Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Fizik / Kimya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilim, işbirliği, sanayi

Bilim Sanayi İşbirliği

Eski 12-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bilim Sanayi İşbirliği




Bilim Sanayi İşbirliği
Bilim Sanayi İşbirliği Nedir - Bilim Sanayi İşbirliği Hakkında - Bilim Nedir - Bilim Konuları

Bilim ihtiyaçtan doğar? Bilim ve teknoloji üretme süreci, gözlem yapmayla başlar Bir ihtiyaç, var olan bir sorunu çözme veya bir işi kolaylaştırma isteği bizi teknolojik buluşlara götürür

Sorun belirlenir, bununla ilgili araştırma yapılır , veri toplanır ve bir hipotez kurulur Bu hipotez kontrollü deneylerle desteklenirse yasalar veya teorilere dönüşür Daha açık haliyle söylemek gerekirse bilimsel buluşlar ve icatlar ortaya çıkar Bu çalışmaların yapılması kadar yayılması ve diğer insanlarla paylaşılması bilimin evrenselliği adına oldukça önemlidir Yani bilimdeki bir yenilik her nerde bulunmuş olursa olsun diğer insanlarla da vakit geçirilmeden paylaşılmalıdır Şu an kullandığımız kitle iletişim araçları hepimizce malum Bugün paylaşım deyince aklımıza hemen internet geliyor tabi Ama geçmişe dönüp baktığımızda bilimin yayılmasında bilim adamlarının mektuplaşmalarını hatırlıyoruz Bu geçmişten bugüne uzanan bir süreç Bu süreci tarihsel olarak incelediğimizde ilk akla gelen matbaanın icadı oluyorÇin de 9yy da ,Japonya?da 11 Yy da kitap basıldığını biliyoruz

Bilginin yayılmasında kağıdın icadı da büyük etkendir Kağıt Çinliler tarafında bulunmuş kısa sürede orta doğu ve Avrupa?ya yayılmıştır Kağıt sayesinde matbaa henüz kullanılmaya başlanmadan elle yazma ve çoğaltma tekniği kullanılmıştır Matbaa ilk kez Uzak doğuda kullanılmış olmasına rağmen matbaanın icadı bilim literatüründe?Matbaa ilk kez Johann Gutenberg tarafından icat edilmiştir? şeklinde geçer Gutenberg tek tek metal harflerle yüksek baskı tekniğini geliştirmiştir Oysa ki ilk kez tek tek harfler dökerek baskı yapmayı Pi Sheng (960-1297) adında bir Çinli denemiştir Pi Sheng porselenden harfler kullanarak matbaanın gelişimine hız kazandırmıştır Ancak çok harfli Çin alfabesinde tek tek harfler kullanarak baskı yapma nedeni hala anlaşılamamıştır Matbaa Çinlilerden Uygurlara geçmiştir Uygurların IX yy?dan itibaren baskı yaptığı bilinmektedir

İlk basılan kitap Çin?de Budist metinler, Avrupa?da ise bir incildi Biz o dönemlerde Matbaaya ihtiyaç duymadık Kitapları elle çoğalma yoluna gittik Hattatlar oldukça başarılı işler çıkardılar Matbaayla tanışmamız o kadar geç gerçekleşti ki bu dönemde Osmanlı kuruldu , genişledi, İstanbul fethedildi Lale devrine kadar gelindi Bilindiği gibi İlk Türk matbaacısı İbrahim Müteferrika?dır Lale devri olarak bilinen dönemde 1726 yılında ilk Türk Matbaası kurulmuştur Bu tarih Avrupa?da matbaanın yayılmasından 270 yıl sonrasına tekabül eder Ülkemize matbaanın bu kadar gecikmesinin nedenleri dinsel tutuculuktan ziyade toplumun bu yönde bir isteğinin olmayışı, okur yazar oranının yüksek olmayışı, okuma alışkanlığının kazanılmamış olması, hattatlığın yaygın bir meslek oluşu ve matbaa için gerekli alt yapının hazır olmayışıdır Aynı zamanda çok gelişmiş bir lonca sistemi olan Osmanlı?da esnafın işsiz kalma korkusu matbaanın gelişini geciktirdiği gibi gelmesinden sonra gelişimini de geciktirmiştir Yahya Kemal , Matbaasız kalmamızın Osmanlı ?nın toprak kayıplarından daha vahim olduğunu söylemiştirBu sözüne tamamen katılıyorum hatta bu gecikme geri kalmışlığımızın en büyük sebeplerinden biri olarak da gösterilebilir bana göre Yine de matbaanın gelişi Padişah IIIAhmet, Damat İbrahim Paşa ve Dönemin Şeyhülislamının olumlu ve teşvik edici fetvası sayesinde gerçekleşmiştir Geçte olsa geldi belki arayı kapatırız düşüncesine kapılmayalım çünkü sonrasında gerçekleşen Patrona Halil isyanı sonrasında matbaa kapanmış ve maalesef 1730 yılında kapanan matbaa 1784 yılında IAbdülhamid sayesinde yeniden açılmıştır Tarih 1800 leri gösterdiğinde Avrupa ?da okuma ?yazma oranı iyice artmış ,Üniversiteler dolup taşmıştır Hızlı bir nüfus artışı, coğrafi keşifler ve sömürgeler derken Avrupa zenginleşmiş ve Sanayi devrimi gerçekleşmiştir Sanayi devrimindeki teknolojik gelişmeler bir bakalım;

Buharlı makine Sanayi devriminin en önemli gelişmelerinden birisi buharlı makinenin bulunuşudur 1763'de James Watt, İskoçya'da buharla çalışan makineyi buldu Bu makinenin gelişmiş biçimi, makine çağının gerçek başlangıç noktasını oluşturur
1807'de Robert Fulton adındaki Amerikalı buharlı makineyi gemilere uyguladı 1840'da ilk düzenli okyanus ötesi buharlı gemi seferleri başladı
1825 tarihinde ilk kez buharlı makine lokomotiflerde kullanılmaya başlandı
1844'de Samuel Morse Amerika Birleşik Devletleri'nde ilk ticaret amaçlı telgraf servisini hizmete soktu
1876'da Alexander Graham Bell telefonu buldu
Tarım teknolojisinde gelişmeler sağlandı Almanya bu alandaki gelişmelere öncülük etti Almanlar pancardan şeker çıkarma tekniğini buldu Bir başka Alman kimyager suni gübreyi yaptı 1834'de bir Amerikalı mühendis bir biçerdöver icat etti 1870'lerden sonra konserve yiyecek imalatı hızlı bir biçimde arttı
1830?1860 arasında İngiltere'de daha etkili maden tasfiye yöntemlerinin geliştirilmesine paralel olarak kömür üretimi hızla arttı Çünkü yüksek demir ve çelik talebi bu yöntemler sayesinde kolayca karşılanabiliyordu
Bu üretim sayesinde 1800?1830 arasında köprü, kanal, demiryolu vb gibi inşaatlar hızla arttı 1850'lere kadar genelde İngiltere'nin tekelinde olan sanayi devrimi, bu tarihten sonra tüm Avrupa'ya ve Amerika Birleşik Devletleri'ne yayıldı

Bu dönem bizde ıslahatların yapıldığı, bilimsel gelişmelerin uzaktan izlemeyle yetinildiği bilimde geri kalınan bir dönem olarak gözlenmektedir Mutlakiyet, meşrutiyet derken dağılma sürecinin sonrasına son bir hamleyle kurulan Cumhuriyet rejimi tarihsel anlamda büyük bir başarı olarak görülen bu dönem bilimsel anlamda tam tersi bir durum olarak karşımıza çıkıyor Bizdeki en büyük sıkıntı ise tüm bu rejim değişimlerine rağmen merkeziyetçi düşünce yapımızın değişmemiş olmasıydı Her şeyi devlete bağlayan, devlet yapsın diyen zihniyetimiz hala tam olarak değişmiştir diyemiyoruz maalesef Bu sayede devlet babamız bilimin üniversitelerde yapılmasını salık vermiş ve sanayiyle iç içe olmasının mantığını kavratamamış olması nedeniyle Ar-Ge kavramıyla tanışmamız oldukça geç bir döneme rastlamıştır

Burada paylaşmak istediğim bir Sovyetler birliği örneği var ki konuyu özetler nitelikte Sovyetler birliğinin Uzay teknolojisi konusundaki başarılarını geçen sayımızda sizlerle paylaşmıştım Amerika bu gelişmeleri geriden takip ediyorduFakat ne olduda bu kadar başarılı , bilgi birikimine sahip ve teknoloji kapasitesi oldukça yüksek bir devlet parçalandı 1980 yılında 10000 çalışan nüfusa düşen araştırmacı sayısı Sovyetler?de 85 iken, ABD?de 65, Almanya? da ise 53 idiÜniversite öğrencisi sayısı ise 1965 yılında Sovyetler?de 1674 kişi Almanya , Fransa ve Japonya ?da 1000 civarındaydı ABD de ise 2840 civarındaydı Sovyetler Birliği bilimsel buluşlara imza attı ama bunu sanayide kullanamadı veya kullanmakta gecikti Böylece teknolojik gelişmeyi yakalayamadı Bilimini izole ederek piyasadan ve sanayiden uzak tuttu Sözü geçen diğer ülkeler bunun tam tersi bir politika izlediler hatta ABD ?de bilimsel çalışmaların fabrikalarda ve sanayi kuruluşlarında Ar-Ge adı altında yapıldığını biliyoruz Böylece hem sanayi kuruluşları bilimsel gelişmeleri yakından takip edip yeni teknolojileri piyasaya sürerek popülaritesini arttırıyor hem de üniversiteler ve bilim kuruluşları bundan para kazanarak yeni bilimsel buluşlara imza atmanın ekonomik özgürlüğünü yaşamış oluyorlar Bizde ise durum tamamen farklı ne Sovyetlerden ders almış ne de ABD?yi örnek almışız maalesef Bilimsel anlamda parlak bir geçmişten duraklama dönemine oradan da gerileme dönemine girdikBu gidişe bir dur demenin zamanı geldi de geçiyordu ki

Nihayet 1963 yılına gelindiğinde Başbakanlık?a bağlı bir danışmanlık birimi olarak Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu kurulmuştur Amacı üniversitelerde ve araştırma enstitülerinde biriken bilimsel bilgiyi ve teknolojiyi sanayiye aktarmak ,araştırmaları organize etmek ve desteklemek Bu kurumun adı daha sonra Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu olarak değiştirildi Yani TÜBİTAK?


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.