|  | 4 Kişilik Komik Skeç - Karın Ağrısı |  | 
|  10-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   4 Kişilik Komik Skeç - Karın AğrısıBir perdelik komedi) ŞAHISLAR ZEYNEP (Hizmetçi kız, 17 yaşında) -ORHAN (Evin oğlu, 11 yaşında) -TÜRKÂN (Evin kızı, Orhan’ın kardeşi, 10 yaşında) – FATMA KADIN (Apartmanın kapıcısı, 50 yaşında)  (İyi döşenmiş güzel bir oda, dipte kapı görünür  İki yanda birer kapı vardır  Solda bir kanepe, sağda büyük bir koltuk  Ortada bir masa, yanlarında sandalyeler vs  ) 1  SAHNE Orhan — Türkân — Zeynep — Sonra Fatma Kadın Perde açıldığı zaman iki kardeş, soldaki kanepede oturmuşlar kitap okumaktadırlar  Zeynep, elinde bezle odanın tozunu almakta, bir yandan da türkü söylemektedir: ZEYNEP (Köylü ağzıyla türkü söyler): Sarı zeybek şu dağlara yaslanır, Yağmur yağar, silâhları ıslanır, Deli gönül bir gün olur uslanır  Yazık oldu telli duru şanına, Eğil bir bak mor cepkenin kanına! ORHAN — TÜRKÂN (Nakaratı baştan tutturarak): Yazık oldu telli duru şanına, Eğil bir bak mor cepkenin kanına! ZEYNEP — A! Siz de mi türkü çağırmaya başladınız çocuklar! Siz dersinize bakın  Sonra anneniz darılır  ORHAN — Sen bizde ders çalışacak kafa bırakmıyorsun ki! TÜRKÂN — öyle ya, sen avaz avaz türkü söylerken biz nasıl çalışabiliriz! ZEYNEP — Vallahi bilmem ama, ben türkü çağırmadan çalışamıyorum  TÜRKÂN — Neden? ZEYNEP — Bilmem, hemencecik canım sıkılıyor, işe elim varmıyor  Bir türkü tutturdum mu iş görmek daha tatlı geliyor  ORHAN — Ne iyi şey vallahi! Keşke biz de senin gibi, bir yandan türkü söyleyip bir yandan çahşabilseydik, ne iyi olurdu! Halbuki bizim söylememizi bırak, senin söylemen bile kafamızın içini altüst ediyor, çalışabilirsen çalış! ZEYNEP — Madem öyle, ben de söylemem, ne yapayım! Zaten artık işim bitti  Bütün tozlar alındı  (Bu sırada kapı çalınır) Kapı çalınıyor, gideyim bakayım kim geldi  (Dipteki kapıdan çıkar  ) ORHAN (Zeynep çıktıktan sonra tatlı tatlı gülerek) — Hoş bir kız doğrusu şu Zeynep! İnsanı amma eğlendiriyor! ZEYNEP (Çıktığı kapıdan girer  Arkasından da Fatma Kadın gelmektedir  ) — Postacı gelmiş de, Fatma Kadın size haber vermeye çıkmış  ORHAN — Gel bakalım, Fatma teyze  Nasılsın? FATMA — Eksik olma oğlum, iyi diyelim de iyi olalım  TÜRKÂN — Nasılsın, Fatma teyze, ne haber? FATMA — İyilik, sağlık güzel kızım  ORHAN — Hani mektuplar? FATMA — Mektup yok  ORHAN — Hani postacı geldi diyordun? FATMA — Postacı gelmesine geldi, geldi amma, size mektup falan getirmedi  TÜRKÂN — öyleyse bize ne haber vermeye geldin? ORHAN (Gülerek) — Yani, size mektup yok demek için geldin ha? FATMA (Biraz sıkılmış gibi) — Evet yavrum  ORHAN — Pekâlâ, iyi ettin de geldin  Annem evde yok  Bizim de derslerimiz bitti, canımız sıkılacaktı  ZEYNEP — Aşkolsun sana, Orhan! ORHAN — Ne var Zeynep! ZEYNEP — Darıldım doğrusu (Başım öbür yana çevirir  ) TÜRKÂN (Zeynep’e) — Ne var? Ne oldu? Orhan’a niye darıldın? Ne dedi ki sana? ZEYNEP — Daha ne diyecek! Fatma teyze gelmese, canı sıkılacakmış  Demek ki ben can sıkıcı bir insanım! ORHAN — Oho! Nerden nereye? Buluttan nem kapan adam gördüm ama, senin gibisini görmedim  ZEYNEP (Anlamamış gibi bakarak) — Bulut mu? Ne bulutu? Ben bulut falan kapmadım… TÜRKÂN (Gülerek) — öyle derler  Zeynep, sen aldırma  ORHAN (Fatma Kadınla konuşarak) — E, anlat bakalım, Fatma teyze, ne var, ne yok? FATMA (Elini karnına bastırıp iki büklüm olarak) — Of! Aman… Yine karnım ağrıyor  TÜRKÂN — Ne o? Hasta mısın Fatma teyze? Nen var? FATMA — Vallahi bilmem kızım, ne zamandan beri karnımda kımıl kımıl bir şey kımıldayıp duruyor  Sanki bir hayvan var… TÜRKÂN — Hayvan mı? ORHAN — Hah hah ha! Amma yaptın sen de Fatma teyze! ZEYNEP (Atılarak) — Olur olur! İnsanın karnında hayvan bulunduğu çok görülmüştür  (Orhan’la Türkân Zeynep’e bakışırlar  Zeynep onlara, Fatma Kadın »örmeden, gizlice bir işaret yapar  ) ORHAN (Zeynep’in işaretini gördükten sonra) — Ya! Ya! Evet! İnsanın karnında solucan olur, böcek, olur, neler olmaz ! FATMA (Korkarak yerinden fırlar) — Aman Allahım! Ne söylüyorsun? Benim karnımda şimdi solucan mı var? Ne yapacağım ben şimdi! ZEYNEP — Bunda korkulacak bir şey yok, Fatma teyze! Çıkarırız  FATMA — Çıkarır mısınız? Çıkar mı hiç? ORHAN — Çıkar elbette! Bir çocukta (Şahadet parmağını göstererek) nah bu kadar solucan vardı da çıkardılar  TÜRKÂN —- Hem belki solucan değildir de… FATMA — Nedir? TÜRKÂN — Böcektir  FATMA — Böcek mi? Aman Allahım! Gördünüz mü başıma gelenleri! (Yerinden fırlamak ister  Zeynep onu tutup yeniden oturtur  ) ZEYNEP — Telâş etme, meraklanma sen  Biz onu şimdi çıkarırız  FATMA — Nasıl çıkaracaksınız? ZEYNEP — Senin nene lâzım canım! Sen onu bize bırak  ORHAN — Girdiği gibi çıkması da kolaydır  FATMA — Peki, böcek midir, solucan mıdır, her ne ise, bu hayvan benim içime nasıl girdi acaba? ORHAN — Nasıl girecek! Ağzından girdi  Yani, yediğin şeylere dikkat etmemişsin  Meselâ, salatayı iyice yıkamadan yemişsin…  FATMA — Tövbeler tövbesi öyleyse! Bundan sonra bir daha salata yemem! TÜRKAN — Yo! Yemin etme! Salata yersin, niçin yemeyeceksin! Yalnız, iyice yıkadıktan ve üzerinde hiç bir toz, kir kalmadığını gördükten sonra yersin  Salatanın, iyice temizlendiğine inanmadığın yerlerde, meselâ, lokantalarda falan yemezsin  FATMA — Lokantada yemek yediğim yok ki zaten! Ondan yana hiç merak etme  (Biraz durduktan sonra) Demek karnımda bir hayvan bulunduğu muhakkak ha! ZEYNEP — O muhakkak  Fakat solucan mı, yoksa böcek mi, bunu da şimdi anlayacağız  FATMA — Nasıl anlayacaksınız? ZEYNEP (Orhan’a) — Ne diyorlar ona, söylesene! Hani canım arkasından bakıyorlar da bir şeyin içinde ne var ne yok görüyorlar? ORHAN — Röntgen, yani doktorluk dilinde radyografya  ZEYNEP — Hah işte! Radyo, radyo! Bizde radyo var  Dur gideyim ben içerden getireyim… (Koşa koşa soldaki kapıdan çıkar  ) FATMA (Başını ellerinin arasına alarak iki yanına sallanır) — Gördün mü başıma gelenleri! Şimdi ben ne yapacağım! (Orhan’a dönerek) Bana baksana kuzum… ORHAN — Buyur Fatma teyze? FATMA — Gelin biz bu işten vazgeçelim… ORHAN — Hangi işten? FATMA — Canım işte bu, solucan mıdır, kurt mudur, böcek midir, her ne karın ağrısı ise… ORHAN (Bir kahkaha atarak) — Hah ha! Karın ağrısı! İyi buldun teyze! Eh ne yapalım diyorsun sen? FATMA — Onu çıkarmaktan vazgeçelim diyorum  TÜRKÂN — Neden? FATMA — Korkuyorum kızım… Olduğu yerde bıraksak olmaz mı? TÜRKÂN — Sen bilirsin amma, Fatma teyze, o zaman bu karın ağrısından bir türlü kurtulamazsın  ORHAN — Hem bu kadarla kalsa iyi! FATMA — Ya daha ne olacak? ORHAN — Ne olacak! Karnındaki böcek veya solucan gittikçe çoğalacak  Bir seneye kalmaz, karnının içinde böcekler, solucanlar, kıvıl kıvıl oynaşmaya başlar  FATMA (Yerinden fırlayarak) — Aman Allah! Aman Allah! (Dipteki kapıya doğru gider  ) ORHAN — Ne o nereye gidiyorsun? TÜRKÂN —- Kaçıyor musun yoksa? FATMA (Kapıdan çıkarken) — Hayır, hayır, şimdi geleceğim  Odamı açık bırakmıştım, kapıyayım da geleyim  Solucan mıdır, böcek midir, ne karın ağrısı ise şunun bir çaresine bakalım… (Çıkar  ) | 
|   | 
|  | 
|  | 4 Kişilik Komik Skeç - Karın Ağrısı |  | 
|  10-24-2012 | #2 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   4 Kişilik Komik Skeç - Karın Ağrısı2  SAHNE Orhan — Türkân — Zeynep (Fatma Kadın dipteki kapıdan çıkarken soldaki kapıdan radyoyu kucaklamış olarak, Zeynep içeri girer  ) ZEYNEP (Kucağındaki radyoyu masanın üzerine bırakarak) — Of! Canım çıktı! Amma da ağırmış! ORHAN (Yerinden kalkıp onun yanına yaklaşarak) — Peki, ne yapacaksın şimdi? ZEYNEP — Ne yapacağım! Fatma Kadını radyonun arkasına geçirip, içini seyrediyormuş gibi yapacağım… Sonra… TÜRKÂN — Eh, sonra? ZEYNEP — Sonra, “Senin kanımda; böcek var!” diyeceğim  “Hani kırmızı-siyah benekli bir böcek vardır ya, işte ondan!” diyeceğim  Sonra, ağızdan böceği çıkarır gibi yapacağım ve “bak işte çıktı!” diye göstereceğim! ORHAN — Peki amma, ne göstereceksin? TÜRKÂN — öyie ya, Fatma Kadının karnında böcek olmadığına, olsa bile bizim onu çıkaramayacağımıza göre, ona “bak işte çıktı!” diye ne göstereceğiz  ZEYNEP (Duralar) — Bak işte bunu düşünmemiştim  TÜRKAN (Bir kahkaha atarak) — Yalancı doktorun mumu işte böyle yatsıya kadar yanar! Şimdi ne yapacaksın, söyle bakalım? ZEYNEP — Vallahi bilmiyorum  Ne yapacağımı bilmiyorum amma, muhakkak bir şey yapmalı! Hem de çabuk! (Odanım içinde telâşla gezinmeye başlar  ) ORHAN (Ona uzun uzun bakıp alaylı alaylı gülümsedikten sonra) — Merak etme, Zeynep  Ben sana böcek bulacağım! ZEYNEP (Ellerini çırparak Orhan’ın yanına koşar) — Sahi mi söylüyorsun? Nereden? ORHAN — Senin nene lâzım! Bulacağım işte  Hemen tıpkı senin istediğin böcekten! TÜRKÂN (Ağabeyine doğru gelerek) —- Nerden bulacaksın o böceği? ORHAN — Unuttun mu canım? Hani dün tabiat bilgisi gezintisinde kırlarda böcek toplamadık mı idi? Benim topladıklarım arasında üç tane de o böcekten var  Hava alsınlar da ölmesinler diye, üzeri delikli bir kutuya koymuştum  İkisi ölmüş bile olsa biri herhalde canlıdır  Dur getireyim  (Koşa koşa sağdaki kapıdan çıkar  ) | 
|   | 
|  | 
|  | 4 Kişilik Komik Skeç - Karın Ağrısı |  | 
|  10-24-2012 | #3 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   4 Kişilik Komik Skeç - Karın Ağrısı3  SAHNE Türkân — Zeynep — Fatma Kaduı — Sonra Orhan (Orhan sağdaki kapıdan çıkarken dipteki kapıdan Fatma Kadın içeri girer  Korka korka ilerler  Etrafına bakımı ZEYNEP (Bir sandalye çekerek) — Gel otur bakalım Fatma teyze  Radyo hazır  Şimdi karnının içini gözden geçireceğim  Kıvıl kıvıl kımıldayan ve içinde cirit oynayan o yaramaz hayvan kimmiş anlayacağız  FATMA — Peki sonra? ZEYNEP — Sonra da mübarek mahlûku çıkaracağız  FATMA — Nasıl çıkaracaksınız? Canım acımasın sakın? TÜRKÂN — Amma da tatlı canım varmış ha, Fatma teyze! FATMA — Demek acıyacak ha? ZEYNEP — Merak etme teyze, tereyağından kıl çeker gibi çekip çıkaracağım onu senin haberin bile olmaz  Hadi gel otur bakalım  (Fatma Kadın, korka korka sandalyeye yaklaşır  Eli ayağı titreyerek oturur  ) ZEYNEP (Onu sandalyeye iyice oturtmaya çalışarak) — Şöyle otur, Fatma teyze  Arkana iyice yaslan… Hah şöyle  Serbest dur  Başını dik tut  Tamam  Şimdi hiç kıpırdama  Böcek ürkmesin  (Bu sırada sağdaki kapıdan Orhan girer  ) ZEYNEP (Radyoyu getirip Fatma Kadın’in kucağına koyarak) — Dikkat! Muayene başlıyor  Bir, iki, üç… (Eğilir, radyonun kafesinden içeri bakar  ) Gördüm, gördüm! ORHAN (Radyoya yaklaşarak) — Dur ben de bakayım… FATMA — Aman durun ben de göreyim  TÜRKÂN (Güler) — Sen nasıl görebilirsin ki teyze! İnsan kendi kamının içini görebilir mi? FATMA — O da doğru ya  ORHAN (Radyonun kafesinden içeri bakarak) — Hani nerede? Ha! Gördüm  Uzun kırmızı siyah benekli, teşbih tanesi kadar bir böcek, oynayıp duruyor! FATMA — Aman! Üzerime fenalıklar basıyor! Şimdi bayılacağım  ZEYNEP — Aman bayılma! Sonra böcek de seninle beraber bayılır, çıkaramayız  Biraz daha sabret  Sonra sevincinden düşüp bayılacaksın! TÜRKAN (Orhan a) — Dur bir de ben bakayım da tamam olsun  (Radyoya yaklaşır  Kafese gözünü uydurarak bakar  ) Aman ne güzel hayvan! Tıpış tıpış da bir yürüyüşü var! FATMA — Çabuk olun çocuklar  Çıkaracaksanız çıkarın  Yoksa şimdi hafakanlar basacak  Çabuk olun diyorum size? Hem de bakmadan da çıkaramaz mı idiniz sanki? ORHAN — Nasıl çıkarabilirdik ki! FATMA — Neden? ORHAN — öyle ya  Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır  Solucanı dışarı çıkarmak için kullanacağımız yol başka, böceği çıkarmak için yine başka! Doktorlar da ilâç vermeden önce hastalığın ne olduğunu inceden inceye gözden geçirmezler mi? ZEYNEP — Değil mi ya! TÜRKÂN — Hadi şimdi tedaviye başlayalım  Hastalığın mikrobunu bulduk… ZEYNEP — Sen radyoyu kaldır masanın üzerine koy Orhan  Sen de arkana iyice yaslan ve başını yukarı kaldır, ağzını aç Fatma teyze  FATMA — Ağzımı mı açayım? Sakın ağzımdan içeri başka böcekler girmesin? TÜRKÂN — Merak etme, ağzını açar açmaz böceği çıkaracağız  O çıkar çıkmaz da sen hemen ağzını kapatırsın  FATMA — Hadi ağzımı açıyorum, çıkarın bakayım böceği… (Ağzını açar, sonra tekrar kapar  ) Durun, bir şey soracağım: Böceği nasıl çıkaracaksınız? Maşa ile mi, yoksa cımbızla mı? TÜRKÂN (Gülerek) —- Maşa ile olur mu hiç? ORHAN (Gülerek) — Cımbızla olur mu hiç? FATMA — Ya ne ile? ZEYNEP— Türkü ile! FATMA — Türkü ile mi? ZEYNEP — Sen hele ağzını aç bakayım… Nasıl çıkaracağımızı böcek çıktıktan sonra görürsün! Başını kaldır, ağzını aç! Tamam! (Zeynep, Fatma Kadının sağına, Türkân da soluna geçerler ve omuzlarından tutarlar  Orhan, bulundurduğu kutuyu elinde tutarak Fatma Kadının arkasında durur ve hep bir ağızdan “Palandöken Dağında” makamından, türküye başlarlar  ) Hey böcek, güzel böcek, Hemen uçup gelecek  Fatma teyze yaslanmış, Şimdi rahat edecek  Gel bakalım dışarı, Seni gidi haşarı, Geçsin artık şu ağrı, Haydi çık güzel böcek  ORHAN (Bağırarak) — Çıktı, çıktı! TÜRKÂN — Aman tutalım! ZEYNEP — Durun ben tutayım! FATMA (Yerinden fırlar) — Hani bakayım, nerede yezit? (Zeynep, Orhan’ m kutuyu açıp yere bıraktığı böceği yakalar  ) İşte! Vay hınzır vay! Demek sen Fatma teyzenin karnını gıdıklayıp duruyordun ha! Şimdi sana nasıl bir ceza verelim? ORHAN — Onu sonra düşünürüz  Şimdi Fatma teyzeye geçmiş olsun diyelim  ZEYNEP ve TÜRKÂN (İkisi beraber) — Geçmiş olsun, Fatma teyze! FATMA — Eksik olmayın yavrularını  Oh! öyle rahat ettim ki! Artık şu karın ağrısından kurtuldum… ZEYNEP — İnşallah bir daha böcek yutmazsın! FATMA — Tövbeler tövbesi! Bir daha hiç bir şeyi iyice yıkamadan, temiz olduğuna güvenmeden yemeyeceğim… Bu bana iyi bir ders oldu  (Zeynep’e bakarak) Amma, Zeynep kız  Sen de usta bir hekimmişsin de benim haberim yok! Ne duruyorsun burada? Git bir muayenehane aç, doktorluk et! Dünyanın parasını kazanırsın  Ben artık seni önüme gelene methedeceğim… ZEYNEP (Onun sözünü keserek) — Sakın ha! FATMA — Neden? ZEYNEP — Neden olacak! Benim diplomam yok! Diplomasız doktorluk etmek yasaktır  Hem zaten, benim doktorluk etmeye de hiç niyetim yok  Bunun gibi, elimden daha ne işler gelir amma, ben halimden memnunum  Benim işim bu evde iş görmek  Bu bana yetişir  ORHAN — öyle ya  Her insanın bir işi vardır  Ondan başka daha birçok şeyler bilir amma, tuttuğu işi bırakmaz  O bilgilerinin yardımıyle asıl işinde ilerlemeye çalışır  Bizim Zeynep’in de bilgileri onu bize daha faydalı yapacak ve kendisini daha çok sevdirecek  Aferin Zeynep! ZEYNEP (Fatma’ya) —- Ha, sonra bir şey daha var  FATMA — Ne o? ZEYNEP — Sakın kimseye karnından böcek çıktığını söyleme  FATMA — Neden? ZEYNEP — Neden olacak! Kimse inanmaz  Sonra senin kafanın içinde böceklerin yuva yaptığını söyleyip seninle alay ederler  Karışmam bak! O zaman senin de beyninin içine kurt girer  Karın ağrısından kurtuldun, bu sefer baş ağrısına tutulursun  Karnından böceği kolayca çıkardım amma, kafanın içinden böcek çıkarması pek o kadar kolay değildir  FATMA — Aman Allahım! Sonra kafamı kesmeye kalkarsınız! Tövbeler tövbesi! Allah göstermesin! (Kapıdan dışarı fırlar  ) (Perde iner  ) Vahdet GÜLTEKİN | 
|   | 
|  | 
|  |