Prof. Dr. Sinsi
|
Var Olmak Görünmektir
Var olmak görünmektir
Varlığa aşığız Varlık cennetimiz, yokluğumuz cehennem Varlığımızı çoğaltmak, sonsuzcasına var olmak dileğimiz Parça iken bütün, bir iken sonsuz, cüzî iken küllî olmak isteriz Azımızı çok eylemek, yokluk acımıza merhem sürmek isteriz Duyularımızla ve duygularımızla diğer varlıkları varlığımıza katarız
Duyarak, görerek, koklayarak, dokunarak varlığımızı çoğaltmaya çalışırız Her yeni koku, her yeni ses, her yeni görüntü ile varlığımız genişler Her duyu kâinatın en uç noktalarına kadar yayılır, âlemden devşirdiklerini bize getirir
Böylece, bütün âlem mülkümüz olur Mânen sahip oluruz her gördüğümüze, her duyduğumuza  Gördükçe, duydukça, düşündükçe var olduğumuzu hissederiz
Zira, var olmak görmektir, duymaktır, koklamaktır
Ama, var olmak aynı zamanda görünmektir Âlemi gözbebeğinde saklayan insan, aynı zamanda, anlam ve değerini hissedecek, kısacası var olduğunu hissettirecek bir gözbebeği arar Varlığını, güzelliğini takdir edecek bu gözbebeği olmadan yarım hisseder Varlığının anlamını yansıdığı gözde kazanır Görünerek çoğalır 
Cümle aşklar bir gözbebeği arayışının hikâyeleridir Cümle şöhret arayışları, yansıdığı gözbebeklerinin sayısını arttırarak varlığını çoğaltma çırpınışlarıdır
Ancak, nasıl insan nesnelerin sûretine gözünü açıp anlamlarına yüreğini kapatarak onları mânen kör bir kuyuya atabiliyorsa, görünmek isteyen insan da kendini, kendi hesabına çalışan, varlığının sadece görünür kısmına bakabilen kör gözlere satabiliyor
Oysa, sonsuzcasına var olmak isteyen insan, onu sonsuzcasına kuşatabilecek, hakkıyla takdir edebilecek, mükemmel bir göz talep eder Âşıkların mâşuklarına en küçük bir kusuru konduramamaları bundandır İnsan kendine bakan gözün kusursuz olmasını ister Aynı şekilde, o kusursuz gözde kusursuz görünmek ister Milyarlarca dolarlık makyaj ve bakım endüstrisi ve estetik cerrahi sektörü insanın bu yönünü kullanır
Gözünü, onu ve gördüklerini görerek ve bilerek harika bir sanatla Var Edenin adına kullanan insan, kulak ve burun gibi duyuların aksine kendi iradesine ve tercihine bırakılmış olan bu duyusunu keyfince kullanamaz Görmenin varlığını çoğaltmak için sadece geçici bir basamak olduğunu bilir
Görmek görünenlerin ardlarında sakladıkları asıl anlamlara perde aralamaktır, onun için Ki, gözünü asıl Basîr-i Hakikî adına kullandığında, görüneni görünmeyene vesile eylediğinde, çizilen sınırlara yaklaşmadığında, yasaklananlardan gözünü koruduğunda kendisinin de bir araç olduğunu, onun gözüyle bu âleme nazar edenin başkası olduğunu anlar Bilir ki, harama açılan göz, o göz ile âleme açılan kalbin kapanması, o göz ile âleme nazar eden asıl Gören�in memnuniyetsizliğini sonuç verir
Kalbin hakikatleri görebilmesi için, gözün kalb adına bakması gerekir En güzel manzaraları, en harika güzellikleri yansıtsa da, kalbin rağmına bakan bir göz, o güzellikleri çirkinliğe, hakikatleri anlamsızlığa dönüştürmeye adaydır Böylesi bir göz her gördüğüyle çoğalmaya değil, eksilmeye lâyıktır Yasaklanmışa yönelen her göz, menhus bir geçici hazza vesile olsa da, kalbi yaralar, parçalar
Görünerek var olmaya çalışan insanın önünde iki yol var aslında Ya zalim ve aslında kör gözlere göstermeye, kendini onlara beğendirmeye çabalar Onların keyfine göre şekil almaya, o şekle giremediğinde aşağılanmaya, en küçük kusurunda küçümsenmeye razı olur Bu görünme çoğalmak değil azalmaktır Zahiren güzelleşse de, kendini manen kör gözlere satan, hakikatte ruhen acizleşir, çirkinleşir
Ya da, bütün kusurlarına rağmen ona şefkatle bakan bir gözün/nazarın Sahibine görünmeye, kendini Ona beğendirmeye çalışır insan Ancak Onun sonsuz nazarında hakkıyla yansıdığında sonsuzluğa erişebileceğini bilir
Henüz kimselerin onu göremediği bir haldeyken, merhamet gözüyle görüp onu varlığa buyur edenin, gözünde bütün âlemi bir şehrayin gibi yansıtıp onu insan makamına yükseltenin, ona görünme ve beğenilme arzusu vererek Kendisine cezb edenin, dolayısıyla hakkıyla görebilecek olanın sadece ve sadece O olabileceğini teslim eder
Zahirî güzelliklerini sadece Onun adıyla bakan gözlere sergiler ve helâl dairede güzelliğini helâl gözlere gösterirken o gözlerin de aslında sadece ve sadece birer aracı olduğunu unutmaz 
Hem bedenlerin, hem gözlerin bir kez daha yakıcı bir imtihana girdiği şu yaz aylarında gözden uzak tutulmaması gereken şeyler değil mi bunlar?
Murat Çiftkaya
|