|  | Evolüsyon-Envolüsyon |  | 
|  08-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Evolüsyon-EnvolüsyonEvolüsyon, Fransızca kökenli bir kelime olup, anlamı, "evrim, tekâmül"dür  Envolüsyon da aynı dile bağlı olup, "gerileme" anlamına gelmektedir  Okültizm ise, bu anlamlardan bir prensibin izahına doğru kaymakta ve çok geniş kapsamlı olabilecek bir ilkeyi araştırmaktadır  Şimdi değişik kaynaklardan da yararlanarak, evolüsyon ve envolüsyonun neler ifade edebileceğini anlamaya çalışalım  İnsanda dolanmakta olan akışkanlar, bu hareketlerinde belirlenmiş pek çok istikamete yönelirler  Bu yönler, bu akışkanların başlıca etki merkezlerinin işlevleri ve karşılıklı konumlarına göre oluşurlar  Okültistlerin, insan bedenini baş, göğüs ve karın olmak üzere üç ana bölümde ele aldıklarını görmüştük  Bu üç merkezden her birinin, başlıca etki merkezim oluşturdukları üç akışkan vardır: sinir gücü, kan ve kilüs  Bir akışkanın, aşağı bir merkezden, örneğin karından, daha yüksek bir merkeze, yani göğüse yükselmek için yaptığı harekete evolüsyon denir  Bir akışkanın, bunun tam tersine olarak, daha üstün, daha yüksek derecedeki bir merkezden, daha aşağı seviyede bir merkeze, örneğin baştan göğüse alçalmak için yaptığı harekete de envolüsyon denir  Demek ki, insanda bir evolüsyon ve envolüsyon hareketi cereyan etmektedir  Bunları biraz daha genişletelim  Her bir merkez (baş, göğüs veya karın) pek çok akışkan akımına uğrayan organlarla donatılmıştır  Her merkezde öncelikle dışarıdan gelen ve bu merkezden geçtikten sonra geldiği yere tekrar geri dönen bir akım vardır: Karın için besinler, göğüs için solunan hava, baş için duyumlar gibi  Bundan başka, ayrıca, bir de aşağı merkezden gelen, evolüsyon hâlinde bir seyyal akım vardır: göğüse gelen kilüs, başa yükselen kan  Bir merkezin etkisinin sonucu şu üç faktöre bağlıdır: 1- Alıcı ya da transformatör organın kalitesi; 2- Dışarıdan gelen akımın kalitesi; 3- Gelişmiş (evolüsyon) akımın kalitesi  Demek oluyor ki, örneğin kanın maddî ve dinamik kalitesi bir taraftan alıcı organların (ciğerler) kalitesine, diğer taraftan solunan havanın kalitesine bağlıdır  Evolüsyon doktrinini etüt eden okültistler, doğada (ve insanda) güçlerin alt plânlardan en yüksek plânlara doğru olan derece derece ilerlemeleri gözlemi üzerinde dururlar  Bu gelişimin sebebi nedir? Bu değişim neden olmaktadır? Sindirim sistemi organları içine girmiş bir besin parçasını ele alalım  Bu besin parçası, ancak kendisini insanî organik madde, yani kilüs hâline dönüştürecek bir evolüsyona uğradığı takdirde sindirilebilecektir  Bu evolüsyonu, sadece organizmanın doğal fonksiyonunun bir sonucu olarak nitelendirip bırakmak eksik olur  Sindirim organlarının işleyişinin sebebi nedir? Bunun cevabını araştırdığımızda, sindirim organlarına bir yandan kanın, diğer yandan hareket ettirici sinir gücünün doluştuğunu görürüz  Bu iki akım da yüksek merkezlerden gelmektedir, birincisi göğüsten, diğeri de baştan gelmektedir  Görüyoruz ki, alınan besin maddesinin evolüsyona uğrayıp kilüs hâline dönüşmesi, sindirim organına etki eden güçlerin çifte envolüsyonu ile gerçekleşebilmiştir  Bu, bir yasaya bağlıdır: Her evolüsyonun öncesinde bir envolüsyon mevcuttur  Mikrokozmosta vuku bulanlar, benzer şekilde makrokozmosta da cereyan ederler  Çünkü "Yukarıdaki aşağıdakine, aşağıdaki de Yukarıdakine benzer  " Ve doğal evolüsyonun anahtarı, formların uğradığı değişimlerin gözlenmesinde değil, bu şekil değişimlerinin sebebi olan envolüsyona uğramış (alçalan) güçlerin araştırılmasında yatmaktadır  Doğum ve Ölüm İnsanın ölümsüz ruhu, bir dünya hayatında, ondan önceki yaşamlarında yaptığı işlerin sonuçlarıyla karşılaşmaktadır  Dünya hayatımız esnasında, gelecekteki kaderimizi de bizzat tayin etmekteyiz  Fizik beden öldüğünde, ruh varlığı aşağı bir hâlden yüksek bir hâle geçer: Bu bir evolüsyondur  Tersine, yeni bir bedende doğmak icap ettiğinde ise varlık, yüksek bir hâlden aşağı bir hâle geçer: Bu da bir envolüsyondur  Bu evolüsyon ve envolüsyon dizileri esnasında fizik, astral ve psişik evren, zamanda ve mekânda ileri doğru olan yürüyüşünü sürdürmektedir  Küresel olarak ifade edersek, genelde geçerli olan Tekâmül Yasası'dır  Gerileme yoktur  Zaten evolüsyon gelişim, envolüsyon da gerileme anlamına gelmekle beraber, her ikisi de bir merkezde, Tekâmül Yasasında birleşirler  Yani gerileme yoktur  Yine tekâmül içinde oluşan bir hâl değişimi, şuurlu ve maksatlı bir kabalaşma, bir alçalma söz konusudur  Amaç, evrimin hızlandırılması, belli bir tekâmül merhalesinin katedilmesidir  Evreni büyük bir transatlantiğe benzetelim  Köprüden, en aşağılardaki kamaralara dek inip çıkan yolcuların bu hareketleri, şaşmaz şekilde rotasını takip eden geminin seyrim etkilemez  Geminin belli bir amaca ve yöne doğru seyretmesine bağımlı olmaları dışında, yolcular tam anlamıyla özgürdürler  Evolüsyon (ölüm) ve envolüsyon (doğum, bedene bağlanma) dizileri esnasında ölümsüz varlık, geçmiş yaşamlarına bağlı olarak farklı koşullarda tecrübeler yapar  5  yüzyıl düşünürlerinden Hierocles şöyle diyor: İnsan, kaçınılmaz şekilde yaşadığı bahtsızlıklarının kaynağını tanımak zorundadır  Liyakatine ve geçmişteki eylemlerine göre iyileri ye kötüleri kendisine dağıtan İlâhî Hikmet'i itham etmekten sakınarak, şayet geçmiş hatalarından dolayı engelleyemediği bir dizi ıstırap yaşamaktaysa, bundan sadece ve sadece kendini sorumlu tutmalıdır  Çünkü Fisagor, geçmişteki birçok yaşamı kabul ediyordu ve bizi etkilemekte olan şimdinin ve tehdit etmekte olan geleceğin, eskiden meydana getirdiğimiz eserlerin, geçmişin bir ifadesi olduğunu savunuyordu  Malını ve servetim kötüye kullanan bir zenginin, gücünü kötüye kullanan bir imtiyaz sahibinin tüm hayatı boyunca talihsizliklerle mücadele eden bir insan bedenine enkarne olmaları gayet doğaldır  diyor, Papus ve şunu da ekliyor: Bu talihsizlikler Tanrı'dan gelmemektedir  Bunlar, ölümsüz ruh varlığının geçmiş yaşamlarında, kendi iradesi ile yaptığı uygulamalardan gelmektedir  Ama bu hayatı esnasında varlık, eprövlerindeki sabır ve mücadelelerindeki sebatı sayesinde yitirdiği bölgeyi yeniden fethedebilir  16  yüzyıl teolog ve okültistlerinden Agrippa ise şöyle diyor: Tanrı'nın yasalarının önlenemez gücü, gelecek yüzyıllarda her bir kişiye, geçmiş yaşamlarını sürdürüş biçimi meticesinde, lâyık olduklarını verecektir  Öyle ki, bir yaşamında haksızlıklar yaparak hüküm süren bir kişi, diğer bir hayatında hizmet eden olacaktır  Tekâmül tüm evrende mevcuttur  Her varlık bu yasaya bağımlıdır ve gelişmek zorundadır  Ayrıca her varlık, toplum yaşamında gerek hayatı esnasında, gerek tekrardoğuşları esnasında, inişler ve çıkışlar gösterme durumunda kalır  Envolüsyon ve evolüsyonun her türlüsünü yaşamakta ve şuurlanmaktadır  Ezoterik öğretiye göre, dünya beşerinin macerası da bir envolüsyon-evolüsyon düalitesi içindedir  Bir yükselişe geçmeden önce aşağılara iniş vardır  Ayakların tabana değmesi olarak da ifade edilebilecek olan bu hâl, günümüzde tamamen maddî değerlere tutunan insanın durumu ile örneklenmiş olmaktadır  Bu tam bir envolüsyon hâlidir  Okültistler bu düşüşün bir çıkış tarafından izleneceğini belirtirler  Kıyamete dek süren bu düşüş, envolüsyon, bunun akabinde bir yükselişi doğuracaktır  Tabiî kastedilen kıyamet, insanın kendi iç kıyametidir  Uyanışı, yaşamının amacını kavramaya başlayışıdır  Bu, alışılmış, bağlanılmış pek çok değerlerin batması, insanın içindeki o kıtaların sulara gömülüşü ve yaşanacak yeni iç kıtalar bulmaya mecbur olunuşu nedeniyle bir iç kıyamet olarak nitelenmektedir  Yoksa fizik kıtaların batması değil  O, dünyanın kendi yaşamı ile ilgili bir husustur  Ve denmektedir ki, artık bu iç kıyametin oluşması için tüm insanlık, giderek artan bir hızla hazırlanmaktadır  Eski devirlerde binlerce yıl zarfında oluşan değişimler günümüzde artık, sadece 10-20 sene zarfında gerçekleşebilmektedir  Tüm bu hızlanışa uygun olarak da insanların realiteleri süratle değişikliğe uğramaktadır  Geçmişte binlerce yılda oluşan iç hâl değişimleri, günümüzde çok kısa sürelerde gerçekleşmektedir  Alıntıdır  | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |