10-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Diyemediklerim...|Makaleler-Denemeler
Diyemediklerim var  
Güz beni bekler Şeyhim,
Efendim,
Bozkır rüzgarlarının önüne katılmış bir yaprağım
Sürüklenip gelmişim kapına Yüreğimde bir sonbahar telaşı Bir göçmen kuşlarına bakıyorum bir kendime  Gökyüzünde kuşlar kafilesi döne döne uçuyor Renkli, ahenkli Her kanat çırpışında yaralı bir kuşun bin tılsım gizli Soğuk ve bezgin rüzgara inat göçüyorlar ılık iklimlere
Bense utanılası bir kördüğümü çözmeye çalışıyorum yıllardır Hayatın gizi üzerine bildiklerimi, bilmediklerime ayarlıyorum Çözmüyorum bu kördüğümü Çözemiyorum Düğüm üstüne düğüm atıyorum aslında
Yolumu şaşırmışım şeyhim
Irmakların coşkusu, göğün mavisi, güneşin altın saçları, rüzgarın hüzünlü uğultusu, denizin sonsuzluğu yakalıyor ruhumu binbir yerinden Dünya dönüyor mütereddit
Dökülüyorum yollarına Sana gelen yollara düşüyorum
Bir söz düşür yüreğime göklerden gelen
Yaralı yüreğime bergüzar olsun
Diyemediklerim var
Söz beni bekler Şeyhim  
Diyemediklerim yakar gönlümü Gönül can evi, gönül beytullah Bir celsede düşür yüreğime közü Hakk Hakk diye yak közü Kar yüzü görmemiş bir ateş yansın yüreğimde Biraz kül biraz duman olayım  Ellerim yaralı bir kelebek, kanat çırpsın göklere  Dualar yorgun düşsün dudaklarımda
Bir kör kuyuda Yusuf olayım Şeyhim Çöllere düşeyim sonra Çöl yürek yangını Yürek kavrulan çöl Mısır’a hiç varmasa yolum Yayan yapıldak çöllerde savrulayım Bir çöl ikindisinde diktiğim gül, bir çöl seherinde açsa yine Çöl Hüseyin demek Hüseyin çöl gibi yakar gönlümü Çöl bir ermiş Her dem şükreden, tazelenen Gündüz yakan, gece üşüten Bir tarafı vaha, bir tarafı serap
Çöl ceylanlarının âhı vursun yüreğime Bir avcı ol, gönder oklarını kalbimin dehlizlerine
Köz beni bekler Şeyhim
Diyemediklerimi sen söyle yüreğimin tenhasına  
Vefasız yüreğime intizar olsun  
Göremediklerim var
Göz beni bekler Şeyhim
Sevdam hangi ırmağa düşmüş   Hangi umman bekler beni  Hangi dağlar saklar beni? Hangi dualara düşer dileğim?
Ayaklandır damarlarımdaki donuk kanı Güzel dualar adına, bir ırmağın akışına kat beni Yatsı ezanı okunurken bir vav gibi eğileyim, büküleyim sevgilinin dergahında Bir elif gibi mağrur, bir mim gibi mesrur, dizileyim sevgilinin yollarına Helal bakışlara çeleyim gönlümü En sevgilinin kapısında durayım kırk yıl Yunus misali Bu zindan, bu yeryüzü kara bahtım ola  
Kervan göçmeden Şeyhim, kalmadan dağlar başında ebedi bahçelere gitmek diler bu gönül
Ebedi bahçelere gitmek diler bir şafak vaktinde ruhum 
Kendimden geçmişim, kendimden uzaklara düşmüşüm, senden himmet diler bu yürek  
Öz beni bekler Şeyhim
Göremediklerimi sen göster bana  
Gözlerim birbirinden bî-haber olsun
Bilemediklerim var
Giz beni bekler şeyhim
Bir musikarın nağmesinde gizli tılsımlı sözler Bir peygulegüzinim dağlar başında Karanlık nura akar Yalnızlık çıkmazında bir akşam üstü o nura aksa yüreğim Bildiğim bütün şeyleri unutsam Ebedi bir huzura, ebedi bir hayata ayarlasam düşlerimi Giden kuşlarım dönse uzaklardan Sonra  
Sabah sisi gibi düşsem yollara Aşk kervanı karşılasa beni ansızın Sevgiliye giden kafileye katılsam Kalmasam dağlar başında Gönül şehri baştan ayağa can kesilse Yakup’un sabrı bilese sabırsızlığımı
Bir giz düşür yüreğime Şeyhim,
Kurtulayım ruhumun hamallığından Bilemediklerimi sen söyle bana  
Bildiklerime efsunkâr olsun
Silemediklerim var
İz beni bekler Şeyhim
Sadakat içlenip sözlendiğinde, dönüp dönüp bakıyorum mahrem- esrarıma Ne zamanlar akmış hayatın yanağından Bir gözyaşı, bir hüzün, bir güz yağmuru gibi yitip gitmiş nice zamanlar   Geriden geriye avucumda, heybemde kalanlar beni taşımaz yarınlara diyorum Hiçlik denizindeyim şimdi Bilemediklerim, göremediklerim, diyemediklerim, silemediklerim ve soramadıklarım yüzünden olsa gerektir çektiğim bunca çile
Yollarıma çizdiğim izleri silmek gerektir
Bir giz düşür yüreğime şeyhim Beni ona götüren bir iz düşür yollarıma
Gideyim
Silemediklerimi bırakarak Bilemediklerimi bildiklerimden çıkarak
Gideyim artık şeyhim  
Bir giz düşür yüreğime  
Bu yürek tâ ebede hizmetkâr olsun
|
|
|