11-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kirli Sulardan Toplanan Midyeler Çok Riskli
Kirli sulardan toplanan midyeler çok riskli
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof Dr Oya Okay, "İstanbul Boğazında Büyükdereden başlayarak Beşiktaşa kadar, özellikle de İstinyede önemli ölçüde kimyasal kirlenme var" dedi
Okay, Münih Teknik Üniversitesi ile ortaklaşa yürütülen TÜBİTAK destekli "İstanbul Boğazında Kirlenmenin Etkileri" projesi hakkında bilgi verdi İstanbul Boğazının yıllık ortalama 50 bin geminin geçmesi nedeniyle önemli bir uluslararası su yolu olduğunu belirten Okay, ayrıca Boğazın Akdeniz ve Karadeniz ekosistemlerini birleştirmesi nedeniyle biyolojik yaşam açısından da önem taşıdığını söyledi Okay, bu noktadan hareketle boğaz kirliliğinin ortaya çıkarılması için yaklaşık 1,5 yıl önce bir çalışma yapmaya karar verdiklerini, Nisan 2009da bitmesi öngörülen projenin sonuçlarının değerlendirilme aşamasında olduğunu bildirdi Amerikan Çevre Koruma Ajansının (EPA) denizdeki yaşamı tehdit eden en önemli kökenli poliaromatik kirleticiler olarak birtakım ağır metalleri ve petrol ya da yanma hidrokarbonları (PAH) ve kalıcı (dayanıklı) bazı organik kimyasalları gösterdiğini aktaran Okay, bu kimyasalların belirli seviyeler aşıldığında toksik veya kanserojen etkilerinin olduğunu kaydetti Boğazda yüzeyde Karadenizden, alttan ise Akdenizden olmak üzere çift yönlü akıntı olduğunu anımsatan Okay, şöyle konuştu: "Karadenizden gelen yüzey akıntısının, Karadeniz kuzeybatı kıyısal alanına boşalan nehirler, özellikle Tuna Nehri nedeniyle kirlenmiş olduğu biliniyor Dolayısıyla Karadenizden gelen yüzey akıntısı boğaz ekosistemi için birinci potansiyel kirletici faktörümüzdür İkincisi ise Boğazdaki gemi trafiğidir İstanbul Boğazından yılda 50 bin gemi geçiyor Gemilerden kaynaklanan kirlenme petrol, sintine, balast suları, gemi baca gazları, zehirli boyalar olarak özetlenebilir " Şehir hatları vapurlarının oluşturduğu günlük lokal gemi trafiğinin de kirlenmeye neden olduğuna işaret eden Okay, boğazın iki kıyısı boyunca uzanan yoldan geçen araçların egzoz dumanları ve iki kıyısındaki arazi ve yerleşim alanlarından yağmur suları ile taşınan sularla boğaza çeşitli kirleticilerin girdiğini söyledi Okay, "Evsel atık suların toplanması Boğaz ekosistemi için çok olumlu ancak boğaza giren derelerin ağızlarında ölçülen değerlerin yüksek olması bu derelerin hala Boğaz ekosistemi için potansiyel kirlenme kaynakları olduğunu göstermektedir" dedi
-MİDYELER ÖNEMLİ BİR ARAÇ-
Oya Okay, ölçümleri yaparken Karadeniz girişinden başlayarak Boğaz boyunca 2si Adalarda olmak üzere toplam 23 istasyondan örnekleme yaptıklarını belirtti Okay, bu amaçla sediment (deniz dibindeki çökelti) ve midyelerden yararlandıklarını kaydetti Midyelerin tutunarak büyümesi ve kirleticileri dokularında biriktirmeleri nedeniyle yöresel kirlenmenin düzeyi konusunda önemli bilgiler verdiğini anlatan Okay, alınan sonuçlarla ilgili şu bilgileri verdi: "Büyükdereden başlayarak Beşiktaşa kadar, özellikle de İstinyede önemli ölçüde bir kimyasal kirlenme var Asya yakasında da özellikle deniz trafiğinin yoğun olduğu Kandilli-Kuzguncuk şeridinde son derece yoğun bir kimyasal kirlenme var İstinyede 1991e kadar 70 yılı aşkın süre çalışmış bir tersane vardı Su sirkülasyonunun oldukça kısıtlı olduğu İstinye Koyunda bir tersanenin geçmişi yatıyor Ayrıca İstinye Koyuna giren derenin ve demirli teknelerin de potansiyel kirletici kaynaklar olduğu düşünülüyor Koy içerisinde son derece tolerant bir canlı olan midyenin dahi yaşayamayacağı koşullar var Büyükada istasyonlarını Boğazda yapacağımız çalışma için referans olarak düşünmüştük ancak Büyükada arkasındaki kumsaldan aldığımız örneklerde son derece tehlikeli kimyasallar bulduk " Okay, gemilerin deniz içinde kalan kısımlarında çeşitli organizmaların yapışarak büyümesini engellemek amacıyla zehirli boyalar kullanıldığına dikkati çekerek, "Örneğin İstinye ve Beşiktaşta yüksek bir kalay kirlenmesi görülüyor 2008 yılından itibaren IMO organik kalay bileşiklerinin gemi zehirli boyalarda kullanılmasını yasaklamış olmasına rağmen kalay içerikli boyalar uzun yıllardır bu amaçla kullanıldı Su kolonuna giren kirleticiler zamanla sedimente çöküyor Bu da sedimentte biriken kirleticilerin, özellikle sığ bölgelerde her an su kolonuna karışma olasılığı var demek" diye konuştu İstanbul Boğazı kıyılarından halkın kontrolsüz midye toplayabildiğini belirten Okay, özellikle kirlenmenin yoğun olduğu bölgelerden midye toplanıp yenmemesi gerektiğini vurguladı
KİRLİLİĞE KARŞI ÖNLEMLER
Oya Okay, kirliliğe karşı alınabilecek önlemler kapsamında Boğazdan geçen gemilere sıkı denetim uygulanması gerektiğini belirtti Midye toplanmasıyla ilgili tehlikeli bölgelere uyarı levhalarının asılması gerektiğini dile getiren Okay, şunları söyledi: "Belli kirleticilerin seviyelerinin deniz ekosisteminde su, sediment, organizma gibi çeşitli matrislerde sürekli izlenmesi gerekir Bütün kirleticilerin izlenmesi mümkün değil Bu, hem para hem zaman hem de insan gücü demektir Ancak toksik/kanserojenik olduğu bilinen öncelikli kirleticiler bazında devletin laboratuvarlar kurup, rutin analizler yapması gerek Bir sonraki adım olarak uyarı sistemlerinin geliştirilmesi ve halkın sürekli bilgilendirilmesi gerekir Bunun yurt dışındaki örnekleri böyle " Okay, bilim adamlarının görevinin bilimsel araştırma projeleri gerçekleştirmek, proje çıktılarını raporlar, uluslararası yayınlar halinde yayımlamak ve çeşitli konferanslarda sunmak, öneriler geliştirmek olduğunu ifade ederek, bundan sonraki aşamada sorumlu mercilerin bu çalışmaları değerlendirerek önlem paketleri hazırlaması gerektiğini kaydetti Okay, "Kirleticilerin bir kısmının kanserojen olması nedeniyle özellikle kirlenmiş bölgelerden toplanan midye tüketiminin kanser vakalarına yol açabilme olasılığı var" dedi
|
|
|