02-22-2008
|
#1
|
gülgüzeli
|
Namaz Son An'a Birakilirsa...
Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında: "Oğlum namaz hiç bu vakte bırakılır mı?" Anneannesinin yaşı yetmişe dayanmış, ama ezan okunduğu vakit yerinden sıçrar, yaşından beklenmeyecek bir hızla abdestini alır ve namazını kılardı
Kendisi ise, nefsini bir türlü yenemiyordu Ne oluyorsa, hep  Namaz son dakikalara kalıyor, bu sebeple namazını alelacele eda ediyordu Bunu düşünerek kalktı yerinden, gözü saate kaydı Yatsı ezanının okunmasına on beş dakika kalmıştı Başını her iki yöne pişmanlıkla sallayarak,
"Yine geciktirdim namazı " dedi kendi kendine Kıvrak hareketlerle abdestini aldı ve daha elini yüzünü tam kurulamadan kendisini odasına attı Mecburen, hızlı hareketlerle namazı eda etli Tesbihatını yaparken anneannesini düşünmeden edemedi "Bu halimi görse, tatlı-sert kızardı yine bana " dedi
Çok seviyordu onu
  Hele öyle bir namaz kılışı vardı ki, onu hep bir gökkuşağı hayranlığıyla seyrederdi Namazda öyle bir mahviyeti vardı ki  hicabından renkten renge girerdi
O gün akşama kadar derse girmişti Müthiş bir ağırlık vardı üzerinde Duasını yaparken, başını ellerinin arasına alıp secdeye durdu Namazdan sonra bir süre bu şekil tefekkür etmeyi severdi Gözleri kapanır gibi oldu "Ne kadar da yorulmuşum " dedi Daldı gitti öylece   
Kıyamet kopmuştu Mahşeri bir kalabalık vardı Her yön insanlarla doluydu Kimi dona kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafı izliyor; Kimi sağa sola koşturuyor, kimisi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında bekliyordu Yüreği yerinden fırlayacak gibi atıyor, adeta kafesinden kurtulmaya çalışıyor,soğuk soğuk terler döküyordu Hayattayken kıyamet, sorgu sual ve mizan hakkında çok şey duymuş ve ahiret hayatı adına bu kavramlar kendisi için köşe taşı olmuşlardı Ama mahşer meydanında ki ürperti, korku ve bekleyişin bu denli dehşet vereceğini düşünmemişti
Hesap ve sorgu devam ediyordu Bu arada onun ismini de okudular Hayretle bir sağa, bir sola baktı "Benim ismimi mi okudunuz?" dedi dudakları titreyerek    
Kalabalık birden yarılmış, bir yol olmuştu önünde, iki kişi kollarına girdi Mahşer meydanının vazifelileri oldukları belliydi Kalabalık arasından şaşkın bakışlarla yürüdü Merkezi bir yere gelmişlerdi Melekler her iki yanından uzaklaştılar Başı önündeydi Bütün hayatı, bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden  " Şükürler olsun " dedi, kendi kendine ve devam etti;" Gözlerimi dünyaya açtım,Hep hizmet eden insanları gördüm Babam sohbetlerden sohbetlere koşuyor, malını İslam yolunda harcıyordu Anneni eve gelen misafirleri ağırlıyor, yemek sofraların biri kalkıp , bir yenisi kuruluyordu
Ben ise, hep bu yolda oldum İnsanlara hizmete çalıştım Onlara Allah'ı anlattım Namazımı kıldım Orucumu tuttum Farz olan ne varsa yerine getirdim Haramlardan kaçındım "Kirpiklerinden aşağı gözyaşları dökülürken, "Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorum " Diyordu Ama bir yandan da "O'nun için ne yapsam az, Cennet'i kazanmama yetmez " Diye düşünüyordu Tek sığınağı Allah'ın rahmetiydi Hesap sürdükçe sürdü Boncuk boncuk terliyordu Sırılsıklam olmuş, zangır zangır titriyordu
Gözleri terazinin ibresindeki neticeyi bekliyordu Sonunda hüküm verilecekti Vazifeli melekler ellerinde bir kağıt, mahşer meydanında ki kalabalığa döndüler Önce ismi okundu Artık ayakları tutmaz olmuştu Neredeyse yığılıp kalacaktı Heyecandan gözlerini kapamış, okunacak hükme kulak kesilmişti Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi
Kulakları yanlış mı duyuyordu? ismi cehennemlikler listesindeydi Dizlerinin üstüne yığıldı Hayretten dona kalmıştı
" Olamaaaazzzz " diye bağırdı Sağa sola koşturdu "Ben nasıl Cehennemlik olurum? Hayatım boyunca hizmet eden insanlarla birlikle oldum Onlarla beraber koşturdum Hep rabbimi anlattım " Diyordu
Gözleri sağanak olmuş, titrek vücudunu ıslatıyordu Vazifeli iki melek kollarından tuttu Ayaklarını sürüyerek ve kalabalığı yararak alevleri göklere yükselen Cehennem'e doğru yürümeye başladılar Çırpınıyordu Medet yok muydu? Bir yardım eden çıkmayacak mıydı?
Dudaklarından kelimeler kırık dökük, yalvarmayla karışık döküldü 
"Hizmetlerim 
Oruçlarım   
Okuduğum Kur'anlar     
Namazım   
Hiçbiri beni kurtarmayacaktın?" diyordu
Bağıra bağıra yalvarıyordu Cehennem melekleri onu hiç sürüklemeye devam ettiler Alevlere çok yaklaşmışlardı Başını geriye çevirdi Son çırpınışlarıydı
Resülullah,
"Evinin önünde akan bir ırmak içinde günde beş defa yıkanan bir insanı o ırmak nasıl temizler, günde beş vakit namazda insanı günahlardan öyle temizler " Buyuruyordu
"Oysa ki benim namazlarım da mı beni kurtarmayacak?" diye düşünüyordu
" Namazlarım    Namazlarım   Namazlarım " diye diye hıçkırdı
Vazifeli melekler hiç durmadılar Yürümeye devam ettiler; Cehennem çukurunun başına geldiler Alevlerin harareti yüzünü yakıyordu Son bir defa dönüp geriye baktı Artık gözleri de kurumuştu Ümitleri sönmüştü Başını öne eğdi İki büklüm oldu Kollarını sıkan parmaklar çözüldü Cehennem meleklerinden birisi onu itiverdi Vücudunu birden bire havada buldu Alevlere doğru düşüyordu Tam bir iki metre düşmüştü ki, bir el kolundan tuttu Başını kaldırdı Yukarıya baktı Uzun beyaz sakallı bir ihtiyar onu düşmekten kurtarmıştı kendisini yukarıya çekti Üstündeki başındaki tozu silkerek ihtiyarın yüzüne baktı
"Sen de kimsin ?" dedi
İhtiyar gülümsedi:
" Ben senin namazlarınım "
"Neden bu kadar geç kaldın?
Son anda yetişim?
Neredeyse düşüyordum " dedi
İhtiyar yüzünü gererek, tekrar güldü; Başını salladı;
" Sen beni hep son anda yetiştirirdin, hatırladın mı?
Secdeye kapandığı yerden başını kaldırdı Kanter içinde kalmıştı Dışarıdan gelen sese kulak kabarttı Yatsı ezanı okunuyordu Bir ok gibi yerinden fırladı Abdest almaya gidiyordu "
__________________
|
|
|