|  | Mesnevi Nazım Şekli Ve Özellikleri |  | 
|  09-01-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Mesnevi Nazım Şekli Ve ÖzellikleriMesnevi Nazım Şekli ve Özellikleri "Mesnevî", edebiyat terimi olarak ilk kez İran'da kullanılmış, fakat ilk örnekleri Arap edebiyatında verilmiştir  Türk edebiyatına ise İran'dan geçmiş ve 11  -19  yy  lar arasında bu nazım şekli ile pek çok eser verilmiştir  "Mesnevî" sözcüğünün köküne inecek olursak, Arapça'dan (s,n,y kökünden) gelmiştir   Mesnevî, kendi arasında kafiyeli beyitlerden oluşmuş bir nazım şeklidir (aa/bb/cc    )  Beyit sayısı bakımından hiçbir kısıtlayıcı kurala bağlı değildir, iki ile on binlerce beyit arasında değişen bir genişliktedir  Gerek beyitler arasında kafiye bağlantısı bulunmaması gerek beyit sayısının sınırlı olmaması, şairlerin işledikleri konuyu istedikleri kadar genişletmelerine imkân sağlamış, bu yüzden de çok kullanılan bir nazım şekli olmuştur   Yalnız, uzun olduğu için aruzun kısa kalıplarıyla yazılması genellikle tercih edilir  Hatta, aruzun fe'ûlün / fe'ûlün / fe'ûlün / fê'ûl kalıbına, Şehname vezni de diyoruz  Nedeni, İran Edebiyatında verilmiş olan bu eserin mesnevî nazım şeklinde verilmiş ilk olgun eser olmasıdır     Mesnevî denilince akla iki isim gelir: Birincisi, az önce dediğim Şehname'nin yaratıcısı, İran Edebiyatının ünlü isimlerinden Firdevsî; ikincisi ise Anadolu'da yuazılmış mesnevîlere örnek teşkil etmiş ve bu ürünleri etkilemiş, Mesnevî adlı eseri olan Mevlânâ Celâleddin-i Rumî'dir     Mesnevînin yazılış planı, üç bölümden ibarettir   Bu bölümler: -Giriş, -Konunun işlendiği, -Bitiş bölümüdür     Giriş Bölümü de şu sırayla oluşmaktadır; 1  Besmele 2  Tevhîd (Tanrı'nın birliğini konu edinmiş şiir) 3  Münâcât (Tanrı'ya yakarış) 4  Na't (Hz  Peygambere'e övgü) 5  Mi'râc (Hz  Peygamber'in Mirac'a çıkması) 6  Mu'cizât (Peygamberimizin mucizeleri) 7  Medh-i Çehâr-yâr (Dört halifeye övgü) 8  Padişah için övgü 9  Devlet büyüğüne övgü 10  Sebeb-i te'lîf (Bu bölüme "sebeb-i terceme" de denilebilir  Bu bölümde eserin yazılış ya da çevriliş amacı üzerinde durulur  Bir çeşit önsöz gibi   ) Konunun işlendiği bölümde değinilecek nokta ise, konusuna göre mesnevîlerdir     Konusuna göre mesneviler; - Dinî mesnevîler -Tasavvufî mesneviler -Ahlakî mesneviler -Ansiklopedi niteliği taşıyan ya da belli alanlarda bilgi veren mesneviler     Bitiş bölümü de genellikle belli bir sırayı izler: 1  Tanrı'ya "hamd ü sena" ve dua; 2  Sultana övgü ve saltanatının devamı için dua; 3  Şairin eseriyle ve şairliğiyle övünmesi; 4  Tanınmış mesnevi şairleri ve eserlerini anma; 5  Şairin eserine verdiği ad; 6  Hasetçilere, acemi ve dikkatsiz müstensih (= bir eseri aslına uygun olarak kopya eden kişi)lerle metni doğru dürüst okuyamayan okuyuculara yergi, bunların esere vereceği zarardan Tanrı'ya sığınma; 7  Mesnevinin beyit sayısı; 8  Mesnevî'nin yazılışıyla ilgili tarihler; 9  Okuyucudan hayır dua isteme; 10  Mesnevinin vezni   "Hamse" ne demektir? Mesnevî şairlerinin bir kısmı Nizâmî'yi örnek alarak beş mesnevî yazıp "Hamse" (beş) meydana getirmişlerdir  Hamse'ye "Penç-genc" de denilmektedir     Mesnevî sayısını altıya çıkarıp "Sitte"(altı) yapan şairler de vardır     Eski Edebiyatta mesnevî yazanlar küçük görülürdü, bunun nedeni de o dönemde gazel ve kasidenin daha önemli olarak görülmesidir     Türk Edebiyatında Mesnevi     Türk Edebiyatında ilk uzun mesnevî 11  yüzyılda Yusuf Has Hacib'in Kutadgu Bilig adlı eseridir    Bu eserin yapısına bakıldığında uygun yerlere dörtlükler yerleştirilmiş, sonunda da kasideye benxer parçalar konulmuş, 6645 beyitten oluştuğu görülür   Başında münâcât, nât ve eserin sunulduğu Tabgaç Buğra Han'a övgüler ile başlar  Bu yapısına bakıldığında eksiksiz bir mesnevî örneği görmemiz mümkündür     13  yüzyılda Mevlânâ'nın yazdığı 25  618 beyitlik Mesnevî-i Mânevi adlı eseri Farsça olduğu halde önceden de belirttiğim gibi Türk şairleri üzerinde, Anadolu'da derin etkiler bırakmış ve örnek alınmıştır  forumsinsi  net 13  yüzyıl sonunda Şeyyâd Hamza'nın yazdığı Yusuf u Züleyhâ adlı 1529 beyitlik mesnevî de ilk aşk mesnevîsidir     14  yüzyılda Anadolu'nun önemli mutasavvıflarından Yunus Emre de Risâletü'n Nushiyye adlı eserini mesnevî olarak yazmış ve bu eser 573 beyitten meydana gelmiştir     Âşık Paşa'nın 12  000 beyitlik Garîbnâme eseri Mevlânâ örnek alınarak yazılmış hikayeler ve içeriğindeki gazellerle ahlâkî ve tasavvufî bir eserdir     15  yüzyıldan itibaren Türk edebiyatında mesnevî hızla gelişmiştir  Bu dönemde Ahmed-i Dâ'i'nin Çengnâme'si, Süleyman Çelebi'nin Mevlid'i, Şeyhî'nin Husrev ü Şîrîn'i ve Harnâme'si unutulmayacak ve önemli eserlerdendir     16  yüzyılda Türk Edebiyatında önemli mesnevî şairlerinin olduğu görülür    Tâcîzâde Câfer Çelebi'nin 3571 beyitli Hevesnâme'si, Ahî'nin ("Benli Hasan" olarak da anılır    ) Hikâye-i Şîrîn ü Pervîz mesnevîsi, Revânî'nin İşretnâme'si, Hakîrî'nin Leylâ vü Mecnûn'u da dönemin önemli eserlerindendir     Fuzûlî ve Mesnevî     16  yüzyılda üstad Fuzûlî'dir     440 beyitlik Beng ü Bâde adlı mesnevîsinde afyonla şarabı karşılaştırmış ve çeşitli yiyecek ve içecekleri kişileştirerek onları maceralara sürüklemiştir     1535'de yazmış olduğu Leylâ vü Mecnûn (3036 beyit) eserini de mesnevî edebiyatının şaheserlerinden saymaktayız     Bu eserinde, Leyla ile Mecnun'un tutuldukları maddi (dünyevî) aşkın daha sonra ilahî aşka dönüştüğüne tanık oluruz     Sohbetü'l-esmâr (Meyvelerin sohbeti) adlı eseri de 200 beyitten oluşan bir mesnevîdir     | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |