Prof. Dr. Sinsi
|
Ezoterizm Ve Felsefe
Felsefe: Kendisinin Hükümdarlığına Yürüyen İnsan
9 yüzyılın alimlerinden Mesleme el-Macriti?nin Gayet-ül-Hakim* adlı eserinde çeşitli varlık davetleri verilmektedir ve bunun yanında ?majinin ve simyanın felsefe olmadan varolamayacağı; ve maji ve simyanın gerçek amacının insanları felsefe ilmi çalışmalarına çekmek olduğu? gibi ilginç bir bilgi yer almaktadır
Yirminci yüzyıl başlarında yaşanan majikal diriliş majinin ana amacının felsefe olduğunu Crowley ve diğerlerinin çalışmalarında bize göstermiştir Günümüzün büyük majikal cemiyetlerinde felsefe ileri aşamaların esas uğraşı olarak yer buluyor Çeşitli yaratılış teorileri (örneğin Kelt çemberi, Taoist teori veya Kabala) felsefe tarihindeki bazı okulların görüşlerini yansıtmaktan fazlasını yapmazlar
Felsefe?yi incelediğimizde Milet?li Thales?in ilk filozof olarak kabul edildiğini görürüz Peki Thales?i kendisinden önce gelenlerden ayıran nedir? Bunun için Thales?ten bir yüzyıl kadar önce yaşamış şair Hesiod?un Theogony adlı şiirini dinleyelim:
Bana bunları anlatın, Ey Olimposlu Müzler,
En baştan başlayın, ve hangisinin önce geldiğini söyleyin
Başlangıçta yalnızca Kaos, Abyss* vardı,
Ama sonra Gaia, Dünya varoluşa çıktı,
Herşeyin her daim kat?i kaynağı Onun dolgun göğüsleridir,
Ve Tartaros, yeraltının derinliklerinde kararmışken,
Eros, tüm Ölümsüzlerin en sevgilisi,
Onların* bedenlerini sakatlayan,
Zihinlerine hükmeden ve iradelerini kırandır
Abyss?ten Erebos ve karanlık Gece doğdu
Ve Gece, hamile kaldı tatlı ilişkisinden
Erebos?la birlikte, Aether ve Gün?e hayat verdiler
Dünya?nın ilk çocuğu Ouranos?tu, yıldızlı Gök,
Tam onun ölçüsüydü, tüm yanlara mükemmel oturdu
Ve sağlam bir temeldi o kutsanmış tanrılara
Ve Dünya uzun mesafelere dek Dağları doğurdu, avlanmış
Derin dağ vadilerinde yaşayan Nymph?ler tarafından
Sonra da kısır ve vahşi Deniz?i doğurdu
Hiçbir üel sevgi olmadan Ama sonra sevişti
Ouranos?la, ve derin akıntılarıyla Okyanus?u doğurdu,
Ve diğerlerini Koios, Krios, Hyperion, Iapetos,
Theia, Rheia, Themis, Mnemosyne,
Altın-taçlı Phoibe ve aşk dolu Tethys
Onlardan sonra Dünya doğum verdi en korkunç çocuğa,
Kronos, Dünya?nın en genç çocuğu, ve en büyük tuzak kuran,
Ve bu çocuk nefret etti şehvetli babasından
Hesiod dünyanın ve insanın yaratımını kişileştirmelerle anlatıyor Şüphesiz ki bu şiir ezoterik bir metindir Hesiod bilgilerinin kaynağını ilk satırda açıklamaktadır; Müzler yukarı Cennetlerde yaşayan Olimposlu ilham Tanrıçalarıdır ve Hesiod onları invoke ederek ilham altında bu şiiri yazmıştır Kozmogoniyi anlamaya çalıştığımızda kozmosun her parçasının bir tanrıyla ilişkilendirildiğini ve ayrı bir karakteri olduğunu görürüz
Kaos?tan ortaya çıkan ve Gaia?nın (Dünya) varlığını oluşturan değişim, Tartaros (Kaos?un da ötesindeki yeraltı), Eros (Arzu), Erebos (muhtemelen maddenin arkasındaki karanlık) ve Gece açıklanmamıştır: Dünya ve diğer tanrılar öylece varoluşa gelmişlerdir Bu tanrılar nereden geldi, nasıl geldi, ne şekilde varoldular, ne zaman ortaya çıktılar gibi soruların hiçbirine tek bir cevap verme ihtiyacı bile duyulmamıştır Bir açıdan bakıldığında evrenin parçaları olan bu tanrılar, arzularında ve amaçlarında aynı insanlar gibidirler Mısır, Sümer ve İbrani yaratılış mitlerinde olduğu gibi Hesiod? (muhtemelen daha eski Greklerin bilgeliğinden aktardığı) bu şiirinde evrenin parçaları ile kişilik arasında kesin bir ayrım yapmamaktadır İddialarını böylece desteksiz, ipsiz sapsız sunmaktan hiçbir rahatsızlık duymadığını görebiliyoruz Açıkçası Hesiod bu hikayesine uygun yaklaşımın, eleştirel bakış ve rasyonel kabul-ret değil de sorgulamayan bir kabullenme olması gerektiğini düşünmektedir Felsefe öncesi dönemin sorgulamadan uzak mantığının tek mensubu Hesiod ve bu güzel şiiri değildir Hala büyük ününü ve önemini koruyan İlyada?sında Homeros?un bilgi kaynağını Olimpos?un ilham perilerine bıraktığını görürüz
İnsanın mantığını kullanarak sorgulamalar yapabileceği ve aklıyla kendisine ait bir kavrayışa sahip olabileceği yargısının ortaya çıkışı felsefe öncesi dönem ile felsefe sonrası dönemi birbirinden ayırır Bu yönüyle felsefenin ortaya çıkışı insanın bir nevi Bilgi Ağacı?ndan tatması ve kendine ait bir ?bilmeye? sahip olmaya başlamasıdır Artık kararlar tanrılara bırakılmamakta ve insan kendi kaderi, evreni ve varoluşu hakkında kendi kendine fikir yürütme cesaretini göstermeye başlamaktadır Bu yüzden felsefenin başlangıcına, insanın kişisel olarak Tanrılaşma yolculuğunun başlangıcı demek çok da hatalı olmaz
Milet Okulu ve Felsefedeki Ezoterizm
Evrim teorisinin ilk örneğini Miletli Anaximender?de görürüz Anaximender insanın denizden çıkan kabuklu bir nesnede gelişip dışarı adım attığını, diğer hayvanlardan doğduğunu iddia etmiştir İlk filozof saydığımız Miletli Thales herşeyin kaynağının ?Su? olduğunu söyler Su herşeyin özünde vardır, herşeyden önce olandır ve değişim geçirerek diğer maddeleri oluşturmuştur, ama hala tüm maddelerin özünde su bulunur Burada belki de ortaya attığı iddiadan çok iddiayı ortaya atma biçimi önemlidir En önemli nokta varoluşa bir neden-sonuç ilişkisi getirmeye çalışmasıdır, bunu yapan ilk kişidir ve bu onu ilk filozof yapmaktadır Varoluşun sebebini, sorgulamadan kabul edilen bazı varlıklara atmamıştır ve yaptığı şey tamamen insana aittir İkinci olarak tüm varlığın kökeni olan bir madde (substance) düşüncesini geliştirmiştir
Thales?in öğrencisi Anaximender hocasının ?herşey Su?dur? iddiasını reddetse de tüm maddelerin kökeninde bir töz (substance) olduğu iddiasını korumuştur Anaximender?e göre varlığın tözü ?tanımsız ve sınırsız? (aperion) birşeydir Bu tanımsızlıktan gayrı olan ve onu bölen, parçalara ayıran başka birşeyin varlığından da bahseden Anaximender, bunun ne olduğunaysa değinmez Soğuk, sıcak bu kozmos oluşurken tanımsız ve sınırsız olandan dışarı çıkmış, bölünmüştür Öğrencisi Anaximender gibi Thales de dünyanın birşeyin üzerinde yattığını söyler Dünya bir kabuk, kılıf gibi bu maddeyi sarmaktadır Thales?e göre dünya suyun üzerinde yatmaktadır, Anaximender?e göre zıtlar arasındaki ilişkiyi düzenleyen kanun-vari güçler tarafından dünyadaki değişimler yönlendirilmektedir
Anaximender?in öğrencisi Anaximenes de ünlüdür Anaximenes Thales?in ?Tanrı mı? Tüm maddelerin, herşeyin içinde tanrılar var Herşey tanrı ? diye özetleyebileceği, bir çeşit materyal-monizm olan ve aslında Tanrı-karşıtı da sayılabilecek töz (substance) düşüncesine hocası Anaximender gibi sadık kalmıştır Ama hocasının ?tanımsız, sınırsız? olarak nitelediği tözü saçma bulmuştur Tanımsız ve sınırsız olan birşeyin varolması mümkündür fakat maddeyi ortaya çıkarabilmesi için temel-özün(substance) daha tanımlı birşey olması gereklidir Anaximenes?e göre töz ?Aer?dir, hava olarak çevrilmiştir Hava sıkıştıkça diğer maddeler ortaya çıkmıştır Soğuk sıkışmayken sıcak genişleme ve başıboşluk ile ortaya çıkan Aer varyasyonlarıdır Anaximenes ayrıca herşeyin çemberler vasıtasıyla ortaya çıktığını iddia eder
Bu üç düşünür felsefenin başlangıcını oluşturdukları için önemlidir İşin daha ilginci, bir ezoterizm öğrencisi bu düşünürlerin yaptıkları tanımlamaları daha farklı okuyabilmektedir Thales?in ?Su? elementi fiziksel sudan ziyade beş temel elementten biri olan Su prensibi gibi görünmektedir Öğrencisi Anaximender Ruh prensibinden bahsederken Anaximenes Aura diye de okunabilecek Hava prensibini öncelemektedir Ezoterizme göre maddede beş prensibin her biri bulunur Ayrıca dünyanın/maddenin temel-özü saran bir çeşit kabuk olması da kulağa aşina gelmektedir Bu yüzden felsefeyi başlatan Miletlileri okuyan bir maji öğrencisi ister istemez geçmişin bu düşünürlerine saygı duymaktadır Bu ?farkına varma? öğrencinin tüm felsefeye bakışını değiştirebilir ve onu felsefe çalışmaya itebilir Yazımızın başında değindiğimiz el-Macriti?nin iddiası böylece cisimleşmektedir Maji öğrencisi felsefe tarihine daha derin ve anlamaya çalışan bir bakış yöneltir ve bundan sonra Pentagramın beş prensibini bu iddiayı ortaya atan Grek filozoflarından okur ve onların düşünce stilini inceler, Nietzsche okur ve insanlığın yeni amacını anlamaya çalışır Ancak bu yolla majisyen kendine ait bir düşünce sistemi geliştirebilir
|