|
|||||||
![]() |
|
|
Konu Araçları |
| akımına, aristoteles, aristotelesçi, düşücesinde, evren, felsefe, felsefecilere, geleneği, hilkat, islâm, izleyen, kuram, meşşaiyun, platon, tanrı, verilen, yaratılış, yunan |
Meşşaiyun, Meşşaiyun,İslam Düşücesinde Aristotelesçi Geleneği Izleyen Felsefecilere ve Felsefe Akımına Verilen Ad. |
|
|
#1 |
|
Şengül Şirin
|
Meşşaiyun, Meşşaiyun,İslam Düşücesinde Aristotelesçi Geleneği Izleyen Felsefecilere ve Felsefe Akımına Verilen Ad.MEŞŞAİYUN Meşşaiyun,İslam düşücesinde Aristotelesçi geleneği izleyen felsefecilere ve felsefe akımına verilen ad Arapça Meşşaiyun adı,Atina'da Aristoteles'in kurduğu gezimci okulun karşılığı olarak meşy (yürüme) kökünden türetilmiştir Ama Eski Yunan felsefecisi İslam dünyasına Yeni-Platoncular aracılığıyla aktarıldığı için,Meşşai felsefecilerinin düşünsel birikiminde Aristoteles ve Platon'un Yeni Platoncu yorumu da belirleyici olmuştur Kindi (ö 872) Farabi (ö 950),İbn Sina (ö 1037) ve İbn Rüşd (ö 1198) gibi büyük Meşşai filozoflar ayrıca Hermetika geleneğinden de önemli ölçüde etkilenmişlerdir Bu açıdan Meşşaiyun akımı,malzeme ve içerik açısından Helinstik bir nitelik taşır Ama Meşşailer her alanda İslam metafiziğinin bu felsefe sistemine karşılık düşen boyutlarını dikkate alarak iki geleneği bağdaştırmaya çalışmışlardır İbn Sinanın yapıtında en yetkin düzeyine ulaşan Meşşai akım,bazı noktalarda İslam'ın temel inançlarına ters düştüğü için bir süre sonra etkisini yitirmiştir![]() İslamın temel inançları arasında "yaratılış" (hilkat) ilkesinin yer almasına karşılık Aristolesçi felsefe evrenin başlangıçsız ( yaratılmamış) olduğunu öne sürüyordu Meşşailer evrenin Tanrı'nın eseri olduğunu kabul etmekle birlikte başlangıçsızlık düşüncesinden de vazgeçemediler Bu düşünceyi,Tanrı ile madde arasında ikilik öngören Aristotelesçi kuramı yadsıyarak evrenin tek bir kaynaktan çıktığını öne süren Yeni-Platoncu türüm (sudur) kuramıyla temellendirdiler Buna göre maddenin varlığı Tanrı'dan ayrı ve bağımsız değildi bir türüm süreci sonunda Tanrı'dan çıkıyordu Buna karşılık Meşşailer Tanrı ile evreni birbirinden ayırt ederek zorunlu ( vacib,zaruri) ve olumsal (mümkün) iki varlık kategorisi kabul eden düşüncesiyle türüm kuramının katı yönlerini de yumuşatmaya çalıştılar![]() ![]() Meşşai filozoflar,Yeni-Platoncu düşünür Plotinus'un "ereksel neden" kavramını temel alarak yeni bir tevhid anlayışı geliştirdiler Buna göre Tanrı zatı ve sıfatları olmayan "Salt Varlık"tı onun tek sıfatı varlığının zorunlu olmasıydı Tanrı'nın sıfatları ya olumsuzlanmalıydı ya da bunların,varlığını etkilemeyen ve zorunlu varlığına indirgenebilen görünüşsel (zahiri) ilişkilerden oluştuğu kabul edilmeliydi İkinci yolu izleyen Meşşailer örneğin Tanrı'nın bilgisini,bilinen şeylerin onda var olması,iradesini,onun varlığında mecburiyetin olanaksızlığı ,yaratıcılığını ise nesnelerin ondan türümü biçiminde tanımladılar![]() Aristoteles ve Plotinus'a göre Tanrı'nın tikelleri (cüz) bilmesi olanaksızdı O yalnız tümelleri (kül) bilebilirdi Ama Tanrı ile birey arasında doğrudan bir ilişki öngören İslam böyle bir kuramı,benimseyemezdi Bu nedenle İbn Sina,Tanrı'nın bütün tikelleri bildiğini ,çünkü her şeyin ereksel nedeni olan Tanrı'nın bütün nedensellik sürecini de zorunlu olarak bileceği kuramını geliştirdi![]() Kaynak;AnaBritannica cilt 22 frmsinsi net için derlenmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır |
|
Cevap : Meşşaiyun, Meşşaiyun,İslam Düşücesinde Aristotelesçi Geleneği Izleyen Felsefecilere ve Felsefe Akımına Verilen Ad. |
|
|
#2 |
|
Şengül Şirin
|
Cevap : Meşşaiyun, Meşşaiyun,İslam Düşücesinde Aristotelesçi Geleneği Izleyen Felsefecilere ve Felsefe Akımına Verilen Ad.Meşşailer Yunan bilgi ve metafizik kuramlarından yola çıkarak beden ile ruh arasında köklü bir ikiliğin bulunduğu sonucuna vardılar Bu ,İslam filozoflarının ahiretle ilgili görüşlerini de temelden etkiledi Farabiye göre ölümsüzlük olan yalnızca bireyin ruhuydu Bu da yalnızca düşünürlerin ruhları için geçerliydi Gelişmemiş ruhlar hayvanlar gibi bedenleriyle birlikte yok olup gidecekti İbn Sina,bedenlerin yeniden dirilmeyeceğini,buna karşılık bütün ruhların ölümden sonra da yaşadığını ileri sürdü İbn Rüşd ise bedenin olduğu gibi dirilmesini olanaksız görmekle birlikte nicelik bakımından farklı ama nitelikçe özdeş bir bedenin yeniden yaratılabileceğini söyleyerek İslamın diriliş inancına bir ölçüde bağlı kaldı![]() Meşşailere göre biri din,öbürü felsefe yoluyla kavranan iki ayrı gerçeklik olamazdı Dinsel gerçeklik ,ussal gerçekliğin simgesel bir dille anlatımından başka bir şey değildi Bu nedenle gerçekliğin kitlelerce kavranmasını din sağlıyordu din yığınlar için bir felsefeydi Doğal olarak dinin temel görevide ahlaki eğitim ve ruhsal arınmaydı Meşşailer bu görüşü desteklemek için yeni bir vahiy kuramı da geliştirdiler Buna göre gerçekliği sezgi yoluyla kavrayan us,bunu içten gelen itici bir güçle simgelere dökerek kitlelerin anlamasını sağlayacak biçimde dile getiriyordu dolayısıyla vahiy zihinsel bir süreçti Bu nedenle dinsel ifade biçimleri ussal biçimde yorumlanarak anlaşılmalıydı![]() Meşşai düşüncesinin dinsel gelenekle uyuşmazlığı özellikle dinin niteliğine ilişkin yargılarından ve İslamın vahiy,peygamberlik,ahiret gibi temel inançlarıyla ilgili görüşlerinden kaynaklanıyordu Evrenin başlangıçsızlığı ,Tanrı'nın ve yeniden yaratılışın niteliği vb konulardaki öğretileri tek tek yadsınabilir ya da düzeltilebilirdi Ama genel olarak dinle ilgili yorumlarının İslam toplumunca kabul edilmesi olanaksızdı Gazali 'nin Meşşai öğretilerine yönelttiği ağır eleştirileri bu nedenle akımın kısa sürede sona ermesini sağlayacak ölçüde etkili olabildi İbn Rüşd'den sonra İslamda felsefi düşünce,varlığını iki ayrı doğrultuda sürdürdü Tasavvuf felsefesi biçiminde nitelendirilebilecek birinci doğrultu,kelama dayalı klasik İslam düşüncesinin eleştirilerine karşın gelişti Şihabeddin Sühreverdi(ö 1199) ve öbür İşrakiye düşünürleri ile Muhyiddin Arabi (ö 1240) ve izleyicileri bu çizginin temsilcileriydi İkinci doğrultuda ise kelamın ,bilgi kuramı ve metafiziği de içine alan felsefi bir düşünce sistemi biçiminde gelişmesiyle ortaya çıktı Bu doğrultudaki felsefi düşüncenin ilk temsilcisi de kelamcı filozof Fahreddin Razi (ö 1209) oldu![]() Kaynak;AnaBritannica cilt 22 frmsinsi net için derlenmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır |
|
|
|