Meme Kanseri Tbmm'de Masaya Yatırldı |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Meme Kanseri Tbmm'de Masaya YatırldıMeme Kanseri TBMM'de Masaya Yatırldı Ulusal kayıt programı yok, uzman radyolog ve onkolog sayısı yetersiz, hasta sayısı 60 bin, sayı hızla artıyor Meme kanserindeki ciddi artış ve nedenleri Meclis'te masaya yatırıldı![]() ![]() Meme kanseri başta olmak üzere kanser vakalarındaki artışa neden olan faktörleri ve alınacak önlemleri belirlemek amacıyla geçtiğimiz günlerde kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi Kanser Araştırma Komisyonu'nda konuşan Prof Dr Vahit Özmen, bu yıl yaklaşık 18 bin kadının meme kanseri tanısı alacağının öngörüldüğünü söyledi Son 20 yılda Türkiye'de meme kanseri sıklığının yüzde 100 arttığını, ülkemizde genç kadınların batı toplumuna göre daha fazla bu kansere yakalandığını belirten Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu Başkanı Prof Özmen, meme kanserinin dünyada ve Türkiye'deki seyriyle ilgili şu bilgileri verdi:"Meme kanseri sıklığı, solunum yolu infeksiyonları, HIV, ishale neden olan bulaşıcı hastalıklar ve tübekülozun önüne geçmiştir Kadın kanserleri arasında meme kanseri, en sık görülen ve en çok ölüme neden olanıdır Dünyada her yıl yaklaşık 500 bin kadının meme kanseri nedeniyle öldüğü hesaplanmaktadır 2010 yılı içinde, tüm dünyada 1 500 bin yeni meme kanseri tanısı konulacağı ve bu hastaların büyük bir kısmının düşük-orta gelirli ülkelerde olacağı tahmin ediliyor Meme kanserinin, varlıklı zengin ülkelerin hastalığı olduğu şeklinde yanlış bir kanı var Aslında meme kanserinden ölümlerin yüzde 55i düşük-orta gelirli ülkelerde meydana geliyor ve bu ülkelerde meme kanseri sıklığı her yıl yüzde 5 oranında artıyor Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu (MHDF) olarak, “Meme Kanseri Kayıt Programı” içerisinde olan yaklaşık 15 bin kadında yaptığımız bir çalışmada, 40 yaşın altındaki meme kanseri hastası kadınların, tüm meme kanseri hastası kadınlara oranı yüzde 20 olarak bulunmuştur Bu oran, Batı Avrupa ve ABDde yüzde 5 kadardır Ülkemizde genç kadınlarda hastalığın çok olması, genç kadın nüfusunun yüksek olması ve genç kadınların yaşam tarzının batı toplumlarına benzemesi ile açıklanabilir " Türkiyede meme kanserinin önümüzdeki yıllarda da artmaya devam edeceğini vurgulayan Prof Özmen'e göre, 2020 yılına kadar meme kanseri sıklığı ve meme kanserinden ölümler yüzde 50den daha fazla artacak: ERKEN TANI VE TEDAVİYİ SINIRLAYAN FAKTÖRLER VAR "Bu istatistikler belki de tahmin edilen değerlerin altında olacaktır, çünkü ülkemizde sağlıklı verilere ulaşmakta güçlük çekmekteyiz Meme kanserinin tanı ve tedavisindeki önemli gelişmelere rağmen, ekonomik sıkıntılar, alt yapı olanaksızlıkları, sağlık çalışanları ve kadınlarımızda meme kanseri farkındalığının oluşamaması, yazılı ve görsel basının bu konunun önemini vurgulayamaması, meme kanserinin erken tanısını ve etkin tedavisini sınırlıyor Meme kanserinde sağkalım oranının düşük olması, tanının geç konulması ve tedavideki yetersizliğe bağlı Gerçekten, evre 0da 10 yıllık sağkalım oranı yüzde 100, evre Ide yüzde 90 civarında iken, evre IIIde bu oran yüzde 50nin altına düşüyor MEME KANSERİ KAYIT PROGRAMI NEDEN ÖNEMLİ? "Bir ülkede sağlıklı kanser kayıtları ve istatistikleri olmadan, kanserin ülke için ne kadar önemli bir sorun olduğu ortaya konulamaz ve sağlıklı korunma, erken tanı, tarama, etkin tedavi ile takip programları uygulanamaz" diyen Prof Özmen, bir ülkenin gelişmiş ve modern bir ülke olduğunu kanıtlayabilmesi için bu verilerin çok düzenli ve sağlıklı şekilde toplanması ve yayımlanmasının şart olduğunu vurguladı İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Meme Ünitesinde 1986 yılından beri sağlıklı bir meme kanseri kayıt programı uygulandığını söyleyen Özmen, "Ülkemizde tüm meme kanseri hastalarının düzenli olarak kayıt edildiği bir “Ulusal Meme Kanseri Kayıt Programı” maalesef mevcut değil Ancak, Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu olarak 2005 yılında başlattığımız 'Meme Kanseri Kayıt Programı' bugün 15 000e yakın meme kanseri hastasını kaydetmeyi başarmıştır Bu programdaki hastalara ait veriler değerlendiriliyor, kitap ve makale haline getirilecek Bu sayede, Türkiyedeki meme kanseri hastalarına ait epidemiyolojik ve klinik bilgiler ortaya konuluyor Bu programa, 'http://www mhdf org tr/' adresinden girilip hasta kayıtları yapılıyor" dedi![]() MEME KANSERİNDEN KORUNMAK MÜMKÜN MÜ? Bazı tedbirlerle meme kanseri riskinin azaltılabileceğini vurgulayan Prof Vahit Özmen, risk azaltıcı faktörleri anlattı, kişilere ve yöneticilere düşen sorumluluklara değindi:"Laktasyon, yani emzirme süresinin uzun olması (12 aydan fazla olması), düzenli fiziksel aktivite (haftada 5 gün ve toplam 5 saat), kilo kontrolü, aşırı alkol alımından kaçınma, hormon replasman tedavisinin kısa süreli uygulanması (5 yıldan az) ve radyasyondan kaçınma meme kanseri riskini azaltacaktır Bu tedbirlerin duyurulması ve takibi, ekonomik ve kişisel kaynakların varlığı ile bunların yerinde kullanımına bağlıdır Geçtiğimiz yıl World Journal of Surgeryde yayınlanan çalışmamızda, kürtaj yaptırmak, doğurmamak veya 35 yaşından sonra doğum yapmak ve şişmanlık meme kanseri riskini artıran faktörler olarak saptanmıştır Bu sonuçlara bakarak kadınlarımıza; 30 yaşından önce doğum yapmayı, uzun süreli emzirmeyi, haftada 5 gün toplam 5 saat egzersiz yapmayı, özellikle menopoz döneminde olmak üzere kilo almamayı, dengeli beslenmeyi, en azından orta eğitimi tamamlamayı, alkol kullanmamayı, dışarıdan hormon almadan önce mutlaka uzmanlara danışmayı ve meme kontrollerini düzenli yaptırmayı öneriyoruz Yerel yönetimler, üniversiteler, okullar ve sağlık kuruluşları ile işbirliği yapılması, kadınların ve öğrencilerin meme kanseri farkındalığını arttırılabilir Toplu yürüyüş gibi egzersiz programları uygulanabilir Yerel sağlık kuruluşu çalışanları ve buraya gelen kadınlar meme kanseri risk faktörleri konusunda eğitilebilir Beslenme için özel bir diyet önerilmesi güçtür Ancak, sebze ve meyvelerin mevsiminde tüketilmesi, daha çok beyaz et tercih edilmesi, özellikle hayvansal yağların az kullanılması ve vücut kitle indeksinin 25in altında tutulması önerilebilir Toplu taşımalarda, iş yerlerinde diyet ve egzersiz ile ilgili uyarılar yer almalıdır Kadınlara alkol kullanmamaları, alkol kullanan kadınların günde 1 kadehten fazla tüketmemeleri, ayrıca ciddi menopoz sendromu olan kadınlara da sınırlı sürede hormon replasman tedavisi doktor kontrolünde önerilmelidir "TEDAVİNİN BAŞARISI TEŞHİS AŞAMASINA BAĞLI Meme kanserinde tedavi başarısını belirleyen en önemli parametre, hastalığın erken evrede tanınması Çünkü, kanserin erken evrede yakalanmasıyla ölüm oranı azalıyor ve etkin tedavi şansı artıyor Mevcut meme kanseri tarama yöntemleri; kendi kendine muayene, klinik muayene ve mamografiyi kapsıyor Mamografinin, meme kanserini yakalamada etkinliği kanıtlanmış en önemli ve tek yöntem olduğunu söyleyen Prof Özmen, ülkemizdeki kadınların, mamografi olanakları, ücretsiz mamorafi çektirme ve muayene yönünden diğer gelişmekte olan ülkelere göre daha şanslı oldukları görüşünde:"2005 yılında çıkarılan bir kararname ile 50 yaşın üstündeki her kadın, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı değilse, devlet hastanelerinde ücretsiz mamografi çektirebiliyor Ayrıca, Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi tarafından 81 ilde kurulan ve sayıları 120ye ulaşan Kanser Erken Teşhis ve Eğitim Merkezlerinde (KETEM) ücretsiz muayene yapılıyor ve mamografi çekiliyor "HANGİ KADINLAR DAHA FAZLA RİSK ALTINDA? Erken adet görme (12 yaşından küçük), doğurmama, ailesinde meme kanseri olması (anne, kız kardeş, kız), 35 yaşından sonra doğurma, süt vermeme, geç menopoza girme (55 yaşından büyük), uzun süre hormon replasman tedavisi ve doğum kontrol hapı kullanma, meme kanseri genlerini taşıma, meme kanserinin bilinen en önemli risk faktörleri Prof Özmen, bu risk faktörlerini taşıyan kadınlar için, KETEMlerde ve meme merkezlerinde “Yüksek Risk” polikliniklerinin kurulması ve yüksek riskli kadınların daha düzenli takip edilmesi gerektiğini söylüyor![]() TÜRKİYE'DE MEME KANSERİ UMZANLARI YETERSİZ Meme kanseri tanısı fizik muayene, radyolojik ve patolojik değerlendirme ile konuyor Ülkemizde meme kanserinin radyolojik değerlendirilmesi konusunda üç önemli eksiklik olduğunu belirten Prof Özmen, o eksikliklere şöyle dikkat çekiyor: 1-Meme radyolojisinde deneyimli radyolog ve teknisyenlerin yetersizliği: "Ülkemizde yaklaşık 1 500 radyoloji uzmanı var Bunlar arasında meme konusunda deneyimli radyoloji uzmanı sayısı ise son derece yetersiz Bu nedenle Türk Radyoloji Derneği tarafından tüm ülkeyi kapsayacak kurslar düzenlemeli ve deneyimli meme radyolojisi uzmanı sayısı arttırılmalı Mamografi teknisyeni sayısı da yeterli değil 2 Mamografi, ultrasonografi ve MR ekipmanlarının yetersizliği ve kalite kontrolü: Ülkemizde radyasyon yayan tanı ve tedavi ekipmanların düzenli periyodik kontrolleri yapılmıyor![]() Bunun sonucunda, kalitesiz mamografi cihazları ile çekilen mamografiler hem hastaya fazla radyasyon veriyor hem de tanıda güçlüğe neden oluyor Bu nedenle cihazların kalite yönünden periyodik kontrolleri yapılmalı ve bu kalite belgeleri görülebilir yerlere asılmalı Bu kontrolleri MHDF, Türk Radyoloji Derneği ve Sağlık Bakanlığı birlikte yapmalı 3-Patolojik Değerlendirme: Meme kanserinde kesin tanı ve kanserin ilerleyişine yönelik faktörlerin belirlenmesinde deneyimli meme patologlarına ciddi gereksinim var Türkiyede toplam patolog sayısı yaklaşık 1 300 kadar Deneyimli meme patoloğu sayısı ülke nüfusuna bakıldığında yeterli değil Ayrıca yetişmiş patoloji teknisyenlerinin sayısı da arttırılmalı MHDFnin düzenlediği kurslar dışında, Türk Patoloji Derneği de “Meme Patolojisi Eğitim Kursları” düzenlemektedir Bu kurslar yoğun sertifikasyon kurslar adı altında yaygın ve hızlı şekilde yapılmalıdır " ETKİN TEDAVİ NASIL OLMALI? Meme kanseri tedavisi, bir çok kliniğin ve uzmanlığın birlikte çalışacağı "Mültidisipliner" bir tedavi Bu nedenle tedavinin yapılacağı hastanelerde meme kanseri konusunda deneyimli genel cerrah, radyoloji, patoloji, onkoloji, moleküler biyoloji, fiziksel tıp, rehabilitasyon, plastik cerrahi ve nükleer tıp uzmanlarının bulunması gerekiyor Prof Özmen, bir hastanede, uyum içinde çalışacak meme kanseri uzmanları yoksa bu merkezde, meme kanseri tedavisinin yapılmaması gerektiğini belirtiyor ve Türkiye'de medikal onkolog ve radyolog sayısının da yetersiz olduğunu söylüyor:"Bugün meme kanseri hastalarının büyük bir kısmında kemoterapi ve/veya hormonoterapi uygulanmaktadır Ülkemizde medikal onkoloji uzmanlarının sayısı 170 civarında olup, son derece yetersizdir Bu sayının acil olarak arttırılması gerekir Ayrıca, kemoterapinin oldukça fazla yan etkilerinin olduğu ve maliyeti dikkate alınırsa, medikal onkoloji uzmanı sayısı ve tedavideki deneyimlerinin ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılabilir Bugün meme kanseri hastasında, trastuzumab etken maddeli aşının 1 yıllık tedavi maliyeti 70 000 liranın üzerindedir Ülke koşullarına uygun tedavi kombinasyonlarının tespiti için araştırmalar yapılması bu nedenle zorunludur Ayrıca, yıllık kontrollerle, yapılan tedavilerin ve uygulama yapan cihazların etkinlikleri, tedavi değerleri ve yaydıkları radyasyon miktarları mutlaka denetlenmelidir " DESTEK TEDAVİSİ TRAVMA ETKİSİNİ AZALTIYOR Meme kanseri tanısı, hem hastada hem de yakın çevresinde büyük bir psikolojik travma yaşanmasına neden oluyor Bu nedenle Prof Vahit Özmen, hasta ve yakınlarının ilk psikoterapistinin, tanıyı koyan genel cerrahın olması gerektiğini söylüyor, kanser hastasına verilecek psikolojik tedavinin ana hatlarını şöyle anlatıyor: "Hastaya, hastalığının tedavi edilebilir bir kanser olduğu anlatılmalı Hasta ve yakınları daha sonra kanser ve psikolojik yaklaşım konusunda uzman olan psikiyatrist ve psikologlar tarafından düzenli aralıklarla kontrol edilmeli Böylece ortaya çıkabilecek anksiyete, depresyon ve umutsuzluk gibi psikolojik sorunlar tedavi edilebilir![]() Ancak ülkemizde bu alanda da deneyimli uzman sayısı son derece az Bu uzmanların da sayısı arttırılmalı, hastanın bu tedaviyi almasının yararlı olacağı anlatılmalı ve ikna edilmelidir Ayrıca metastatik meme kanseri olan ve kesin tedavisi mümkün olmayan hastalar destek tedavisi almak zorundadır Bu amaçla “Kanser Destek Tedavisi Merkezleri” kurulmalıdır Ülkemizde maalesef “Destek Tedavi Merkezi (Hospice) bulunmuyor Bu merkezlerin de bir an önce ve yeterli sayıda kurulması, kanser hastalarının ve yakınlarının bu zor ve yıpratıcı dönemleri yaşamalarına çok büyük bir destek verecektir "
|
|
|
|