06-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Enurezis Nocturna (Çocuklarda Gece İşemesi)
İstemdışı olan idrar çıkışına enurezis denmektedir Bu durum daha çok gece uyku esnasında oluştuğundan enurezis nocturna adını almaktadır Ancak bu durumdaki çocuklarda teşhisin konulabilmesi için gereken yaş alt sınırı 5'tir
Yapılan araştırmalara göre 5 yaşındaki erkek çocuklarda gece işemelerinin sıklığı % 7; kızlarda aynı yaşta % 3 olarak saptanmıştır Bu oranlar 10 yaşında erkeklerde % 3’e; kızlarda % 2’ye düşmektedir 18 yaşına gelen erkeklerde % 1, kızlarda ise biraz daha düşük bir yüzdede sürebilmektedir Bu çocuklarda yaşıtlarına göre gelişimsel gecikmeler de saptanmıştır 5 yaş sonrasında tedavisiz kendiliğinden iyileşme oranı % 5-10 arasında bulunmuştur
Rahatsızlığın teşhisi için en az 3 ay süre ile haftada en az 2 kez idrar kaçırmanın olması ya da toplumsal, mesleki işlevsellikte, okul başarısında düşmeye ve sorunlara yol açması , kişinin 5 yaşından büyük olması gerekmektedir Ayrıca idrar kaçırma durumu başka bir ilacın yan etkisine bağlı olmamalı, kişide idrar kaçırmaya sebep olabilecek bir hastalık olmadığı tespit edilmelidir ( şeker hastalığı , ürolojik ya da nörolojik hastalıklar gibi)
Enürezis riskini arttıran durumlar:
-Yoğun psikososyal sorunlar içinde olan ve olumsuz çevresel koşullarda yaşayan çocuklar
-Baba ya da annenin boşanma ya da ölüm sonucu kaybı da önemli etkenlerdendir Özellikle daha öncesinde idrar kontrolünün sağlandığı çocuklarda sonradan 5-8 yaşları arasında idrar kaçırma bu nedenle tekrar başlayabilmektedir
-Davranışsal bozukluklar gösteren çocuklarda mesane kapasitesinin daha sınırlı olduğu ve bu durumun daha sık gözlendiği saptanmıştır
-Yapılan çalışmalara göre ailede anne, baba ve diğer akrabaların geçmiş yaşantılarında bu sorun var ise, çocuklarda da enürezis riski 5-7 kat artmaktadır
Çocukta gece işemeleri varlığında yapılması gereken incelemeler:
Öncelikle idrar yollarında mikrobik bir durum varlığı, basit bir idrar tahlili ile araştırılabilir Bu duruma idrar yollarının özelliği nedeniyle daha çok kız çocuklarında rastlanmaktadır Daha nadiren rastlansa da idrar yollarındaki yapısal kusurlar varlığı radyolojik incelemeler ile belirlenebilir Nörolojik muayene ve şeker hastalığı varlığı açısından kan şeker düzeyi araştırılmalıdır
Tedavi:
İlaç tedavisi yanında uygulanabilen psikoterapi, özellikle davranışsal sorunlar yaşayanlarda etkili olmaktadır Bu özellikle sonradan başlayan idrar kaçırmalarında gereklidir Diğer bir yöntem ise, ıslanmaya duyarlı nesnelerle döşenmiş olan özel donanımlı bir yatağın , ıslanma ile ikaz edici bir ses çıkarmasına ve kişinin bu durumu zaman içinde öğrenebilmesine dayanan bir sistemdir
Encopresis ( dışkı tutamama):
Bu durum idrar kaçırmaya göre biraz daha sorunlu bir durumdur En az 3 ay süre ile görülen ve en az ayda bir kez var olan dışkı kaçırma durumudur Bu teşhisin konulabilmesi için çocuk 4 yaşından büyük olmalı, başka bir ilacın yan etkisine ya da başka bir hastalığa bağlı olmamalıdır
Hastalık iki şekilde kendini gösterebilir İlkinde kabızlık ve sonrasında buna eşlik eden aşırı miktarda dışkının boşalmasına bağlı tip ve diğeri bu durumun olmadığı tiptir Kabızlıkla birlikte olan tip gündüz ya da gece olabilmektedir Normalde tuvalet yapma esnasında çok az miktarda dışkı çıkışı gözlenir Dışarıya çıkan dışkı şekilsizdir ve kabızlığın tedavisi ile büyük ölçüde düzelir Diğer tipte dışkı şekillenmiştir Dışkı barsakta belli bir yerde depolanır
Bu durum barsak kontrolünün sağlandığı dönemde istemli olarak, uygunsuz yerlerde psikolojik nedenlerle dışkı depolanması ile kendini göstermektedir İstemsiz olan şekilde barsağın son bölümündeki anüs çıkışını denetleyen kas dokusu halkasının yeterince kontrol edilememesi ile ilişkili bulunmuştur Ayrıca kaygı ya da aşırı birikime bağlı olarak istemsiz dışkılama da görülebilmektedir
Yapılan araştırmalara göre erkeklerde daha çok olmak üzere, 5 yaşındaki çocuklarda % 1 oranında görülebilmektedir
Psikiyatrik kökeni açısından rahatsızlığın oluş sebepleri arasında nevrotik yapıdaki anne ve uzak duran kendini göstermeyen babanın varlığı ; tuvalet terbiyesinin aşırı zorlayıp, cezalandırıcı bir şekilde çok erken yaşta gerçekleşmesi;nörolojik gecikme varlığı ile ilişkili bulunmuştur
Bu teşhisin öncesinde barsaklara ait olabilecek diğer sorunların (Hirschsprung hastalığı gibi) varlığı araştırılmalıdır
Tedavi:
İlaç tedavisi ve yaşanılan ya da hissedilen sorunlara yönelik psikoterapi yüz güldürücü sonuçlar vermektedir
Uzm Dr Bahadır Bakim
Çocuklarda Gece Altını Islatma (Gece İşemesi)
Gece altını ıslatma, gece uyku sırasında farkında olmadan idrar yapma olarak tanımlanabilir Normalde çocukların çoğu hem tuvalet eğitiminin etkisi hem de mesane kapasitesinin gelişmesi sonucu 2-4 yaş arasında idrarlarını hem gece hem de gündüz tutmayı becerirler Gece altını ıslatma çoğu zaman mesane gelişimindeki gecikmenin bir sonucudur, bu nedenle de yaşla sıklığı azalır Üç yaşındaki çocukların %40’ı altını ıslattığı halde bu oran 5 yaşında %20’ye, 6 yaşında %10’a düşmektedir Erkek çocuklar kızlara göre daha sık altını ıslatma sorunu yaşamaktadır Aileler 5-6 yaş civarında bu sorunla ilgilenmeye ve genellikle de 7-8 yaşında hekimlerden yardım istemeye başlarlar Ülkemizde 7-11 yaşındaki erkek çocukların %16’sında, kızların ise %11’inde altını ıslatma sorunu olduğu bildirilmektedir
Nedenleri
Gece altını ıslatmanın iki tipi vardır Eğer çocuk hekime getirilinceye kadar devamlı altını ıslatıyorsa PRİMER (birincil) tip, en az 6 ay kuru kaldıktan sonra altını ıslatmaya yeniden başlamışsa SEKONDER (ikincil) tip altını ıslatmadan söz edilmektedir Altını ıslatan çocukların büyük çoğunluğu birincil altını ıslatma gurubunda toplanmaktadır Bazen altını ıslatmaya sık ve acil idrar yapma ihtiyacı duyma gibi bulgular eşlik edebilir Gece altını ıslatma, nedenlerine göre fizyolojik ver organik olmak üzere iki guruba ayrılarak incelenmektedir
Fizyolojik Nedenler
Gece altını ıslatan çocukların büyük bir gurubu (%90-95’i) fizyolojik altını ıslatma gurubunda toplanmaktadır Bu çocukların gece uykuda mesane doluluğunu hissetmelerinin yetersiz, mesane kapasitelerinin küçük ve uyku derinliklerinin fazla olduğu bildirilmektedir Esas önemlisi altını ıslatmanın büyük oranda genetik yatkınlığa dayanmasıdır Anne ve babadan birisinde altını ıslatma öyküsü varsa çocukta %45, ikisinde birden varsa %77 oranında altını ıslatma sorunu yaşanmaktadır Aile öyküsü olan vakalar iyileşme zamanı bakımından ailelerine benzer bir seyir göstermektedirler
Organik Nedenler
Altını ıslatan çocukların %2-3’ünden şeker hastalığı, böbrek hastalıkları, mesane hastalıkları gibi sorunlar saptanmaktadır Vakaların %5-10’unda ise altını ıslatmaya sık ve acil idrar yapma ihtiyacı gibi yakınmalar eşlik etmektedir Bunlar “polisemptomatik altını ıslatma” olarak tanımlanmaktadır Bu çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu, idrarda bakteri olması, kabızlık ve bazen besin allerjisi saptanmaktadır Ayrıca son yıllarda halk arasında “geniz eti” olarak bilinen adenoid vegatasyonlu çocuklarda yüksek oranda altını ıslatma görüldüğü ve ameliyat sonrası yakınmalarının geçtiği üzerinde durulmaktadır
Genel olarak psikolojik olaylar daha önce bahsedilen primer altını ıslatma sorununa yol açmazlar Bu nedenle de altını ıslatan çocukların büyük çoğunluğunda bir ruhsal sorun aramaya gerek yoktur Ayrıca kötü çocukların altını ıslattığı gibi ön yargıların geçersiz olduğu akıldan çıkarılmamalıdır Bir ruhsal sorundan sonra altını ıslatma yaşanıyorsa bu genellikle fizyolojik altını ıslatmanın tekrar ortaya çıkmasıdır Davranışsal gerilemesi olan çocuklarda gece altını ıslatma yanında okul başarısızlığı, korku gibi ek bulgular vardır ve bunların mutlaka çocuk psikiyatristleri tarafından görülmesi gereklidir
|
|
|