Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
destanı, gılgamış

Gılgamış Destanı

Eski 05-04-2009   #1
siLveRghoSt
Varsayılan

Gılgamış Destanı







Gılgamış Destanı




Gılgamış Destanı, Mezopotamya'da ortaya çıkan tarihteki ilk yazılı destandır Ölümsüzlüğü arayan bir kralın öyküsüdür

Tarihçesi

Destana konu olan kral Gılgamış gerçekten yaşamış ve MÖ 3000 yıllarının ilk yarısında Mezopotamya’daki Uruk kentinde hüküm sürmüştür Ölümsüzlüğün ve bilginin peşindeki insanı yücelterek anlatan Gılgamış Destanı, Gılgamış'ın ölümünden bin yıl kadar sonra yazılmıştır ve günümüze kadar gelebilmiştir

Gılgamış Destanı, Akat ve Sümer mitolojilerinde geçer ve Akat dilinde yazılmış tabletlerden oluşur Bunlardan günümüzde 11 tablet bulunabilmiştir Ama bu tabletler eksik olduğu için destan metninin bütünü elde edilememiştir Aslında 12 bir tablet de bulunmuştur ancak olayların sırasına uymamaktadır ve bu yüzden ayrı bir versiyon olduğu düşünülmektedir 1855’te Ninova’da yapılan kazılarda, Asur Kralı Asurbanipal’in MÖ 7 yüzyılda derlettirdiği tabletler bulunmuş, daha sonra Türkiye-İran sınırında ve Irak’taki Nippur antik kenti kazılarında bulunan tabletler de eklenmiştir Ayrıca Türkiye’de Sultan Tepe ve Boğazköy’de yapılan kazılarda da destanın izi bulunmuşsa da henüz tümü gün ışığına çıkarılmamıştır

Hikayesi

Tabletlerdeki metne göre destan, Gılgamış’ın özelliklerini övgüyle anlatarak başlar Yarı insan, yarı tanrı olan Gılgamış karada ve denizde olan biten her şeyi bilen başarılı bir yapı ustası ve yenilmez bir savaşçıdır Destanının, öbür bölümlerinde Gılgamış’ın başından geçen serüvenler anlatılır Derinlemesine hikaye türünün en olağan üstü biçimde anlatıldığı Gılgamış akılların tamamen özgür ve doğaçlama melekesini gözler önüne sermektedir

İlk serüven Gılgamış ile Gök tanrısı Anu arasında geçer Halkına acımasız davrandığı için Gılgamış’a öfkelenen Anu, onu öldürmek için vahşi bir hayvan olan Enkidu’yu üzerine salar Enkidu ile Gılgamış arasındaki savaşta Gılgamış üstün gelir Daha sonra Enkidu Gılgamış’ın en yakın dostu ve yardımcısı olur

Bunun ardından gelen serüven Gılgamış ile aşk tanrıçası İştar arasında yaşanır İştar Gılgamış’a evlenme önerisinde bulunur Gılgamış bunu red eder Onuru kırılan İştar Gılgamış’ı öldürmek için yeryüzüne bir boğa gönderir Gılgamış, Enkidu’nun da yardımıyla boğayı öldürür Enkidu rüyasında, boğayı öldürdüğü için tanrılar tarafından ölüme mahkum edildiğini görür

Destanın bundan sonraki bölümüyle ilgili tabletler bulunamamıştır Ama, destanın devamının yer aldığı Gılgamış’ın Enkidu için yaktığı ağıtı, düzenlediği görkemli cenaze törenini, sonunda Enkidu’nun ölüler dünyasına göçtüğünü anlatan tabletler bulunabilmiştir

Enkidu’nun ölümünü Tufan öyküsü izler Tufan, yeryüzünün sularla dolup taşmasının öyküsüdür Gılgamış destanında Tufan’ı tanrıça İştar ve Bel’in başlattığı anlatılır Gılgamış, Tufan’dan kurtularak sağ kaldığını öğrendiği Utnapiştim’i bulmak üzere yola çıkar Utnapiştim ölümsüzlüğün sırrını bilen bir bilgedir

Utnapiştim’i bulan Gılgamış, onun verdiği ölümsüzlük otuyla gençliğine yeniden dönecek ve ölümsüzlüğe kavuşacaktır Ama, destanının insanlar için en üzücü bölümü burada başlar Çünkü Gılgamış ölümsüzlük otunu yemeye fırsat bulamadan onu bir yılana kaptırır ve Uruk’a eli boş döner Bazı kaynaklar, Gılgamış’ın ölümsüzlük otunu halkıyla birlikte yemek istediğini belirtir Destan, Gılgamış’ın ölüm karşısında yenilgisiyle biter

Önemi

Destzn, tarihte bilinen en eski medeniyetlerden olan Sümerlerin yaşayışları hakkında bilgi verir ve kendisi de ilk yazılı destan olma özelliğini taşır

Gılgamış Destanı'nın en önemli özelliklerinden biri de, anlattığı "Tufan" öyküsü , üç büyük dinin Kutsal Kitapları'da yer almasıdır "Ölümsüzlük Otu" öyküsü, Türk-İslam dünyasının "Lokman Hekim" söylemine benzer

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Gılgamış Destanı

Eski 07-06-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Gılgamış Destanı



Gılgamış Destanıölümsüzlüğü arayan bir kralın öyküsüdür Destana konu olan Kral Gılgamış İÖ 3000 yıllarının ilk yarısında Mezopotamya'daki Uruk kentinde hüküm sürmüştür Ölümsüzlüğün ve bilginin peşindeki insanı yücelterek anlatan Gılgamış Destanı, günümüze kalabilmiş, bilinen en eski destandır Gılgamış Destanı, Akad ve Sümer dillerinde yazılmış tabletlerden derlenmiştir Bunlardan günümüze 12 tablet kalabilmiştir

Ama bu tabletler eksik olduğu için, destan metninin bütünü elde edilememiştir 1855'te Ninova'da yapılan kazılarda, Asur Kralı Asurbanipal'in kitaplığında bulunan bu tabletlere daha sonra Türkİran sınırında ve Irak'taki Nippur (Niffar) kenti kazılarında bulunan tabletler eklenmiştir Ayrıca Türkiye'de Sultantepe ve Boğazköy'de yapılan kazılarda da destanın bazı bölümleri bulunmuşsa da henüz tümü gün ışığına çıkarılmamıştır


Bu tabletlerdeki metne göre destan, Gılgamış'ın özelliklerini övgüyle anlatarak başlar Yarı insan, yarı tanrı olan Gılgamış karada ve denizde olan biten her şeyi bilen, başarılı bir yapı ustası ve yenilmez bir savaşçıdır Destanın, öbür bölümlerinde Gılgamış'ın başından geçen serüvenler anlatılır İlk serüven Gılgamış ile Gök tanrısı Anu arasında geçer Halkına acımasız davrandığı için Gılgamış'a öfkelenen Anu, onu öldürmek için vahşi bir hayvan olan Enkidu'yu üzerine salar Enkidu ile Gılgamış arasındaki savaşta Gılgamış üstün gelir Daha sonra Enkidu Gılgamış'ın en yakın dostu ve yardımcısı olur Bunun ardından gelen serüven Gılgamış ile aşk tanrıçası İştar arasında yaşanır İştar Gılgamış'a evlenme önerisinde bulunur

Gılgamış bunu reddeder Onuru kırılan İştar Gılgamış'ı öldürmek için yeryüzüne bir boğa gönderir Gılgamış, Enkidu'nun da yardımıyla boğayı öldürür Enkidu rüyasında, boğayı öldürdüğü için tanrılar tarafından ölüme mahkûm edildiğini görür Destanın bundan sonraki bölümüyle ilgili tabletler bulunamamıştır Ama, destanın devamının yer aldığı, Gılgamış'ın Enkidu için yaktığı ağıtı, düzenlediği görkemli cenaze törenini, sonunda Enkidu'nun ölüler dünyasına göçtüğünü anlatan tabletler bulunabilmiştir Destanda Enkidu'nun ölümünü Tufan öyküsü izler

Tufan, yeryüzünün sularla dolup taşmasının öyküsüdür Gılgamış Destanı'nda Tufan'ı tanrıça İştar ve Bel'in başlattığı anlatılır Gılgamış, Tufan'dan kurtularak sağ kaldığını öğrendiği Utnapiştim'i bulmak üzere yola çıkar Utnapiştim ölümsüzlüğün sırrını bilen bir bilgedir Utnapiştim'i bulan Gılgamış, onun verdiği ölümsüzlük otuyla gençliğine yeniden dönecek ve ölümsüzlüğe kavuşacaktır Ama, destanın insanlar için en üzücü bölümü burada başlar Çünkü Gılgamış ölümsüzlük otunu yemeye fırsat bulamadan, onu bir yılana kaptırır ve Uruk'a eli boş döner Bazı kaynaklar, Gılgamış'ın ölümsüzlük otunu halkı ile birlikte yemek istediğini belirtir Destan Gılgamış'ın ölüm karşısında acı yenilgisiyle biter

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Gılgamış Destanı

Eski 06-13-2010   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Gılgamış Destanı







Gılgamış, bir Mezopotamya destan kahramanı Gılgamış destanı akkadcanın en önemli yazın örneklerinden biri olarak nitelenir Pek çok çeşitlemesi bulunan bu destanın Asur kralı Asurbanipal'in (İÖ 669-629) Ninova'daki kitaplığında bulunmuş olan akkadcadaki örneği on iki tabletten oluşur Metindeki boşluklar Mezopotamya ve Anadolu'da ortaya çıkarılmış başka yazıtlardan elde edilen bilgilerle tamamlanmıştır Ayrıca İÛ II binyıl'ın ilk yarısına tarihlenen, sümer dilinde yazılmış beş küçük şiir vardır Bunlar "Gılgamış ve Huvava", "Gılgamış ve Gökyüzü'nün boğası", "Gılgamış ve Kişll Agga", "Gılgamış, Enkidu ve Ölüler dünyası" ve "Gıl-gamış'ın ölümü" gibi adlar taşır

Destandaki ve şiirlerdeki Gılgamış, İÖ III binyıl'ın ilk yarısında Güney Mezopotamya'da!« Uruk'ta hüküm sürmüştür Ön-dan Tufan'dan sonraki sümer kralları listesinde de söz edilmektedir Ancak destan ve şiirlerde anlatılan kahramanlıkların tarihsel belgesi yoktur Ninova'daki tabletlere göre Gılgamış büyük bir savaşçı; yapıcı, yeryüzünde ve denizlerde olan biteni bilen, yarı insan yarı tanrıdır; zalim ve sert bir yöneticidir Uruk halkı tanrılara başvurarak, onun bu sert yönetiminin önlenmesini isterler, tanrılar yabanıl Enkidu' yu yaratır Ancak Gılgamış'ın gönderdiği bir fahişe Enkidu'yu uysallaştırır ve kente getirir Birinci tablette yer alan bu olaylardan sonra, ikinci tablette Gılgamış ve En-kidu'nun güç gösterisi dile getirilir

Gılgamış'ın zaferiyle sonuçlanan bu yarışmadan sonra İkisi dost olurlar Üçüncü -beşinci tabletlerde Gılgamış ve Enkidu Sedir ormanı 'nin korucusu Huvava'yı öldürmeye giderler Altıncı tablette, Uruk'a dönen Gılgamış, Aştar'ın evlenme teklifini reddeder ve Enkidu'nun yardımıyla, onun üzerine saldığı boğayı öldürür Yedinci tablette Enkidu düşünde boğayı öldürdüğü İçin Anu, Ea ve Şamaş tarafından ölüme mahkûm edildiğini görür Sonunda Enkidu hastalanır ve ölür

Gılgamış umutsuzluk içinde dostuna ağıtlar yakar ve onun için büyük bir cenaze töreni düzenler (sekizinci tablet) Dokuzuncu ve onuncu tabletlerde Gılgamış'ın, ölümsüzlüğe ulaşmak üzere, Tufan'dan kurtulan Utanapiştim'i bulmak üzere yaptığı tehlikeli yolculuk anlatılır On ikinci tablette Gılgamış'a Tufan'dan söz eden Utanapiştim ona gençlik bitkisini nerede bulacağını bildirir Gençlik bitkisini bulduktan sonra bir yılana kaptıran Gılgamış üzgün üzgün Uruk'a döner Destan Enkidu'nun ruhunun yeryüzüne dönüşü ve ölüler dünyasındaki kötü, hüzünlü koşulları dile getirmesiyle son bulur Gılgamış böylece bilgeliğin dünyanın nimetlerinden yararlanmak anlamına geldiğini kavrar

Gılgamış destanı Hititler'e de geçmiştir Boğazköy'de bulunmuş bir tablet parçası akkadcadaki aslının yazman yetiştiren okullarda kullanıldığını göstermektedir Aynı destanın hitit ve hurri dillerindeki çeşitlemeleri de vardır

Gılgamış destanının metni ingiliz arkeolog RC Thompson tarafından The Epic of Gilgamish adıyla yayımlandı (Oxford, 1930); Schott tarafından almancaya (Das Gilgamesch-Epos [Leipzig, 1934]) ve G Contenau tarafından da fransızcaya (Epopée de Gilgamesh [Paris, 1939]) çevrildi Türkçesi Muzaffer Ramazanoğlu tarafından yayıma hazırlandı

—ikonogr Mezopotamya sanatının birçok yapıtında Gılgamış motifinin işlendiği sanılmıştır Bunlar ortadan ayrılmış kıvırcık uzun saçlı, sakalı göğsüne inen, genellikle çıplak, geniş omuzlu, pehlivan görünüşlü, vahşi hayvanları, özellikle aslan ve boğaları dize getiren bir adam görünümündeki kabartmalar, gravürler ve hakkâklık ürünleridir Ancak bu tema Yakındoğu ikonografisinde, Uruk döneminde (İÖ IV binyıl sonu), yani Gılgamış'ın krallık dönemi olarak kabul edilen Hanedanlarönce-si II dönemden (İÖ 2700'e doğr) çok daha önce ortaya çıkmıştır Akkad sanatında (İÖ 2300 - 2125'e doğr) Gılgamış ve Enkidu silindir mühürlerde aslanlar, boğalar ve vahşi yaratıklarla savaşırken betim-lenmiştir Gılgamış betimlemelerine ahe-meni sanatında da rastlanır, ancak bu yalnızca aynı temanın korunması dışında bir değer ifade etmez Bu durum, daha eski bir ikonografi temasının, Gılgamış efsanesi olarak kullanıldığını ve mezopotamya sanatının bu ana temasının bazı dönemlerde Gılgamış destanında yorumlandığını gösterir




• Gılgamış destanı türkçede sanat yapıtlarına da konu olmuştur Orhan Asena Tanrılar ve insanlar oyununda halkını zalim hükümdarın elinden kurtaran yarı insan-yarı tanrı kahramanın tanrılara başkaldırmasını anlatır Kendinden üstün güç tanımayan, özgürlüğünü sonsuz olarak duymak isteyen, kendisini insanlara adamış Gılgamış, sonunda yüceliğin yalnızlık,yalnızlığın ölüm demek olduğunu anlar Yapıtta Gılgamış'ın yitirdiği savaşın boşuna olmadığı, insanlığın bir gün gelip "tanrılara değil Gılgamış'lara İnanacağı" vurgulanır Oyun, Ankara(1954) ve istanbul (1983) Devlet tiyatrosu'nda sahnelendi Ase-na'nın librettosu üzerine Nevit Kodallı'nın bestelediği Gılgamış adlı opera, ilk kez 1965'te Ankara'da sahnelendi Melih Cevdet Anday destandan yola çıkarak yazdığı Ölümsüzlük ardında Gılgamış (1981) adlı şiir dizisinde, dostluk-yengi-yenllgi sürecini, yabanıl-uygar, ölümlü-ölümsüz karşıtlıklarını konu edindi Kahramanın serüvenini, "bilgi" arayışı temasıyla birleştirdi

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.