|
|||||||
![]() |
|
|
Konu Araçları |
| “deli, aşk”, celal’in, değerlendirmesi, incelemesi, isimli, peride, romanının |
Peride Celal’İn “Deli Aşk” İsimli Romanının Değerlendirmesi Ve İncelemesi |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Peride Celal’İn “Deli Aşk” İsimli Romanının Değerlendirmesi Ve İncelemesiPERİDE CELAL’İN “DELİ AŞK” İSİMLİ ROMANINI KİŞİLER DÜNYASI AÇISINDAN İNCELEME ÇALIŞMASI PERİDE CELAL’İN SANAT YAŞAMI Peride Celal, 1916 yılında İstanbul’da doğdu Saint Pulchérie Fransız okulunda okudu Bir süre İsviçre’de, Bern’de Basın Ateşeliği’nde çalıştı Yazı hayatına Yedi Gün dergisinde yayınladığı bir öyküyle başladı (1935), bunu Son Posta, Cumhuriyet, Tan, Milliyet gazetelerindeki öykü, röportaj ve romanları izledi Yazı hayatının ilk on beş yılında aşk ve serüven romanlarıyla tanındı Bu romanlar arasında Sönen Alev (1938), Yaz Yağmuru (1940), Ana Kız (1941), Kızıl Vazo (1941), Ben Vurmadım (1942), Atmaca (1944), Aşkın Doğuşu (1944), Yıldız Tepe (1945), Dar Yol (1949) vardır Daha sonra Peride Celal’in yazarlığında büyük bir dönüşüm görülür Daha gerçekçi, daha toplumsal bir bakışla yazdığı bu yeni dönemin kitapları şunlardır: Üç Kadının Romanı (1954), Kırkıncı Oda (1958), Gecenin Ucunda (1963), Güz Şarkısı (1966), Evli Bir Kadının Günlüğünden (1971), Üç Yirmi Dört Saat (1973), Daguar (1978), Bir hanımefendinin Ölümü (1981), Pay Davacı (1985), Üç kadın (1987), Kurtlar (1991), Mektup 81994), Melahat Hanım’ın Düzenli Yaşamı (1999) Peride Celal, Üç Yirmi Dört Saat adlı romanıyla 1977 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü, Kurtlar adlı romanıyla da 1991 Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazandı 1996’da 15’inci İstanbul Kitap Fuarı’nda TÜYAP’ın “Onur Konuğu” seçildi![]() Romanın kişiler dünyası açısından incelenmesi konusuna geçmeden önce olay örgüsü hakkında kısaca bilgi vermek yerinde olacaktır ![]() Emekli bir elçinin kızı olan Elif’in, babasının pek de istemediği evliliğinin ilk zamanları iyi geçmektedir Ancak, ileriki günlerde iki taraf da birbirinden sıkılmaya başlar Aslında Elif kocası Cem’i, kocası da karısını sevmektedir Fakat, aralarındaki bu “deli aşk”ın kudreti bile Elif’in Cem’den uzaklaşmasına engel olamaz![]() Hayatını Paris’te sürdüren Elif, hiçbir zaman Cem’den kopamayacaktır Türkiye’ye her gelişinde kocası ile arasındaki ilişkiyi ilk günün tazeliğiyle sürdürür Lakin sürdürdüğü başka bir deyişle sürdürmeye çalıştığı bu ilişkiden gelen çatırtılar zamanla daha da artmaktadır Zaten çökme alâmeti olan çatırtılardır Elif’i Paris’e kaçıran Yani, Cem’in yalanları, onu başka kadınlarla aldatmasıdır![]() Kocasının yalanlarından kaçmak, onu unutmak isteyen Elif, Paris’te bir dost bulmuştur Bu dost, babasının arkadaşı Kristof’tan başkası değildir Fakat o, Elif için bir dosttan öteye geçemez Çünkü Elif, hâlâ Cem’i sevmektedir![]() Paris’teki günlerin büyük çoğunluğunu Kristof’la geçiren Elif’in ondan etkilenmemesi düşünülemez Sonunda arkadaşlarının, İstanbul’un, Cem’in yalanlarından bıkan Elif, kendisini “yalansız” Kristof’a teslim eder Bundan böyle onun yaşama kaynağı “yalansız” Kristof’tur Ancak, Kristof Tibet’te iken, onun da diğerlerinden farksız olduğunu anlayan Elif’in tutunacak bir dalı kalmayacaktır Bu acı gerçek, onun kaldıramayacağı kadar ağır bir yüktür![]() Elif, artık kimseye kızmamakta, kimseyi sevmemektedir İstediği tek şey “sevdiği insanları unutmak, şu pis, bozulmuş dünyayı unutmak”tır O, bunun çaresini kırmızı ışıklara sırtını dönerek Concorda Meydanı’ndan geçmekte bulur Bu düşüncesini gerçekleştirirken bir trafik kazasına kurban giden Elif, ne İstanbul’da ne de Paris’te peşini bırakmayan yalanlardan belki de bu yolla kurtulabilecektir![]() KİŞİLER DÜNYASI: Elif: Romanın kahramanı olan Elif, Cem Soner’le evlidir İlişkilerindeki tekdüzelik ve Cem’in yalanları, onu kocasından uzaklaştırmış, fakat koparamamıştır Cem’den nefret eden, ama onsuz olamayacak kadar da seven Elif, tam bir “deli âşık”tır “Cem, Paris’e geldiği zaman seviniyorum Gittiği zaman rahatlıyorum Cem’den kendimi kurtarabilsem![]() ![]() ” (S 103) “Boğmak istiyorum Ondan kurtulmak istiyorum Onu seviyorum (S 103) “Doktordan anne olacağımı duyduğumda ne kadar sevinmiştim Cem’le konuşmamızı ne zaman anımsasam yüreğim kinle doluyor” (S 203) Cem’e karşı hisleri duruma göre değişen Elif, bu yönüyle “yuvarlak” bir kahramandır![]() Emekli bir elçinin kızı olan Elif, babasını pek sevmez Bunun sebeplerinden biri babasının annesine karşı yaptığı şeylerdir “(![]() ![]() ) babamın yabancı ülkelerde sürtüp durması (![]() ![]() ) annemi yanına aldırmaması yiyip bitirmişti zavallı kadını Kadın – kız serüvenleri kulaktan kulağa köşke ulaşırdı” (S 255) Aslında Elif’in babasını sevmemesindeki en büyük etken sevgisizlik ve ilgisizliktir “Çocukken ancak hastalıklarımda elini başımda hissettiğimi anımsıyorum Yabancı illerde kaybolmuş bir adam, öyle biriydi benim için” (S 107)![]() “İncecik dal gibi” bir kadın olan Elif, ilerlemiş yaşına rağmen “boyasız çocuk yüzü, çekik gözleri, sarı kıvır kıvır saçları” ile benzersiz bir güzelliğe sahiptir Fizikî açıdan bu özelliklerin yanında içine kapanık bir mizâca sahip olan Elif’te, kıskanç ve kuşkucu bir ruh yapısı söz konusudur Onun kuşkuculuğu sonradan oluşmuştur “İnsanlardan kuşkulanmaya Cem’le evlendikten sonra başladım Onun yalanları beni kuşkucu yaptı” (S 102)![]() Aslında Elif’in nefret ettiği, kaçtığı şey yalanlardır O, yalancı şehirden, yalancı insanlardan, yalan aşklardan, yalan dostluklardan kaçar, daha doğrusu kaçtığını zanneder “Cem’den uzaktayken görmediğim, duymadığım aldatmalar, yalan dostluklar silinip uzaklaşıyor Yalan bir kent İstanbul Durmadan birini, hatta yalanları yalanlayan bir ülke benim ülkem: Siyasal demeçler yalan,tekrar tekrar yenilenen eskimiş vaatler yalan, bir yanıp bir sönen aşklar yalan, yüze gülen, arkadan vuran dostluklar yalan![]() ![]() ” (S 223) “Cem’e mektuplar yazıyorum yollarda Beni yanında tutabilmesi için nasıl olması gerektiğini anlatıyorum (![]() ![]() ) Benim ondan dilendiğim biraz anlayış, anlayış da değil, yalansız bir aşk” (S 161)![]() Cem Soner: Elif’in kocasıdır Onun şu sözlerinden Cem’in geçmişi hakkında az da olsa, bilgi edinmek mümkündür: “Memur çocuğu olduğunu, bursla okuduğunu biliyordum Ailesinden ne kadar az söz ettiğini düşünüyorum şimdi Babasını genç yaşta kaybetmişti Annesi yeniden evlenince kız kardeşiyle beraber halalarının yanına sığınmışlardı Üniversiteyi gazetelerde, düzeltme işlerinde çalışarak bitirdiğini de biliyordu” (S 196-197)![]() Cem Soner, gazetecidir Kendi deyimiyle biraz tembel, biraz kendini beğenmiş ve küfürbaz bir kimse olan Cem, yıllardır çalıştığı gazetesinden, yazısından birkaç satır çıkardı diye, Genel Yayın Müdürü’yle kavga ederek ayrılmıştır O, bu hadise sebebiyle bazen kendisini suçlamakta, bazen haklı olduğunu düşünmektedir![]() Çapkın bir kişi olan Cem’in bunları gizlemek için söylediği yalanlar, Elif’i kendisinden uzaklaştırmıştır Bazen, Paris’e gidip kendisini yalnız bıraktığı için karısına küfreden, bazen de ona kötü söz söylediği için kendi kendine küfreden Cem, aslında karısını “deli” gibi sevmektedir “Elif, ölümüyle kanatlarımı kırdı” (S 48)![]() Kristof: Elif’in babasının arkadaşıdır Elif’le Paris’te, babasının kaldığı Otel Lenox’ta tanışmışlardır Babasının ölümünden sonra da arkadaş olmuşlardır Onun şu sözleri Kristof’un geçmişi hakkında bilgi vermektedir:“Kristof Lenox’un eskilerinden İşe gece bekçiliği ile başlamış (![]() ![]() ) O sıralar genç barmenler gibi o da üniversite öğrencisiymiş Sonra resepsiyona geçmiş Üniversiteyi bıraktığında muhasebeye almışlar onu” (S 101)![]() Kristof’u gerçek bir dost olarak gören Elif’i, ona yaklaştıran birçok sebep vardır Bunlardan biri de aralarındaki benzerliklerdir “İki insanın aynı yazarları, şairleri sevmesi, küçük kiliselerde org konserlerine bayılması, Bonnard’ın, Van Gogh’un güneş dolu resimlerinde ışıklara sarınıp birbirlerine baktıklarında gülümseyerek dostluğu bulmaları, küçük bile olsa mutluluk rüzgârları estiriyor aramızda zaman zaman” (S 113) Ancak, Elif’i Kristof’a yaklaştıran asıl sebep, onu dürüst bir insan olarak görmesidir![]() Fizikî görünüm itibariyle sarışın, mavi gözlü, uzun boylu, sağlam yapılı bir kimse olan Kristaf’u bir de Elif’in cümlelerinden tanımaya çalışalım: “Hafif kemerli burnu, geniş alnının üstünde dağılmış saçlarıyla ne kadar genç ve hoş biri olduğunu düşündüm Biraz öne fırlayan dişleri tam ortadan ince bir çizgiyle ayrıktı Gülerken bembeyaz parlarlardı Çenesi sivriydi Yandan bakıldığında yırtıcı bir kuşu andırırdı” (S 183)![]() Kristof ve Elif’in dünyasında önemli bir yeri vardır Elif, ancak onun yanındayken mutlu ve huzurludur “Onunla mutluyum, onun dostluğu olmasa koyar giderim” (S 189)![]() Jeon: Yirmi üç yaşında eş cinsel bir Fransız gencidir Elif7in şu sözleri onun dış görünümü hakkında fikir sahibi olmamızı sağlamaktadır: “Çok zayıftı Yanaklarından başlayıp göz kenarlarını saran küçük sarı çiller vardı yüzünde” (S 182) “Sıskalığı bir yana güzel bir adamdı Kaşları gibi koyu kumral kirpikleri vardı” (S 182) “Boyu bosu, çökük yanaklarına karşın yüzünün kemik biçimindeki uyumu, Vatikan Müzesi’ndeki Belvedere Apollonu’nu anımsatıyordu” (S 184)![]() Yukarıda da belirttiğimiz gibi eş cinsel bir kişi olan Jeon, eş cinsellik hikâyesini, arkadaşı Kristof’a, tanışmalarından kısa bir süre sonra anlatmıştır “Okulda başlamıştı eğilimi Önce hocalardan biriyle Adam hoş, akıllı biriydi Onun sayesinde sınıfını kolay geçmeyi başarmıştı Adam bırakınca yatakhane arkadaşlarıyla sürdürmüştü bir zaman eşcinsel ilişkisini Bundan hoşlanıyordu Babası ölünce, annesi bir başka adamla evlenmiş, para yardımını kesmişti Kendini satması böyle başlamıştı” (S 238)![]() Romanda, kahraman iç dünyasında yaşadığı çatışmanın dışında ön planda olan bir çatışma pek yoktur Ancak, son bölümde Jean7ın Kristof hakkında Elif’e söyledikleri, roman boyunca somut olarak pek yaşanmayan bir duruma, yani Jean – Elif çatışmasına yol açmıştır Öyleyse Jean’ın, romanın sonlarına doğru karşı gücü temsil ettiğini söylemek yerinde olacaktır![]() Elif’in babası: Emekli elçidir Yıllarca görevi sebebiyle yurt dışında bulunması karısı ve kızıyla pek fazla ilgilenememesine yol açmıştır Hanımının ölümünden sonra Fransız bir kadınla evlenip bu ülkeye yerleşmesi, kızının ondan iyice soğumasına zemin hazırlamıştır Ancak, yıllar sonra Otel Lenox’un barında kızıyla beraber oldukları bir gece, Fransız kadınla evlenmesinin annesini unutmak amacıyla olduğunu söylemesi, aralarındaki soğukluğun biraz olsun yumuşamasını sağlamıştır![]() Elif’in babası, romanın dünyasında silik bir kişi olarak yer almaktadır ![]() Sibel: Elif’in teyzesinin kızıdır Araba kazasında annesini ve babasını kaybeden Sibel, küçük yaşta öksüz kalmış, ancak kendisine Elif ve Cem sahip çıkmıştır Marmara Üniversitesi’nin iç mimarlık bölümünün ikinci sınıf öğrencisi iken, okulu bırakıp Mustafa Akın’la evlenmiştir Solcu bir kadındır![]() Roman dünyasında öne çıkmayan bir kişidir ![]() Mustafa Akın: Sibel’in kocası olan Mustafa Akın, tasarımcılık mesleğini icra etmektedir Güzel insandır, fakat biraz irikıyımdır![]() Roman dünyasında öne çıkmaz ![]() Ferit: Gazeteci olan Ferit, magazin bölümünde görev yapmaktadır Cem’in eski bir okul arkadaşıdır![]() Paul: Küçük bir yayınevinin sahibidir Odeon taraflarında küçük bir kitapçı dükkanı bulunan Paul, daha çok tiyatro üstüne denemeler ile klasik oyunların özetlerini içeren kitapçıkları basıp ucuza satan bir kitapçıdır Elif’le, Kristof aracılığıyla tanışmıştır![]() Vankedisi: İki renk gözlü olduğu için kendisine Vankedisi denilmiştir Elif’in arkadaşıdır Ressamdır Babası da tanınmış bir ressam olan Vankedisi, araları açık olduğu için onun soyadını kullanmaz![]() Gazeteci Gül: Türkiye’deki bir gazetenin Paris muhabirliğini yapmaktadır Ankara’da uzun yıllar bir yayıncı ile yaşayan Gül, adamın kıskançlığından bunaldığı için, büyük bir gazeteden aldığı teklife olumlu cevap vermiş, böylece muhabir olarak Paris’e gönderilmiştir Elif’in arkadaşıdır![]() Zekiye Abla: Köşkün hizmetçisidir Küçük burnu, büzülmüş dudakları, düşük kapakların altında kaybolan hınzır, meraklı gözleriyle varlığını göstermeden hizmet eden Zekiye Abla, bu yönüyle eski kalfalara benzemektedir Elif’in dedesinin kalfalarından birinin kızı olan zekiye Abla, onun tarafından genç yaşta evlendirilmiştir Sadık bir kimsedir |
|
|
|