|  | Genç Kalemler Ve Türkçülük |  | 
|  05-12-2009 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   Genç Kalemler Ve Türkçülük   Genç Kalemler ve TürkçülükXIX  yüzyılın sonlarında, yazını da etkileyen, daha doğrusu besleyen üç düşünce akımıyla karşılaşılmaktadır  Batıcılık, Türkçülük, İslamcılık’tır bu üç düşünce akımı  Genellersek Edebiyat-ı Cedideciler batıcı, eskiyi savunanlar İslamcı ve Osmanlıcıdır  “Türkçe Şiirler” (1899) adlı kitabıyla Mehmet Emin Yurdakul da Türkçülüğe bağlanır  Bu üç akım, Cumhuriyet’e dek Türk yazınındaki akımları belirleyecek, Cumhuriyet’ten sonra da siyasal kümelenmelere bağlı olarak etkinliğini sürdürecektir  Ama günümüze ulaşan Türk yazını, özellikle 1930’dan sonra başka bir çizgide gelişir   Şimdi kısaca XX  yüzyıldaki gelişimi izleyelim  Mehmet Emin Yurdakul’un çıkışı, ancak Meşrutiyet’te bilinçli bir çizgiye oturtulur ve bir akım niteliği kazanır  Milli Edebiyat adıyla anılan bu akımı başlatanlarsa, Selanik’te çıkardıkları Genç Kalemler dergisiyle Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem ve Ziya Gökalp’tir   Nisan 1911’de yayımlanan Genç Kalemler, daha önce çıkarılan Hüsn ve Şiir adlı derginin süreğidir  Ad değişikliğinin gerekçesi ilk sayıda şöyle açıklanır: “Evet, gazetenin heyet-i tahririyesi (yazı kurulu) sizin evvelce tanıdığınız gençlerdir  Onlar düşünüyorlardı ki Hüsn ve Şiir namı yalnız ihtisasata müteallik mevada (duygulara ilişkin konulara) taalluk ediyor  Halbuki maksatları yalnız bu değildir  Hüsn ve Şiir’in şumul-i manasından maada (anlamının kapsamı dışında) mahsulat-ı fikriyye (düşünce ürünleri) de gazetelerinde geniş bir mevki haizdir  Binaenaleyh risalenin ismini değiştirdiler, ona Genç Kalemler dediler  ” Genç Kalemler’in ilk sayısında yer alan “Yeni Lisan” başlıklı imzasız yazı Ömer Seyfettin’ce yazılmıştır  Dilde özleşmenin savunulduğu yazıda, ulusal bir yazın oluşturabilmek için önce ulusal bir dilin gerekliliği üzerinde durulur  Derginin sonraki sayılarında da “Yeni Lisan” genel başlıklı yazılar sürer  Beşinci sayıdan başlayarak yazıların altındaki soru imi yerine “Genç Kalemler Tahrir Heyeti” imzası konulur   Başlangıçta Ömer Seyfettin ve Ali Canip Yöntem’in çabalarıyla çıkarılan derginin etkinliği Ziya Gökalp’ın da katılmasından sonra artar  “Milliyet, kavmiyyet kavramlarına dayalı Türkçülük düşüncesinin geliştirildiği görülür  Meşrutiyet’in ertesinde İstanbul’da kurulan Türk Derneği, Türk Ocağı gibi kuruluşlarca da bu düşünsel temel beslenir  Türk yazın tarihinde “Genç Kalemler” ya da “Yeni Lisan Hareketi” adlarıyla anılan bu girişim Milli Edebiyat akımını hazırlamış, konuşulan İstanbul Türkçesi’nin kullanıldığı, ulusal kaynaklara yönelik yeni bir edebiyat anlayışının başlangıcı olmuştur   Milli Edebiyat yolundaki ilk örnekler, kuşkusuz akımı başlatanlarca verilir  İlkeler bellidir: Dilde yalınlık, halk yazını şiir biçimlerinden yararlanma ve hece ölçüsü, konu seçiminde yerlilik  Çok önemli bir yenilik de, daha yüzyılın başında Mehmet Emin Yudakul’un gerçekleştirdiği şiirin İstanbul dışına çıkması, Anadolu’ya açılması olgusudur  Nabizade Nazım, bunu gerçekçi bir ürün ortaya koyabilmek amacıyla Karabibik’te yapmış, ama bu deneme orada kalmıştır  Türkçülerdeyse bu seçiş, bilinçli bir tutumun ürünüdür   Benzeri bilinç, konu olarak Türk tarihinin seçilmesinde de görülür  Siyasal durum, dolayısıyla bağlanılan ideoloji, Türkçüleri Osmanlı tarihini atlayıp uzak geçmişe, Anadolu öncesine gtimeye iter  Siyasal Osmancılığa tepkidir bu  Şiirde Ziya Gökalp, öykü ve romanda Ahmet Hikmet Müftüoğlu bu seçişin en belirgin örneklerini verirler  O yıllarda Türk Ocağı’nın çalışmalarına katılan Halide Edip Adıvar da bu eğilime kapılır  Ama Türkçülük akımı etkisindeki romanı Yeni Turan (1912) yapıtları arasında bu yolda yazılmış tek örnek olarak kalacaktır   | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |