|  | Antik Mısır Dini |  | 
|  10-13-2009 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   Antik Mısır DiniAntik Mısır Dini Religion of Ancient Egypt Eski çağlarda oluşan bütün dinlerin çoğunda şu dört madde, prensip olarak bulunmuştur: 
  Hiyerogliflerle olan her türlü dini metinler, mabet ve mezar duvarlarındaki dini inanışlar ve ayinlerin tasviri  Klasik bazı tarihçilerin; Heredot, Sicilyalı Diodor ve Strabon gibi, Mısır'ın eski dini hakkındaki gözlem ve rahiplerden duyduklarını yazmalarıdır  2  Mabetlerde, mezarlarda her çeşit ilâhların heykelleri, heykelcikleri veya çizilmiş, boyanmış resimleri  Eski Mısır medeniyetine ait mabet harabelerinde, mezarlarda bu çeşit ilâh heykel ve resimlerine rastlanmaktadır  Bunlar bazalt ve granitten olan heykellerden başka, bronz ve altından heykelcikler, çeşitli hayvan baslarıyla temsil edilen ilâh ve ilâheleri göstermektedir  Mısır'ın din hayatının eksik yönü, iman ve inanma kısmıdır  Bir de çoğu dinlerde esas olan mukaddes kitabın, burada bulunmayışıdır  Mısır'ın tarih önceki devirlerindeki din düşünceleri, totem esasına dayanır  Birer siyasi ve idari bölme olan eski Mısır'ın “Nom”ları, totem olan  hayvan isimlerini taşırdı  Mesela çakal, köpek, yılan, şahin normları gibi  Klan halinde yaşayan insan grupları, bir yere yerleşip siteler (Nom) oluşturduktan sonra sembolleri olan totemler, o yerin ilâhi ve mabudu olmuştur  Eski din inanışları, bunlara dayanmaktadır  Eski devirlerdeki bir halkın dini, oturduğu memlekete ve sürdüğü hayat tarzına göre değişir  İşte buna göre Mısır dini de ilhâmını muhitinden almıştır  Mısırlılar, bir çok ilâhlara sahiptiler  Eski Mısırlılarda bu Tanrılar, önemli bir yer işgâl etmişlerdir  Eski Mısır dini, bir çok ve çeşitli ilâhları mukaddes saymıştır  Onların heykellerini, resimlerini yaparak şekillendirmişlerdir  Mısırlılar genellikle çok ilâhlı Tanrı kavramına inanırlar  Ancak 4  Amenofis devrinde tek ilâhlı bir düşünce reformu, devamsız bir hareket olarak kaydedilmiştir  Mısır ilâhları, konularını gökten, topraktan, sudan, bitkilerden, hayvanlardan ve insanlardan alırlar  Mısırlılara göre her şeyin başı, "Gök Tanrısı"ndadır  ve bütün eski tarih boyunca, Gök ve Nil ilâhları, dâima en önemli tanrılar  olarak kalmışlardır  Gök Tanrısı'nın ismi ve şekli değişmekle berber, gökyüzündeki yıldızlar, Güneş ve ay en eski ve devamlı ilâhlar arasındadır  Sonra yeryüzü ilâhları gelir ki, toprak, su ve ağaçlar, bunların sembolüdür  Hayvanlar alemi ise Mısır ilâhları arasında en kalabalık yeri işgâl ederler  Bu mukaddes sayılan hayvanlar, bazen bizzat kendileri veya bir özel işaret ile, bazen de sadece basları ile insan vücudu üzerinde temsil edilmişlerdir  Mesela Osiris ölüler ilâhidir  Mısırlıların ilâh kavramı hakkındaki bilgileri sadece metinlerden öğrenebiliyoruz  Mesela, piramit metinlerinde, bir firavun öldüğü zaman nasıl ve ne suretle ilâh mertebesine yükseliyor? Bu metin de az da olsa bilgi verilmektedir  Rahipler, Ayinler ve Mabetler Mısır dininin tatbikatını rahipler yapar ve bu teolojiyi onlar düzenlerlerdi  Rahipler, krallar tarafından çok zengin bir hâle getirilmişlerdir  Rahipler, halk tarafından ilâhlara kesilen kurbanlar ve verilen hediyelerle bol bol geçiniyorlar ve mabetlerde geniş yerlerde oturabiliyorlardı  Ayni zamanda da devlete vergi vermekten muaftılar  Angarya islerde çalıştırılmadıkları gibi, askerî görev de görmüyorlardı  Böylece halk içinde bir otoriteye sahiptiler  Mabetler, Mısır şehrinde en önemli yeri işgâl ettiği gibi, âbide bakımından da en büyük binalardır  Mabet; tanrıların evi, heykel ve sembollerin saklandığı mukaddes ter, aynı zamanda da totem sayılan hayvanların serbestçe girebildikleri bir binaydı  Ayinler, büyük dinî törenlerden başka, her gün mabetlerde gerçek formüllü dualarla ilâh heykellerin önünde yapılır ve bunları ya bizzat kral veya rahipler idare ederlerdi  Mabedin içine güzel kokular yakılır ve rahibeler tarafından müzik çalınarak dans edilirdi  Ayinler, her gün ve her mabette aynı şekilde icrâ edilirdi  Buna göre ilâhların da krallar gibi, iki esâsı vardır: 
  Ö  4000 ortalarında başlamıştır  Mısır'ın dini fikirleri belirten ilk belgelerden biri, M  Ö  2625 yılında Saqqara piramitlerindeki, Kral Unas'in mezarında olan yazıdır  Heliyopolis'te yer tutan ve Güneş temeline dayanarak “Ra” adını taşıyan mabut bulunur  Mısır'da aynı kavramı ifade eden ilâhlar, başka başka isimlerde de anılmışlardır  Mesela Hor, Ra, Aton isimleri, hep Güneş'i temsil eden ilâhlardır  Bunun sebebi, siyâsî merkezlerin değişmesidir  Mısır ilâhlarını iki büyük grupta toplayabiliriz: 
  Bu sûretle kabile ilâhları, yerel Tanrılar olmuşlar ve “sitenin  hâkimi” sayılmışlardır  İlâhlar, ilk zamanlarda -erkek olsun, kadın olsun- yalnız yaşar ve hâkimiyetini korumada çok kıskanç davranırdı  Fakat Mısırlı, buna bir aile oluşturmakta gecikmemiş; evli düşünülen ilâh, çocuğu ile beraber bir üçlü sisteme geçmiştir  Bunda baş hâkim olan, baba değildir  Bazen de kadın ilâhe tamamıyla hakim durumdadır  Mesela Dendara'daki Hathor gibi  İlâh, ailesiyle beraber kendi sarayı sayılan mabette oturur, bazen de yanına başka ilâhların girmesine izin verebilirdi  Yeryüzünde yaşayan ve Tanrı'nın sembolü temsil edilen Firavun da her vakit ilâhin karşısına çıkabilirdi  Fakat kral, her mabette aynı zamanda bulunamayacağı için, kendisine vekil olarak rahipleri bırakır ve onlar; ilâha, mâbede ve onun arazisine bakarlardı  Bazı yerel ilâhların hâkimiyet sahaları, zamanla da genişlemiştir  Bunun en tipik örneği, Delta'da Busiris eyaletinde bir ağaçla temsil edilen bitki ve ölüler ilâhi Osiris'in ta Güney Mısır'a kadar gidişidir  Buradan önce Memfis'e giderek, yerel ölü ilâhı olan Anubis'in yerine geçmiş, sonra da Yukarı Mısır'da Abidos'ta köpek şekline girerek ölüleri korumuştur  Sonraki devirlerde ise bütün Mısır'da Osiris, ölüler ilâhi olarak yer almıştır  Bu yerel ilâhların esas ilk merkezleri kesin olarak pek tespit edilmemekle birlikte, bir çokları daima malum olmuştur  Mesela Aşağı Mısır'da Horus, Busiris'te Osiris, Memfis'te Ptah, Dendara'da Hathor gibi  Eski fikirden kalmış olarak tarihî devirlerde de tapılan canlı hayvanlar olmuştur  Bunların en başlıcası ve şöhret sahibi olan, Memfis'te takdis edilen Apis Öküzü'dür  Beyaz lekeleri olan siyah renkli bu öküzün, başında üçgen şeklinde beyaz bir alametin olması lazımdı  Memfis'te beslenerek korunmuştur  Bu hayvan Ptah'ın bir canlı numunesi sayılır ve onun bu hayvanda yaşadığını rahipler anlayabilir sanılırdı  Alnındaki siyah üçgenden başka sırtında akbabaya benzeyen bir sekil, sağ yanında bir hilal, dili üzerinde ise hamam böceğine benzeyen bir işareti bulunması gerekti  Ayni zamanda da kuyruk tüylerinin çift olması gerekiyordu  Bu şartlara uyan Apis Öküzü Ptah mabedinin karşısına yapılmış bir mabette, itina ile rahipler tarafından bakılır ve beslenirdi  Gündüzleri belirli zamanlarda avluya çıkarılan mukaddes öküzün her hareketinde rahipler bir anlam çıkarırdı  Bu hayvan ölünce Mısırlılar tarafından büyük bir matem oldu  Ama yenisinin meydana çıkışı büyük sevinç olurdu  Ölen öküzler mumyalanarak büyük cenaze törenleri yapılır ve Saqqara'da bulunan yer altı galerilerindeki lahitlere konulurdu  İsis-Apis olan bu hayvan için, Serapeum denilen mabette ayinler yapılırdı  Ölünce yerine yeni bulunan Apis geçer ve totem hayvan yasamış olurdu  İlâhlara bir takım kuvvetler de atfedilmiştir: 1  Osiris : Ölüler Tanrısı  2  Ptah: Artistlerin ve Madencilerin Tanrısı  3  Hathor : Aşk ve Neşe Tanrıçası  4  Maat: Adalet ve Hukuk Tanrısı  5  Sobek: Sular Tanrısı 6  Seshet: Yazı Tanrıçası  7  Sekhmet: Savaş Tanrıçası  8  Min: Çöllerdeki Seyyahların koruyucusu ve Hasat Tanrısı  9  Toth: Ay ve İlim Tanrısı  10  Geb: Toprak Tanrısı  11  Set: Kuraklık ve Kötülük Tanrısı 12  İsis: Analık ve Bereket Tanrıçası  Gök ilâhini çok büyük bir inek şeklinde düşünen Mısırlılar, ona “Hathor” adini vermişlerdir  Arz Onun ayakları altında durduğu farz edilir ve karnında ise yıldızlar parlardı  Diğer taraftan bu Gök İlahı'na bazı eyaletlerde “Sibu” adi verilmiştir  Ay ilâhına “Tot” adi verilmiştir  Fakat bunların içinde en büyük olarak Güneş İlâhı “Amon-Ra, Horus” başta sayılır  Mısırlıların “Yaradılış Destanı”, bu Güneş fikrinden doğar  Onlar Güneşin dünyada ilk doğduğu günü “Yaratan” kabul ediyorlardı  Bu ilâh, bitkileri, hayvanları ve insanları yaratmıştır  İlk yaratılan insanlar “Ra”nın doğrudan doğruya çocuklarıdır  Bundan başka toprak ilâhi da yer almaktadır  Toprak İlâhı “Geb”dir  Bazen de bu  Tanrı “İsis” kabul edilirdi  Mısır dini Natürizm dinidir  Mısır itikadında en önemli olay Güneş kavramıdır  Mısır'ın Güneş ilâhlarından en meşhuru Horus'tur  Diğerleri, Atun, Set, Ra'dır  Bazı Mısır ilâhları şunlardır: Horus- Nur ilâhidir ve Güneşi temsil eder  Gökyüzünün burçları üzerinde görünür ve bir atmaca şeklinde göklerde uçar  Atmaca da Hor adini taşımaktadır  Güneşle ay ilâhin iki gözü sayılır  Hor iki kuvvetli kanatla gösterilir  Bu kanatlar semada uçtuğunu gösterir  Bu kanatlarda iki müthiş yılan vardır ki ağızlarından ateş püskürür  Bu da Güneşin yakıcı, çarpıcı ve öldürücü kudretinin alametidir  Kainatı aydınlatan ve canlandıran Horus kardeşi zulüm ve tahrip ilâhi olan Set ile devamlı mücadelededir  Hep Horus kazanır ama Set yok olmaz  Bazen de Set geçici yenilgiler kazanır ve Horus'un bir gözünü çıkarır ki Güneşle ay tutulması bundandır  Bu durum yer ilâhi Geb'in aracılığı ile halledilir  Güney Mısır Set'e ve Kuzey Mısır Horus'a verilir  Set- Garip bir tarihe sahiptir  Mısır; milli birliğini oturtmadan evvel Horus kuzey Kraliyetinin ilâhiydi  Bu krallar kendilerine Hor unvânını almışlardı  Zaten her yerde krallar, gökten ve Güneşten unvan aldılar  Set kuzeylilerce sahranın kavurucu, kısır ve buna benzer felaketlerin ilâhi saymışlardır  Kuzeyliler basarili olunca Horus Mısır'ın kendi ilâhi ve Hor unvânını taşıyan krallar Mısır'ın kendi hükümdarı olunca yavaş yavaş Set sahra ilâhi fikrinden, yabancı ilâh (sahra yabancı sayılırdı) fikrine geçerek Suriye'nin Sotek ve Bal ilâhına benzetilmiştir  Daha sonra Horus nuru hayatin ve Set zulmet ve tahribin ilâhi olmuştur  Ra- Güneşi ifade den Tanrılardan biridir  Ra insanlar arasında oturmaz, râkip olduğu kayığı ile ebedi bir tarzda semada yüzer durur  Zulmetle devamlı mücadele ederdi  Maat- Mısırlılar indinde ay ile önemli ilâhlardan biriydi  Maat Uygurca ay  anlamına gelmektedir  Toth- Aya ait bir ilâhtır  Aydan hariç bölünmüş zamana da hakimdi  Diğer taraftan ilâhların müşâvir ve katibi idi  Hor'la Set arasındaki anlaşmazlıkta, Geb ile hakemlik yapmıştır  Ptah- Mısır'daki büyük ilâhlardan biridir  Ptah'ı tavsiye ederken dokuz ilâh manzumesinin kalbi ve dili gibi tarif edilmiştir  Ptah yaratma kelimesini Atun diliyle telaffuz etmiş ve bundan sonra bütün oluşum, ilâhlar,şehirler ve kainatta iyi, kötü ne varsa her şey oluşmuştur  Ptah Türkçe “put” demektir  Mavi yani gök demektir  Mısır dilinde Pt =Gök demektir  Osiris- Mısırda önemli bir kült halinde olan bu ilâhin gerçekleri Mısır rahiplerince son derece özenle saklanan bir sır halindedir  Horus'tan daha kıdemli olan Osiris Mısır'ın bir kahramanı, Mısır'ın birliğini kuran, medeniyeti öğreten, yazıyı icat eden akil ve hayırlı bir hükümdardı  Resimlerinde bir elinde çoban değneği diğer elinde öküz kamçısı vardır  Bu da Hor (Horus) gibi Aşağı Mısır hükümdarıdır  Zulmet ve tahrip ilâhi olan Setle devamlı rekabettedir  Set unvânını güney hükümdarı ile mücadeleye girişmiştir  Set bir ara itaat eder gibi görünerek, Osiris'in güvenini kazandıktan sonra beraberindeki 72 kişiyle Osiris'i pusuya düşürmüş ve bir tabut içine kapatarak denize atmıştır  Dalgalar Osiris içinde bulunduğu tabutu sürükleyerek Finike'de Biblos sahillerine atar  Bu sırada Osiris'in karısı ve kız kardeşi olan İsis aramaya çıkar  Biblos sahillerinde tabutu bulur ve Set'ten gizler  Fakat Set bir zaman sonra isi keşfeder ve Osiris'in naaşını tanır  Ve bu naaşı parça parça ederek her parçasını bir tarafa dağıtır  İsis bu parçaları toplamak için hazırlanır  Anubis ve Hor'un iyilikleriyle parçaları bulur ve birleştirir  Osiris böylece yeniden hayata gelir  Oğlu Hor pederinin intikamını alır  Fakat Set hiçbir şekilde mağlup olmaz  Nihayet yer ilâhi Geb hakem olur  Bu da Mısır'ı Hor ile Set arasında bölüştürmek suretiyle ihtilâfı halleder  Osiris'in bir diğer safhası daha sonuca varmıştır, o da bitkilere ilâh olmasıdır  Ölen, dirile, tekrar hayata gelen ilâh hasatçıların oraklar ile biçilen ve baharda tekrar canlanan ruhu bitkidir  Anadolu ve Suriye'de bitki ilâhi olan Atis ile Adonis de ölen ve dirilen bir ilâhtır  Bunu temsil için yapılan putlarda bir ağaç gövdesi üzerine ellerinde çoban değneği ile öküz kamçısı taşıyan bir insan başı görülür  Bu ağaç gövdesi bitki aleminin alametidir  Bu temel prensiplere göre, eski çağda Mısır'ın dini hayatını incelemek için iki çeşit belgeye sahibiz  Eski Mısır Mabetleri Eski Krallığın hükümdarları Mısır'ın hemen her yerine mabetler inşa ettirmişlerdir  En orijinal örneklerden biri Güneş Tanrısı “Ra”ya özel olarak yapılan mabettir  Büyüklüğü ve şekli hakkında bir fikir edinmek için, bunlardan Abusir'de meydana çıkarılan 5  sülale zamanında inşa edilmiş olanı hakkındaki bilgiler daha nettir  100 metreden fazla uzunlukta, 80 metre genişlikte, sur ile çevrilmiş bir saha içinde, 38 metre yanları ve 20 metre yüksekliğinde bir kare mezar üzerinde kalın dikli bir tas bulunmaktadır  bu anıt bütün mabede hakimdir  Asil Güneş Tanrısını temsil eden sembol budur  Kaidenin önünde kurban kesmeye mahsus mezbaha bulunuyor  Sur dışında, çölün ortasında 28 metre uzunluğunda pişmiş topraktan kayık, Güneşin gece yolculuğu için hazırlanmış durumdadır  5  sülalenin hemen hemen bütün hükümdarları, bu türlü Güneş mabetlerini ehramların yani başına yaptırmışlardır  Bunlardan beş tanesinin adi bilinmektedir  Harabe kalıntılarından en iyi belli olanı, Abusir mabedidir  Heliopolis'te 3  sülale zamanına ait bir mabet yapısı örneği, başka yerde görülmeyen bir tarzdadır  Bu 300 metre genişliğinde yuvarlak ve 40 metre kalın duvarlarla çevrilmiş, iç tarafında direklerle tutturulmuş, uzunluğuna, beş hücreden ibaret binadır  Orta Krallık dönemindeki mabetler tam olarak korunamamıştır  Bazıları Hiksoslar devrinde (M  Ö  1788-1580) harap edilmiş, diğer bir çoğu da 18  sülale kralları tarafından ele alınarak büyütülmüş ve şekilleri değiştirilmiştir  Orta Krallık devrinde 11  sülaleden Mentuhotep'lerden birinin yaptırdığı mabet sonradan tadilata uğramayan mabetlerden biridir  Deir-el-Bahri mevkiinde bir dağ yamacında inşa edilmiş olan bu bina, ölen insanlar için yapılan ayinlerde kullanılan mabettir  Prensesler için yapılmış yeri de mevcuttur  Mabedin dip tarafında uzun bir dehlizden kayalıklar içine girilerek küçük bir odada son bulmaktadır  Burada ihtimal ki Kralın heykeli konulmuştu  12  sülale kralları da bir takım abideler meydana getirmişler  Mabet olarak yapılanlar ve sonradan tadilata uğrayanlardan bazıları şunlardır: Memfis'te Ptah mabedi genişletilmiş, Karnak'ta Amon, Dendera'da Hathor, Heliyepolis'te Atum, Abidos'ta Osiris  Yeni Krallık devri mabetleri üç kısımdan ibarettir  Dörtgen şeklinde olan mabetlerin uzunluğu genişliğinin iki katidir  Ön kişim, iki yüksek pilon arasından açılan büyük merkezi bir kapıdır  İç avlu sütunlarla çevrilidir  Bunun gerisinde ayin yapılan salonlar ve daha ileri de ise bir koridorla ayrılmış ilah heykellerinin konduğu mukaddes yer ve hazinelerin saklandığı odalar, mağazalar bulunmaktadır  İlah heykeli ya bir hücreye kapatılmış veyahut da bir kayık üzerine oturtulmuştur  Mabedin çoğu yerine büyüklü küçüklü heykeller konmuştur  Duvarlarına kabartma yazılar ve süsler yapılmıştır  Kralın icraatına ait olanları halkın girebileceği yerlerde, rahiplerin girmesine mahsus yerlerde ise tapınma ve dini ayinleri gösteren sahneler yapılmıştır  Mabetler genelde iki temel fikre göre yapılmıştır  Biri büyük ve baş ilahlar için, diğerleri ise ölüler kültünün yapılacağı mezar mabetleridir  Bu mezar mabetlerini her kral kendine özel yaptırmıştır  Mezarlardan ayrı yapılan bu çeşit mabetlerin gerek planları, gerekse yer ve büyüklükleri itibariyle önemli değişiklikler olmuştur  Bunlardan Kraliçe Haçepsut'un Der-el-Bahri'deki mabedi anlatılır  Çünkü bu bina, Mısır abidelerinin en orijinallerinden biri sayılmaktadır  Bu kadın hükümdarın yaptırdığı mabet, bir dağ eteğinde kayalığın yamaçlarına uygun bir şekilde yerleştirilmiş sütunlarla tutturulmuş teraslar halinde yukarıya doğru yükselmektedir  En üst terasta asil mabet ve onun arkasında kaylar içine oyulmuş bir çok ibadet yerleri yapılmıştır  Bu mabedin duvarlarında, Kraliçenin soyuna ve yaptığı hükümet islerine dair sahneler kabartma olarak resmedilmiştir  Bu açıklık ve inceliğinden dolayı bu mabet Mısır'ın en güzel abidelerinden biri sayılmaktadır  2  Ramses'in “Ramseseum”u da bu çeşit mabetlerdendir  Amon Tanrısı için yapılan büyük Karnak ve Luksor mabetleri Mısır'ın en büyük ve en muhteşem abideleri sayılırlar  Mabet tipi planlarda birbirinden farklı üç kısım görülür  Yeni Krallık devri mabetlerine uzunlukları hepsinde ayni olmayan bir yoldan girilir  Bu yol boyunca Tanrının mukaddes hayvaninin sembolü olan, sfenksler konmuştur  Mesela Karnak'ta, Tanrının koç sembolü birer sfenks heykeli olarak sıralanmıştır  Buna “Ilah Yolu” denmektedir  Yolun sonunda mabet kapısının iki tarafında yükselen, kaideleri geniş yukarıya gittikçe daralan ve tamamıyla Mısır üslubuna has “pilon” denilen duvarlar vardır  Genelde bunların önüne hangi kral yaptırdıysa, onun büyük mikyasta bir kaç heykeli konur  Mesela Luksor'da bu heykeller, 6 tanedir  Mabet kapısının iki yanında yükselen pilonlar üzerinde ise, hangi kral yaptırmış ise onun zaferlerine ait kabartmalar konmaktadır  Luksor mabedinin bu duvarlarına 2  Ramses'in Kadeş savaşlarını anlatan sahneleri yapılmıştır  Pilon duvarların ortasındaki kapıdan girince üç tarafı bir veya iki sıralı sütunların bulunduğu bir avlu vardır  Burası halkın girmesine mahsus olan yerdir  Sütunları çevreleyen duvarlarda da yine kabartmalar bulunmaktadır  bunlar ya dini sahneler ya da yine ender olarak savaş tasvirleridir  Luksor mabedinde bu sütunlar arasına Kralın büyük mikyasta heykelleri yerleştirilmiştir  Bu açık avluda, birkaç basamak merdivenle asil mabedin en önemli kısmı olan bir “hipostil” salona girilmektedir  Burası da sütunlarla tutturulmuş ve tavanından yari aydınlık alan, duvarlarında çeşitli ilah ve ilahelere ait kabartma ve oymalar yapıldığı gibi tavanlarında da yine, burada icra edilecek törenlerin önemine göre resimler yapılmıştır  Bu salon yari ışıklı ve dekorlu hali ile çeşitli törenlerde yüksek şahsiyetlerin rahiplerin ve nihayet Kralın bulunacağı bir yerdir  Aynı zamanda eğer Kralın bir varisi olmazsa, bu hipostil salonda, Amon'un mucizesi ile yeni kral ilah tarafından işaret edilerek seçilmek için törenler yapılmıştır  Bu hipostil salonlardan birisi hakkında bir fikir vermek için, I  Setos tarafından başlatılıp da, II  Ramses'in bitirebildiği Karnak mabedinin ölçüleri şöyledir: Genişliği:103 sütunla, derinliği 50 sütunla, tavanı ise 130 sütunla tutturulmuştur  Böylece sfenksle sıralanmış ilah yolundan sonra ortası tamamen açık bir avlu, yari aydınlık olan sütunlu hipostil bir salon ve daha sonra da ilahın mukaddes sayılan mevcudiyetine ve hazinesine yaklaştıkça mistik bir karanlık içine gömülen bir mabet planı ortaya çıkmıştır  Ayrıca Eski Mısır mimarisinde mabetleri su esaslara göre de ayırmak mümkündür: 1- Klasik Mabetler 2- kayalıklar İçine Oyulan Mabetler 3- Güneş İlahına Özel Mabetler 4- Kralların Küçük Mabetleri 5- Ölülerin Ayinleri için Yapılan Mabetler 
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |