|  | Muz - Muz Nedir - Muz Yetiştiriciliği |  | 
|  01-31-2010 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   Muz - Muz Nedir - Muz Yetiştiriciliği Muz - Muz Nedir - Muz Yetiştiriciliği ANAVATANI, YAYILIŞI, DÜNYA VE TÜRKİYE'DE ÜRETİMİ Muz, Güneydoğu Asya'dan çıkmıştır  Anavatanı Güney Çin,  Hindistan ve Hindistan ile Avustralya arasında kalan adalardır  Muzu ilk  kültüre alanların balıkçılar olduğu sanılmaktadır  Balıkçılar ağ yapmak  için muzun yapraklarından yararlanmışlar ve bu şekilde tarımı  başlamıştır  Muzla ilgili ilk eser M  Ö  600-500 yıllarına aittir ve  Hindistan'da bulunmuştur  Muz bitkisi ülkemize ilk defa 1750 yıllarında  Mısır'la ilgisi olan zengin bir aile tarafından süs bitkisi olarak,  Mısır'dan Alanya'ya getirilmiştir  O yıllarda daha çok süs bitkisi  olarak yetiştirilen Muzun meyve verdiğinin görülmesi üzerine, 1930'lu  yıllardan sonra meyvesi için ticari amaçla yetiştirilmeye başlanmıştır  Bugün ülkemizde sadece Anamur, Bozyazı, Gazipaşa ve Alanya ilçeleri ile  çevresinde Musa Cavendish dediğimiz bodur muz üretimi yapılmaktadır   Dünya Üretimi: Dünyadaki muz üretimi en fazla Asya kıtası ülkelerinde yapılmakta, bu kıtayı sırasıyla Güney Amerika, Orta Kuzey Amerika, Afrika, Okyanusya ve Avrupa Ülkeleri izlemektedir  Dünya muz üretimi  1975 yılı istatistiklerine göre 37 milyon tondur  Ekiliş alanı ise  29  150  000 dekardır   Türkiye Üretimi ve Tüketimi: Muz ülkemizde Anamur, Bozyazı, Alanya, Gazipaşa ve çevresinde, Toros dağlarının koruduğu mikroklimalarda, çok sınırlı alanlarda yetiştirilmektedir  Bu nedenle üretim miktarı azdır  1994 de  12  000 dekar alanda 30  000 ton iken 2000 yılında 20  000 dekar alan ve  80  000 ton üretime ulaşmıştır  Ülkemizin yıllık muz tüketimi ise 400  000  ton civarındadır   MUZUN GENEL ÖZELLİKLERİ Tüketim Alanları Muz yukarda anılan özellikleri yanında çiğ olarak yenebilen en güzel meyvelerden biridir  Meyve salataları arasında da yer alır  Muz yeşil iken pişirerek de  yenilir   Diğer Özellikleri Muz, şifalı bitki, beyin gıdası veya afrodiziyak olarak ünlenmiştir  Gövdeler bir ay suda ıslatılıp, özel tarakla tarandığında  ortaya çıkan elyafdan ilkel usullerle saç örgüsü gibi halat örüldüğü  biliniyor  Muz liflerini Afrika'daki yerli halk, şapka, hasır ve  hediyelik eşya yapımında kullanıyor  Avrupa'da gemi halatı, oto  döşemeleri yapımında kullanılıyor  Muz gövdesinin, yaprak sapının veya  salkımın suyu çok güçlü bir kan kesicidir   MUZUN SİSTEMATİĞİ VE ÖNEMLİ ÇEŞİTLERİ Muzun Sistematiği Kültürü yapılan muz, Scitamineae takımı, Musaceae ailesi, Musa cinsine girer  Bu cinste çok sayıda partenokarp meyve veren klonlar  vardır  Tek Çeneklidir  Muzun Önemli Çeşitleri Ticari Olarak Yetiştirilen Önemli Klonlar Gross Michel Ticari önemi en fazla olan muz çeşidi Gross Michel'dır  5,4 -  6 metreye kadar boylanabilen bu muzun meyveleri çok lezzetlidir  Dona  ve ulaşıma diğer muz çeşitlerine göre daha dayanıklıdır  Ülkemizde azman  muz veya çikita olarak adlandırdığımız muzlar bu gruptaki muzlardır   Cavendish Grubu Ticari muzların en bodur olanıdır  2,5 - 3 metre boyunda olan  bu muzun meyveleri ince kabuklu ve lezzetlidir  Çin kökenli olan bu muz  ülkemizdeki en yaygın muz çeşididir   BOTANİK ÖZELLİKLERİ Kök  Muz kökleri toprak altında bulunan ve esas gövdeyi oluşturan  yumrudan ve yumrunun daha çok üst taraflarından çıkar  Bu çıkış dörder  adetlik gruplar halindedir  Muz kökleri 5-8 mm  çapında ve uzunlukları  boyunca aynı kalınlıktadırlar  Bu kökler yumrudan biraz uzaklaşınca  kendilerinden daha ince yan kökler meydana getirirler  Bunlar da 4-5 mm  çapa ulaşır ve aynı kalınlıkta kalırlar  Kılcal kökler bu yan kökler  üzerinde bulunur  Muz köklerinin dış kısmı koyu kahverengi, siyaha  yakın, iç kısmı ise beyazımtrak krem rengindedir  Kılcal köklerin ise  görünüşü beyazdır    Muzda meydana gelen kök sayısı bitkinin sağlık durumuna  bağlıdır  Bir yumru 200-300 ve daha fazla kök meydana getirebilir  Ülkemizde kökler en fazla ilkbahar mevsiminde meydana gelir  Uygun  şartlarda kökler, 5 m  yanlara ve 75 cm  derinliğe kadar gidebilir  Köklerin çoğunluğu 15-40 cm  derinliktedir  Bununla birlikte 140 cm  derinliğe kadar inen köklere de rastlanmıştır  Muzun kökleri kısa  ömürlüdür   Gerçek Gövde  Toprak altı gövdesi veya yumru da denir  Çok yıllıktır  Gerçek gövde aslında bir rizomdur  Yani toprak altındaki gövdedir  Yedek  besin deposu görevini de görür  Kuru madde miktarı fazladır  Yalancı Gövde  Buna toprak üstü gövdesi de denir  Yalancı gövde toprak  üzerinde sanki yaprak saplarının birleşmesinden meydana gelmiş bir kütük  gibidir  Bodur muzlarda gövdenin boyu 1,5-2,25 m  ye kadar çıkar  Üst  kısmında dört bir tarafa açılmış yapraklar bulunur  Yeni yapraklar  gövdenin orta kısmından meydana gelirler  Yalancı gövde yeşilimtrak  görünüşlü ve yaşlandıkça unumsu bir örtü ile kaplanır  Elle dokunulduğu  zaman bu beyazlık ele bulaşır    Yalancı gövde, yapraklarını tamamladıktan sonra meyve  salkımını andıran bir tomurcuk (hevenk, dal) oluşturur  Bu olaya muz  üreticileri "muz doğurdu" demektedirler  Tomurcuk olayı bir defa  gerçekleşmekte ve daha sonra görevini bitirmektedir  Meyvesini vermiş  olan yalancı gövde, muzun hasadından sonra, yanında bırakılacak olan  fidenin beslenmesi için kesilmemeli, yerinde bırakılmalıdır  Sadece  tepesinden (yaprakların ayrıldığı bölgeden) vurulmalı, kesilen kısım da  toprakta organik gübre olarak bırakılmalıdır  Yerinde bırakılan yalancı  gövde, yanındaki fideyi besleyecek, zaman içinde pörsüyerek, çökecektir  Bir sonraki onarma döneminde bu kısım toprak altına gömülerek,  ayrışması hızlandırılarak, toprağın organik madde içeriğinin  zenginleşmesi sağlanmalıdır   Yapraklar Muzun yaprakları ilk çıkışta boru şeklindedir  Sonra uç kısmı  yavaş yavaş açılarak karakteristik muz yaprağını oluştururlar  Muzun  yaprakları büyüktür  Yaprak uzunluğu 2 m  ve genişlik de genellikle  60-90 cm  olabilir  Yaprak sapı daralmış kanal görüntüsünde ve alt  tarafı yuvarlaktır  Yaprak ayasında ortada toprağa bakan kısmı bükey,  yukarı bakan kısmı ise yalancı gövdeye doğru oluklu bir ana damar  vardır  Ana damara dike yakın bir açı ile ve birbirine paralel olan yan  damarlarla bağlıdır  Bu yan damarların arası yaprak yüzeyini meydana  getirir  Rüzgarlı havalarda bu yan damarlar ana damara kadar yırtılır ve  yaprak dilim dilim olur  Yapraklar yeşil görünüşlü ve yaşlandıkça  unumsu bir madde ile örtülürler  Yaprağın uç kısmında, yaprak ucu denen  bir kısım vardır  Bu yaprak uzama olanakları ararken yaprak ayasının  gideceği yolu açmak için kullanılan bir organdır  Yaprak oluşumu  tamamlanınca düşer   Yaprak üzerinde, damar aralarında, sapında ve kınında stoma dediğimiz gözenekler bulunur  Sap ve kında milimetrekarede 6-7 tane,  ayada 160-170 tane stoma (gözenek) vardır  Ayanın alt kısmında üste göre  4-5 misli fazla stoma vardır   Tomurcuk ve Çiçekler Muzda tomurcuk, çiçekler ve meyve salkım şeklindedir  Meyve  salkımının gelişmesi bir çok haftayı bulur  Ticari çeşitlerde bir yandan  çiçekler topluluğu meydana gelirken, bunları örten mor renkli  brahtelerin oluşturduğu konik kitle yere doğru eğilir  Çiçekler  topluluğundan oluşan konik kitlenin aşağı doğru eğilmesi ve altındaki  çiçek tomurcuklarının farklılaşma düzenine göre, eğilme olayından bir  iki gün sonra brahteler kalkmaya, geriye doğru kıvrılarak kuruyup  düşmeye başlarlar  Bu farklılaşma düzeni içinde meyve elleri (taraklar)  ortaya çıkar   Bir fide büyüyüp bütün yaprakları açıldıktan sonra (ortalama 14-20 ay) topu andıran  Mor renkli yaprakçıkların (Brahte) örttüğü  tomurcuk (muz çiçeği) meydana gelir  Tomurcuk hızlı büyür ve brahteler  sırayla açılarak altlarında ikişerli sırayla (tarak) çiçekler görülür  Muz salkımlarında 3 çeşit çiçek bulunur  İlk açılan brahtelerin  altlarında çıkan çiçekler dişi çiçek olup daha sonra muza dönüşürler  Dişi çiçeklerin muza dönüşmesi için döllenme olması gerekmez  Bu nedenle  muzlara bu özelliklerinden dolayı partenokarpi denir  Kuruyan stigmalar  hasada kadar dökülmeden meyve ucunda kalabilirler  Salkımdaki çiçek  sayısı ne kadar fazla olursa, salkım ağırlığı da o kadar fazla  olacaktır  Salkımdaki dişi çiçek sayısı sıcaklığa bağlı olup, sıcak  aylarda artar, soğuk ve ılık aylarda azalır   Dişi çiçeklerin hemen altında çift organlı çiçekler bulunur  Bu çiçeklerden oluşan meyveler küçük ve kalitesizdir  Çift organlı  çiçeklerin hemen altında ise erkek çiçekler bulunur  Bodur muzlarda  erkek çiçekleri örten brahteler meyve sapına bağlı kalır ve genellikle  açılmazlar   Salkımdaki tarak sayısı kaynağı yalancı gövdede olan dişi çiçek sayısına bağlıdır  Dişi çiçek sayısı da sıcaklıkla ilgilidir  Dişi  çiçeğin oluştuğu anda iklim ne kadar soğuk olursa tarak sayısı da o  kadar az olur  Parmak büyüklüğüne ise toprak verimliliği, kullanışlı su  ve fotosentez derecesi gibi etmenler etkili olmaktadır   Salkımların yetişme süresi Haziran ayında çiçeklenen muzların hasadı en kısa 76 gün, en uzun ise 110 gün sonra olmuştur  Temmuz ayının ilk haftasında çiçeklenen  muzlar ortalama 124 gün, son haftasında çiçeklenen muzlar ise ortalama  138 gün sonra hasat olgunluğuna gelmiştir  Ağustos ayının ilk haftasında  oluşan çiçekler 27 aralık ile 18 ocak tarihleri arasında hasat  olgunluğuna (ortalama 153 gün) erişmiştir  Bu süre ağustosun 2  , 3  ve  4  Haftalarında oluşan çiçeklerde sıra ile 162, 164 ve 173 gün olmuştur   Ortalama 13 tarak yöre için optimal bir rakamdır  Diğer  ülkelerde Musa cavendishii muzunun optimal tarak sayısı hakkında bir  literatür bulunmamıştır   Salkım başına ortalama 262-266 adet parmak sayısı tesbit edilmiştir   Meyve Gelişmesi Taraklar üzerinde bulunan meyveler karşıdan bakıldığında sağdan sola doğru gelişirler ve çift sıralı, satranç şeklinde dizilmişlerdir  Bu nedenle gelişme devresi sonunda parmaklar 5 köşeli ve  sağdaki meyveler daha iri olur  Her tarakta 10-26 parmak bulunur  İlk  taraklarda parmak sayısı fazla ve meyveler iridir  Uca doğru gidildikçe  meyveler sayıca azalır ve küçülürler   
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
|   | 
|  | 
|  | Cevap : Muz - Muz Nedir - Muz Yetiştiriciliği |  | 
|  01-31-2010 | #2 | 
| 
Şengül Şirin   |   Cevap : Muz - Muz Nedir - Muz YetiştiriciliğiHASTALIK VE ZARARLILAR    Dünyanın muz  yetiştirilen bölgelerinde çok sayıda hastalık etmeni ve zararlı  bulunmuştur  Akdeniz bölgesinde muz yetiştirilen alanlarda görülen en  önemli ve yaygın olan zararlılar nematodlardır  Nematod bitki kök öz  suyunu emerek onun zayıflamasına sebep olurlar  Nematodların en  önemlileri spiral ve kök ur nematodlarıdır  Nematodlar genellikle  yapraklarda sararmaya, gövdede yumuşamaya, bodurlaşmaya ve gelişmede  gerilemeye neden olur   Muz Zararlıları   Muzda tropik ve subtropik şartlarda zarar yapan 200'den fazla  böcek, 7 akar ve 17 nematod bulunduğu bildirilmektedir  Zararlı  böceklerden 5'i önemlidir   Bunlar;  Muz Hortumlu Böceği (Cosmopolites Sordidus), Güve (Nacoleia  octasema), Trips (Chaetanaphothrips orchidii), Muz Afidi (Pentalonia  nigronervosa) virüs vektörü olarak önemli, Colaspis hypochlora  (Koloopter)'dir  Ülkemizde sayılan bu zararlılar henüz yaygın değildir  Ancak bazı böcekler, mısır koçan kurdu, prodonya, yeşil kurt, yaprak  bitleri, tavuk, fare, domuz gibi hayvanlar muz bahçelerinde zarar  yapmaktadır    Muz bahçelerinde hastalık ve zararlılar görüldüğünde mutlaka  ilgili İl ve İlçe Tarım Müdürlüklerine başvurarak mücadele konusunda  gerekli ayrıntılı bilgileri alınız   Nematodlar   Bir çay bardağı kadar toprakta yaklaşık 50 bin kadar nematod  bulunabilir    Dünyada muz bitkisine zararlı olan çok sayıda nematod  bulunmaktadır  Ancak en önemli gruplar şunlardır    1  Kök Oyucu nematod (Burrowing) - Radopholus similis  2  Kök-Ur nematodları - Meloidogyne spp    3  Spiral nematodlar - Helicotylenchus ve Scutellonema Kök Oyucu Nematod (Radopholus similis)   Kök dokularına delik açarak çok şiddetli çürümelere neden  olurlar  Muz köklerinin en tehlikeli parazitleridir  Bulaşmış köklerde  kırmızı ve siyah geniş sahalar bulunur ve zamanla bunlar bütün kökün  çürümesine ve açılan bu delikler ikinci bir mantari hastalıklara neden  olurlar  Çoğu hallerde bulaşma o kadar şiddetli olur ki bitkinin  devrilmesi ile üretimin tamamı kaybolabilir  Erken belirtileri arasında  yaprak sararması, küçük parmaklı küçük salkımlar, boğaz tıkanıklığında  artışlar (memeden düşme) ve yaprakların pörsüyüp parçalanması  sayılabilir  Ergin Radopholus nematodu 0  4 - 0  9 mm  uzunluktadır  Jamaika'da bir dişi Radopholus'un 2 hafta süreyle günde 4-5 yumurta  yaptığı saptanmıştır  Larvaların yumurtadan çıkmaları 7-8 gün olup  yaklaşık 13 gün içinde erginleşirler  Böylece yumurtadan yumurtaya olan  hayat devreleri iklim koşullarına bağlı olarak 20-25 gündür  Toprağın,  bitkinin ve organik gübrenin nematod yönünden temiz olmasına çok dikkat  edilmelidir  Gerekirse sık sık nematod ilaçları ile mücadele  yapılmalıdır    Bizim ülkemizde Radopholus similis’in bulunduğuna ilişkin bir  kayda rastlanmamıştır  Muzlarda önemli derecede zarar veren bu  nematodun ülkemize girmeyişi sevindiricidir  Akdeniz bölgesinde  yetiştirilen muzlarda 1967 yılında görülen muz zararının ileri  derecelere ulaşması nedeniyle bu konu ile ilgili değişik çalışmalar  yapılmıştır  Bu çalışmalar sonucunda bölgemiz muzlarında zararlı olan  Spiral Nematodlarından Helicotylenchus multicinctus, Helicotylenchus  pseudorobustus, Kök Ur Nematodlarından Meloidogyne javanica, M  İncognita, M  Aranorio ve yaprak ve tomurcuk nematodlarından da  Aphelenchoides bicoudatus bulunmuştur    Bölgemiz için en fazla öneme haiz olan spiral ve kök-ur  nematodları olup, yaprak ve tomurcuk nematodlarının fazlaca bir  etkinliği olmayıp zarar verecek düzeyde olmadığı, yayılış oranının %  21,7 olduğu saptanmıştır   Spiral Nematodu (Helicotylenchus multicinctus)   Tanınması:  Vücudu genellikle eğri veya helezon şeklinde olup, ergin  nematodun vücut uzunluğu ortalama 523 mikrondur  Çıplak gözle  görülmezler  Nematod öldüğü veya gömlek değiştirdiği zaman spiral  şeklini aldığından bu ad verilmiştir  Bunlar köklerdeki bitki besin  maddelerini emdikleri için bitkiyi besleyen kılcal köklerin ölümüne  neden olurlar  Köklerin dış yüzeyinde yaşarlar  İnfekte olmuş köklerde  epidermisin hemen altı granüler şekilde pembeleşir    Yayılışı: Yurdumuzda da yayılış oranının % 100 olduğu  belirlenmiştir     Yaşayışı:  Toprakta çok az bulunan bu nematod, dişi, erkek, larva ve  yumurta olarak, çoğunlukla muz köklerinde bulunmaktadır  Yaşamını muz  kökleri içinde tamamlamaktadır  Bölgemizde Temmuz ve Ağustos aylarında  kökteki nematod yoğunluğu en yüksek, toprakta ise Nisan ve Eylül  aylarında en yüksek yoğunlukta olmaktadır    Konukçuları: Yurdumuzda gerek bodur muz (Musa cavendishii L  ) gerek uzun  muz (Musa sapientum L  ) da zararlı olup dünyada şeker kamışı, çay, hint  armudu, havuç, soğan, fasulye, kakao, pancar, bezelye, çeltik, tatlı  patates gibi bir çok bitkide de zararlı olduğu bilinmektedir     Zarar Şekli:   Spiral nematod tüm  konukçularında dış parazit olarak zarar yapmaktadır  Ancak sadece  muzlarda iç parazittir  İç parazit olması nedeniyle muz köklerinin  değişik yerlerinden girerek zararını yapmaktadır  Bu nematodun meydana  getirdiği zarar muz köklerindeki yaralarla kolayca anlaşılmaktadır  Nematodlar epidermis dokularını istila ederler  Ancak bitki dokusuna  derinliğine nüfuz etmezler  Zarar gören dokular birleşerek yara  bölgelerini oluştururlar  Zararlanma sonucunda, muzlarda gelişme  önlenmekte, boylar küçülmekte, gövdede yumuşama, yapraklarda sararma  olmaktadır  Muz salkımları yeterince gelişemediğinden yeterli ürün  alınamamaktadır    Korunma yolları:   Kültürel  Önlemler:  Muz bahçeleri  nematodsuz alanlar üzerinde kurulmalı, nematodsuz fideler kullanılmalı,  dayanıklı muz bitkileri varsa ekim nöbetine sokulmalıdır   Kök Ur Nematodları (Meloidogyne spp  )  Tanınması:  Konukçusu olduğu bitkiler söküldükleri zaman köklerde irili  ufaklı urlar görülebilir  Bu urlar enine olarak kesildiği zaman,  genellikle küçük, küresel, beyaz renkli, inci tanesine benzeyen dişi  nematodları görmek mümkündür  Bu urların ortasında siyahlaşmış yumurta  keseleri de bulunabilir  Urların dış yüzeyi kahverengi bir görünüm  almaktadır  Bu urlar genellikle köklerin uç kısımlarında bulunmaktadır  Köklerin üzerinde urların oluşmasına neden olurlar  Sonuçta damarsal  dokular bloke edilmiş olur  Bu nematodun saldırısına uğramış köklerde  hem küçüklü büyüklü urlar ve hem de köklerin bisiklet lastiğinin balon  yapması gibi gelişmeler görülür ve bitki büyümesi durur  Urlar kesildiği  zaman orta kısımlarına yerleşmiş küçük, beyaz küre şeklinde dişi  nematodları veya kararmış yumurta torbalarını (toplu iğne başı  büyüklüğünde) bulmak mümkündür  Bitkinin üst bölümüne su ve besin  taşıması olamayacağından tipik kuraklık ve besin eksikliği görülür    Kök-ur nematodlarının dişileri armut veya torba şeklinde  sabit, erkekleri solucan şeklinde aktiftir  Genellikle bitki köklerine  zarar vererek çok karakteristik urlara neden olurlar    Bitki köklerinde meydana getirdikleri irili ufaklı tipik  urlarla tanınırlar  Dişileri armut veya limon şeklinde olup, urlar  içinde bulunurlar  Erkekleri iplik şeklinde olup, kök etrafındaki  toprakta serbest olarak yaşarlar  Endoparazit olan kök ur nematodlarının  beslenmesi sırasında iğne biçimindeki ağzından (stiletinden) hücre  içerisine bıraktığı salgılar sonucunda bitkide etkilenmeler  başlamaktadır  Kök uçlarında kütleşme ve büyümenin durması gözlenir  Köklerdeki urlanmalar en çok görülen belirtiler olup, enfeksiyon  bölgesinde çok sayıda dallanmalar, sık sık görülür  Nematod enfeksiyonu  sonucu oluşan galler, odunumsu bir yapıya sahiptir  Bitkiler, zayıf bir  gelişme gösterirler  Duyarlı bitkilerde larvalar köke girişten 4-5 gün  sonra, ur gelişmesi gözlenebilir  Toprak sıcaklığı 10 oC nin altında  gelişme olmaz  15 oC nin üstünde hareketlilik başlar ve köklere giriş  olur    Yayılışı: Bölgemiz muz bahçelerinde Meloidogyne  javanica % 100, M  İncognita % 53 ve M  Aranorio %  28,5 oranında yayılış alanı mevcuttur     Yaşayışı: Sonbaharda bitkilerin çürüyen köklerinden toprağa geçen  urlar içindeki dişilerin bırakmış oldukları yumurtalarla çoğalırlar  Kışı urlu kökler içinde yumurta veya larva olarak geçirirler  Hafif  bünyeli, geçirgen karakterdeki toprakları severler  10 oC’nin altında  gelişme olmaz  20-27 oC arasındaki sıcaklık, gelişmenin ve urlanmanın en  fazla olduğu sıcaklıktır  Populasyon toprakta Eylül ayında artmakta,  Temmuz-Ağustos ayında düşmekte, kökte ise Nisan ayında artmakta, Haziran  ve Temmuz ayında azalmaktadır    Konukçuları: İki bine yakın konukçusu olduğu bilinmekte olup, yurdumuzda muz (Musa cavendishii L  Ve  Musa sapientum L  ) türlerinin toprak ve köklerinde bulunmuştur     Zarar Şekli:   Muz köklerinin içine girip,  muz gövdesine su ve besin taşıyan kökleri harap ederek, kendi yaşamını  sürdüren, toprak altında yaşayan bu mikroskobik zararlılar, muz köküne  hücum ederek, bitki öz suyunu emerek gelişmesini engellerler  Kökler  üzerinde ur oluşmasına neden olurlar  Bitkinin büyümesini engellerler  Ayrıca kök üzerinde açtıkları yara yerlerinde mantari hastalıkların  gelişmesine neden olarak kök mantarlarının yayılmasına ve hastalık  yapmasına neden olurlar  Nematodların zarar vermiş olduğu bitki kökleri  renksiz, gözle görülebilen kahverengi lekeler halinde görülmektedir  Bazı türlerin zararları ise kökler üzerinde urlar oluştururlar  Bu  şişkinlikler bıçakla kesildiğinde görülen kahverengi çizgiler nematodun  zarar vermiş olduğu dokulardır    Kök-ur nematodlarının sebep olduğu zararlanmalar çok  şiddetlidir  Köklerde meydana gelen zararlar sebebiyle, gelişme  durmakta, bitki boyları küçülmekte, gövdede yumuşama ve yapraklarda  sararmalar görülmekte, salkımlardaki parmaklar yeterince  gelişmediklerinden beklenen ürün elde edilememektedir    Kök-ur nematodları muzların bodurlaşmasına, yaprakların  sararmasına ve düşük verime neden olmaktadır     Korunma  Yolları:  Kök-ur  nematodlarına karşı alınması gereken tüm kültürel ve kimyasal  mücadeleler bütün nematodlar için geçerlidir  Farklı bir uygulaması  yoktur   Muz Kök Gal  Nematodu   Kök damarlarında delik açarak şiddetli çürümelere neden  olurlar  Erken belirtileri yaprak sararması, ufak salkımlar, yaprakların  pörsüyüp parçalanmasıdır     Korunma Yolları   Kök-ur nematodlarına karşı  alınması gereken tüm kültürel ve kimyasal mücadeleler diğer nematodlarda  olduğu gibidir  Farklı bir uygulaması yoktur    Nematodların neden oldukları zarar toprak tipi, bitki yaşı,  içerdiği su, gübre, yağış ve bulunan nematod grupları gibi bir çok  etkene bağlıdır  Üretimde en az % 25 ve en fazla % 90 zarar verirler   Nematodlarla Kimyasal Mücadele   Muz bahçeleri  nematodsuz alanlar üzerinde kurulmalı, nematodsuz dikim materyali  kullanılmalı, dayanıklı muz bitkileri münavebeye sokulmalıdır  Yeni  dikilecek muz fideleri mutlaka nematod ilaçları ile hazırlanmış ilaçlı  su havuzlarında en az yarım saat bekletilerek dikilmelidir    Sistemik granül ve emülsiyon ilaçlarla mücadelesi  yapılmaktadır    Fenamiphos etkili maddeli sistemik ilacın (Nemacur EC 400)  emülsiyon formülasyonu 7,5 lt/da, granül formülasyonu (Nemacur GR 10) 30  kg/da dozda kullanılabilir  İlaçlamalar, ilaç-hasat arası en az bir ay  olmak üzere yoğunluğa bağlı olarak, 3 ayda bir sefer yapılabilir    Cadusafos etkili maddeli, kontak etkili sıvı emülsiyon ilaç  (Rugby 100 ME) 5 lt/da dozda yaz aylarında ve granül ilaç (Rugby 10 G) 5  kg/da dozda bakım döneminde uygulanabilir  Bu ilaç yalak başına 50 gr  dozunda toprak yüzüne serpilip karıştırılır ve sonra sulanır  Bu ilaç  Nisan ve Eylül aylarında 2 kez uygulanır    İlaçlamaların ilki Mart-Nisan aylarında yapılan onarım  sırasında başlamak üzere 3 ay ara ile 3 kez yapılmalıdır    Bölgemizdeki seralarda nematod için Granül ilaçların  Şubat-Mart aylarında bakım-onarma sırasında toprak içine karıştırılması,  Haziran-Temmuz aylarında ise sıvılarının damlama ile kök bölgesine  verilmesi şeklinde uygulanması etkilidir   Kırmızı Örümcek (Tetranychus spp  (Acarina: Tetranychidae)  Tanınması ve Yaşayışı Vücut bölümleri kaynaşmış, şekilleri  oval görünümlü, boyları 1 mm  Den küçük canlılardır  Genellikle kırmızı  renkli olmakla beraber, gelişme dönemlerinde renk yeşilimsi-sarı,  turuncu veya kahverengi olabilir  Yeni çıkmış larva 3 çift bacaklı olup,  gelişmesini tamamladığında 4 çift bacaklı hale gelir  Dişiler erkeklere  göre daha büyük ve dolgunca, erkekler daha küçük ve karın kısmı geriye  doğru daralmıştır    Kırmızı örümcekler muz yaprağının alt yüzeyinde ve meyve  salkımlarında bitki öz suyu emmek suretiyle zararlı olurlar  Beslenmeleri sonucunda klorofilin de yok olmasıyla yaprakların sararma  ve bronzlaşmasına yol açarlar  Bu beslenme ve renk değişimi önce lekeler  halinde görülür, sonra bütün toprak yüzeyini kaplar  Sonuçta bitkilerin  beslenmesi gittikçe yavaşlar ve bu da meyveleri kalite ve kantite  bakımından olumsuz etkiler  Meyvelerde zarar genellikle meyvenin sap ucu  dolayında fazla, çiçek ucu kısmında ise daha azdır  Kırmızı örümcek  yoğunluğunun yüksek olduğu durumlarda meyve kabuğunun yer yer kırmızı  bir renk almasına sebep olurlar    Kışı genellikle ergin dişi döneminde, ağaçların gövde  kabukları altında, kök boğazında, toprak yarıklarında ve tezek  aralarında, ağaçların altında ve yakınlarında bulunan çeşitli artık ve  barınaklarda geçirirler  İlkbaharda havalar ısındığında yaprak ve daha  sonra meyve salkımlarına taşınarak beslenme ve çoğalmaya başlarlar  Yaz  ortalarına doğru hızlı bir çoğalma gösterirler  Yaprakların alt  yüzeyinde damarlar boyunca koloniler halinde bulunurlar    Kırmızı örümcekler, özellikle serada yetiştirilen muzlarda  zararlı olurlar  Dış ortama göre sera içinin daha sıcak ve buna ek  olarak doğal düşmanlarından tecrit edilmiş oluşu, kırmızı örümceklere  populasyon gelişmeleri için çok uygun bir ortam sağlar  Yıl boyunca çok  sayıda (7-10) döl verirler  Sonbahar sonlarına doğru sıcaklığın  düşmesiyle birlikte kışlamak üzere barınaklara göçerler    Yüksek bir üreme gücüne sahip olan akarlar, sıcak ve kurak  geçen dönemlerde büyük yoğunluklar gösterir ve tek yönlü azotlu gübreler  de çoğalmasına yardımcı olur  Yağmurlu ve serin geçen dönemlerde ise  çoğalmaları yavaşlar  Sera içinde yapay olarak gerçekleştirilen sisleme  ve yağmurlanma uygulamaları da aynı etkiyi göstermektedir    Kültür bitkilerinde zararlı olan kırmızı örümceklerin  çoğalmalarını engelleyen etkenler arasında avcı akar ve böcekler büyük  önem taşır  Bunlar zararlı akarların yumurta ve diğer gelişme  dönemlerinde saldırarak onları baskı altında tutarlar  Ancak çoğu zaman  bilgisizce, gereksiz olarak yapılan insektisit uygulamaları sonucunda  bir yandan doğal düşmanların yok olması, diğer yandan kullanılan  ilaçlara bağışıklık kazanmaları nedeniyle kırmızı örümcekler büyük bir  hızla yeniden çoğalırlar  Bu yüzden kırmızı örümceklerle mücadelede,  onların doğal düşmanlarına zehirli olmayan özel akarisitler kullanılmalı  ve gereksiz yere geniş etkili, kapsamlı ilaçların kullanılmasından  kaçınılmalıdır  Bunun yanında mutlaka her uygulamada farklı etkili  maddeye sahip ilaçlar seçilmelidir   | 
|   | 
|  | 
|  | Cevap : Muz - Muz Nedir - Muz Yetiştiriciliği |  | 
|  01-31-2010 | #3 | 
| 
Şengül Şirin   |   Cevap : Muz - Muz Nedir - Muz YetiştiriciliğiGenellikle diğer meyvelerden daha pahalı olduğu halde lezzetli oluşu ve besleyiciliği nedeniyle yeğlenerek tüketilen meyvelerini sonbahardan başlayarak bazı yıllarda nisan ayına kadar veren Muz, Muzgiller'in örnek bitkisidir  Anayurdu kesin olarak  bilinmeyen, dünyanın sıcak yerlerinde ve ülkemizde Akdeniz bölgesinde  yetiştirilen muz bitkisinin 40 türü ve 250 kadar çeşidi bulunmaktadır  1-15 m  kadar boylanan, ödünsüz iri gövdeli, geniş yapraklı çokyıllık  otsu bir bitkidir  Gerçek gövdesi soğan biçiminde ve toprağın altındadır  Yaprakların iç  içe geçmiş kınları, toprak üstünde muzun "yalancı gövde"sini oluşturur  Yalancı gövdenin ortasından ve yaprak demetinin arasından çıkan çiçek  topluluğu da bir demet oluşturur  Bu demetin dibinde önce beliren  çiçekler dişi karakterdedir  Daha sonra demetin tepesinde erkek çiçekler  ortaya çıkıp yere doğru eğilir  Dişi çiçeklerin tozlaşıp  olgunlaşmasıyla hevenk biçiminde meydana gelen meyve kümeleri, yukarı  doğru dikilir  Bu meyve hevenkleri üç ay içinde olgunlaşmalarını tamamlayıp kurur ya da üretici tarafından kesilerek hasat edilir  Muz meyvesi taze olarak  yenildiği gibi pastacılıkta, tatlıcılıkta ve dondurma yapımında  kullanılır  Likörü de yapılır  BESİN DEĞERLERİ 100 gr  soyulup dilimlenmiş taze muzun içerdiği besin değerleri şöyle  sıralanabilir: 85 kalori: 1,1 gr  protein; 22  2 gr  karbonhidrat; 0  kolesterol; 0,2 gr  yağ; 0,5 gr  lif; 26 mgr  fosfor; 8 mgr  kalsiyum;  0,7 mgr  demir; l mgr  sodyum; 370 mgr  potasyum: 33 mgr  magnezyum; 190  IU A vitamini: 0,05 mgr  B1 vitamini; 0,06 mgr  B2 vitamini; 0,7 mgr  B3 vitamini; 0,5 mgr  B6 vitamini; 7 mgr  C vitamini; 10 mcgr  folik  asit: 7 mgr  C vitamini ve 0,4 mgr  E vitamini   SAĞLIĞIMIZA YARARLARI Yukarıdaki değerlerin incelenmesinden görüleceği gibi, muz, bedene yararlı bir besindir  Muzun besin değeri, meyve olgunlaştıkça artar  Sözgelişi, ham bir muz yenildiğinde meyvenin içindeki karbonhidrat  kolayca şekere dönüşerek, bitkinliğe karşı bedene hızlı enerji sağlar  Oysa, olgun muz yenildiğinde, bedene daha yavaş ama uzun süreli  hareketlilik verir  Bunun yanı sıra; o Muz içerdiği büyük orandaki potasyumla yüksek tansiyonu önler ve tansiyonu belli düzeyde tutar   o Ham muz kabızlığa, olgun ve tatlı muz diyareye iyi gelir   o Olgun muzun yenilmesi, kişiyi psikolojik yönden güçlendirir, daha sonra da uykuyu düzene sokar   o Muz, ülseri önler ve ülser yaralarının tedavisine yardımcı olur   o Muzun, yüksek kolesterolü düşürücü etkisi vardır   BİTKİSİNİN ÜRETİLMESİ Muz fidanları, yaşlı muz bitkisinin budanması sırasında bitkinin toprakaltı gövdesinden süren 40-50 cm  boyunda dar (kılıç) yapraklarının  topraktan köklü olarak sökülmesiyle elde olunur  Bu sokum sırasında  kök, gövde ve yaprak fazla hasar görmemeli, bitkinin hastalık  taşımadığından emin olunmalıdır, işte böyle elde edilen fidanlar,  mart-mayıs ayında sökülüp muz tarımı yapılacak bahçede 3-4 m  aralıkla  kazılacak ocaklara (çukur) dikilir  Ocak, 1-1,5 m  çapında ve 60-70 cm  derinlikte kazılır  Ocaklara,  fidanın dikiminden önce 40-50 kg  kadar iyi yanmış kaliteli çiftlik  gübresi ile 350'şer gr  azotlu, fosforlu ve potaslı kompoze fenni  gübreler konulur  Bahçe toprağının niteliğine göre bu gübreler iki  katına kadar artırılabilir   BİTKİSİNİN YETİŞTİRİLMESİ İklim isteği: Muz, tropikal iklimli bölgelerin bitkisidir  Yıl boyunca  26-27 derece ortalama sıcaklık ister  Bitkinin gelişmesi, 15-16 derece  sıcaklığın altında geriler  O derecenin altında, toprak üstü bölümleri  ölür  -4 derecenin altında, toprakaltı gövdesi de büyük zarar görür  Yaz  mevsiminde 35 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda da bitki  gelişememektedir  Ayrıca muz üretimi yapılan bölgedeki havanın nemi de önemli olup nem oranı %60'ın altına düşmemelidir  Türkiye'de muz üretimine en uygun  yöreler Akdeniz kıyılarımızdaki Alanya, Gazipaşa ve Anamur ilçeleridir  Buralarda da zaman zaman don olayı yaşandığından, yetiştirilen muz  bitkisini korumak üzere büyük zahmetlere girilip yüksek harcamalar  yapılmaktadır  Bu nedenle son yıllarda Türkiye'deki muz üretimi  seralarda yapılmaya başlanmış ve bu alanda başarılar kazanılmıştır   Rüzgârkıran isteği: Muz genellikle güneye bakan hafif eğimli yerlerde yetiştirilmektedir  Buralarda hâkim olarak sert rüzgârlar esiyorsa,  bitkinin geniş yapraklarının parçalanmasını önlemek üzere o yönü kapamak  için iyi nitelikli meyve vermeyen yüksek boylu muzlar sıkça ekilerek  bir rüzgârkıran oluşturulur   Toprak isteği: Muz yetiştiriciliğine en uygun topraklar derin, geçirgen, hafif bünyeli (kumlu-tınlı), organik madde yönünden zengin ve hafif alkali karakterde olmalıdır   Sulama: Pek yüksek boylu gövdesi ve geniş yapraklı oluşu nedeniyle muz bitkisi çok miktarda su tüketmektedir  Bu nedenle toprağının sürekli  olarak nemli tutulması gerekir  Ülkemizde mayıs-haziran aylarından  ekim-kasım aylarına kadar sulama yapılmalıdır  Ancak, aşırı sulama da  bitkiye zarar verir  Bu nedenle muz bitkisinin, damlama yöntemiyle  sulanması tavsiye edilir   Gübreleme: Muz bitkisi topraktan çok fazla besin kaldırdığı için ilk dikiminden sonra da düzenli olarak ama aşırıya kaçılmadan toprağının gübrelenmesi gerekir  Bunun için ilgili tarım kuruluşlarına yaprak ve  toprak analizleri yaptırılır  Bu analizler sonucu olarak o kuruluşların  tavsiyelerine uyularak budama (mart-nisan), çiçeklenme (haziran) ve  hasat öncesi dönemi (kasım) olmak üzere 3 seferde muz bitkisine gübre  verilir   Budama: Muz bitkisi yetiştirilirken ocak ayı içinde bitkinin bulunduğu ocak açılarak birinci yılında gelişmiş, ikinci yılında meyve vermiş, ikinci yılını doldurmuş gövdeler kesilip çıkarılarak ocakta, o yıl meyve verebilecek 2-3 sağlıklı gövde bırakılır  Yapılan işleme, muz  üreticiliğinde "onarma" ya da "imar" denilmektedir  Bu işleri yapan  kişiler, özel yeteneği ve deneyimi olanlar arasından seçilmelidir  Budama işi çok soğuk, sıcak ya da rüzgârlı günlerde yapılmaz  Bu nedenle  bazı yıllarda mart-nisan ve hatta mayıs ayına kadar ertelenebilir  Budama, iyice temizlenmiş özel aletlerle yapılır  Ayrıca istenenler  dışında bitkinin kökünden oluşan öteki sürgünler yaz aylarında kesilerek  çıkarılır   Toprak işleme: Muz bitkisinin kökleri çok yüzlek (yani, toprak yüzeyine pek yakın) olduğu için yabani ot mücadelesi el aletleriyle ve dikkatle yapılır  Ya da yalnızca bu otları öldüren herbisit ilaçları kullanılır   Hasat (Derim): Muz meyveleri, hiçbir zaman yeme olgunluğuna erişinceye kadar dalında tutulmaz  Aksi takdirde meyvelerin kabuğu çatlar, meyve  hastalık ve zararlıların akımına uğrar  Doğallıkla bu durumda, piyasa  değeri iyice düşer  Muzların hasadı, meyvenin şekli köşeliden silindirik duruma dönüştüğünde (yani kabuk içi etle tamamen dolduğunda) ve muz salkımlarının (hevenklerinin) kabuk rengi koyu yeşilden normal ya da açık yeşile dönüştüğünde yapılır  Salkımlar sapından keskin bıçakla kesilerek  bitkiden ayrılır  Bu sırada ve daha sonraki işlemlerde muz meyveleri  kesinlikle örselenmemelidir   Hastalık ve zararlılarıyla mücadele: Muz yetiştiriciliğinde bitkilere dadanan zararlı ve hastalıklarla mücadele yapmak için mutlaka uzman kişi ya da kuruluşlara başvurulmalı, onların önereceği tarım koruma ilaçlarıyla zamanında, eksiksiz ve aksatılmadan mücadele sürdürülmelidir   | 
|   | 
|  | 
|  |