Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
fıtratişarethidayet, ilahi, imkan, insana, tanınan

İnsana Tanınan Üç İlahi İmkan: Fıtrat-İşaret-Hidayet

Eski 09-26-2010   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

İnsana Tanınan Üç İlahi İmkan: Fıtrat-İşaret-Hidayet



İnsana Tanınan Üç İlahi İmkan: Fıtrat-İşaret-Hidayet



İnsana Tanınan Üç İlahi İmkan: Fıtrat-İşaret-Hidayet-Three Facilities Provided for Human: Fitra-Ishara-Hidaya

İslam İnanç sistemine göre Allah insanı yarattıktan sonra onu kendisine ait, akıl, duyular ve duygular gibi bir takım içsel özelliklerle donatmasının yanında dışsal bir takım unsurlarla da desteklemiştir Bu iç ve dış destekler aslında insana tanınan imkanlardır Bunların belki en önemlisi, bu makalede konu edinilen fıtrat, işaret ve hidayettir Fıtrat insanın kendisine ait aslî bir özellik, işaret çevresel unsurlar ve faktörler, hidayet ise Allah'ın kulunu ilham, vahiy ve peygamber göndermek gibi bir yolla desteklemesi ve ona yol göstermesidir İşte bu makale ile insan ve insanın içsel ve dışsal imkanlarının tanınması hedeflendi Bu hedef çerçevesinde anılan üç temel unsur çeşitli yönleriyle ele alındı ve incelendi

In Islamic belief system, God provides human a several inner qualities such as reason/aql, senses and feelings, as well as he supports him/her with external means These inner and external supports are actually facilities for human Maybe the most significant of them is fitra-ishara-hidaya which is the subject of this paper Fitra is an intrinsic element of human, ishara is environmental conditions and factors, and hidaya is God's support for human by means of revelation (wahy), inspiration (ilham) and sending prophets, and his guidance Here in this article, we aim to describe the inner and exeterior facilities of human In this context we deal with there basic facilities related to the aim with different dimensions

İnsan

İnsan, İslam inancına göre başlangıçta topraktan yaratılmış, sonraki safhalarda ise üreme yolu ile çoğalmış bir varlık türüdür Tüm varlıklar içerisinde somut varlık grubunda yer alan insan, canlı olma özelliği ile cansız varlıklardan, hareket kabiliyeti ile bitkilerden ve akıl melekesine sahip olma yönü ile hayvanlardan ayrılır Bu da insanın nev-i şahsına münhasır bir varlık olduğunu gösterir Nitekim Allah Teala insan için "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" mealindeki ayette onu bir 'halife' olarak niteler, diğer bir deyişle ona 'halifelik' makamını verdiğini bildirir "Allah, Adem'e bütün isimleri öğretti" ayeti ile birlikte düşünüldüğünde bir önceki ayetteki 'halife', "bütün isimleri bilen" veya "kendisine isimlendirme kabiliyeti verilmiş olan" anlamında olduğu söylenebilir Öte yandan insanı, "Biz insanı en güzel biçimde yarattık' mealindeki ayette geçen 'ahsen-i takvîm=en güzel biçimde' yaratılmış varlık şeklinde anlamak da mümkündür İkinci ayette geçen 'isimler'i (el-esmâ) Allah'ın, insanı 'icat yapabilme' ve 'yaptığı icada isim verebilme' yeteneği ile donatmasının yanı sıra etrafındaki nesne ve gelişmeleri isimlendirmek suretiyle çevresini tanıma, tanımlama ve keşfetme kabiliyetine ve imkanına sahip kılması şeklinde anladığımızda; bir sonraki ayette "insanın en güzel biçimde yaratılmasını" da, sadece kalıp güzelliği değil diğer varlıklara göre bu kalıbın işlevsel üstünlüğü ve manevî donanımı şeklinde anlamamız gerekir

İsimlerin öğretilmesiyle halifelik konumuna getirilen insan (Adem), kendisine sunulan imkanlar içerisinde yasak olana yönelmesiyle iradesini ilahî rıza istikametinin aksine kullanmış oldu ve bulunduğu yerden, belirli/belirlenmiş bir süre yaşaması için yeryüzüne indirildi Belki 'halifelik' konumu ve 'ahsen-i takvîm' sureti elinden alınmadı ama normal dünyevî şartlara tabi kılınmak suretiyle bir önceki hayatına göre daha zor koşullara itilmiş oldu İşte bu noktada insan, Allah'ın mesajına ihtiyaç duydu Kur'an'da bu durum şöyle anlatılır:

"Dedik ki: Ey Adem, sen ve eşin Cennette oturun ve oradaki dilediğiniz yerden yeyin Ancak şu ağaçtan asla yemeyin Bu takdirde zalimlerden olursunuz Şeytan onların ayağını kaydırdı Ve o ikisini bulundukları yerden çıkardı Biz de dedik ki: Birbirinize düşman olarak inin Yeryüzünde kalıp belirli bir süre yaşayacaksınız Bunun üzerine Adem Rabbinden kelimeleri alır almaz (hemen tövbe etti) Allah da tövbesini kabul etti Zira O tövbeleri kabul eden ve bağışlayandır"

Son ayette Rabbinden kelimeleri alan Hz Adem'in hemen tövbe ettiğine işaret edilmekte ve Allah'ın da tövbesini kabul ettiği bildirilmektedir Ayette geçen 'Adem'in aldığı kelimeler'in Allah'ın insana gönderdiği mesaj yani vahiy olduğu açıktır Buradan hareketle diyebiliriz ki, insan her ne kadar yukarıda zikredilen üstün özelliklere sahip kılınmış olsa bile, dünyevî koşullarla karşılaştığında, ilâhî alan ile irtibat kurmasının yani ilahî mesaj olan vahye ihtiyaç duymasının kaçınılmaz bir gereklilik olduğu bizzat Allah tarafından bildirilmektedir Allah'ın ilk insan olan Adem'e muamelesi diğer insanlar için de geçerlidir ve bu, insan nesli devam ettiği sürece devam eden ve edecek olan bir süreçtir Çünkü ilk insan ile diğer insanlar arasında biyolojik, psikolojik, hatta fiziksel görünüş itibariyle bir farklılıktan bahsetmek mümkün değildir Nitekim ilk insan Hz Adem'den itibaren bir çok peygamberin Kur'an'da bize örnek gösterilmesi, ilk insanla bugünkü insan arasında bir farklılığın olmadığının açık göstergesidir

Yukarıdaki mülâhazalardan hareketle diyebiliriz ki, Allah Teala insanı iradeli bir varlık olarak yaratmış, 'rab' isminin gereği olarak onunla irtibatı vahiy ile sürdürmüş ve bu irtibat ile ona iradesini iyi yolda kullanması için sürekli telkinde bulunmuştur Bu telkin, insanın iradesini sınırlayıcı veya etkisizle ştirici değil, destekleyici ve itici bir müdahaledir Nitekim Kur'an bu müdahaleyi destek olma anlamında 'tevfîk' kavramı ile ; bunun aksini yani ilahî telkine

kişinin kendisini kapatmasını veya telkini reddetmesini ise , 'tek başına kendi haline bırakılması' anlamına gelen hizlân' kavramı ile niteler Daha açık ifade ile ilahî telkine kendisini açanları, Allah Teala destekler; kapatanları ise kendi başlarına bırakır Bu telkin aslında süreklidir ve bazen melek aracılığı ile bazen de doğrudan ilâhî bir lütuf olarak gerçekleşir Çünkü Allah, şeytanın saptırma gayretine ve vesvesesine karşı , mü'min kullarını melekler ile destekler Bu telkinin en açığı ve bağlayıcı olanı peygamberler aracılığı ile gönderilenidir Sözgelimi "Nuh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, Harun'a ve Süleyman'a vahiy etmiş ve Davûd'a da Zebûr'u vermiştik" mealindeki ayette bu açık biçimde ifade edilmiştir Ayette sınırlı sayıda peygamber isminin geçmesi vahyin onlarla sınırlı olduğu anlamına gelmez; aksine sayılanların örnek olarak seçildiği anlamına gelir Ayrıca söz konusu ayette asıl verilmek istenen, Allah'ın ilk insan Hz Adem'den itibaren bütün insanlara peygamberler aracılığı ile doğru yola çağıran ve bağlayıcılığı bulunan vahiy gönderdiğidir Tarihî süreç içerisinde farklı zaman ve mekanlarda peş peşe gelen vahiylerin birbirini nakzetmediğini vurgulamak sadedinde 'Kur'an'ın "Kendinden önceki kitapları doğrulayan" şeklinde nitelenmesi bu açıdan anlamlıdır

Cağfer KARADAŞ
Doç Dr İlahiyat Fakültesi

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.