sonra yeni yıldızların oluşması için ortam hazırlayacaklardır) Gezegenimsi bulutsu oluşturduktan sonra beyaz cüceye dönecek olan güneş, şu anki çapının 1/100’üne kadar küçülecek Güneşin toplam ömrünün 10 milyar yıl olduğu tahmin edilmektedir
|