Prof. Dr. Sinsi
|
Arşidükün Otomobili Yanlış Yola Girince
Yirmi yıl süren düşüşün ardından, İngiltere, Prusya, Avusturya, Rusya ve yeniden monarşiye dönen Fransa imparatorları yeni bir gücün yükselişine hiç de sıcak bakmıyorlardı Fakat belki de 19 yüzyıl sonları ve 20 yüzyıl başlarında bu devletler arasındaki anlaşma çabalan hiç de akıllıca değildi Habsburg veliahdının Saraybosna ziyareti göz önüne alındığında, felaketin ayak seslerini duymak hiç de zor değildi,
Napolyon savaşlarından sonra 1815'te Viyana'da toplanan büyük devletler, "güçler dengesi" kavramını ortaya attılar Sürekli ittifaklar önlenmeliydi En iyi olan ise pragmatik bir yaklaşım ile güçleri dengelemekti Tek bir devletin süper güç olmasına karşı güç birliğine gidilmesi kararlaştırıldı Bundan sonraki seksen yıl boyunca savaşlar oldu
Fransa ve İngiltere'yi Rusya ile karşı karşıya getiren Kırım sorunu, Fransa ve Avusturya arasındaki 1859 sorunu, 1860'lardaki Almanya'nın birleşme ve devletleşme savaşları  Bu sorunların hiçbiri Viyana'daki kararları doğrulayıcı olarak evrensel bir soruna dönüşmedi
Bu dengeleri ilk bozan olaylar 1870-1871 Fransa-Prusya savaşı ile başlayan Almanya'daki birleşme savaşları oldu Napolyon savaşlarından utanç verici yenilgilerle ayrılan Prusya, kuzey Almanya'daki küçük ve ayrı devletleri birleştirip, Prusya krallığına bağlı tek bir devlet haline getirmeyi planladı Bu plan son derece zekice yola koyuldu Planı uygulayan, belki de Avrupa'nın 19 yüzyıldaki en büyük devlet adamı ve modern Alman devletinin kurucusu olan Otto von Bismarck idi
Bu yeni devletin ortaya çıkışı Fransa'ya pahalıya mal oldu 1870-1871 savaşlarında Alsas ve Loren'i yeni devlete kaptırdılar
Bismarck diplomatik açıdan zor bir dönemece girmişti Viyana Konferansında ortaya çıkan prensipleri tamamıyla benimsiyordu Fakat hiçbir zaman Fransa ile dengeli ve eşitlikçi bir ilişki içinde olamayacağının farkındaydı Fransa ilk fırsatta kaybettiği topraklan geri almak isteyecek ve yeni kurulan Almanya'yı Ren nehrinin doğusuna geri püskürtmeye çalışacaktı Bunu yaparken de dünya barışı için ne denli büyük bir tehdit oluşturduğunu düşünmeyecekti bile Bu değerlendirmeler ışığında Bismarck dış politikada üç prensip oluşturdu
Birincisi, hiçbir zaman Rusya ile karşı karşıya gelmemekti 1750'lerde Prusya, Rusya ve Fransa'yı karşısına aldığında, bütün ülke yerle bir olmuştu İkinci prensip ise, her ne kadar Germen asıllı bir ülke de olsa, Avusturya ile çok yakın ilişkiye girmemekti Çünkü Avusturya ve Rusya Balkanlarda her zaman düşman olmuşlardı Ayrıca Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun içinde yaşayan değişik ırktan birçok topluluk birbirine düşmek üzereydi
Son prensip ise İngiltere ile iyi geçinmekti İngiltere ile hep ticari alanlarda ortak olmuşlardı Aynı zamanda ortak kültüre sahiplerdi Fransa'ya karşı duruşları da benzeşiyordu Viyana Konferansı denizlerdeki hakimiyeti İngilizlere vermişti ama tüm ülkelere de denizlere açılma konusunda hiçbir sınırlama getirmemişti Bu sebeple, İngiltere ile zıtlaşmak hiç de akıllıca görünmüyordu
Bu şekilde yirmi yıl geçti Alman donanması küçük kalmayı sürdürdü, sadece kıyılarını koruyabilecek güçteydi Rusya ile karşılıklı yardım anlaşmasına varıldı Buna göre iki ülke endüstrileşmek ve dost kalmak için birbirine yardım edecekti Avusturya ile de mesafeli bir ilişki korundu Bu dengeler II Wilhelm'in Prusya tahtına çıkışıyla birlikte sona erdi
Wilhelm dış politikada prensipleri olan biriydi Fakat çevresindekiler genç Almanlardan oluşan yeni bir nesildi Çevresindekilerin düşünceleri milliyetçilik ve "ırksal kıskançlık" üzerinde şekillenmekteydi Almanya'nın "güneşe çıkması"nın zamanının artık geldiğini düşündüler 18 ve 19 yüzyıllarda İngiltere, Fransa, Belçika ve Hollanda tüm Batı Avrupa'dan daha fazla toprak kazanmıştı Almanya ulusal gururu gereği kendi payına düşeni almak istiyordu
Rusya ve Avusturya ile ilgili tutumları değişti Rusya bir devdi ve daha da büyümesi için bu ülkeye yardım göndermenin anlamı yoktu Öte yanda Avusturya vardı Ulusal kimlikler sebebiyle Avusturya'da 19 yüzyılda karışıklıklar baş göstermişti Avusturyalılar Almanların gerçek kardeşleri idiler Öyle ki Fransa'ya karşı işbirliğine gitmek durumunda kalmak küçük düşürücüydü
Wilhelm zamanın geldiğini düşündü ve tahta geçer geçmez yola koyuldu Birkaç sene içinde yaşlı Bismarck aradan çekildi Rusya ile olan yardım anlaşması yürürlükten kaldırıldı Alman donanmasının yeniden yapılanma programı başlatıldı Afrika'daki bazı bölgelerde ve Pasifik'teki bazı adalarda kolonileşme çabalarına girişildi Avusturya ile daha yakın bir ilişkiye geçildi Wilhelm'in yaptıkları milliyetçi Almanlar arasında da heyecanla karşılandı ve desteklendi
1907'de Wilhelm, Rusya'yı, Avusturya'nın Bosna'yı almasına ve Balkanlardaki ilerlemesine karşı gelmekle eleştirdi İstanbul'u ele geçirmeye uğraştığı için de Rusları yerden yere vurdu Tüm okyanuslarda bayrağını dalgalandırmak ve İngiltere ile başa baş hale gelmek için donanmayı güçlendirmeye devam etti 1905'te İngiliz donanması Fransa ile olabilecek bir savaşı düşünmekten vazgeçerek Kuzey Denizi'ne yöneldi ve orada Almanya'ya karşı bir tatbikata girişti Fakat Almanlar gidişattan ve donanmalarının güçlenmesinden son derece memnundular
1910'da sömürgeler kurdular Mevcut dengeleri bozmaktan hiç çekinmediler Fransa otuz yıl önce kaybettiği yerler yüzünden intikam hırsıyla Rusya ile gizli anlaşmalar yaptı Rusya da Sırbistan ile pakt kurdu Almanya gizlice Avusturya'ya "istediğin gibi hareket et ve ilerle, daima arkanda bizi bulacaksın" mesajı gönderdi İngilizler, Hollanda ve Belçika ile ortak hareket edeceklerini, Kuzey Denizi'nin güneyindeki sahillere inmeyi deneyecek her gücün karşılarında kendilerini bulacağını deklare ettiler
Japonya bile sahneye çıktı, İngilizlerle ortak pakta girdi ve Pasifik'teki İngiliz çıkarlarını koruyacağını açıkladı Bundan sonra beklenen tek şey, bir sömürgeyi düşürme girişimiydi
Bu şekilde 1914 Saraybosna ziyaretine gelindi Bu ziyaretin arkasındaki mantık hiçbir zaman bilinemedi Yedi yıl öncesinde Avusturya, Bosna ve Hersek'i Osmanlı İmparatorluğundan savaşmaksızın almıştı Bu bölgede, günümüzde de olduğu gibi, birçok etnik grup yaşamaktaydı: Sırplar, Hırvatlar, Slovenler, Arnavutlar ve Bosnalı Müslümanlar Küçük Sırp ülkesi doğudaki komşularıydı Eski Osmanlı sisteminden çıkan Sırplar, bağımsızlık kazandılar ve Ortodoks-Slav dostları Prusya'dan destek istediler Rusya zaten Avusturya'nın yayılmasına karşı Sırpları kullanmaya dünden razıydı
Sırbistan'da da değişiklikler göze çarpıyordu Kendi içlerindeki radikal gruplar, ("Karakol Hareketi" gibi) Balkanları yöneten hanedanın eskiden beri Sırplardan geldiğine inanıyorlardı Bu duruma rağmen, Avusturyalılar bu küçük Sırp ülkesini ele geçirmeye karar verdiler Bunu kendi içlerindeki etnik farklılıklara aldırmadan gerçekleştirme yoluna gittiler Ordularında bile birkaç değişik dil ve diyalekt konuşuluyordu ve şimdi buna yeni bir karışıklığı katma yolundaydılar
Eski imparator, Franz Josef yarım yüzyıldan daha fazla süredir tahtını koruyordu Artık dokunulmazlık kazanmış bile sayılabilirdi Kıvılcımı ateşleyen ise onun varisi Arşidük Ferdinand oldu Ferdinand, Saraybosna'yı ziyaret etmeyi planlamıştı
Ülkenin istihbarat birimleri Bosna'daki Sırp terörist grupların bir suikast hazırlığı içinde olabileceğine dair duyumlar almışlardı Fakat bir şekilde bu duyumlardan Ferdinand'ın hiç haberi olmadı Bazıları Ferdinand'ın uyarılmamasının nedenini ona yapılacak bir suikast sonucu Sırplara savaş açabilmenin mazereti olarak gösterirler
Saraybosna'ya trenle gelen Ferdinand ve eşi, üstü açık bir arabayla şehir merkezine doğru yola çıktılar Karakol hareketine mensup teröristler gerçekten de pusu kurmuşlardı Arabanın izleyeceği yolun haritasını elde etmişler ve aralarında işbölümü yapmışlardı Her grup görev yapacağı yerde konuşlanmıştı Konvoy şehir merkezine yaklaştığında, içlerinden biri bombanın pimini çekti ve konvoya doğru fırlattı  fakat yanlış arabaya
Bomba patladı, konvoydakilerden bazıları ile kimi gözlemciler yaralandılar Ferdinand turun devam etmesi için ısrar etti Konvoy şehir merkezine girdiğinde, teröristlerden biri, Princeps, yanlış bir yerde beklemekteydi, çünkü kendisine yanlış bilgi vermişlerdi Boş bir caddenin köşesinde bekliyordu, bu caddeye konvoyun uğraması planlanmamıştı bile
Ferdinand şehir meydanında konuşma yaptı, halkı selamladı ve programını tamamladı Ferdinand'ın şoförü yolu karıştırdı ve yanlış bir sokağa girdi Hatasını anlayınca bir an için durdu ve geri dönmeye karar verdi Princeps kurbanının birkaç metre ilerisinde olduğunu gördü Silahını Ferdinand ve eşinin üzerine doğrulttu ve tüm mermileri boşalttı
Ve böylece yirmi yıllık bekleyiş çatışmaya dönüşmüştü Avusturya, Sırbistan'a savaş açmak için artık mazerete sahipti Planlı olup olmadığı hiçbir zaman bilinmeyecek olsa da, Ferdinand suikastın ardından ülkesine götürüldü ve üçüncü sınıf bir cenaze töreniyle gömüldü Savaşın başlatılması için feda edilmiş biri gibiydi
Sırbistan, Rusya'dan Pan-Slav dayanışması adına destek istedi Rusya işe karıştı ve Avusturya, Almanların "arkandayız" mesajını hatırlatarak yardım istedi Almanya işe karıştı ve Rusların geri çekilmesi için müdahale etti Wilhelm, Ruslardan para musluklarını kesince Fransızlar derhal Ruslarla ittifak içine girmişlerdi
Almanya, Fransa'nın Rusya ile birlikte hareket edeceğini bildiğinden Fransa'ya saldırdı Bunun için de Belçika'dan geçmek zorundaydı, ama böylece İngilizlerin de savaşa girmesine neden oluyordu Sağduyu sahibi tek ülke, en azından bir süre için, İtalya'ydı Avusturya ile ittifakı vardı ve bir yıl sonra savaşa katıldı
Yirminci yüzyılın başında dış politikadaki yüksek ideal ve arzular, onlarca milyon insanın hayatına mal olurken, Avusturya, Rusya ve Almanya gibi devlerin çöküşüne, komünizm, faşizm, II Dünya Savaşı, Soğuk Savaş ve nükleer silahlanma yansına zemin hazırladı
|