| 
 | |||||||
|    | 
|  | Konu Araçları | 
| hazırlık|tiyatro, skeçler, tarihi, üniversiteye | 
|  | Üniversiteye Hazırlık|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler |  | 
|  10-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Üniversiteye Hazırlık|Tiyatro Tarihi Ve SkeçlerÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK (SKEÇ-Komedi) Üniversiteyi hedefleyen bir gençle bu yolun başında, koşmadan yorulan bir gencin karşılaşması ve kıyaslanması üzerine    Mustafa:Nerde kaldı bu kız da ya! İşte geliyor  Şimdi bununla tanışmak farz oldu  (Ellerini kaldırır  ) Hey büyük Allah’ım! (kızı göstererek) Böyle güzellikleri yaratıyorsun ve bana haber vermiyorsun  Oluyor mu yani? (Kıza bakarak) Allah Allah, bu bir insan olamaz yahu  Bu, başka türlü bir yaratık olmalı  Hayır hayır, bu kesinlikle bir insan olamaz  Ya benim şimdiye kadar gördüklerim insan değildi ya da bu, insan değil  Ortada bir terslik var  Ulan yoksa ben mi insan değilim? (telefon çalar) Hayret bir şey! (Telefonu açar  ) Alo! Ha aslanım, şu anda iz üstündeyim  Birisiyle tanışmak üzereyiz  Daha tanışmadık  Kız tanışmak için can atıyor da ben soğuk davranıyorum  O şimdi karşımda  Tren bekliyor  Buradan tren geçmiyor mu? Ben de biliyorum  Zaten ben dolmuş bekliyorum  Daha tanışamadık da evlenince balayına Kanarya Adaları’na gitmeyi düşünüyoruz  Tabi, o da kabul ederse  Herhalde üniversite sınavına hazırlanıyor, görünüşü öyle  Duyuşum, fazlaca inekmiş, ama ben onu evcilleştiririm  Sen dolmuşçuya söyle, geç gelsin  Yok yok, hatta bir yerde kaza falan yapsın, hiç gelmesin  Görüşürüz    Mustafa: Siz de mi dolmuş bekliyorsunuz? Kız: Evet  Mustafa: Aman Allah’ım, bu konuşabiliyor  Konuşuyor, konuşuyor! Kız: Efendim, anlamadım  Mustafa: Ben de dolmuş bekliyorum  Ne güzel, ikimiz de bir dolmuşu bekliyoruz  Dolmuştaki şansa bak  İnşallah bu dolmuş iyice dolmuştur da bizi almaz  Kız: Dolmuş çok gecikir mi? Dershaneye geç kalacağım da  Mustafa: Yok, birazdan gelir  Bizim dolmuşun şoförü kör de dolmuşu yandaki adam kullanıyor  Onun için biraz geç geliyor  Kız: İlginç, o nasıl oluyor öyle? Mustafa: Valla, ben de bilmiyorum, öyle duydum  Siz de mi Eminönü’ne gidiyorsunuz? Kız: Hayır, ben oraya gitmiyorum   Mustafa: Öyle mi, ne tesadüf  Ben de oraya gitmiyorum  Nereye gidiyorsunuz? Kız: Niçin sordunuz? Mustafa: İzninizle ben de oraya gideceğim de  Kız: Ben dershaneye gidiyorum  Mustafa: Dershaneye mi ne güzel! Dershaneyi bitirince ne olacaksınız? Kız: O ne demek? Mustafa: Bizim arkadaşlar dershanenin birine yıllardır gidiyorlar ve üstelik hala aynı sınıftalar  Kız: Dershane bizim için bir basamak  Amacım, iyi bir üniversiteye girerek geleceğe güvenle bakmak  Mustafa: Üniversiteyi bitirenler hep boş geziyorlar ama  Boş gezmek için üniversite bitirmeye gerek yok  Bak, ben üniversite bitirmediğim halde gayet boş gezebiliyorum  Kız: İyi bir üniversiteyi veya iyi bir bölümü bitirenler boş gezmiyorlar  Siz nerde okuyorsunuz? Mustafa: Ben liseyi bitirdim  Kız: Üniversite sınavına girdiniz mi? Mustafa: Evet girdim  Üstelik kazandım bile  Kız: Nereyi kazandınız? Mustafa: Açıköğretim Fakültesini kazandım  Ama babam uzak diye göndermedi  Kız: Benimle dalga geçmeye çalışıyorsunuz herhalde! Mustafa: Hayır, dalga geçtim bile  Kız: Öyle mi? Senin adın Zeki mi? Mustafa: Evet ama o göbek adım  İsterseniz tanışalım  Çünkü adını bilmediğim bir insanla evlenmemi kimse benden bekleyemez, değil mi? Ayrıca, benim adım “Musti”, ama siz kısaca “Mustafa” diyebilirsiniz  Kız:(Biraz bekler, şaşırmıştır  ) Bir dakika sayın “kısaca Mustafa Bey”, evlilikle ilgili söylediklerinizi tam anlayamadım da  Mustafa: Tabi, kusura bakmayın  Evlilik ağzımdan kaçtı  Eeee, balayı diyecektim evlilik dedim  Balayına Kanarya Adaları’na gideriz, olmaz mı? Ben gittim, pek beğenmedim ama senin için bir daha giderim  Kız:Siz ne evliliğinden bahsediyorsunuz? Kiminle balayına gidiyorsunuz? Mustafa: Seninle  Ama gitmek istemiyorsan ben de gitmem  Kız: Bakın “kısaca Mustafa Bey”, ne demek istiyorsun anlamıyorum, ama iki dakika önce görüştük, tanışmıyoruz bile  Sen evlilikten bahsediyorsun  Mustafa: Niye, ne var ki? Zaman bunu gerektiriyor  Siz gazete okumuyorsunuz herhalde  Bakın millet akşam tanışıp evleniyor, sabah boşanıyor  Üstelik bunlara sanatçı deniyor  Bizim onlardan ne eksiğimiz var? Üstelik fazlamız var  Mesela ben lise mezunuyum  Kız: Haklısınız da ben kendime onları örnek almıyorum  Benim ideallerim var  Onları gerçekleştirmekten başka bir şey düşünmüyorum  Mustafa: İdealleriniz var demek? Çok iyi, sizin idealiniz ne acaba? Kız: Benim idealim fizikçi olmak  Mustafa: Çok güzel  Bu fizikle ancak fizikçi olunur zaten  Kız: Sizin işiniz gücünüz yok mu Allah aşkına? Mustafa: Şu anda aslında çalışıyorum ben  Kız:İşiniz ne? Mustafa: Babamın parasını yemek  Kız: Aaa! Siz de geleceğe boş gözlerle bakanlardansınız herhalde  Bir amacınız, idealiniz yok  Mustafa: Olur mu ya! İdealim var  Kız: Neymiş o? Mustafa: Babamın ölmesini bekliyorum  O ölünce mirasa konacağım  Sonra da gel keyfim gel! Kız: Çok boş birisiniz  Mustafa: Evet çok boşum  Zaten birisini arıyorum  Ha, adınızı söylemediniz  Kız: Etiketler önemli değildir  Mustafa: Olur mu canım? İsminizi bilmezsem cep telefonunuzu ne adıyla kaydedeceğim? “Sapık” diye kaydedemem herhalde  Konuşmayız, sürekli mesajlaşırız  O daha ucuza gelir  Kız: Benim cep telefonum yok  İhtiyacım da yok  Mustafa: Yapma ya, ne kadar üzücü bir durum  Kız: Bu dolmuş da nerde kaldı? Mustafa: Dolmuşu ne yapacaksınız ki? Gelmese de olur  Ne güzel konuşuyoruz  Kız: Hayır, siz salak salak konuşuyorsunuz, ben de dolmuş gelinceye kadar dinliyorum  Mustafa: Şu anda tanışmış olmamız gerekiyor, ama hala olmadı  Kız: Niye tanışmış olmamız gerekiyormuş ki? Mustafa: Bütün Türk filmlerinde öyle oluyor da onun için  Ama bir eksik var  Siz hızlı hızlı gelirken çarpışacağız  Sonra elinizdeki kitaplar yere düşecek, onları birlikte toplayacağız  Bu şekilde tanışmış olacağız  Bu kısım eksik, istersen çarpışalım  Kız: Allah’ım çattık belaya ya! Nerde kaldı bu dolmuş? Mustafa: Dolmuş kaldı bir yerde zor gelir artık  İstersen bir şiirimi okuyayım sana  Şiir benim ha, kendi ellerimle yazdım  “Ellerinde kitaplarla dolmuş beklersin, Dertlerime yenilerini eklersin  Babam ölsün de gör  Seni hemen alıp kaçarım  ” Sonu pek uymadı, ama neyse, her güzelin bir kusuru vardır  Kız: Allah’ım kafayı yemeden şu dolmuş gelseydi  Mustafa: Sıkıldın herhalde  Sana bir şiir daha okuyayım  Kız: Allah aşkına artık tamam! Mustafa: Ama bu şiir benim değil, büyük bir İngiliz şairin  Kız: (Şaşırır) Öyle mi? Oku bakalım  Mustafa: “Good evening Welcome to BBC news And now today’s” Nasıl güzel, değil mi? Kız:Şiir bu mu? Mustafa: Evet  Kız: Bu, İngilizce: “İyi akşamlar, BBC haber bültenine hoş geldiniz  Şimdi bugünün haberleri  ” demek   Mustafa: Yok ya! Demek yanlış şiiri ezberledik  Bu şiiri komşunun radyosundan duymuştum  Kız: Allah’ım bana sabır ver! Nerde kaldı bu dolmuş? Mustafa: Sıkıldınız herhalde  Neyse zamanla alışırız birbirimize  Kız: Ne alışması ya? Sizinle bu dünyada bir daha karşılaşmamak için öbür dünyaya, hatta cehenneme gitmeye bile razıyım  Mustafa: Valla, oraya da gelirim  Kız: Allah aşkına yeter! Nerde kaldı bu dolmuş ya? Mustafa: Sonuç olarak benim hakkımda edindiğiniz izlenim nedir? Kız: Bak kardeşim, sizi tanımıyorum, tanımak da istemiyorum, ama sizin hakkınızda edindiğim izlenim şu: Eğer siz dünyaya daha önce gelmiş olsaydınız “aptal” kelimesi sözlüklerde olmazdı  Mustafa: O niye? Kız: Çünkü “aptal” kelimesi hiçbir insana senin kadar yakışmaz  Mustafa: Sen bana aptal demeye çalışıyorsun, ama yazık, üzüldüm yani  Kız: Allah Allah, bu dolmuş nerde kaldı? Mustafa: Ne yapacaksın dolmuşu? Ne güzel muhabbet ediyoruz  Ha, senin baban ne iş yapıyor? Kız: Ne yapacaksın? Mustafa: Benim babam senin babanı döver de onun için sordum  Kız: Benim babam komiser  Mustafa: Yok ya! Gerçekten mi? Zaten benim babam da cumhurbaşkanıdır kendisi  Kız: İstersen araştır bak   Mustafa: Hadi ya! Desene sert kayaya çarptık  Başımızı belaya sokmayalım bari  Allah Allah, nerde kaldı bu dolmuş ya! -SON- | 
|   | 
|  | 
|  |