|  | İnisiye Adayı'nın Macerası |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   İnisiye Adayı'nın MacerasıEzoterik bilimin esası zaten inisiyasyondur  İnisiyasyonunşimdiye kadar doğru bir tanımı yapılamamıştır  Hemen hemen her uygarlıkta kendine özgü bir inisiyasyon anlayışı vardı  İnisiyasyon, bir tür tarik'e giriş manasına gelir  Tarik, "yol" demektir  Bir öğrenim yolu  Nefsini tanımada ve terbiyede, aynı zamanda eşyayı tanımada, onun kökenini bilmede ve anlamada gereken bilgileri elde edebilmek ve uygulamaları yapabilmek için bir yol ve bir gidiş tespiti lâzımdır  İşte biz bunun, eskiden olduğu gibi, şimdi de birtakım tarikatlar aracılığıyla yapıldığını görüyoruz  *** Vakfı da inisiyatik bir vakıftır  Özel bir öğretimşekli yoksa da, çoğu kez, ezoterik bilgiler verildiği için, bir tür inisiyasyondur ve bizdeki inisiyasyon şekli belirli kalıplar ve kurallar içerisinde tekrar edilen bazı şartları içermez  Burada, fevkalâde geniş bir hürriyet ve serbestlik içerisinde Vakfa bağlı olan kişiler inisiyasyonu hem kendişuurlarında hem de kendi vicdanlarında, kendi kendilerine geçirirler  Hiçbir üstat onları tutup, "Bunuşöyle yapacaksınız, bu,şu demektir, bunun sembolü budur, bundanşunu anlayacaksın    " demez  Bu tarzda hiçbir öğretide bulunulmaz  Doğrudan doğruya bilinenler, açık ve seçik olarak anlatılır  Bunun aksiyonu doğrudan doğruya üye arkadaşa aittir  Görülüyor ki, modern inisiyatik çalışmalarla, tarihsel inisiyatik çalışmalar arasında birtakım uygulama farklılıkları bulunmaktadır  Burada her ikisine de, yeri geldikçe değinmek suretiyle "inisiyasyon"u anlatmaya çalışacağız  Vakıfta verilen eski konferanslardan birinde Eski Mısırİnisiyasyonlarındaki merasimler anlatılmıştı  Bir tanım yapmamız gerekirse, "Ruhsal bir tesirin nakledilişinde hazır olmak  " diyebiliriz  Burada, spiritüel (ruhsal) bir tesir söz konusudur  Bu tesirin nakledilmesi lâzım  Kişiden kişiye, toplumdan topluma bu tesir nakledilecek  Zaten bütün inisiyatik çalışmaların esası, bu tesirin bir taraftan alınıp, bir tarafa naklinden ibarettir ve bu nakli kolaylaştıracak bütün çalışmalar inisiyatik çalışmalardır  Bu hem objektif manasıyla çalışmadır, hem de sübjektif manasıyla    İnisiyatik çalışmaya giren kimse önce kendinin en kaba taraflarından (içgüdülerinden) hareketle giderek en üstünşuur hâllerine kadar geçerek "insan-ı kâmil" dedikleri olgun ve tekâmül etmiş, belirli bir seviyeye kadar çıkmış insan hâline gelir  İnisiyasyonun amacı budur  Bunun da meydana gelmesi için muhakkak ruhsal bir etkinin bizden geçmiş ve başka yere gitmiş olması lâzımdır  Bu çok önemli bir husustur  Ne vakit ki, bize gelen tesir, bizde saklı kalıyor, inisiyatik bir terbiye almıyoruz demektir  Bu bir çeşit incelmiş egoizma olabilir  Spiritüel tesiri almak ve nakletmek için üstadın (gürü,şeyh) görevi büyük kaynaktan aldığını müride nakletmektir  Büyük tesir kaynağını müride bağlamaktır  Mürit tek basma bu kontağı kuramaz  Aslında böyle bir üstada hayatımızın çeşitli devrelerinde muhtacız  İlk üstadımız da annemizdir  Doğa ile olan ilk kontağı annemiz verir bize  Sonra baba, öğretmen ve bilinmeyen üstatlarımız hayatımız boyunca bu işe devam ederler  Bu spiritüel tesire inisiyasyonda "zincir" ismi de verilir  Bu, sonsuz sayıda halkalardan meydana gelmiş bir zincirdir  Üstat, aşağı yukarı zamanın başlangıcına kadar götürülen bir başa, fiilen mevcut bir irtibat sayesinde bağlı kabul edilir  Üstat, buşekilde çok eski, arkaik bir kaynağın halkasıdır  İnisiye olacak kişi de bu bağlantı halkalarından birini alır ve ona bir bağlanacak yer gösterilir  Bu da o büyük uzun zincirde bir yer işgal eder  Dolayısıyla devamlı olarak o spiritüel tesirin müritten geçmesi sağlanır  Talep edene (talip) bu tesir bir kontak aracılığıyla verilir  İnsanlarşüphesiz aynı zamanda da aksiyonla ilgili yaratıklardır  Hareketin, spiritüel tesiri birinden diğerine geçirmek bakımından büyük bir niteliği vardır  Bu yüzden merasimler icra edilir: Vücut hareketleri, vücut hareketlerinde kullanılan sembollerin şuurda bir tür çözümlenmesiyle meydana gelen psişik hareketler, astral dalgalanmalar    Mantal, fizik ve spiritik safhada olan her türlü hareketle bir nevi girdap meyda- na getirilir ve kontak temin edilir  Zaten bu kontak temin edilemezse, o kişi "inisiye" olarak kabul edilmez  Üstadın bir büyüklüğü de bunu anlamasıdır  Zaten üstadın, üstat oluşundaki hikmet budur  Müridin, yukarıda anlatıldığı şekilde objektif ve sübjektif hareketi meydana getirip getiremediğini anlar  Dışından görünen hareketle bellidir  Yani inisiyasyonun adabına uygun hareket edebilir  Hatta hareketinde de bir düzgünlük olabilir  Ama gerçekten psişik olarak da gereken olgunluğa gelmiş midir?Şuuraltıyla üstünşuuru arasında kontaktı temin edebilmiş midir?İç mücadelede kaba güçleri yenerek üstün güçleri galip mi getirmiştir? Bu önemlidir  Bütün bunların anlaşılması da üstada kalmaktadır  Burada Muhiddin Arabi'nin sözünü hatırlamak yerinde olacaktır: "Mürşit seçmekte çok dikkatli olunuz  Mürşidin bazı nitelikleri yoksa, o nitelikleri tamamlamak için, o nitelikler kendinde bulunan başka bir mürşide gidiniz  " der  Birçok inisiyatik merasimlerde üstat çırağı öper  Aslında insanların belirli zamanlarda birbirlerini (kutlamak veya saygısını, sevgisini belirtmek üzere) öpmesinin folklorik anlamı budur  Alnından öpmek, belirlişekilde iki yanağından öpmek, küçüğün büyüğünün elini öpmesi, tarzındaki hareketlerin en eski hatıraları inisiyatik merasimlerde tesirlerin soluk vasıtasıyla iletilmek istenmesinin sembolüdür  Anadolu'da "ocak" tabir edilen birtakım küçük spiritüel merkezler vardır  Ruhani merkezlerdir bunlar  "    Bana hocam (dedem, ninem) elini verdi, ben de birçok kimseyi, onun söylediğişekilde tedavi ediyorum    " der  Burada anlatılmak istenilenşey, bir kimseden diğerine geçen spiritüel bir tesirdir  Ocaklar'da spiritüel bir tesirin bir kimseden diğerine (lâyık olana) geçirilmesinin bir örneğini görüyoruz  Onlarda belirli bir kültür, bilgi olmayabilir  Hatta nefsaniyetleri de vardır ama, belirli bir aksiyonu gayet sadakatle ve dürüstlükle yaparlar  Onun göreceği vazifede başka birşey istenmez  Bu kadar dürüstlük ve egoizma onun için yeterlidir   İnisiyasyon Şartları Merasimi tamamlayan üstat bir birey olarak hareket etmez  O bir zincir halkasıdır  Kendini aşan bir tesirin, kuvvetin aktarıcısı durumundadır  Demek ki hem üstat hem de mürit bakımından hiçbirşekilde bireylik meselesi ortaya çıkmamaktadır  İnisiyasyon için üç anaşart aranır: 1- Eksiksiz bir niteliğe sahip olacak mürit  Bulunduğu ortamdaki anlayışa uygun olmakşartıyla eksiksiz nitelikleri olacak  Hiç değilse o tarikin, o inisiyasyonun aradığışartları içermesi lâzımdır  Örneğin Ahiler'in 8 -10 kadar buşekilde giriş şartı vardır ki, oldukça ilginçtir  Ve incelendiği zaman, gerçekten "insan-ı kâmil"i aradıkları bellidir  Mütekâmil insanın niteliklerini istemektedirler  2- Düzenli birşekilde bilgileri ve tesirleri kabul etme yeteneğinde olacak  Karakter ve yapı bakımından birtakım mükemmel özellikleriniz olabilir  Ama bunun yanı sıra düzenli birşekilde alıcılık da istenir  Yani bir tür iyi nitelikte medyomluk ve psişik hassasiyet istiyorlar  Hiç değilse kendi kendine revelasyonları (derin sezgisi, vahyi) olan duyarlı kişi aranıyor  Hem kendindeki hazineden, hem doğadan, hem de icap ettiği zaman ruhsal dünyadan    Bunları gerekli kılmaktalar, çünkü mürit ileride, akmakta olan spiritüel tesiri başkalarına aktaracaktır  Bu tesiri yansıtacak, başka istikametlere yöneltebilecek yetenekte olmalıdır  3- Kişisel olarak, birşeyi gerçekleştirmek yeteneğinin bulunması lâzımdır  Kendi iç benliğini gerçekleştirdikten sonra, kişiliğinin de iyice gelişmiş olması gerekir  Görüldüğü gibi, artık inisiyasyon günümüzde, bazı inisiyatik topluluklarda olduğu gibi, baştan savma merasimlerle yürüyen bir iş değildir  İnisiyasyona girecek olan müritte gerçekten fiziksel, ahlaksal ve zihinsel nitelikler olması gerekmektedir  Kişi ruhsal ahenk içerisinde olmalıdır  Kompleksli insanlar (her türlüsüyle) böyle birİnisiyasyona giremezler  Kişi hislerine hâkim olmalıdır  Yani "his realitesi"ni atlatmış olmalıdır  Bireyliği teşkil eden bütün unsurlarda bir denge bulunmalıdır  Çünkü esasında inisiye kendi topluluğuna değil, kendi bireyliğine dayanır  Üstadına ya da hocasına değil  Kendi kendisini ne derecede geliştirmişse, o derecede iyi bir inisiyedir  Onun için bu çok önem verilenşartlardan biridir  Hastalık ve psişik eksiklikler hiç kabul edilmez  İnisiyasyona kabul edilmek için emredici dört şart vardır  Bunların arasında her tarikata mahsus özelşartlar da öne sürülebilir  En genel olanları dört tanedir: l- Beden Temizliği Burada "temizlik", temizlik kelimesinden bildiğimiz olan, muntazam olarak banyo yapmak kastedilmez  Beden temizliğini asıl meydana getiren husus, bedenin beslenmesinde meydana gelen temizliktir  Kirlian metotlarıyla ortaya çıkan bedene ait tesirlerin doğru ve doğal beslenmeyle muntazam hâle getirilmesidir  Alkol, esrar, afyon gibi zehirler, aşırı ve karışık yemekler ve aşırı cinsel istek, doğal olmayan gıdalar yasaktır  Yani bedeni en iyişekilde muhafaza etmek prensibi söz konusudur  Bildiğimiz ve hepimizin uyguladığı temizlikten başka yukarıda açıklamaya çalıştığımız anlamda bir temizliğin de bulunması şart koşulmaktadır  2- Duygusal Bir Asalet Duygusal asalet, insanlara karşı gerçekten insanca duygular içinde kalmaktır  Şefkatiyle, merhametiyle, onların haysiyetini kendi haysiyetiymişgibi korumakla vs  Duygu bakımından bir kişiye karşı küçük menfaat hesapları içinde bulunmamak  Örneğin, bir kimseye bir samimiyet gösteriliyorsa, en ufak bir çıkar olmadan samimiyet göstermek  Bir kimseye açıkça, onun faydası için kusuru yüzüne vuruluyorsa, en ufak bir hissi eziklik altında kalınmaz  Büyük üstatlar bunu yaparlardı  3- Mantal Safhada Zihin Genişliği Bu, bir inisiye adayı için pek çokşey ifade eder  Zekâ ister, aklın belirli biçimde bazı kurallara bağlı olarak çalışmasını ister, çok iyi müşahede kabiliyeti ister, birbirine bağlanarak giden bir mantık kabiliyeti ister vs  Herşeyi belirli ve kaba açılardan görmek değil, daha seyyal ve çok değişik açılardan görmenin maharetini de ister  Bu zaten insanlara karşı "müsamahalı olmak" bakımından da gereklidir  Herşeyin bir tekâmül içerisinde mevcut olduğunu, herşeyin bir icabı bulunduğunu, tekâmül için herşeyin yapıldığını anlayabilmesi gerekir  Bunu başarabilecek yetenekte olması gerekir  4- Spiritüel Yükseklik Burada ruh yüksekliği değişik anlamlar içeriyor ama, esas anlatılmak istenen "olgun bir varlık" olmaktır  Yeteneksiz insan inisiye edilmez  İşte bundan dolayı da halka uygun inisiyasyonlar meydana getirilmiştir  Halk için özel sihirli kılıçlar, hayat suları vs  Buşekilde halk da düşünülmüştür  Ama bütün bu sembollerin yüzeysel anlamını bilebilirler  Örneğin, sıradan sade bir vatandaş için "kılıç" sembolü gerçekten "yedi başlı canavar"! öldürmek için güzel bir silahtır  Ama inisiye edilmiş bir yetenekli mürit, bu sembollerle anlatılmak istenen daha kapsamlı manayı bilir  Sade insan bir sembolü olduğu gibi bilir, inisiye daha başka bilir  İşte gizli öğreti buradan ortaya çıkmaktadır  Folklorik anlamda inisiyasyonla, bilimsel anlamdaki inisiyasyon arasındaki fark buşekilde ortaya çıkmaktadır  Esasında Hint'te Gürü, MüslümanlardaŞeyh, Lâtinlerde Jeron, gerçek spiritüel babalardır  Hz  İsa'nın babası gibi    O, kendi inisiyatörüne "baba" derdi  O, İsa'nın rabbi (mürebbii)dir aynı zamanda  Spiritüel tesirleri O'ndan alıp insanlara dağıtırdı  Onun için inisiyasyondan geçmek ikinci bir doğuş anlamına gelir  İkinci doğuş belirli ham insanın ölümüyle başlar  Burada ölürsünüz, burada doğarsınız  Örneğin,şimdiki modern inisiyasyonlarda (Roz Kruva, Tampliye, Fran Masonlar'da) bunun sembolik çalışmaları yapılır  Bunun için bir tabut kullanılır  İnisiye tabuta yatırılır  İnisiyatör gelir, ona birtakım şeyler söyler, gözlerini kapatır  Orada yarım saat kalır  Eski Mısır'da bir gün tabutun içinde kalınırdı  Fakat Mısır'daki inisiyasyonda (zaten yetenekli olan) müride astral seyahat yaptırılırdı  Bu devrede rahibin rehberliği altında mürit daha diriyken bizzat ölümü tadar  Bunun deneyini yapar  Bu, doğrudan doğruya ruh ve beden ilişkisinin gevşetilmesi dolayısıyla psişik varlığın astrale geçirilmesi suretiyle oranın varlıklarıyla irtibat kurulmasıdır  Bir dizi astral seyahatlerde mürit hayatında o zamana kadar görmediğişeyleri görür  Tekrar tabuttaki bedeniyle irtibatını kuvvetlendirir ve gözlerini açtığı zaman âdeta artık o bambaşka bir insandır  Büyük bir merasimle tabuttan çıkarılır  Ve kendisine, "artık sen dirildin," denir  Burada kendisine yardım eden inisiyatör onun "babasıdır  " Biyolojik babası değil, spiritüel babasıdır  Ezoterizmde Merkez ve Kalp Nedir? Bütün spiritüel etkilerin geldiği kaynağa merkez denir  Tesirler zinciri bu merkezden insanlara doğru uzanıp gelir  Hatta derler ki, spiritüel bir coğrafya vardır  Bu ruhsal coğrafyanın tepeleri, dağları, ovaları da vardır  Elbette bu, görünenin ötesinde, anlaşılan, hissedilen, fakat sonradan birçok noktalarda objektifleşmiş hâldedir  Coğrafya olarak bazı öyle yerler vardır ki, yukarıda belirtilen spiritüel tesirleri taşımak bakımından diğerlerine nazaran daha yeteneklidir  Kutsal coğrafya hemen hemen mabetlerin kurulma yerlerini tayin etmiş bir coğrafyadır  Fakat burada söz konusu mabet önemli mabetlerdendir  Bunlar çok ilginç, çok değişik mabetlerdir ve yeryüzünde çok az vardır  Eskinin Delf Mabedi bu merkezlerden biridir (Yunanistan'da Trakya bölgesinde)  Meşhur Örfe ve Fisagor'un insanları yetiştirdikleri büyük mabet Delf büyük bir merkezdi ve oradan dünyanın hemen hemen her tarafına spiritüel etki yayılırdı  Böyle merkezleri daha önceleri Mısır'da da görüyoruz  Onlar daha etkili inisiyasyonlar veriyorlardı  Bizim çağımıza ait inisiyasyonlar Delf'le başlar  Daha sonraları Dünya'da büyük merkez görevini Kudüs, üzerine almıştır  Kudüs gerçekten pek çok dinin ortaya çıkışında spiritüel tesirlerin birikim yeri olarak çalışıyordu  Hatta Hz  Muhammed için de bir rezervuar vazifesi görmüştür  Aynışekilde bu Kutsal Coğrafya'da Mekke, Roma, Yukatan bölgesindeki bazı yerler, Peru, Tibet'in (Himalaya'ların) güneyine bakan eteklerinde birçok yerler hâlâ vardır ve vazifelerini görmektedirler  Orta Fransa'da büyük katedrallerin vaktiyle bu görevi yürüttükleri bilinmektedir  Çünkü onların yapılışında bile inisiyatik bilgiler kullanılmıştır  O devrin bilinen matematik ve geometrisiyle böyle eserleri inşa etmeye imkân yoktu  Bu merkezlere bağlılık, oralara yönelmek, hac etmekle sembolize edilmiştir  Mürit için merkez önceşeyhidir  Hatta ilk çalışmalarda üstat müride kendi simasını yansıtır  Kendi suretini vererek, "Beni düşüneceksin  " der  Mürit, bu şekilde kendini şeyhine teslim eder  Bu merkez sonraları (mürit geliştikçe) yavaş yavaş gelişir  Nihayet bu semboller de ortadan kalktıktan sonra, doğrudan doğruya Tanrı'ya bağlanılır  En büyük merkez, Tanrı'ya teveccüh edilir  Bu seviyeye geldikten sonrası için Muhiddin Arabişunları söyler: "Arif için din yoktur  " Burada "Ariften maksat, kendi kişiliği üzerine tamamen oturmuş bir inisiyedir  Bu duruma gelen bir bireyin hiçbirşeriatle alâkası yoktur  O fert artıkşeriatın üzerine çıkmıştır  Şeriat, henüz daha oraya ulaşamamışlar içindir  Gelişmemiş, şartlara bağlı olarak yürümek zorunda olanlar içindir  Alt benliği ile üst benliği arasındaki irtibatı kuramamış olanlar içinşeriat gereklidir  Üstünşuuruyla hareket etmeye başladığı zaman bireye, onu sürçmekten, sapkınlıktan koruyan şeriate ne gerek var? Sürçmez çünkü bilgisi vardır  Gelişmiştir  Şeriat, insanı belirli bir yol içerisinde takılmadan, saplanmadan, oyalanmadan, sağa sola yalpalamadan, mümkün olduğu kadar belirli bir hızla belirli bir hedefe götürmek için vasıtadır  Trafik kuralları gibi  Ama artık siz uçakla gidiyorsanız, karadaki trafiğin sizinle ne ilgisi var? Onu karadakiler kullansın  Siz artık havadaki trafiğe bağlısınız  Hint'te bir Meru Dağı vardır  Hz  Musa'nın Sina Dağı vardır  Hz  Muhammed'in bir Hira Dağı vardır  Hz  İsa'nın bir Zeytinlik Dağı vardır  Bunlar hep ilk kurbanların, ilk spiritüel temasların yapıldığı yerlerdir  Bunlar Kutsal Coğrafya'da belirli noktalardır  Kimbilir daha bilmediğimiz ne mihrak noktaları var    Delf te aynışekilde Onfalos Dağı vardır  Orada rahibeler büyük kehanetlerde bulunurlardı  Onlar gerçekten büyük bir kütleyi yöneten kâhinelerdi; önceleri açıkta bulunan mabetler, sonraları yapma mağaralara çekildi  Şüphesiz, bu dolaylı irtibat hâli giderek geleneğin kararmasına sebep oldu  Önceleri inisiyatör, inisiye ve inisiyasyon ortadayken, sonradan bu faaliyetler kapalı hâle gelmiştir  Doğal ya da yapma mağaralara çekildiler  Bu sefer bilgi dışarıya dolaylışekilde yansımaya başladı  Açıkça, görerek alınmıyor bilgi; örneğin mağaranın kapısında bekleyen adamdan alınıyor  Bir, iki veya üçüncü kuşaktan geldiği için bilgi gitgide kapanıyor  Nihayet, daha sonraları efsaneleşmeler ortaya çıkıyor  İçeride neler olduğundan hiç kimsenin haberi yok; dışarıda bir söylentidir gidiyor  Gizli öğreticilik bu şekilde, kelimenin tam anlamıyla, zaman geçtikçe daha da gizlileşmiştir  Aslında eskiden gizli değildi  İnsanların hamlığı, egoizması giderek arttığından, geleneğin de giderek kararmasına sebep olmuştur  İnisiyasyon yerleri, sır mahalleri hâline gelmiştir  İlk geleneklerde çok geçen "Kutsal Topraklar", "Ulvi Topraklar", "Paradesa", "Bahçe", "Mabet", "Saray", "Kutup" kelimesi kullanılır ki, aslında Brahmanik uygulamalardan bize geçmiştir  Ayrıca inisiyasyon merkezlerine "Saf Topraklar", "Ölümsüz Topraklar", "Dirilerin Toprağı", "Güneşin Toprağı" denildiğini biliyoruz   Kayna: İnisiyasyon ve Ezoterizm Kitabından Alınmıştır  Not: Yararlı Bilgiler vardır  Lütfen yazı uzun diyip okumamazlık etmeyin  | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |