11-25-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ogurlar (Bulgarlar)
Bulgarlar için de 150 yıldan fazla bir zamandan beri menşe aranmış ve Urallı, Fin, îslav, Tatar vb asıllı olduklan iddia edilmiştir Nihavet Türk asıldan geldiklerine dair önce Vambery tarafından ileri sürülen görüş G Feher'in arkeolojik ve Gy Nemeth'in linguistik araştırmalan ile kesinlik kazanmıştır Kavim adı olarak "Bulgar" kelimesi 5 asrın 2 yansından önce mevcut değildi; ilk defa, 482 yılında, Bizans imparatoru Zenon'un, Doğu-Got'larına karşı savaşmak üzere, askerî yardımlarına müracaat ettiği Karadeniz kuzeyindeki topluluk ismi olarak ortaya çıkmıştır Bulgar adı bir tarihî hadiseden doğmuş idi: Avrupa Hun hükümdarı Attila'nm ölümü üzerine evlatları ile tabi kavimler arasında patlak veren mücadelelerde Attila'nın 2 oğlu Dengizik'in 469'da ölümünden sonra, bunun küçük kardeşi Irnek idaresinde Orta Avrupa'yı terkeden Hun kütleleri Karadeniz kıyılarında buluştukları başka Türk zümreleri ile karışmışlardı Bu karışmadan doğan yeni topluluk Türkçe "Bulgar" diye anılmağa başladı Başlangıçtan 765 yılına kadar Bulgar hükümdarlarının adlarını ve hakanlık sürelerini gosteren ve bugün ancak, daha geç zamandan kalma bir Rus kronikinde îslavca tercümesine sahip olduğumuz "Bulgar hakanlan listesi"nde îrnek, Bulgar hükümdar sülalesinin atası olarak görünmektedir
Hun kütleleri ile karışan bu Türklerin asıl adı "Ogur"du ve Tuna ağzından Volga'ya kadar Karadeniz kuzeyi bozkırlarında, daha sonraki Peçenekler ve Kumanlar gibi ayrı boy birlikleri halinde oturuyorlardı: Saragur (Sa-rı/Ak/Ogur), Bittigur (Beş-Ogur), Ultingur~Altziagir (Altı-Ogur), Kutri-gur-Kuturgur ("Tukurgur" = Dokuz-Ogur) Ungur ~ Hunugur ~ Onugur (On-Ogur), Utigur ~ Uturgur (Otuz-Ogur) Bizans tarihçisi Priskos (5 asır)'un, Sabarlar tarafından Ural dağlannın doğusundaki yurtlanndan uzaklaştırılarak Karadeniz düzlüklerine geldiklerini (461 - 465'lerde) bildirdiği Ogur Türkleri, aynı tarihçiye göre o zaman üç grup teşkil etmekte idiler: Saragur, Urog (Ogur) ve On-Ogur Bunlar Avarların önünden batıya çekilen Sabarlann karşısında tutunabilmek için Bizans'a elçi göndermişlerdi Son araştırmalara göre, Ogurlar büyük göçten önceki yurtlannda da üç zümre halinde idiler: Dogu zümresi (Seyhun-Çu nehirleri ve Çalkar Gölü havalisinde: On-Ogurlar) ; orta zümre (bugünkü Kazak-Kırgız bozkırı ve Emba nehri boyunda -ihtimal- Otuz-Ogurlar) ve batı zümresi (Yayık nehri havalisinde -herhalde- Dokuz-Ogur'lar) Bu sıralarda Saragur (Ak-Ogur) kütlesine karşılık ötekilerin "Kara Ogur" ' kanadını teşkil etmiş olmaları muhtemeldir
Ogurlar Oguzlann kardeşleridir Herhalde birbirlerinden çok erken devirlerde (en geç M Ö 3 asırdan öncelen) ayrılmış olmaları (bk yk Türklerin yayılmaları) dolayısiyle, dillerinde bazı fonetik değişmeler meydana gelmiştir En açık fark da ana Türkçe'deki Z sesinin Ogur lehçesinde R'ye çevrilmiş olmasıdır Aslında "Oğuz" tabiri doğrudan doğruya "Türk boyları" manasına geldiğine göre, doğuda kalan ve Z sesini kullanmağa devam eden ana kütleye karşılık, onlardan batıya doğru ayrıldıktan sonra R'li lehçe konuşmağa başlayan Ogurların (Batı Türklerinin) adlarında da bu fark dikkati çeker: Oguz-Ogur Yukandaki Ogur boy birlikleri de sırasıyla: 5 Oguz, 6 Oguz, 9 Oguz, 10 Oguz ve 30 Oguz demektir Nitekim Doğu Türklerinde de böyle boy sayısı ile adlandırılmış birlikler vardır (bk yk Oğuzlar) Ogur lehçesindeki diğer bir ayrılık da söz başındaki y yerine d söylenmesidir (me-sela yılan-dilom vb ) Eski Grek coğrafyacısı Ptolemaios (M 160-170) Ha-zar denizine dökülen Yayık nehri (bugün Ural nehri
|
|
|