Prof. Dr. Sinsi
|
Yeni Babil Sanatı
Yeni Babil Sanatı
M Ö 1100 yıllarında Kassit egemenliğinin sonunda ve 600 yıllarında Asur İmparatorluğunun ortadan kalkması sırasında Babil, ikinci derecede bir rol oynamaktadır Asurla sürekli savaşlara girişir M Ö 1100 yıllarında ikinci bir Sami akını başlar Bu Sami halkı, Aramiler olup Babilonyayı istilâ ederler ve oraya yerleşirler Halk, Aramice konuşmağa başlar Bu dil, İsa zamanında konuşulmakta idi Ancak sonra tümüyle unutulmuş ve ortadan kalkmıştır Babil dili ise, yalnız bilim dili olarak bilim adamlarınca konuşulmağa devam eder Asur devleti çöktükten kısa bir zaman sonra Babil, Arami krallarından Nabolpolassar (M Ö 625-605) Nabonid ( M Ö 604-562) ve II Nebukadnezar (1 0 555-538) zamanlarında bir kez daha siyasal bir önem kazanır M Ö 539da Babilonya, Pers kralı Kyros tarafından tamamen ortadan kaldırılır
Babil sanatında da dağ halklarının etkisi, Asurda olduğu gibi kendini göstermiştir Kral Marduknadişenin anıt taşında, Asur eserlerindeki ayni düz rölyefi, çizgilerle elde edilmiş ayni zengin süslemeyi, ayni kitleli figürü, çehrelerdeki patlak gözleri gözlemliyoruz Fakat artık kol ve bacaklardaki o abartmalı adale anlatımını bulamıyoruz Kol ve bacaklar daha yuvarlak çıkıntılarla ifade edilmiştir Kitle, daha az sert görünüşlü, kral gene oku ve yayı ile resmedilmiştir Fakat artık o, yayını tutup germiyor, yay elde bir değnek gibi tutuluyor Bu Geç-Asur sanatında, henüz Asur etkileri devam etmektedir Fakat bu etkiler yanında biz, dağ halklarının da etkilerini açık olarak görüyoruz
Asur sanatı ile Babil sanatı arasındaki fark da açık olarak görülmektedir Babil sanatı zarif, sakin ve düşünceli bir anlatımdır Eski ve zengin kültürleri yüzünden, Asurlular, Babile kıskançlıkla bakmışlardır Bu yüzden bu kenti zaptettikleri zaman bile dikkatle korumuşlardır Sanheribin Babili zaptından ve tahribinden sonra bile yeniden inşa etmişler ve Babillileri yeniden eski artistik gelenekleri içinde bulmuşlardır
II Mardunapalidinin bilgi veren taşında, Hamurabi kanunun belirtildiği taşa olan benzetme eğilimi, ayni eser anlayışının benimsendiğini göstermektedir Bu benzetme, yalnız motif benzerliği bakımından değil, ayni zamanda iki kişinin canlı diyaloğu, her ikisinin de uzun sakal,, zeki tavır ve el hareketlerindeki yapılış sitilleri bakımından da ortaya çıkmaktadır Rölyef artık alçak değildir Uzuvların gittikçe yuvarlak olması yüzünden çıkıntılı bir kabartma olmak tadır Bilhassa kollar kuvvetle modle edilmektedir Vücutta frontal anlatım görülmektedir Burada yandan biçimlendirilen figürlerde, bir noktadan görüşün perspektifi gözlemleniyor Yüz de derinliğine modle edilmiştir Gözler heyecansız, normal, kendine egemen insanlar gibi bakmaktadır Eller de derinliğine gösterilmiştir Bu yüzden figürler, Asur rölyeflerindeki modleden çok daha kuvvetle biçimlendirilmişlerdir Bütün bu biçimlendirmelere göre, Hamurabinin anıt taşındaki ince anlatımdan, II Marduknapalidin in taşının, farklı bir görünüşü vardır Bu fark, yüzeyin katılaşmış sert anlatımıdır Örneğin Hamurabinin hareketli elbisesindeki doğasal yumuşaklığa oranla, buradaki anlatım katılaşmıştır
İlgi çeken noktalardan biri, bu çağdan bize çok az insan tasvirlerinin kalmasıdır Bu, bu çağ eserlerinin bugüne dek kalanlarının az olmasından değil, Geç-Babil sanatındaki özelliğin insan figürüne önem vermemesidir Çünkü bu sıralarda süsleme sanatı önem kazanmış ve figür hayranlığı azalmıştı
Fakat bu zamanda şehircilik bakımından Babilin en muhteşem binaları yapılmıştır Babilde II Nabukadnezara ait sarayın önünden geçen caddenin her iki tarafındaki duvarların alt kısımları çini ile kaplanmıştır Halen Berlinde olan bu muazzam cadde, o devrin bütün inceliğini göstermektedir Saray duvarlarının öteki kısımlarında çinko kaplı kuleler vardı Bu caddedeki duvarlarda bir band halinde olan çiniler üzerine, aslan ve silahlı askerler yapılmıştı: Bu caddelerden geçen yabancıların üzerinde bu muhteşem dekorların, korkutucu bir etki yapacağı düşünülüyordu Koyu mavi üzerine açık mavi ve sarı renkte rölyefler yerleştirilmişti Bu muhteşem dekorasyon, Sümer anlamında bir dekorasyondur Renkli fayans-giyim üzerindeki figürlerin rölyefi, yuvarlak ve çıkıntılı olup kuvvetle modle edilmişlerdir Kale kapıları ve yan bölümler, üst kısımlara kadar fayans ile kaplanmıştı Bu kısımlara ayrıca gene renkli rölyefler halinde boğalar, efsane canavarları birer bekçi gibi yerleştirilmişlerdir Renkli giydirmede kudret ve hak, kuvvet ve zevk yanyana ifadesini bulmaktadır Bu nitelik, Geç-Babil sanatı için karakteristiktir
|