Cenazeme Gelir Misin? | 
     
| 
	
			
			 | 
		#1 | 
| 
			
 
Şengül Şirin 
		
	
		
	
	 
 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cenazeme Gelir Misin?Cenazeme gelir misin? Biliyorum, hiç beklemiyordun bu daveti   Birden geliverdi değil mi? Ansızın vurdu şakağına; saçaktan düşen buzdan kılıçlar gibi  Şaşırdın  Huzurunun göbeğine irice bir taş savruldu; halka halka titremede gönlünün düştüğü göl şimdi  Neşesi kaçtı vaktin; sevinçlerini pervane ettiğin mumlar titredi, bitti  Akrep ve yelkovanın ayakları dolandı; beklediğin “az sonra”lar havada asılı kaldı  Hüznün ölü kelebekleri kıpırdadı, sızılandı  Aşinâlığın tadı bozuldu; acının ketum, kekre sütunları devrildi göğsüne  Başını yasladığın uzun saatler, uzanıp uyuduğun bitmez günler vaadlerini yerine getiremeyeceklerini söylediler; yüzleri yerde, mahçup  Oyala(n)dığın ağaç gölgeleri çekildi üzerinden  Avunduğun/avuttuğun haz perdeleri parelendi  Gözlerini ıslatamadan giden yağmurlar elindeki şemsiyeyi uçurdu  Konforunu bozmamak için parmak uçlarına basa basa odana giren, kalbini kanatmadan usulca gidiveren uzak acılar yakana dolandı şimdi  “Daha dün konuşmuştuk ama ![]() ![]()  ” diyorsun  “Ama nasıl olur!”lar çekip çekiştiriyor iki yakanı  “Hiç beklenmedik bir ölüm!” “Vakitsiz” “Erken!” “Sürpriz!” İşine ara vereceksin bugün ![]() ![]()   Kocaman bir pürüz olup çıkıverdim karşına  Hızını kestim hayatının  Üzerine saldım kaygılarını  Köşe bucak kaçtığın korkulara sobelettim seni  Ölümle arana koyduğun duvarı yıktım  “Ölüm bize de yaklaşırmış/yakışırmış” dedin  “Ölmesi kanıksanmış, ölünesi bir yaştayız artık ” “Rahmetli![]() ![]()  ” sıfatını ismimin üzerine yumuşak bir şal gibi atıvereceksin  İki yakasında da eksiğim İstanbul’un   Vapurların hiçbiri beklemiyor beni iskelede  Ben öldüm diye şeritleri eksilmedi otoyolların  Hayret! Ben öldüm bu defa ![]() ![]()   Şimdiye kadar hep başkalarıydı ölen  Gitsen de bir gitmesen de bir, bir cenaze olacak cami avlularından birinde![]() ![]()   Seni bilmem ama ben bu cenazeye mutlaka gitmeliyim   Ayıp olur, çok ayıp![]() ![]()   Davetlilerin yüzüne bakamam sonra  Dediği gibi şairin, bir musallâlık saltanatım bu benim  Başroldeyim  Toprağa konulacak adam rolü benim   Ardından ağlanılacak adamı ben oynayacağım  Hiç itirazsız karanlığa uzanmak bana düştü bu defa  Üzerine toprak atılan adamı![]() ![]()   Unutulmuşluklar altında yüzü erimeye bırakılan adamı![]() ![]()   Hüzünlerin münasebetsiz müsebbibi olacak adamı![]() ![]()   Ayakkabısı kendisini beklerken bağları çözülecek adamı![]() ![]() ![]()   Elbiseleri evden çıkarılacak adamı![]() ![]()   Ben oynayacağım  Yatağı soğuk kalacak adamı ![]() ![]()   Akşam eve dönmeyecek adamı![]() ![]()   Kapıyı çalması beklenmeyecek adamı![]() ![]()   Sofrada yeri olmayacak adamı![]() ![]()   Adı telefon rehberinden silinecek adamı![]() ![]()   Şehrin dudaklarından yarım ağız çıkmış bir hece gibi önemsizleşecek adamı![]() ![]() ![]()   Ben oynayacağım  Sevinçlerin ortasına en fazla bir hıçkırık gibi sokulsa bile hatıraların eşiğinden yüz geri edilecek adamı![]() ![]()   Resmine bakıp bakıp da ağlanacak (yoksa ağlanılmayacak mı?) adamı![]() ![]()   “Adı neydi![]() ![]()   Hani![]()  !” diye yokluğu kanıksanacak adamı![]() ![]()   Soluk bir resimde mahzun bir tebessümün ardında aşklarını saklayan, susturan adamı![]() ![]()   Ben oynuyorum bugün![]() ![]()   Sahnedeyim  Beklerim   En öndeki olmalısın ayakta duranların   En dik duranı  İşte davetiyen: Canını çok seven, her günün sabahında burada sonsuzca yaşayacağına yeniden kanan, her lezzetin tükenişinde ölümün yanına uğradığını unutan, her hazzın zirvesinde yakasındaki ölümlü etiketini isteyerek düşüren, her yaz sıcağında içi dünyaya iyiden iyiye ısınan, doğduğu yılın rakamının büyüklüğünün kendisini kabirden uzak tuttuğunu sanarak avunan, kalbinin her atışında ölümlerden döndüğünün farkında olmayan, damarlarının bir köşesinde ansızın geliverecek pıhtılardan yapılmış veda haberleri saklayan, ayrılıkların çatlaklarından giren hüzünleri ölümün nefesi gibi yudumlayan, sevenlerinin gözlerinin ışığına sığınarak ısınan, unutulmayı, yok sayılmayı en ürkütücü uçurum bilen, güzelliğini aynaların kırıklarında arayan, toprağa girmeye üşenen, uzun süredir aramızda yaşayan dostumuz, arkadaşımız, sırdaşımız, kardeşimiz, babamız, evladımız, şimdilik unutmayacağımızı umduğumuz, bir süre unutmaktan utanacağımız, sonra unutacağımız, en sonunda unuttuğumuzu da unutacağımız senai demirci doğduğu gün yakalandığı fanilik hastalığından, uzun süredir yatalak olmasına yol açan “her nefis ölümü tadacaktır!” yarasından, ömür boyu sancısını çektiği amansız yaşama rahatsızlığından kurtulup aramızdan ayrıl[maya ayarlan]mıştır   Cenazesi -umulur ki- en uzak zamanda, sızılarının köşe başlarında kılınan cenaze namazını takiben kaldırılacak, gözünden (belki gönlünden) uzak bir yerde unutuluş toprağına gömülecektir  
				__________________ 
		
		
		
		
		
	
	
	 Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz 
			  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
| 
		 |