Prof. Dr. Sinsi
|
Az Görmenin Rehabilitasyonu...
Az görme nedir?
Kişinin günlük aktivitelerini engelleyecek düzeydeki görme kaybı olarak tanımlanabilir Bu durumda, kişinin görmesi gözlük, kontakt lens ve diğer metodlarla istenilen seviyeye çıkarılamamaktadır Genel olarak, kişinin iyi gören gözündeki görme keskinliği 0 3 ve altındadır Günümüzde yaşam süresinin uzaması ile yaşlı popülasyonda meydana gelen artış sonucu az gören kişi sayısında artma izlenmektedir En sık nedeni bir yaşlılık hastalığı olan "Yaşa-bağlı makula dejenerasyonudur" Bunun yanısıra glokom (karasu), şeker hastalığı, yaralanmalar da diğer nedenler arasındadır Az görme hali körlük değildir ve kişi farklı metodlarla kendine yeter bir duruma getirilebilir
Az görmenin rehabilitasyonu
2 farklı metod vardır:1 Optik dışı yöntem: Büyük rakamlı saatler, telefonlar ve özel olarak basılmış kağıt paralar ile az gören kişi daha rahat bir şekilde görebilir 2 Optik metodlar: Buradaki en önemli prensip büyütmedir (magnifikasyon) Bu cihazlara "az görmeye yardımcı cihazlar" denir Bu aletlerle görüntü büyütülerek ağ tabakanın sağlam alanlarına düşürülür ve böylece kişi daha net görür Bunun için;a Büyüteçlerb Gözlüğe takılabilen yüksek numaralı büyütücü camlar ve teleskoplarc Elektronik- kapalı devre televizyon sistemlerinden faydalanabilinir
Özellikle büyütücü gözlüklerle okurken yazıyı odaklamak için okunacak şeyi göze oldukça yakında tutmak gerekir Yazıyı göze yakın tutmanın veya televizyona yakından bakmanın az gören kişilere herhangi bir zararı yoktur Bu seçeneklerden kişi için en uygunu detaylı az görme muayenesi sonucu belirlenir Ancak seçilen yöntemin başarısı için hastanın motivasyonu şarttır
Gözde kanser olur mu?
Göz ve çevresinde iyi huylu veya kötü huylu (kanser) kitleler nadir gözükmekle birlikte, saptandığında, gözün ve hatta yaşam kaybına kadar varabilecek olumsuzluklar yaratabilir Göz ve çevre dokularında yerleşen tümörlerin doğru tanısı, tedavinin zamanında yapılabilmesi yönünden önem taşır
Göz Hastalıklarının göz ve çevre dokulardan köken alan veya bu bölgeye metastaz yapan tümörleriyle ilgilenen bilim dalı ‘Oküler Onkoloji’ olarak adlandırılmaktadır Oküler Onkoloji, bir üst bilim dalı olarak, göz ve etrafındaki tümörlerin diğer göz hastalıklarıyla ayırıcı tanısını sağlamayı, bu tedavi sürecinde gözün ve görmenin mümkün olduğunca korunmasını, yaşam süresini uzatmayı ve tedavi sonucunda estetik görünümün korunarak iyi bir yaşam kalitesi sunmayı amaçlar Bu konunun uzmanları genellikle eğitim veren devlet hastaneleri ve tam donanımlı üniversite hastanelerinde görev yapmaktadır
Göz Tümörlerinde Yaklaşım
Gözde yer alan kitleler tüm tümörlerde olduğu gibi iyi huylu veya kötü huylu olabilir Göz tümörlerinde bu ayırımın yapılması, uygulanacak tedavi yönteminin belirlenebilmesi için büyük önem taşır Örneğin kötü huylu bir tümör söz konusuysa, takiple zaman kaybetmek hastanın hayatına mal olabilir Buna karşılık iyi huylu bir tümörün yanılgıyla kötü huylu olarak tedavi edilmesi de gereksiz yere gözün ve görmenin kaybedilmesiyle sonuçlanabilir Bu nedenlerle göz tümöründen şüphelenilen durumlarda mutlak bir oküler onkoloji uzmanı tarafından değerlendirme gereklidir
Göz Tümörleri Nerede Bulunur?
Göz tümörleri göz içinde veya göz dışında (orbita, göz kapakları vs) yerleşim gösterebilir Göz içinde yerleşim gösteren tümörler üveit, katarakt, glokom gibi ikincil göz problemlerine neden olabilir veya karışabilir ve zaman kaybedilmesine yol açabilir Bu nedenle şüpheli durumlarda muhtemel bir tümör mevcudiyeti olabileceği varsayılarak bir oküler onkoloji uzmanınca araştırılmalıdır
Göz Tümörleri Nereden Kaynaklanır?
Göz tümörleri birincil olarak göz ve etrafı dokudan, ikincil olarak çevre dokulardan yayılma yoluyla ve uzak organlardan metastaz yoluyla oluşabilir Göz içindeki tümörler gözün katmanlarından veya göz içi dokulardan kaynaklanır Göz dışı tümörler de gözkapakları ve orbita gibi bölgelerden köken alır
Retinoblastom nedir?
Göz tümörleri çocukluk çağında da görülebilir Çocukluk çağında en sık görülen göz içi tümörü retinoblastomdur Kötü huylu bir tümör olan retinoblastomun en sık görüldüğü dönem doğumdan sonraki 3 yaşa kadardır Bu tümörün ailesel geçişli ve veya sadece o çocukta ortaya çıkan sporadik olmak üzere iki klinik tipi vardır Ailesel geçişli olgularda anne veya babada geçirilmiş veya hayatın bir döneminde gizli kalmış bir retinoblastom öyküsü vardır Bu olgularda tümör her iki gözde ve birden çok sayıda gözlenir Sporadik tipte ise ailede tümör öyküsü bulunmaz; hastalık genellikle tek bir gözde sınırlıdır
Retinoblastomu olan çocukta saptanan bulgulardan en önemlisi göz bebeğine ışık tutulduğunda beyaz bir yansımanın alınmasıdır Bu durum çeşitli nedenlerle çekilen fotoğraflarda da görülebilir Normal bir çocukta fotoğrafta gözlerden kırmızı-pembe bir renk gelir Her iki gözün eşit olmaması veya beyaz yansıma çok önemlidir ve acilen göz hekimine danışılmalıdır Bunun yanında, çocukluk çağında gözlerde kayma (şaşılık), katarakt, glokom ve görme azlığı gibi şikayetler varsa altta yatan sebep retinoblastom olabilir Bu nedenle göz muayenesi ve oküler onkoloji uzmanına danışma ihmal edilmemelidir
Geçmişte retinoblastom tedavisi sadece gözün alınmasıyla sonuçlanırken son yıllarda önemli aşamalar kaydedilmiştir Geliştirilen kemoterapi (ilaçla tedavi) protokolleri, gözü kurtarma ve diğer tedavi yöntemlerinin uygulanmasına imkan verecek şekilde tümörde küçülme (kemoredüksiyon) oluşturarak başarıda önemli rol oynamıştır Kemoredüksiyon adlı yöntem ile tümör küçüldükten sonra radyoterapi (plak tedavisi veya dışardan verilebilen ışın tedavisi), kriyoterapi (dondurma tedavisi) ve lazer tedavisi gibi yöntemlerin başarı şansı artmaktadır Bu çocukların 7 yaşına kadar çok sık aralıklarla kontrol edilmesi gereği vardır
Tedavide bilinmesi gereken bir diğer nokta, bu çocukların hayatın ileri evrelerinde ikinci bir kötü huylu tümörle karşılaşma riskinin normal çocuklara göre çok daha fazla olmasıdır
Tedavide geç kalındıysa gözün alınması kaçınılmaz olabilecektir; bunun yanında gecikmiş olgularda yaşamsal risk de artmaktadır
Ailesel retinoblastom öyküsü varsa veya 2 bir çocuk düşünülüyorsa anne-baba yeni çocuk sahibi olmadan önce mutlaka genetik danışmanlık almalıdır
Melanom nedir?
Erişkin yaşta en sık görülen kötü huylu göz içi tümörü uvea melanomudur Bu tümör göz içindeki pigment içeren hücrelerden kaynaklanır Göz içinde mantar veya kubbe şekilli büyüme göstererek gözde retina dekolmanı, görme azalması, kanama gibi bulgulara yol açabilir Erken evrelerde ışık çakması, geçici bulanık görme gibi fazla dikkat çekmeyen belirtiler verebilir
Gözünün beyaz kısmında (sklera) siyah lekeler veya cildinde çok sayıda nevüs (ben) bulunan kişiler düzenli olarak göz dibi muayenesi yaptırmalıdır
Bir diğer durum göze rengini veren iris dokusunda meydana gelebilecek renk değişiklikleri ve kalınlaşmalardır Zaman içinde büyüme gösteren bu tür bir leke için mutlaka göz hekimine danışılmalıdır
Erken evrelerde kitle küçük ise tedavide lazer yöntemleri başarılı olabilmektedir Daha ileri dönemlerde tedavide, tümörün yerleşimine göre, radyoterapi, plak tedavisi, cerrahi yöntemler kullanılabilir Gecikmiş ve ilerlemiş olgularda ise gözün alınması gerekmektedir Erken tanı ve uygun tedaviler ile gözün ve faydalı bir görmenin korunması mümkün olmakta ve hastaların yaşam kalitesi korunabilmektedir
Tedavideki tüm gelişmelere ve başarılara rağmen uvea melanomu vücuda yayılma eğilimi gösteren bir kanser türüdür Gelecekte metastaz riski taşıyıp taşımadığını öğrenmek isteyen hastalara tümör dokusundan örnek alınarak monozomi 3 adı verilen genetik sorun araştırması yapmak mümkündür
Kapak Tümörleri nelerdir ve tedavisi nasıldır?
Göz kapağı bölgesinde tümör gelişimi gözün diğer bölgelerine göre daha sıktır Bu tümörlerin bir oküler onkoloji uzmanı tarafından değerlendirilerek iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu olduğunun belirlenmesi ve tedavinin ona göre planlanması gereklidir
Bu bölgede en sık bazal hücreli karsinom ve yassı hücreli karsinom adı verilen kötü huylu kitleler görülmektedir Kapak cildinde geçmeyen ve kapanmayan yara, şekil bozukluğu, ülser, kanamalı bölgeler, sivilce gibi kabarıklıklar, renk değişiklikleri şüphe uyandırmalıdır
Göz kapağı anatomik yönden özellikli bir bölge olduğu için bu bölgedeki tümör cerrahisinin ve estetik düzeltmenin bir oküler onkoloji uzmanı tarafından yapılmasında fayda vardır Uygun tedavi yapılırsa gerek tedavi gerekse estetik görünüm yönünden tatminkar sonuçlar almak mümkündür
Orbita Tümörleri nelerdir?
Gözün de içinde yer aldığı kemik yuva olan orbitadaki her türlü tümör, kist gibi kitleler oküler onkolojinin sorumluluk alanıdır Orbita tümörleri hem çocukluk hem de erişkin çağda görülebilir Gözün öne çıkması, çevresinde renk farklılıkları, görme değişiklikleri, çift görme gibi belirtiler verebilir Çocukluk çağında rabdomiyosarkom adı verilen tümör çok önemlidir, hızla büyüme gösterir ancak doğru tanı konduğu takdirde tedavisi çok başarılıdır Tanıda ileri radyolojik incelemeler (Manyetik Rezonans Görüntüleme ve Bilgisayarlı Tomografi) yardımcıdır Hekimin biyopsi yapma isteği haklı görülmelidir
Erişkinlerde genellikle damarsal kitleler (kavernöz hemanjiyom) gözlenebilir Bunlar uzun süreler içinde gelişir, gözün dışarı çıkması, görmede azalma dikkat çekebilir Bu tip kitleler cerrahi olarak çıkarılmaktadır
Erişkinlerde ani başlangıçlı ağrı, hareket kısıtlılığı, görme sorunları kapaklarda şişlikler yalancı tümör adı verilen iltahabi bir sorunu da işaret edebilir
Tiroid bezi sorunları göze de yansıyarak göz çevresinde şişme, gözün dışa çıkması, ve hareket sorunlarına yol açabilir
Metastatik Tümörler nelerdir?
Vücudun çeşitli bölgelerinde gelişen değişik kanser türleri göze ve göz etrafı dokulara metastaz (yayılım) yapabilir Bu nedenle sistemik kötü huylu tümörü olan hastalarda görme ile ilgili şikayetler oluştuğunda hastanın bir oküler onkoloji uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerekir Günümüz şartlarında gözdeki kitleler lazer, radyoterapi gibi yöntemlerle tedavi edilebilmektedir Ancak çoğu zaman başka bir bölgede de aktif bir tümör olabileceğini gösterdiğinden genel vücut taraması yapılması çok önemlidir
|