11-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Güvenmek Mi Sevmek Mi Önemli
Güvenmek mi sevmek mi önemli
Hepimiz bir biçimde bir şeylere ya da birilerine güvenmişizdir Güven duygumuzun, inançlarımızın zedelenmesini hayatta karışılabileceğimiz en ciddi sorunlardan birisi olarak görüyorum Bunu sadece benim görmediğimi de düşünüyorum Güven öylesine hayati bir mefhum ki; yerini şüphe ve kaygılara bıraktı mı, insan ruhunda nelere yol açtığını bunu yaşayan birisi eminim ki çok iyi biliyordur
Güveni bir yönüyle olgu olarak da değerlendirebiliriz Nitekim güveni; belirli olayların dayandığı sebep veya bu sebeplerin yol açtığı sonuç olarak tanımlamak herhalde çok yanlış olmasa gerek
Her ne olursa olsun, bir hususun altını kararlılıkla çizmek istiyorum: İnsan olarak mutlaka bir şeylere ya da birilerine güvenme ihtiyacı hissederiz Bu durumun çok zaman zorunlu olduğunu da biliyorum Ne var ki, hayal kırıklıkların, derin ruhsal sarsıntıların da çoğunlukla güven duygusunun tahrip olmasından kaynaklandığını bilmem söylememe gerek var mı? Düşünsenize; birisine öylesine güveniyorsunuz ki, ama güvendiğinizle ilgili kuşkular, müphem düşünceler kötü huylu bir kanser gibi her yanınızı sarıyor! Artık bundan sonrasını bir düşünün… Değerlerinizi somutlaştıran, ruhunuzu dinginleştiren, hayatınıza anlama katan birisinden ya da bir şeylerden şüphe duymaya başladığınızı bir an için aklınızdan geçirin bakalım… Ben geçiriyorum, gerçekten ne kadar korkunç!
Sanıyorum burada Samuel Johnsona hak vermemek mümkün değil: "Şüphe, mutluluğun olduğu kadar, erdemin de düşmanıdır " Oldum olası bu söz beni etkilemiştir! Şüphe duymaya başladığınız anda mutlu olmaktan kendinizi alıkoyarsınız Bir de üstelik şüphe sizi başka birisi yapamaya başlar Bu sizin tercihinize bağlı değildir Hep şu melun soru en mahrem yerinize bağdaş kurup oturur; bu şüpheleri taşıyan ben miyim? Nasıl olur? Herhalde Cimri Harpagonun yazarı Moliere; kuşkuları, en kötü gerçeklerden daha zalim olarak tanımlarken doğru söylüyordu
Oysa ünlü Roma düşünürü Cicarodan beri; dostlukta aranılan sürekliliğin ve sadakatin temeli olarak güven gösterilmiştir Yerli yerinde söylersek, güven olmadan hiçbir şeyin sürekliliği olmayacaktır
Kabul ediyorum, güven bir ceylan kadar yabani, tavşan kadar tedirgin, uçurumlarda açan çiçekler kadar değerlidir Önemi ve kıymeti bilinmezse elden avuçtan kayar gider ve bizi şüphelerle baş başa bırakır Güvenin ürkmesi, endişeye kapılması, gözünün kapıya odaklanması sonun başlangıcıdır artık! Bundan sonra ise istesekte güveni ruhumuza tekrar yerleştiremeyiz
Bu itibarla, Francis FukuyamaGüven isimli kitabında güvenin hayatiliğine vurgu yapar Gerçi Karacaoğlan; peşinen, insana çiğ süt emdiğinden dolayı itimat olmayacağını söylese de, güven duyulmadan da soluk dahi alınmayacağını vurgulamam gerekiyor Bu kadar sözden sonra; güven duymanın sevmekten daha önemli ve kıymetli olduğunu açıklıkla söylemeliyim Elbette bunun da bir tercih meselesi olduğunu, bu hükmün de sadece benim bir yorumum olduğunu ifade etmeliyim Ama ne olursa olsun, birbirine güven duymadan ne arkadaş, ne eş, ne de millet olunabileceğini düşünüyorum Eğer böyle olmasaydı, bu ülkede muhatap olduğumuz sorunların hiç birini yaşamıyor olurduk Ama siz siz olun, güveni hiç yabana atmayın Birbirimize güvenmezsek bu coğrafyada bile yaşamayız! Bunun için güven konusunda bir kez daha düşünmeye ne dersiniz? Hep güvenmeniz dileğiyle…
|
|
|