|  | İllüzyon Sanatı Ve Tarihi.. |  | 
|  01-22-2008 | #1 | 
| 
black_R-O-S-E
 |   İllüzyon Sanatı Ve Tarihi..İllüzyon sanatı, insanlık tarihi kadar eskilere dayanır  İllüzyon veya dilimizdeki yaygın söyleniş biçimiyle sihirbazlık, eski uygarlıkların saygın bir meslek dalı durumundaydı  Bilhassa Mezopotamya yöresinde, günümüzden binlerce yıl öncesinde kurulmuş bulunan o devrin önemli uygarlıkları, Sümer, Elam, Akad gibi toplumların sihirbazları yazılı tarihe geçecek kadar ün kazanmışlardır  Sihirbazlık denilince akla ilk gelen uygarlıklardan biri eski Mısır medeniyetidir  Eski Mısır döneminde sihirbazlık doruk noktasına ulaştı  Bilinen illüzyon tekniklerini uyguladıkları halde, kendilerinde tabiatüstü kuvvetler varmış gibi empoze eden ve bunda da başarılı olan eski Mısır sihirbazları, sırlarını kimseye vermezlerdi  Bunlardan bazıları, güvendikleri gençler yetiştirmiş, sanatlarını bunlara devretmişlerdir  Çoğu ise sırları ile birlikte ölüp gittiler  Eski Mısır sihirbazlarının şöhretini asırlar boyunca gündemde tutan olay, hiç şüphesiz, kutsal kitaplarda anlatılan Hz  Musa ile Firavun’un sihirbazları arasında cereyan etmiş ünlü mucize hadisesidir  Bilindiği gibi Hz  Musa, Firavun’u Allah’a inanmaya davet ediyor  Firavun ise Musa’dan Allah’ın gerçekten elçisi olup olmadığının ispatını istiyor  Hz  Musa o anda elindeki değneği yere bırakıyor  Değnek yılana dönüşünce Firavun etkileneceği yerde kahkahalarla gülüyor ve bunun basit bir sihirbazlık olayı olduğunu, mucizeyle alakası bulunmadığını söylüyor  Çünkü Firavun aynı oyunu, sihirbazlarından defalarca seyretmiştir  Hz  Musa’yı küçük düşürmek amacıyla sarayında topladığı usta sihirbazlardan bu numarayı yapmalarını itiyor  Bütün sihirbazlar ellerindeki değnekleri yere bırakınca hepsi yılana dönüşüyor  Ne var ki Hz  Musa’nın yılana dönüşmüş olan değneği diğerlerini yutunca, sihirbazlar şaşırıp kalıyorlar  Zira onların yaptığı, illüzyon tekniği uygulanmış bir oyundu  İllüzyon tekniklerini iyi bilen ve Musa’nın gösterdiği olayı illüzyonla gerçekleştirebilmenin imkansızlığını çok iyi takdir eden sihirbazlar, Hz  Musa’nın gerçekten bir mucize sergilediğini hemen anlıyorlar  Firavun, illüzyonun yabancısı olduğu için, meydana gelen olay onun açısından sıradan bir sihirbazlıktır ve tüm sihirbazlar bunu yapabilirler    Bu sebeple Hz  Musa’nın mucizesine inanmamıştır  Aslında bu olgu günümüzde de devam ediyor  İllüzyon sanatı, birtakım sistemler zinciridir  Teknik bir oyun çok iyi sunulur ve seyredenleri etkilerse ortaya iki netice çıkar: Sunucu, gösterdiği olayın aslında göz yanılmasına dayandığını, sistem üzerinde çalışan, kabiliyeti olan her insanın bunu becerebileceğini açıkça söyler  Yahut da tam aksa yapılır, meydana gelen olayın kendinde var olan birtakım gizli güçlerle gerçekleştiğini empoze eder  Ne yazık ki illüzyon teknikleriyle çalıştıkları halde, kendilerinde doğaüstü kuvvetlerin var olduğunu söyleyenler tarih boyunca hiç eksik olmadılar  Böyle kişiler günümüzde de faaliyetlerini sürdürüyorlar  Bunlar evliya, ermiş ve hatta peygamber olarak tanınıyor, halkı sömürerek refah içinde yaşıyor, hak etmedikleri saygınlıklar kazanıyorlar  Oysa dürüst davranan sanatçı hor ve hakir görülüyor  İllüzyon sanatı, ilk çağlarda tabiatüstü güçlerle icra edilen bir uğraşı şeklinde tanıtılırdı  İllüzyonu ciddi bir çehreyle ve bugün bilinen tavrı ile tiyatro sahnesine çıkaran kişi Fransız Robert Houdin’dir  Aslı Berlin Devlet Müzesi’nde bulunan bir papirüs, ilk illüzyon gösterisinin gene eski Mısır’da gerçekleştirildiğini günümüze iletmiştir  Papirüste yazdığına göre, Dedi adında bir illüzyonist, çeşitli hayvanlar kullanarak firavun Keop’un huzurunda gösteri yapmış  Dedi’nin gösterisi firavunun o kadar hoşuna gitmiş ki sanatçıya çeşitli ihsanlarda bulunmuş ve hayatının refah içinde yaşamasını sağlamış  Dedi, tüm Mısır’da illüzyon gösterileri tertipleyerek meşhur olmuş  Bir baraj projesiyle sular altında kalan, Mısır’ın Beni Hasan vadisinde bulunan eski bir mezar duvarı resminde Hokka Oyunu“ yapan bir figür vardır  Hokka oyunu, sihirbazlık oyunlarının en eskisi, belki de ilki olarak bilinir ve Hindistan’dan kaynaklandığına inanılır  Bu oyun, üç kupa ve bu kupalara sığabilecek çapta üç topla, masa başında yapılır  Oyun el çabukluğu prensibi üzerine kurulmuştur  Kupalar ağızları masaya dönük olarak yan yana dizilir, içlerine toplar konulur  Toplar, sanatçının ustalığına göre çeşitli varyasyonlarla kupalar arasında gizli olarak adeta seyahat ederleri Kah tek kupa içinde toplanırlar, kah tüm kupalara yayılırlar  Sonunda ya kaybolurular yahut da olduklarından fazla büyürler  Ortaçağ Avrupasının tüm panayırlarında hokka oyunu sunan sanatkarlar eksik değildi  Hokka oyunu, ülkemizde de bilinen eski oyunlardan biridir  Fizik ve kimya gibi bilimler illüzyon alanında yani gelişmelere yol açtı  Panayır sanatçıları hokka oyunu yanında bazı değişik oyunlar da sunmaya başladılar  Gene de bunların el çabukluğu becerisine dayandığını söylemek gerekir  Ortaçağ sanatçıları arasında, kendi geliştirdiği prensiplerle panayır sanatçılarından ayrılan ve Kral Arthur’un desteğini görmüş en ünlü kişi, İngiliz sihirbazı Merlin’dir  Adı efsanelere karışmış olmakla birlikte illüzyon tarihinin gerçek illüzyonistlerinden biridir  Ortaçağın sonlarında bazı mekanik prensipler illüzyon sanatına hakimiyet sağlamaya başladı  İllüzyon sanatı alışılmış kalıpların dışında bir gelişim kazandı  Çünkü o dönemlere kadar sanatçılar açık havada çalışan ve çoğunlunun, arkasını sahne olarak kullandıkları arabalarla diyar diyar dolaştıkları bir görünüm içindeydi  Teknikler geliştikçe illüzyonistler atılım yapmak gereğini duydular  Çünkü gösteriler halkın alıştığı kalıpların dışına taşmağa başlamış ve ilgi çekici bir duruma gelmişti  17  yy’da illüzyon Çin’de en sevilen gösteri sanatlarından biri durumuna gelmişti  Çinli bir illüzyonist Pu Chu-Ling uzun yıllar gösteriler yaparak ünlü oldu ve meslek hayatının sonlarında “Hayaller Kitabı” adıyla bir kitap yayınladı  Burada hem meslek hayatını anlatıyor ve hem de bazı oyunları hakkında bilgi veriyordu  Kitabın en ilgi çekici bölümü, “Hintli Fakirlerinin İp Oyunu” idi  Pu Chu-Ling bu oyunu devamlı olarak sunmuş ve büyük ilgi görmüştü  Çinli illüzyonistin bu kitabı batıya ulaşınca, batılı sanatçılar tarafından büyük bir ilgi ve biraz da hayretle karşılandı  Batı dünyasına uzak kalan Çin gibi bir ülkede böyle ciddi çalışmalar yapılıyor olması, Avrupa ve Amerikalı illüzyonistlerin harekete geçmesini sağladı  Heller adlı Amerikalı bir illüzyonist Hindistan ve Mısır gibi, illüzyon mesleğinin kaynaklandığına inanılan ülkelere seyahatler yaptı  Amacı, kutsal kitaplarda anlatılan Hz  Musa’nın yılan olan değnek ve Hint ip oyunu numaralarının aslını araştırmaktı  Çünkü bu oyunlar batıda gerçek doğaüstü güçlerle yapıldığına inanılan olaylardı  Tabiat üstü kuvvet diye bir kavramın bulunmadığı Heller’in gayretleriyle ilk ispatını duyurmuş oldu  1840’larda Fransız Robert Houdin adında bir genç illüzyon sanatına yepyeni bir ruh getirdi  Onun gayesi, tiyatro sahnesinde alışılmışın dışında yepyeni bir sanat sunmaktı  Halk, şimdiye kadar gördüğü sanatçılardan daha enteresan bulduğu bu sanatçıyı çok tuttu  Houdin, illüzyon sanatını, getirdiği yeniliklerle seçkin denilen halk kesimine kabul ettirdi  Fransız kralı Louis Philippe 1845 yılında izlediği Houdin’in gösterisi sonunda ona madalya vererek ödüllendirdi  Bu olay büyük yankılar yaptı  Netice itibariyle illüzyon sanatında yapmış olduğu büyük atılım, Robert Houdin’i modern illüzyonun babası ünvanına kavuşturdu  Dünyaca ünlü illüzyonistlerin başında gelen diğer bir sanatçı Houdini’dir  1874 yılında Macaristan’da doğan Houdini, küçük yaşlarda ailesiyle Amerika’ya göç etti  İllüzyon sanatına ilgi duyan Houdini, adını, Robert Houdin’den esinlenerek değiştirmiş ve Harry Houdini olarak tanıtmıştır  Bilinenlerin tam tersine Houdin ve Houdini iki ayrı illüzyonistir  Houdini takdim ettiği akıl almaz hünerlerle halkın nazarında efsaneleşirken illüzyonist olduğunu her fırsatta söylemiş, kendisinde doğaüstü güçlerin bulunmadığını daima açıklamıştır  Aynı zamanda, illüzyon tekniklerini kullanarak kendilerinde üstün güçler bulunduğunu iddia edenlerin mesleklerini düşürmek için mücadele etmiştir  31 Ekim 1926 tarihinde, müthiş bir apandisit krizine rağmen sahneye çıkmış, programını başarı ile tamamladıktan sonra bitkin bir durumda hastaneye kaldırılmıştır  Ne yazık ki kurtarılamamıştır  Aynı dönemler içinde ABD’li Harry Kelar (1849-1922), İtalyan Beneval (1865-1939), ABD’li Haward Thursttan (1869-1936), Harace Goldin (1873-1939), Max Malini, İngiltere’den P  T  Selbit, Hollandalı Dante, Alman Kalenag (1903-1963), Hint Sorcar(1913-1971), ABD’li Lee Grabel, Hollandalı Fred Kaps, ABD’li Daug Henning (1947-2000) illüzyonun dünyada atılan sağlam temelleri üstünde pek çok başarıya imza atmışlardır  Zigfried & Royl’un büyük hayvanlarla yaptığı şovlar illüzyonun farklı bir kulvarını işaret etmektedir  Günümüzde David Copperfield bilimin ve tekniğin sunduğu tüm imkanlardan maddi boyutunu hiç düşünmeden faydalanarak büyük prodüksiyonlara imza atmaktadır ancak çok kuvvetli bir ekip çalışmasına sahip olduğu da bir gerçektir  Lance Burton belki David Copperfield kadar geniş projelerle gündeme gelmese de o da hatırı sayılır bir üne ve kimliğe sahiptir  İllüzyon camiasının iyi bir temsilcisidir   
				__________________ SenDe biR gaRip oLdun saRhoşmuSun düNya    | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |