08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Macaristan'a Semazenlerle Giren Ordu
Macaristan'a semazenlerle giren ordu
acaristan'a semazenlerle giren ordu[/url]
Konya semâzenbaşı Fahri Özçalık ile semazen Abdülkadir Dikici beyler, bana gönderdikleri mektupta diyorlar ki:
Geçtiğimiz yaz ayları sonuna doğru Macaristan'dan bir bey ve hanımı, tercümanları vasıtasıyla Konya'ya gelerek bir Mevlevî dervişine hediyeler vermek ve tanışmak istemişler Âcizane dervişliğimiz olmamasına rağmen bunlarla ilgilenmemiz için bizi görevlendirdiler Macar misafirlerle Mevlânâ Türbesi'nde randevulaştık  Ancak onlar erken gelip Selimiye Camii'ne gitmişler Orada olduklarını öğrenince onlarla orada ilk görüşmemizi yaptık Agostan Riesner isimli Macar, bize karşı çok muhabbetli davranıyor ve çok mutlu olduğunu sık sık tekrarlıyordu Kendisi Türklere ve İslamiyet'e saygı duyan bir gayrimüslimdi Macaristan'dan Konya'ya getirdikleri Tısza ırmağının suyunu, toprağını ve çiçek yapraklarını hediye olarak bize verdiler
İlişikte hazırlamış oldukları bunlarla ilgili yazı ve resimleri dosyalayıp getirdiler Biz de olduğu gibi size gönderiyoruz
Selimiye Camii'ndeki sohbetimizde kendilerini kutsamamızı istediler Ben bunun yerine duada bulunacağımızı bildirerek cami imamı Mevlüt hocayı davet ederek hep birlikte duada bulunduk Tekbirlerle duamıza onlar da kıbleye dönüp el açarak katıldılar Cenab-ı Allah, hidayet nasip etsin inşaallah Macar misafirimiz çok mutlu olduğunu ve duadan sonra sanki yeniden doğmuş gibi hissettiği bildirdi
Macaristan'daki Gülbaba Türbesi'nin yanındaki Pech Mevlevihanesi ve caminin açılması ve üzerindeki haç işaretinin indirilerek yerine hilal takılması için oradaki belediyeye müracaat ettiğini; ancak belediye başkanının bunu kabul etmediğini, bu yüzden kısa süre sonra kendisine felç geldiğini söyledi Bizlerden bu caminin açılması için destek beklediğini ifade etti
Osmanlı'nın Macaristan'a girdiği anda önde bulunan Mevlevî dervişlerinin sema ederek şehre girdiklerini, bu şehirde bulunan Macarların bu görkemli girişi "Size bir zarar vermek için değil, sevgi ve barış getirdik" diye algıladıklarını ve bundan çok mutlu olarak hemen onlara kucak açtıklarını bildirdi
Yaklaşık üç saatlik Konya ziyaretlerini tamamlayıp Antalya'ya hareket eden bu Macar dostlarımız için sizlerden de hayra vesile olmaları için destek istiyoruz
Fahri ve Abdülkadir beylerin mektubundaki ifadeler burada bitiyor Öbür taraftan, Agostan Riesner ve eşinin verdikleri yazı ve resimler "AKRABA DİPLOMASI" adını taşıyor Çok güzel bir kağıda itina ile yazılmış el yazısı ile yazılar yazmış, pullar yapıştırmışlar Çoğunu, ellerinde Türk bayrakları ile çektirdikleri fotoğraflarını ayrı sayfalara yapıştırıp değerlendirme yazıları yazmışlar
Bu Macar dostlar, Osmanlı ordusunun önündeki semazen dervişlerin güzel anlayışlarını araştırıyorlar Kendilerine İkinci Dünya Savaşı'nda bile kin ve nefretle davrananların bir şâhidi olarak, geçmişe yöneliyor ve "Neydi bizden herkesi kılıçtan geçirme hırsıyla saldırmalarına karşılık, gâlibâne ve hâkimâne ülkemize geldikleri halde bizimkilerin çaresizliği karşısında o vicdan sahibi dervişleri ve Osmanlı askerlerini ağlatan ve onları himayeye sevk eden duygunun kaynağı?" diye soruyorlar Sonra da diyorlar ki: "Biz Hatvan şehrinde katliama uğrayan, kadın, çocuk ve yaşlıların yani Hun Türklerinin mezarlarının ortasına oturduk, Allah'tan barış için dua ettik Siz de kardeşlerim, Allah'tan çiçeklerin ve güllerin açtığı gibi barış isteyin  Arı ve karıncalar gibi çalışkanlık isteyin  " Bu dost sese kulak vermemek olamaz
Abdullah Aymaz
|
|
|