| 
 | |||||||
|    | 
|  | Konu Araçları | 
| abideleri, detaylı, hakkında, hakkındaorhun, içerik, kitabeleri, konu, orhun | 
|  | Orhun Abideleri Hakkında-Orhun Kitabeleri Ve Abideleri Hakkında Detaylı İçerik Konu |  | 
|  12-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Orhun Abideleri Hakkında-Orhun Kitabeleri Ve Abideleri Hakkında Detaylı İçerik Konu(Muharrem Ergin'in "Orhun Abideleri" adlı eserinin ön sözü) Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesikası   Türk askerî dehasının, Türk askerlik sanatının esasları   Türk gururunun ilâhî yüksekliği   Türk feragat ve faziletinin büyük örneği    Türk içtimaî hayatının ulvî tablosu   Türk edebiyatının ilk şaheseri    Türk hitabet sanatının erişilmez şaheseri   Hükümdarâne eda ve ihtişamlı hitap tarzı   Yalın ve keskin üslûbun şaşırtıcı numunesi   Türk milliyetçiliğinin temel kitabı   Bir kavmi bir millet yapabilecek eser   Asırlar içinden millî istikameti aydınlatan ışık   Türk dilinin mübarek kaynağı   Türk yazı dilinin ilk, fakat harikulade işlek örneği   Türk yazı dilinin başlangıcını milâdın ilk asırlarına çıkartan ****l   Türk ordusunun kuruluşunu en az 1250 sene öteye götüren vesika   Türklüğün en büyük iftihar vesilesi olan eser, İnsanlık aleminin sosyal muhteva bakımından en manalı mezar taşları   Dünyanın bu gün belki de en büyük meselesi olan Çin hakkında 1250 sene evvelki Türk ikazı  , vs  vs Orhun âbidelerini vasıflandırmak isteyince, insanın zihninde işte bu gibi ifadeler sıralanmaktadır  Orhun âbideleri Göktürk devrinden kalma kitabelerdir  Göktürkler, milâttan önceki asırlarda Hunlar tarafından kurulup, değişen sülâleler ve boylar idaresinde devam edegelen Asya'daki büyük Türk imparatorluğun 6  asırla 8  asır arasındaki devresinde hüküm sürmüşlerdir  6  asrın ilk yarısında Türk devletinin başında Avarlar bulunuyordu  552 tarihinde Bumin Kağan, Avar idaresine son vererek Türk devletinin Göktürk hanedanı devrini açtı  O devirde büyük kağanlığın merkezi devletin doğu kısmında idi ve batı kısmı da doğuya bağlı tâbi bir kağanlıkla idare ediliyordu  Bumin Kağanın kardeşi İstemi Kağan da 576'ya kadar bu batı bölümünün kağanı idi  Bumin Kağan, Göktürk hâkimiyetini kurduğu sene içinde öldü ve sırasıyla üç oğlu, büyük kağanlık yaptılar  Birincisi 553'te, İkincisi 553 - 572'de, üçüncüsü de 572 - 581 tarihlerinde hüküm sürdüler  Bunlardan ikincisi olan Mukan zamanında devlet Mançurya'dan İran'a kadar uzanan kuvvetli bir imparatorluk haline geldi  Daha sonra devlet, bir yandan kuvvetli hakanların yokluğu ve devleti teşkil eden kavimlerin çekişmeleri, öte yandan ve bilhassa Çin entrikası yüzünden bir sürü karışıklıklar geçirdi ve nihayet 630'da devletin asıl doğu kısmı Çin hâkimiyetine geçti  Zamanla Çin hâkimiyeti batı kısmına da sirayet etmeğe , başladı  Fakat bu Çin esareti daha fazla devam etmedi ve Kutluk Kağan veya ikinci adıyla İlteriş Kağan, Çin hâkimiyetine son vererek 680 - 682 senesinde devleti yeniden toparladı, İlteriş Kağan ve 691'de ölünce yerine geçen kardeşi Kapgan Kağan idaresinde devlet yeniden eski haşmetini buldu  İlteriş Kağan'ın Bilge ve Kül Tigin adlı iki oğlu vardı  **düğünde bunlar 8 ve 7 yaşlarında idiler  Kapgan Kağan 716'da ölünce idareyi onun oğulları almak istedi  Fakat Bilge ve Kül Tigin kardeşler buna mâni olarak ve amcazedelerini tasfiye ederek babalarının devletine el koydular ve Bilge Kağan hükümdar oldu  İki kardeş babalarının ve amcalarının devrinden kalmış ihtiyar vezir ve Bilge Kağan'ın kayınpederi Tonyukuk'un da yardımıyla devleti daha da kuvvetlendirdiler  Sonra 731'de Kül Tigin, 734'te de Bilge Kağan öldü  Bilge Kağan'ın ölümünden 10 sene kadar sonra da Uygurlar, devleti ele geçirerek 745'te Göktürk hâkimiyetine son verdiler  Orhun âbideleri, bu Türk hanedanının Bilge Kağan devrinin mahsulleridir  Birincisi olan Kül Tigin âbidesini ağabeyisi Bilge Kağan 732'de diktirmiş, ikincisi olan Bilge Kağan âbidesini de ölümünden bir yıl sonra 735'te kendi oğlu olan kağan diktirmiştir  Üçüncü olarak verilen Tonyukuk âbidesi ise 720-725 senelerinde kendisi tarafından dikilmiştir  Orhun civarında Orhun yazısı ile yazılı daha başka kitabeler de bulunmuştur  Belli başlıları altı tanedir  Fakat bunların en büyükleri ve mühimleri bu üç tanesidir  Orhun âbidelerine Orhun kitabeleri de denir  Şüphesiz bunlar kitabedir  Fakat hem maddi bakımdan, hem manevî bakımdan bu kitabeler söz götürmez birer âbidedirler  Muhtevaları gibi heybetli yapıları da âbide hüviyetindedir  Onun için bunları ifade eden en iyi isim Orhun âbideleri tâbiridir  Kül Tigin âbidesi, kağan olmasında ve devletin kuvvetlenmesinde birinci derecede rol oynamış bulunan kahraman kardeşine karsı Bilge Kağan'ın duyduğu minnet duygularının ve kendisini sanatkârane bîr vecd ve coşkunluğun içine atan müthiş teessürünün ebedî bir ifadesidir  Bilge Kağan bu ruh hâli ile âbide inşaatının başında oturup, eserin hazırlanmasına bizzat nezaret etmiştir  Abidedeki ulvî ve mübarek hitabe onun ağzından yazılmıştır, âbidede o konuşmaktadır, müellif odur  Kül Tigin âbidesi, kaplumbağa şeklindeki oyuk bir kaide taşına oturtulmuştur  Keşfedildiği zaman, bu kaidenin yanında devrilmiş bulunuyordu  Bilhassa devrik vaziyette rüzgâra maruz kalan kısımlarında tahribat ve silintiler olmuştur  Sonradan yerine dikilmiştir  Yüksekliği 3,75 metredir, itina ile yontulmuş, bir çeşit kireç taşı veya saf olmayan mermerdendir  Yukarıya doğru biraz daralmaktadır  Dört cephelidir  Doğu ve batı cephelerinin genişliği aşağıda 132, yukarıda 122 santimdir  Güney ve kuzey cepheleri ise aşağıda 46, yukarıda 44 santimdir  Âbidenin üstü kemer seklinde bitmektedir ve yukarı kısımda beş kenarlı olmaktadır  Doğu cephesinin üstünde kağanın işareti vardır  Batı cephesi büyük bir Çince kitabe ile kaplıdır  Diğer üç cephesi Türkçe kitabelerle doludur  Cepheler arasında kalan ve keskin olmayan kenarlarda ve Çince kitabenin yanında da Orhun yazısı vardır  Doğu cephesinde 40, güney ve kuzey cephelerinde 13'er satır vardır  Satırlar yukarıdan aşağıya doğru yazılmış ve sağdan sola doğru istif edilmiştir  Satırların uzunluğu aşağı yukarı 235 santim kadardır  Cetvelden çıkmış gibi, çok muntazam, düzgün ve güzel harflerle yazılmıştır  Abidenin Çince kitabesinde Türk - Çin dostluğu, Türk imparatorluğu ve Kül Tigin methedilmekte ve tanıtılmakta, "Gelecek hadsiz, hesapsız nesillerin dimağlarında, onların müşterek muvaffakiyetlerinin şaşaası her gün yeniden canlansın dîye, uzakta ve yakında bulunan herkesin bunu öğrenmesi için, bilhassa muhteşem bir kitabe yaptık" ve "Böyle adamların ebediyen payidar olacaklarının muhakkak olmadığını kini söyleyebilir? Uğurlu haberleri ebediyen ilân için simdi dağ gibi yüksek bir âbide dikilmiştir" gibi ifadeler sıralandıktan sonra, tarih kaydedilmektedir  Abidenin civarında türbe enkazı, pek çok heykel parçaları ve âbideye çıkan iki tarafı heykeller, taşlar dizili 4,5 kilometrelik bir yol bulunmuştur  Bu heykel parçaları arasında son zamanlarda Kûl Tigin'in başı ile karısının gövdesi ve yüzünün bir kısmı da bulunmuştur  Âbidenin ve türbenin inşasında Türk ve Çin sanatkârları beraber çalınmışlardır  Abidedeki kitabeleri Bilge Kağan ve Kül Tigin'in yeğeni Yolluğ Tigin yazmıştır  Bilge Kağan abidesi, aynı yerde Kül Tigin âbidesinin bir kilometre uzağındadır  Şekli, tertibi ve yapısı tamamıyla birincisine benzemektedir  Yalnız bu bir kaç santim daha yüksektir  Bu yüzden doğu cephesinde 41 ve dar cephelerinde de 15'er satır vardır  Bunun da batı cephesinde asıl Çince kitabe vardır, Çince kitabenin üstünde ayrıca Türkçe kitabe devam etmektedir  Çince kitabe hemen hemen tamamıyla silinmiştir  Bilge Kağan âbidesi kendisinin 734'te ölümünden sonra 735'te oğlu tarafından dikilmiştir  Bu âbidede de Bilge Kağan konuşmaktadır  Esasen âbidenin kuzey cephesinin ilk 8 satırı Kül Tiğin âbidesinin güney cephesinin, doğu cephesinin 2-24 satırları ise Kül Tigin âbidesinin doğu cephesinin mukabil satırlarına benzemektedir  Bu âbidede ayrıca Kül Tigin'in ölümünden sonraki vakaların ilâve edildiği görülür  Bilge Kağan âbidesi hem devrilmiş, hem de parçalanmıştır  Onun için tahribat ve silinti bunda çok fazladır  Bu âbideyi de yeğeni Yollug Tigin yazmıştır  Her iki âbidede de Bilge Kağan'ın sözlerinin dışında Yollug Tigin'in kitabe kayıtlan ve ilaveleri yer almaktadır  Bu âbidenin etrafında da yine türbe enkazı ve daha az olmak üzere heykeller, balballar ve taşlar vardır  Tonyukuk abidesi, diğer iki abidenin biraz daha doğusunda bulunmaktadır  Devrilmiş, dikili dört cepheli iki taş halindedir  Birinci ve daha büyük oları taşta 35, ikinci taşta 27 satır vardır, ikinci taşta yanlar daha itinasızdır  Ve aşınma da daha çoktur  Bu abidenin yazıları Kül Tigin ve Bilge Kağan'ınki kadar düzgün değildir  Bu âbidede de yazı yukarıdan aşağı yazılmıştır Fakat diğer ikisinin aksine satırlar soldan sağa doğru istif edilmiştir  Tezyinatı da diğer kitabelerdeki kadar sanatkarane değildir  Tonyukuk âbidesinin yanında da büyük bir türbe kalıntısı, heykeller, balballar ve taşlar vardır  Tonyukuk âbidesini, İlteriş Kağan'nın isyanına iştirak eden ve o günden Bilice Kağan devrine kadar devlet idaresinin baş yardımcısı olarak kalan büyük Türk devlet adamı ve başkumandanı Tonyukuk  ihtiyarlık devrinde bizzat diktirmiştir  Bu âbidede Tonyukuk konuşmaktadır, bu âbidenin müellifi odur  Kül Tigin ve Bilge Kağan âbideleri Baykal gölünün güneyinde Orhun nehri vadisinde Koşo Tsaydam gölü civarında 47,1  arz ve 102 tul derecelerinde bulunmaktadır, Ötüken ormanın da buradaki Hangay sıradağlarının bir parçası olduğu anlaşılmaktadır  Tonyuk'uk âbidesi ise biraz daha doğuda 48  arz ve 107  tul dereceleri arasında Tola nehrinin yukarı mecrasında Bayn Çokto denilen yerin yakınında bulunmaktadır  Orhun âbidelerinin bulunuşu insanlığın en büyük keşiflerinden biridir  Orhun harfleri ile yazılı kitabelerden daha 12  asırda tarihçi Cüveynî Târih-i Cihanküşa'sında bahsetmişti, ayrıca Çin kaynakları da çok eskiden bu âbidelerin dikildiğini bildirmekte idi  Fakat 18  ve 19  asırlara kadar Orhun harfli yazılar ve âbideler ilim âleminin meçhulü olarak kalmıştı  Önce Kırgızlara ait mezar taşlarından ibaret bulunan ve tek tük kelimelerle isimleri ihtiva eden Yenisey kitabeleri bulunmuştur  İlk defa nebatatçı Messerschmidt 1721 yılında Yenisey vadisinde bu yazı ile yazılı bir taşı tespit etmiştir  Fakat Orhun harfli kitabelerin yolunu açan ve bu hususta ilim aleminin dikkatini çeken Strahlenberg olmuştur  1709'da Poltava muharebesinde esir düsen bu İsveçli subayı Ruslar Sibirya'ya sürmüşlerdir  Sürgünde 13 sene kalan, Messerachmidt'e yardıra eden ve serbestçe gezip dolaştığı yerlerde incelemelerde bulunan Strahlenberg 1722'de vatanına döndükten sonra, 1730'da araştırmalarının neticesini yayınlamış ve bu arada eserinde meçhul Yenisey kitabelerinden de bahsederek bazılarını yayınlamıştır  Bu yayın derhal ilim âleminin dikkatini çekmiş ve Orhun âbidelerinden bir iki asır öncesine ait bulunan Yenisey kitabeleri arka arkaya bulunmaya bağlamıştır  Nihayet 1899'da Rus bilgini Yadrintsev, sonradan Kül Tigin ve Bilge Kağan âbideleri olduğu anlaşılan Orhun hitabelerini bulmuş, bunun üzerine 1890 tarihinde Heikel'in başkanlığında bir Fin, 1891'de de Radolff'un başkanlığında bir Rus ilmî sefer heyeti mahalline gönderilmiştir  Her iki sefer heyeti de âbideleri yakından tetkik etmiş ve fotoğraflarını alarak dönmüştür, Fin heyeti getirdiği mükemmel fotoğrafları Avrupa ilim merkezlerine dağıtmış, öte yandan hem Fin heyeti, hem de Radloff, getirdikleri malzemenin fotoğraflarını büyük atlaslar halinde neşretmişlerdir  Bu atlas yayınları ile âbidelerin okunması çalışmaları hızlanmış ve daha başka yazıları da çözmüş bulunan Danimarkalı büyük âlim Thomsen, kısa bir zaman sonra, 1893'te Orhun yazısını çözmeğe muvaffak olmuştur, önce, âbidelerde çok geçen Tengri, Türk ve Küt Tigin kelimelerini çözen Thomsen, sonra bütün âbideleri okumuş, ve böylece Türk milletinin, ebedî minnettarlığına mazhar olmuştur  Artık bu çözümden sonra bir yandan Thomsen, bir yandan Radloff âbidelerin metni vs tercümeleri üzerinde adeta yarışa girmişler, bunu diğer âlimler takip etmiş ve zamanımıza kadar bu büyük Türk âbideleri elden düşmemiştir  Amerika'dan Japonya'ya kadar Avrupa'da ve medeni âlemde hemen hemen her dilde bu âbideler üzerinde araştırmalar yapılmış, 6 tanesi büyük olan Orhun harfli yeni kitabeler ve metinler bulunmuş, nesirler birbirini kovalamıştır  Son olarak genç Türk âlimi Talât Tekin Amerika'da Orhun Türkçesinin mükemmel bir gramerini ve kitabelerin yeni bir neşrini yapmıştır  Son zamanlarda Orhun sahası arkeolojik araştırmalarda da ön plâna geçmiş ve burada yüzlerce heykel, balbal, çeşitli eserler ve şehir harabeleri bulunmuştur  Burada Çekoslovak âlimi L  Jisl, Kül Tigin heykelinin başını da bulup gün ışığına çıkarmıştır  Bugün, Orhun kitabeleri üzerinde yapılan araştırmaların adları bile bir kitap teşkil eder   | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |