|  | Çemişgezek, Tunceli Tarihçe |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Çemişgezek, Tunceli TarihçeTarihçe Bilinen ve M  Ö  4000 yıllarından başlatılan tarihi ile Çemişgezek'in sürekli olarak önemli bir yerleşim ve konaklama yeri olduğu bilinmektedir  Ancak idari tarihçesini 1200'lü yılların başından başlatmak doğru olacaktır  Bu yıllarda Saltuklu Beyliğinin Anadolu Selçuklu Sultanı II  Süleyman Şah tarafından ilhakından sonra son Saltuklu hükümdarı Nasreddin Muhammed'in oğlu Melikşah Çemişgezek'e çekilerek burayı beylik merkezi haline getirmiştir  Bu beylik 32 kale ve 16 nahiyeden ibarettir  Osmanlı dönemi Çemişgezek beyliği Kanuni Sultan Süleyman zamanına kadar mevcudiyetini sürdürmüşken bu dönemde Çemişgezek Beyi Pir Hüseyin Beyin ölümü üzerine evlatları arsında başlayan mücadele sonrası beylik iki sancak ve 14 zeamete ayrılmıştır  1518 yılında Yavuz Sultan Selim zamanında o döneme kadar sancak olarak idare edilen Çemişgezek liva haline getirilerek Diyarbakır eyaletine bağlanır  Bu yıllarda Çemişgezek kanunnamesi yayınlanarak buranın gelir, gider, ekonomi ve yönetim sistemi karara bağlanır  1568 yılında yapılan yeni bir düzenleme ile Çemişgezek sancağı Diyar-ı Bekr Beylerbeyliğinden alınarak Erzurum Beylerbeyliğine bağlanır  Bu tarihlerde sancak merkezi Çemişgezek'e 9 nahiyenin bağlı olduğu anlaşılmaktadır ki bunlar şöyledir: Nefs-i Şehir Nahiye-i Şehir Nahiye-i Şeyh Osmanlı Nahiye-i Sidaros Nahiye-i Ovacık Nahiye-i Lernik Nahiye-i Sisne Nahiye-i Çatalkale Nahiye-i Keban Ancak Çemişgezek'in Erzurum Beylerbeyliğine bağlılığı fazla sürmez ve 1609 yılında tekrar Diyar-ı Bekr Beylerbeyliğine bağlanır  Çemişgezek bu şekilde uzun yıllar Diyar-ı Bekr Eyaletine bağlı bir sancak olarak idare edildikten sonra 1858 yılında kazaya dönüştürülerek Harput'a bağlanır  1880 tarihine gelindiğinde ise Çemişgezek'in Keban'a bağlı bir nahiye olduğunu görmekteyiz  1881 tarihinde ise Dersim vilayeti teşkil edilir  Çemişgezek'te kaza haline getirilerek vilayet merkezi olan Hozat'a bağlanır  1887 (H  1304) yılında Dersim vilayeti lağvedilerek sancak haline gelmiş ise de Çemişgezek yine Dersim'e bağlı kalmıştır  Cumhuriyet dönemi 1925 yılında Dersim Sancağıda kaldırılınca Çemişgezek de diğer kazalar gibi Elazığ'a bağlanmıştır  25 Aralık 1935 tarih ve 2885 sayılı kanun ile Erzincan vilayetinin Pülümür, Elazığ vilayetinin Hozat, Nazmiye, Mazgirt, Pertek ve Çemişgezek İlçelerinin bağlandığı Tunceli vilayeti teşkil edildi  Ancak Tunceli vilayeti özel kanuna göre 1 Ocak 1947 tarihine kadar geçici merkezinin bulunduğu Elazığ'dan idare edilmiş, 30 Aralık 1946 tarih ve 4993 sayılı kararla il merkezi Kalan kasabasına nakledilmiştir  Çemişgezek o tarihten bugüne kadar Tunceli vilayetinden idare edilmektedir  İlçenin Belediye teşkilatı 1881'de kurulmuştur  Keban Barajı'nın teşekkülünden önce toplam 51 köy muhtarlığı varken, bu köylerden 14'ü tamamen 12'si kısmen su altında kalmıştır  Zamanla göçlerin de tesiri ile bir kısım köyler de tüzel kişiliğini kaybetmiştir  Bugün ilçeye bağlı 31 köy muhtarlığı ve 29 mezrası bulunmaktadır  Çemişgezek diğer Tunceli ilçelerine nazaran muhafazakar bir yapıya sahiptir bu özelliği ile Elazığa yakın bir ilçedir  ÇEMİŞGEZEK' İN COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ Çemişgezek Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Fırat bölümünde 38-39 doğu meridyenleri ile 39-40 kuzey paralelleri arasında yer alan Tunceli il iline bağlı bir ilçedir  Tunceli il merkezinin güneybatısında bulunan Çemişgezek, doğusunda Pertek ve Hozat, kuzeyinde Ovacık ve Erzincan, batısında Elazığ ve Erzincan, güneyinde de Keban Baraj gölü ile çevrilidir  İlçenin en önemli yükseltileri Pilav Tepe, Bozan Tepe, Kırklar Tepesi ve Yılan Dağıdır  İlçedeki en önemli akarsu ise Hozat'ın Ağviran köyünden doğan ve Çemişgezek sınırları içinden geçerek Keban Baraj Gölüne dökülen Tağar çayıdır  Çemişgezek ilçe merkezinin deniz seviyesinden yüksekliği 975 m  dir  İlçenin güneyinde yer alan köylerde rakım düşerken kuzeye doğru çıkıldıkça rakım yükselmektedir  İlçenin toplam yüzölçümü 877 kilometre karedir  Keban Baraj Gölü'nün teşekkülünden önce daha geniş bir alana sahip olan Çemişgezek'in 14 köyünün tamamen ve 12 köyünün de kısmen su altında kalması ile en verimli topraklarını da kaybetmiştir  Bugünkü durum itibarı ile toplam yüzölçümünün %35'ini ekilebilir alanlar ,%2'sini ormanlar, %63'ünü göl ve meralar kaplamaktadır  Arazinin engebeli olması sebebiyle ulaşımda bazı zorluklar yaşanmaktadır  Keban Baraj Gölü'nün teşekkülü ile de ilçenin dışarıya karayolu irtibatı kesilmiştir  Bugün ilçe dışına ulaşım baraj gölü üzerinde çalışan feribotlarla sağlanmaktadır  İlçenin Tunceli iline uzaklığı Pertek üzerinden 117 km' dir  Bu yolun bir kısmı aşırı virajlı ve stabilize olup, bugün hemen hemen hiç kullanılmamaktadır  Bunun yerine Tunceli ile ulaşım Elazığ ili üzerinden sağlanmaktadır ki bu yolun toplam uzunluğu 198 km  dir  Çemişgezek' in Elazığ İl Merkezine uzaklığı ise 62 km  dir  Çemişgezek idari bakımdan her ne kadar Tunceli iline bağlı ise de ulaşımdaki zorluklar sebebiyle ekonomik ve ticari ilişkileri tamamen Elazığ iledir  BİTKİ ÖRTÜSÜ Bitki örtüsü de iklim şartlarına bağlı olarak yöreden yöreye değişiklik gösterir  Çemişgezek ilçe merkezi ve yakın köyleri, bol miktarda Dut ve diğer meyve ağaçlarıyla kaplı iken  Kuzeydeki köyleri ve çevresi uzun kış koşullarına dayanıklı, öbek öbek kümeleşen meşeliklerle örtülüdür  Çemişgezek köyleri içerisinde bozkır görünümlü, çıplak topraklı köy hemen hemen yok gibidir  Suyun olduğu her yer de yeşil ve hayat vardır  Her yerleşim yerinde su başında yükselen kavaklıklar, bağlar ve bahçeler, yerine göre de meşelik ve iklim koşullarına uygun başka ağaçlar süsler  Yerel isimlendirmeyle, aluça, cunul, dağum, horum dutu, kozik, lollik, mazuk, mığirik, palut, mormorik, arduç, azdur, cevüz, hajik, payam, sumağ, yılğın, yöre ye özgü ağaçlardır  Çemişgezek yöresin de yerel isimlendirmeyle, anuh, bıtırağ, burçağ, çaşur, çirpoz, çordik, diboynaşi, gajir, geven, godem, gorunga, göregelem, gulik, kuzikulağı, i rahan, kenger,keven, kez, perper, badınç, südlügen, tahtik, tort, yarpuz, yemlik ve çaşır mantarı gibi bitki türleri vardır  ÇEMİŞGEZEK'İN İKLİM ÖZELLİKLERİ Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan Çemişgezek'de hakim iklim tipi karasal iklimdir  Çemişgezek eskiden bu iklim yapısı gereği yazları oldukça sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve kar yağışlı geçerken, Keban Baraj Gölü'nün teşekkülünden sonra iklimde büyük bir yumuşama olmuştur  Bugün göl kenarında bulunan köylere kışın hemen hemen hiç kar yağmamakta ve don olaylarına nadiren rastlanmaktadır  Bu özelliği sebebiyle ilçe topraklarında hemen hemen bütün meyve ve sebze çeşitleri yetiştirilmektedir  EKONOMİK YAPI Ekonomi özellikle küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine ve tahıl üretimine dayanır  Ekili alanları yaklaşık %90'ı tahıl ekimine ayrılmıştır  TARIM Ovada başta arpa, buğday olmak üzere tahıl ve soğan yetiştirilir  Eskiden az miktarda mahlut ve darı da ekilirdi  Son yıllardaki istatistikler bu tahıl türlerinin artık ekilmediğini gösteriyor  Vadi tabanında meyve ve sebzecilik yapılır  Ceviz ve fıstık üretimi önemlidir  Merkez ilçede toprağın kısıtlı olması sebebiyle sebze üretimi de bireylerin kendi ihtiyacı kadar düşünülür    Bunların yanı sıra meyvecilik dalında Çemişgezek ilçesi kendi ihtiyacını karşılar  Merkez ilçe ve yakın köylerinde dut başta olmak üzere elma, ceviz, ve diğer bölgesel iklime yatkın meyveler üretilir  Kurutularak kış ayları yenen dutu Çemişgezek'in simgesi durumundadır  Çemişgezek çevresindeki köylerinde dikili alanlar arasında bağcılık da yapılır  2000 yılından sonra ilçe merkezi başta olmak üzere bağcılık daha yoğunluk kazanmıştırâ?¦ Ağaç sayısı bakımından badem, armut, elma, ceviz ve dut daha fazladır  Kuru sebzelerden patates ve soğan yetiştirilir  HAYVANCILIK Hayvanlar ilkbaharla birlikte, kuzeydeki yaylalara çıkartılır ve sonbahara değin burada otlatılır  İlçeye bağlı dağ köyleri geçimlerini bu tür hayvancılıkla sağlamaktadır  Koyunun yanı sıra kıl keçisi ve sığır yetiştiriciliği de yaygındır  İlçenin çevresinde ki köylerde daha çok küçükbaş hayvan yetiştirilmektedir  Bunun dışında bir çok ailenin kendine yetecek kadar büyükbaş hayvanı bulunmaktadır  Bitki örtüsü elverişli olmasına karşın, ticari arıcılık yeni yeni gelişmektedir  Hayvan varlığı içinde küçükbaş hayvanlar daha fazlalıktadır  Buna karşılık büyükbaş hayvanların sayısı azdır  Küçükbaş hayvancılıkla uğraşanların çoğu, Dağı'ndaki yaylalara çıkarlar ve Kasım başlarında yaylalardan ayrılarak,elde ettikleri hayvancılık ürünlerini kent ve kasabalara satarlar  arıcılıkta yapılır ve yüksek nitelikli bal üretilir  Keban Baraj Gölü üzerinde küçük çapta balıkçılık yapanlar bulunmaktadır  Bunlarda ancak ilçenin ihtiyacını karşılamaktadır  (Gısrah , kurik , camuz , düge , mozik , çepiç , diştir , gıdik , hasi , korik , şüşek , tohli , enik , kutik , ceyik , garaceyik , gıragıra , mari , cücük , verik , ) TİCARET Ticari faaliyetler genellikle hayvan alım satımı, hayvansal ürünler, bazı zirai mahsuller ve küçük el sanatlarının pazarlanması şeklindedir  EL ZANAATLARI Kilim dokumacılığı, eskiden beri sürdürülen bir ekonomik etkinliktir  BAYRAMLAR RAMAZAN BAYRAMI Ramazan başlamadan 15 - 20 gün önceden kadınlar evlerde temizlik adına yoğunluk yaşarlar  Ramazanın birinci akşamı 30 gün zikir etsin diye döğme pilavı pişirilerek yenir  Sahurlara Ramazan davulcusunun ve zurnacısının sesiyle kalkılır  Eskiden her evde su bulunmadığı için iftara yakın çeşmelerden soğuk sular getirilir ve soğuk kalması için su kabağının içine konup bekletilirdi  Bu ay da fakir fukara ya iftarlık-sahurluk yemekler götürülür ve iftar davetleri verilir  Fitreler verilir, zekatlar bu ayda yoğunlaşır  Evlerde cüz okunur  Kur- an hatmedilir  Ramazan da çocuklar da büyüklerine özenerek oruç tutmak isterler  Büyükler de onların bu isteklerini karşılıksız bırakmaz ve çocuklara "tekne orucu" tuttururlar  Bunun anlamı çocukların öğleye kadar oruç tutmalarıdır  Böylece sevinçleri kursaklarında kalmamış olur  Bayram yaklaştığında da yeniden bir temizlik yapılır  Bayrama gelenlere ikram etmek üzere börek, tatlı, dolma yapılır  Bayram öncesi alışveriş yapılır, bayramlıklar alınır ve eksikler tamamlanır  Bayram sabahı erkenden kalkılır  Erkekler bayram namazına gider  Namazdan sonra mezarlıklar ziyaret edilir ve ölülerin ruhuna Kur' an okunur  Bu arada kadınlar da evde sofrayı hazırlar  Mezarlık dönüşü eve gelinirken yakınlardan birkaç kişi de getirilir  Eve gelince hemen sofraya oturulur  Yemekten sonra büyüklerin elleri öpülür  Bu sırada çocuklara şeker ve para verilir  Bundan sonrada büyüklerin, dost ve akrabaların evleri ziyaret edilir  Küs insanlar barıştırılır  KURBAN BAYRAMI Ramazan bayramında olduğu gibi 15-20 gün önceden evlerde temizlik ve muhtelif hazırlıklar yapılır  Kurbanlıklar alınır  Kurbanlığa kına yakılır  Bu arada kadınlar da ellerine kına yakarlar  Bayramın birinci günü erkekler bayram namazına gider  Namazdan sonra eve gelerek kurban kesilir  Kurban etleri iki ye bölünür  Üçte ikilik kısmı fakirlere ve komşulara verilirken kalan kısmı da eve bırakılır  Kurban kesildikten sonra yakınların evleri ziyaret edilir  Küsler barıştırılır ASKERLİK Gitmeden birkaç gün önceden yakınları tarafından askere gidecek kişiye davetler verilir, Vatan i görevini yapmak için büyük heyecan yaşayan genç, dost- arkadaş ve ailesi gibi yakınlarından helallik ister  Helallik istemeye gelen asker adayına, büyükler tarafından bahşiş verilir  Bir erkeğin hayatında üç önemli husus vardır  Bunlar sırası ile sünnet, askerlik ve evliliktir  Askerliğini yapmamış erkeğe olumlu gözle bakılmaz  Askerliğini yapan, evliliğe hak kazanmış sayılır  Askerlik aynı zamanda Peygamber ocağıdır  Anne ve baba oğlunu yetiştirip askere gönderdiği için gurur duyar  Fakat uzun sürecek bir ayrılığında sıkıntısını çeker  Bunu da oğlu üzülmesin diye belli etmez  Son gece, annesi tarafından askerin eline kınalar yakılır  Gitmesine bir gün kala askerin evi yakınlarıyla dolar  Eğlenceler düzenlenir, hareket saatinde davullar zurnalar çalınırâ?¦ SÜNNET Çocuğun sünneti ilkokulu bitirinceye kadar olan zaman içinde yapılır  Çocuğa bir de küvre tutulur  Küvre olmak için çocuğun babasına eşi hamile iken ya da doğum yaptıktan sonra çocuğun küvreliğine talip olduğu ve başka kimseye söz vermemesi tembihlenir  Küvrenin görevi sadece sünnet olacak çocuğu kucaklamaktan ibaret değildir  Oldukça sorumluluk getiren bir görevdir  Küvre çocuk olduktan sonra görmeye gittiğinde bir lira (Altın), çocuk takımı, anne ve babasına birer elbise götürülür  Artık küvre akrabadan sayılır  Büyük kıymet verilir  Aileler arasında ki bağlar bu Peygamberlik dostluğu sayesinde daha da kuvvetlenir  Çocuğun sünneti bir düğün havasında geçer  Günler öncesinden hazırlıklar yapılır  Bu hazırlıklar; kazanlarda yemekler pişirilir, tatlılar börekler açılır  Akrabalar, komşular ve dostlar davet edilir  Çocuğun yatacağı yer hazırlanır ve süslenir  Davete icabet sünnet olduğundan davetliler kendilerini sünnet evine gitmeye sorumlu hissederler  Bunlarda sünnet evine imkanları ölçüsünde hediye götürürler  Sünnet günü küvre ye bir adamla kuzu gönderilir  Küvre ise aynı kuzuya bir koç katarak sünnet evine getirir  Küvre geldikten sonra çocuk atla (günümüzde araba ile)gezdirilir  Eve geldikten sonra çocuk küvre nin kucağına verilir ve sıkıca tutulur  Bu sırada Salavat -ı Şerife getirilirken sünnetçi de işini görür  Sünnet bittikten sonra bir tepsi dolanır  Önce küvre, sonra çocuğun babası, akrabaları, komşuları ve dostları para atarlar  Bu paranın büyük bir kısmı sünnetçiye aittir  Sünnetten sonra sünnet yemeği verilir, mevlit okunur, mevlit ün ardından çalgılı eğlence yapılır  Bu eğlence ailenin durumuna göre bir ya da üç gün sürer  Sünnetçi düğünde bir gün kalır, çocuğun merhemlerini değiştirir  Eskiden merhem bulmak ve almak olanağı olmadığı için un gibi öğütülmüş bazı ağaç kabuklarından merhem yaparak yaralar pansuman edilirmiş  Sünnet ten üç ya da beş gün sonra küvre tekrar çocuğu görmeye gelir  Bu gelişinde de çocuğa hediye getirir  Çocuğa ve ailesine geçmiş olsun ve hayırlı olsun dileğinde bulunur  Çocuk iyileştikten sonra çocuğun anne ve babası küvreyi görmeye gider  Küvrenin yaptığı masrafın bir buçuk katı hediye götürürler  ÖLÜM Cenaze çıkan evde üç gün taziye yapılır  Kadınlar taziyeleri ölü evinde kabul ederken, erkekler taziyelerini bir yakınlarının evlerinde yaparlar  Taziyelerin yapıldığı üç gün süresince ölü evinde yemek pişirilmez  Yemekler komşu ve akrabalar tarafından getirilir  Ayrıca ölü evinin işleri de komşular tarafından yapılır  Taziyeye gelenler başsağlığı diledikten sonra merhumun ruhuna fatiha okurlar  Ölenin iyiliklerinden bahsedilir, cenaze sahiplerine sabırlar dilenir ve kalkılır  Cenazenin defnedilmesini takip eden ilk Cuma günü de taziyeye gidilir  Bu cumada ayrıca mevlit de okutulur  Kırkıncı güne kadar ise her gün Yasin-i Şerif okutulur  Kırkıncı gün yemek verilir, helvalar ikram edilir  Komşular, akrabalar davet edilir ve ölünün ruhu için ikramlarda bulunulur  Daha sonra 52  gecede ölünün etinin kemiğinden ayrılacağına inanılır ve bu ayrılmanın kolay olması için bu gece de Kur-an okutulur  Ölünün defin işlemi imamların nezaretinde dini esaslara uygun olarak yapılır  İlçe merkezinde ölünün üstü salla örtüldükten sonra üzerine toprak atılır  Köylerde ise sal yerine tahta parçaları kullanılır  Ölünün elbiseleri evde bırakılmaz , fakirlere dağıtılır  Cenaze sırasında özellikle kadınlar yüksek sesle ağıt yakarlar  Bunlardan birkaç örnek vermekle yetiniyoruz  GELENEKSEL ÇEMİŞGEZEK MUTFAĞI Çemişgezek mutfağı oldukça zengin yemek çeşitlerine sahiptir    Geleneksel Çemişgezek mutfak kültürü, Türk, Arap, Fars ve Ermeni mutfak kültürünün izlerini taşır  Mevsime, yörenin özelliklerine ve ürettiği ürünlere göre şekillenen yemek çeşitlerinin bir çoğu yalnızca bölgeye hastır  Özellikle kırsal kesimde hatta şehirde bile yöreye özgü çok güzel ekmekler yapılır  Bu ekmeklerden en ünlüsü ve en lezzetlisi güz mevsiminde yapılan ve bütün bir kış hiç bozulmadan kalabilen Tandır Ekmeğidir  Yemekler çoğunlukla yer sofralarında yenilir  Büyük başlamadan ve besmele çekilmeden yemeğe kaşık vurulmaz  Eskiden bütün yemeklerde tereyağı kullanılırdı  Günümüzde ise hem köylüler hem de şehirliler çoğunlukla nebati yağ kullanılır ve bu karışım sos vazifesi yapar  YÖREMİZE ÖZGÜ BAZI YEMEKLER GÖMME Yöremizde hazırlanan en eski yemeklerden olan gömme değişik hazırlama ve servis şekillerine göre zılfet, borani, parğaç, deve lokması gibi isimler alırlar  Ayrıca bulgurlu ve içli gömme çeşitleri de mevcuttur  Malzemesi: 1kg un, 1kg ayran veya yoğurt, 500gr  tere yağı, 2 baş sarımsak Yapılışı: Özellikle kış mevsiminde yapılan, ilçemize özgü bir yemek çeşididir  Asıl gömme, killi bir topraktan yapılmış özel bir ocakta pişirilmekle beraber bazen iki saç arasında da pişirilir  Hazırlanan hamura (mayasız olacak) ocağın büyüklüğüne göre kalın ve yuvarlak bir ekmek şekli verilir  Kızgın ocağın tabanı temizlendikten sonra ocağa konur, üzerine saç kapatılır, ateş örtülür ve pişirilmeye bırakılır  İyice pişirilen ekmek çıkarılıp soğutulduktan sonra, orta kısmı tabak şeklinde oyulup ekmekler ufaltılır (küçük küçük doğranır) oyulan kısma yerleştirilir  Kenarlarına sarımsaklı yoğurt dökülür  Gömmenin üst kabuğu yuvarlak şeklinde kesilerek ortası delinir  Ufalanmış gömmenin üst tepesine konur üzerine eritildiği kızgın tere yağı dökülür  Ayranlı Çorba Malzemesi: 1 kg ayran, 1 kaşık tuz, bir kaşık (avuç) un, 1 adet yumurta, 500 gr  döğme, 1avuç nohut,Reyhan veya yarpuz(yabani nane)  Yapılışı: Bakır bir tencere içine ayran konarak içine un, tuz,yumurta sarısı ilave edilir ve iyice karıştırılır  Kaynayıncaya kadar tahta kaşıkla karıştırılmaya devam edilir  Önceden ıslatılmış nohut ilave edilir  Nohut biraz piştikten sonra döğme katılır, 20-30 dakika kaynatıldıktan sonra yarpuz (yabani nane) konur  Taze yarpuz daha iyi tat verir  Mevsim kış ise kuru nane karıştırılır  5 dakika daha kaynatılır  Soğuk servis yapılır  Keledoş Malzemesi:Kurut ayranı,soğan,kavurma,yağ,tandır ekmeği veya yufka ekmeği  Yapılışı:Soğan halka şeklinde doğranır,kavurma,yağ ve salça ile kavrulur  Üzerine yavaş yavaş kurut ayranı dökülerek kaynayıncaya kadar karıştırılır  20 dakika pişirilmeye bırakılır  Bir sahan içine ekmeği veya pişmiş yufka ekmeği (yörede fetir ekmeği de denir) doğranır  Küçük parçalar halinde doğranmış ekmeğin üzerine dökülür  Sabah kahvaltısında yenir  Kurut Törede yoğurt ikinci kez pişirilir  Süzeklere (bez) konur,suyu iyice alındıktan sonra güneşte küçük topaklar halinde kurutulur  Büyüklüğü yumurta kadardır  Kış mevsiminde ayran haline getirilerek çorba,keşkek, keldaş için kullanılır  Halk arasında çurtan olarak ta adlandırılır  BINBAR DOLMASI Malzemesi:Küçük baş hayvan bağırsağı (temizlenmiş şekli ile),ince bulgur,tuz,tahta tokmakla tahtada dövülmüş kıyma,baharat,reyhan  Yapılışı:Bulgur,kıyma,salça,baharat,reyhan bir kap içinde su ile karıştırılarak az sulu bir şekilde temizlenmiş bağırsakların iç kısmı dışa gelecek şekilde doldurulur  Uçları bağlanır ve bakır tencerede mantız üzerinde kömür ateşi ile haşlanarak pişirilir  Pişme işleminden sonra tavada ısıtılmış yağda kızartılır  Kızartma işleminden sonra küçük parçalar halinde (dolma şekli bozulmadan) doğranarak servis yapılır  DÜĞÜN ÇORBASI Kemikli et haşlanır  İyice haşlandıktan sonra doğranmış soğan eklenir  Tekrar karıştırılır  Islanmış nohut eklenir,ateşte pişirilmeye bırakılır  İyice piştikten sonra ocaktan indirilir ve yenmeğe hazır hale gelmiş olur  EŞKENE-İŞKENE Malzemesi:Yufka ekmek,haşlama suyu (soğan,kavurma,tavuk eti,patates)  Yapılışı:Pişirilmiş yufka ekmeği doğranarak tepsiye konur  Üzerine bol soğanlı,kavurmalı haşlama suyu dökülür  Bazen yufka ekmeği yerine kurumuş ekmek parçaları da kullanılır  Taş Ekmeği Malzemesi:Un,yumurta,su,tereyağı,şeker,tuz  Yapılışı:Un,su,yumurta,tuz bir kapta karıştırılır  Bulamaç haline getirilir  Kızgın taş veya saç yağlı bezle temizlenir  Bulamaç kepçe ile üzerine dökülür  Taşın üstündeki ekmekler piştikten sonra bir tepsiye alınarak üst üste dizilir  Baklava dilimi doğranır  Üzerine şeker şerbeti ve tereyağı dökülür  Yemek servise hazırdır  PATİLE Ekmek hamuru oklava ile açılır  İçine çökelek,soğan,maydanoz veya kavurmalı bulgur serilir  Ekmek hamuru ikiye katlandıktan sonra üçgen şeklindeki görüntüsüyle saçta pişirilir  Bu şekilde yenebileceği gibi ekmekler doğranarak üzerine eritilmiş tereyağı dökülerek de yenir  Köfte - içli köfte Malzemesi:Bulgur, un, kıyma veya kavurma,tuz, soğan, baharat Yapılışı:Bulgur suda az kaynatılarak yumuşatılır  Yumuşayan bulgura leğende biraz un karıştırılarak yoğrulur  Bir baş soğan doğranarak kıyma veya kavurmaya karıştırılır  İsteğe bağlı olarak baharat kullanılabilir  Bu iç hazırlandıktan sonra bulgur ceviz büyüklüğünde topaklar haline getirilir ve baş parmakla içi açılır  Hazırlanan kıymalı, soğanlı iç doldurulduktan sonra topak bulgurun ağzı kapatılır  Hazırlanan köfteler kaynatılmış suya bırakılır  Yaklaşık on dakika kaynadıktan sonra ocaktan indirilir  Bu köfteler bütün olarak yenebileceği gibi bir sahanda doğranarak üzerine tereyağı dökülerek de yenebilir  T A T L I L A R Kül Gömbesi (Ocak Gömbesi) Hamur mayasız olarak teşt'te yoğrulur  Ocağın tabanında pişirilir  Önce ocakta ateşi iyice yakılır  Sal (ocağın tabanı)kızınca ateş çekilir  Tabanı ıslak bir çaputla silinir  Süpürüldükten sonra hamur sal üzerine serilir ve üzerine saç konur  Saçın üzerinde tekrar ateş yakılır  Ekmek sal ve üstteki saçın ısısıyla pişer  Bu ekmek çıkarıldıktan sonra ya olduğu gibi yenir veya üst kapağı (kabuğu) oyulup yumuşak kısmı çıkartıldıktan sonra içine tere yağ dökülür, kapağı tekrar kapatılır  Bu şekilde kurabiye gibi olur  Değirmen Poğaçası Değirmende sıra beklerken ekmek biter de köyden ekmek gelmezse değirmendeki undan pağaç denen bir ekmek yapılarak yenir  Un  , ağaçtan yapılmış hamur teknesinde yoğrulur  Kenarlarına pürüzlü siyah volkanik taşlar (bazalt) dizilmiş olan ocakta odun yakılır  Bir taşda serbest olarak ateşin üzerine konur  Taşları kızdırdıktan sonra ateş temizlenir  Taşların büyüklüğünde pide gibi top top edilmiş hamur bu kızgın taşların üzerine vurulur (yapıştınlır)  Üzerine de aynı taştan bir kapak kapatılır  Böylece ekmek pişer  Pişen ekmek soğuk sıva taşı ile alınır  Bu ekmek tuzsuzdur  Çok lezzetli olduğundan değirmenden dönenden pağaça umarlar (beklerler)  Yumurtalı Tepsi Kumbiği Un, sütve yumurta ile hamur yoğrulur  Baklava biçimi verilip tepsiye yerleştirilir  Üzerine bir miktar çörek otu, küncu (susam) ekilerek köz üzerine konur  Üstü ekmek pişirme saçı ile kapatılır  Saçın üzerinde de ateş yakılır  Hamur iki ateş arasında pişer  Hırınç Un, ılınmış suya azar azar dökülerek karıştırılır  Tuz eklenir yoğurt kıvamına getirilir öte yandan ocağın üzerine saç yerleştirilir ve çaputla yağlanır  Yoğurt kıvamındaki cıvık hamur bir ağaç veya bakır cemce (çömçe) ile kızgın saç üzerine dökülür  Saca yayılan hamur bir müddet sonra pişer  Piştikten sonra tepsiye alınır ve üzerine bir miktar su ile ısıtılmış sarımsaklı yağ dökülür  Yumuşak bir yemek olur  Kuymak (Bulamaç) Ilık suya un çalınır  Ateş üzerinde pişirilip kaplara dökülür  Üzerine kaşıkla çukurlar yapıp içlerine kızartılmış tereyağı dökülür  Tatlı olması istenirse yağa şeker, bal veya pekmez katılır  Erişte Pilavı Erişte önceden saç üzerinde kavrulur  Pişirileceği zaman sıcak suda haşlanır, suyu süzülür  Yağla kızartılan kavurma üzerine dökülerek yenir  Su Böreği İnce una iyi açılması için bir miktar zeytinyağı karıştırılır, honça üzerinde oklava ile açılır  Açılan yufkalar kaynar suya batırılıp süzüldükten sonra tepsiye düzgün olarak kat kat yerleştirilir  Yufka katları arasına erimiş yağ, peynir, maydanoz, nane konur, az biber ekilir  Tepsi üzerine ikinci bir tepsi kapatılarak köz üzerinde pişirilir  Bişi Yumurtaya yoğurt kıvamına gelinceye kadar un çalınır  Tavada erimiş tereyağı veya zeytinyağı üzerine kaşıkla dökülerek pişirilir  Çatal, kaşıkla alınarak tabaklara konur, toz şeker ve tatlı ile yenir  Kalbur Hurması Un, süt, yumurta ile hamur yoğrulur  Hamura hurma biçimi verilir, kalburun gözlerine bastırarak damgalanır  Bakır tavada pişirilir, sade yağlı kurabiye haline gelir  Tabağa konurken üzerine şeker ezmesi veya bal şerbeti dökülür  Kumaşlı Çorbası Undan hamur yaparlar, fındık büyüklüğünde şekillendirirler  İrmik denen mercimek ve döğme kırıkları ile çorba pişirilir  Mahluta Çorbası Bir ölçek yarma,iki ölçek su, bir çay bardağı çekilmiş mercimekten yapılır önce su kaynatılır,kaynayan suya yarma ve mercimek katılarak pişirilir  Tencere indirilmeden tavada kızartılmış tere yağ dökülür, bir miktar daha ateşte tutulur  Şakka Çorbası Şakka' ya mercimek katarak kışın yapılan bir çorbadır  Hazırlop Köftesi Culbant köftesi de denir  El değirmeninde öğütülmüş mercimek ve culbant ıslatılır, un katılarak yoğrulur içerisine soğan doğranır, maydanoz konur, yoğrulup hamur edilir Elle sıkılır, silindir şeklini alır, üzerinde beş parmağın İzi kalır  Kazana yerleştirilip pişirilir  Kırmızı biber yağda terbiye edilerek üzerine dökülür  DÜĞÜN ADETLERİ Çemişgezek ve köylerinde düğünlerle ilgili adetler bölge bölge farklılıklar arz eder  Şavak köylerinde, ova köylerinde, nahiye köylerinde ve dağ köylerinde hep farklı uygulamalarla karşılaşılır  Bu çalışmada ilçe merkezindeki gelenekler esas alınmış, ancak zaman zaman bazı köylerden de örnekler verilmiştir  Kız İsteme Kız isteme ile ilgili prosedür yüzyıllardır hemen hemen hiçbir değişikliğe uğramamıştır  Önce erkek çocuk sahibi olan aile kendi aralarında bu konuyu görüşürler  Çevrede oğullarına münasip bir kıza talip ılur ve durumu oğullarına bildirirler  Oğlanın fikrini almak yakın dost ve akrabalara bırakılır  (Anne ve ablaların bu konuda etkileri fazladır)Erkek aile ve yakınlarının fikirlerini onaylarsa kızın fikrini öğrenmek için kıza yakın kişilerce ağzı aranır  Kızdan da müsbet cevap alınırsa kız evinden hayırlı iş için gün istenir  Belirlenen günde iki tarafın da sevip saydığı birkaç kişi ile oğlanın anne ve babası kız evine gider ve kızı anne ve babasından isterler, kız evi bunu hemen kabul etmez, kıza soralım, akrabalarımıza soralım, ailemize danışıp size öyle cevap verelim der  Eğer kız evinin cevabı kesin red değilse dilbağı denilen bir emanet (elbiselik, altın, kolonya, yüzük vb  )bırakılır  Böylece kesin karar verilinceye kadar kızın başkaları tarafından istenmesi önlenmiş olur  Kızın ailesi bu konuyu kızın görüşünü de aldıktan sonra aralarında görüşür ve hepsi uygun bulursa oğlan evine haber salınır  Belirlenen günde erkek tarafı yine bir heyetle kız evine gelir  Damat adayı bu heyette bulunmaz, onun yerine bir arkadaşı vekil olarak katılır  Bir süre sohbet edildikten sonra Allah'ın emri, Peygamberin kavli ile kız babasından istenir  Bu arada gelin adayı misafirlere kahve servisinde bulunur  Bu vesile ile gelen heyet gelin adayını daha yakından görmüş olur  Bir taraftan kız ailesinin gücüne göre gelenlere yiyecek ikramında bulunulurken diğer taraftan ağır nişan için getirilen eşya ve ziynetler açılır ve kız ailesine teslim edilir  Bundan sonra damat adayının vekili kalkarak orada bulunanların ellerini öper ve kız isteme merasimi sona erer  Bu vesile ile yeni bir akrabalık kurulmuş olur ki buna hınamilik denir  Kaynak : Wikipedia | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |