Felsefe-Altınçağ/Orhan Hançerlioğlu |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Felsefe-Altınçağ/Orhan Hançerlioğluİsa’dan önce 700 yıllarındayız Yunanlılar üç yüzyıldan beri derebeylik çağını yaşamaktadırlar Mal edinenlerle mal edinemeyenler yerlerini almışlar, sınıflar doğmuş Tedirginliklerinin nedenlerini henüz kavrayamıyorlar ama, eşitlik ve özgürlük içinde geçen eski altınçağlarının özlemini çekmeye başlıyorlar Ozan Hesiodos şöyle yakınıyor: Heyhat, demek ki gökyüzünün beni Alçakça yaşanılan bu kederli zamana atması gerekiyormuş Bu çağ daha önce ya da daha sonra gelemez miydi? Oysa bugün yeryüzünde bet bereketin kalktığı Acı ve kederli bir yokluk çağı yaşıyoruz Zeus’ün görevlendirdiği, gece ve gündüz Çalışan insanlar türlü sıkıntılar içinde bocalıyor Ama yakında Zeus, insanın beşikten çıktığı an Yaşlandığı bu çağı mezara sokacaktır Bu çağ ki çocukları babadan; babaları çocuklardan uzaklaştıran Kimsenin kimseye saygı duymadığı, görevlerin unutulduğu Kimsenin dostu ve konuğu kalmadığı bu çağ son bulacak Amansız saldıranlar antları hiçe sayacak, hakka karşı Alay ederek bir tek canlı bırakmayacaklar İşte o zaman, gök kubbeye doğru birlikte Utanç ve Nemesis, gövdeleri parlak giyitlerle, uçacaklar İnsanın kendilerini sürüp attığı uzak yerlere gidecekler Tanrıların gösterecekleri yere yerleşecekler Bizse burada acılar içinde kalacağız Yırtıcı kuşlar gibi güçlüler güçsüzlere saldıracak Özlemi çekilen bu altınçağ nasıl bir çağdır? ![]() Yüzyıllarca önce, kuzeyden gelerek Balkan yarımadasının güneyine inen İyon, Dor ve Eolya boyları, buraları ele geçirerek yerleştiler Çobanlıkla geçiniyor, eşitlik ve özgürlük içinde yaşıyorlardı Kimsenin kimseye üstünlüğü yoktu Herkes doğadan ortakça ve eşitçe paynı alıyordu Bolluk vardı ve yoksulluk bilinmiyordu Düzeni, doğal yasalar sağlıyordu Devlet, yasa, dış ve iç baskılar yoktu Hemen hiçbir suç işlenmiyor, buna karşı da hiçbir ceza düşünülmüyordu Mutluydular Öylesine mutluydular ki, altınçağın özlemi, sonraları, Kutsal Kitaplarda bile dile getirilmiştir Altınçağ, Tevrat’ta Eden bahçeleri (cennet) olarak belirtilir İnsan, buradan, bir hırsızlık sonunda kovulmuştur İşte Askralı Hesiodos, bu çağın özlemini çekmektedir Çiftçi çocuğudur Kardeşi Perses, soylu kişilerden seçilen yargıçlara para yedirerek mallarının üstüne oturmuştur: Ey Perses, kulağına küpe et diyeceklerimi: Karnını doyur da öyle kalkış kavga dövüşe Başkalarının malı için, gücün yetmeyecek bir daha Bunu yapmaya, neyse burada bitirelim kavgamızı Artık üleştik mirasımızı, ama çok şeyleri Çalıp götürdün, hediye yiyici baylara Yaltaklanıp iyice, gönüllüdür onlar böyle işlere Budalalar bilmiyorlar yarımın bütünden ne kadar çok olduğunu Ebegümecinde ve çiriş otunda ne büyük yarar bulunduğunu Çünkü, artık mal kavgaları vardır, yasalar vardır Yaşanılan bu yeni çağda, altınçağa göre nedenleri bir türlü anlaşılmayan bir sürü dalavereler dönmektedir Eşitlik bozulmuş, insanların kimi güçlenirken kimi güçsüzleşmiştir İnsanlığı utanç ve pervasızlık kaplamıştır: Kötü bir utanç yoksula yoldaşlık eder Utanç insanlara hem dokunur hem de yarar Utanç yoksullarda, pervasızlık zenginlerde bulunur Malın çalınmışı değil, Tanrı vergisi olanı hayırlıdır Bir kimse büyük varlık toplarsa yumruk gücüyle Ya da diliyle, yağma ederse çok kez olduğu gibi Kazanç hırsı aklını yanıltınca İnsanların, utanmazlık utancı susturunca Ne olur? diyeceksiniz Hesiodos, çaresiz, böylelerini Tanrı’yla ürkütmeye, düzensizliği Tanrı korkusuyla önlemeye çalışıyor: Karartıverirler Tanrılar bahtını, kalmaz evinin bereketi Bu adamın, pek kısa sürer varlığın yoldaşlığı Böylesine Zeus kendi kızar, sonunda da ona Haksız işlerine karşılık yükler ağır bir ceza Çünkü, artık suçlar ve cezalar vardır Ama ne suçlar cezalardan ürkmekte, ne de cezalar suçları önleyebilmektedir Bu yüzden insanlar, töresel nitelikler edinmeli, örneğin Hesiodos’un dediği gibi, yarımın bütünden çok olduğunu bilmelidirler Yakında Yunan topraklarında boy gösterecek olan töreci düşünceler, ezenleri önlemekten çok ezilenleri teselliye yarayacak olan töresel kuralları hazırlayacaklardır Şimdilik Tanrı’ya yalvarmaktan başka yapacak bir şey yoktur: Fakat sen uzak tut deli yüreğini bunlardan Gücün yettiği kadar kurban sun ölümsüz Tanrılara Saf ve temiz olarak, yak güzel but parçalarını Ayrıca şarap tütsü sunarak dost kıl kendine Yatacağın vakit yatağına, bir de kutlu ışık çıkınca Ta ki sana dost olsun yürekleri ruhları Ta ki satın alasın başkasının malını, değil seninkini başkası Peki ama, bu altınçağ birdenbire neden yok oluverdi? ![]() Göğün en tepesinden bırakılan bir çekicin yere on günde düşeceğini sanan zavallı Hesiodos bunu nereden bilsin: Fakat Zeus gizledi geçimi öfkelenince yüreği Aldattığı için onu Prometeus’un düzeni Bu yüzden insanlar için acılar tasalar buldu Şöyle dedi öfkeyle bulut toplayıcı Zeus ona: Iapetes oğlu, çok bilmişlikte olmayan eşi Seviniyorsun ateşi çaldığına, aldattığına beni Fakat büyük dert açacağım gelecekteki insanların başına Onlara ben ateş yerine bir afet yollayacağım, hepsi Neşelenecekler yürekten okşayıp severek afetlerini Hesiodos’un hakkı var Nitekim aradan bunca yüzyıl geçtiği halde, insanların pek küçük bir azınlığı bilerek ve pek büyük çoğunluğu bilmeyerek bu afetlerini yürekten okşayıp sevmektedirler Didaktik Şiir![]() ![]() |
|
|
|