Prof. Dr. Sinsi
|
Bandırma Nın Milli Mücadeledeki Yeri
Bandırma nın milli mücadeledeki yeri
Mondros Mütarekesi’nin uygulanışından itibaren düzenli ordunun kuruluşuna kadar geçen devreyi, Kuvâ-yı Millîye dönemi olarak nitelendirmek gerekir Çünkü bu dönemde yapılan mücadele çok zor şarlar altında oluşturulan, millî kuvvetlerle verilmiştir Kuvâ-yı Millîye adıyla kurulmuş olan bu güçler, düzenli ordu kurulması sürecinde zaman kazanma açısından çok önemli bir görevi başarıyla yerine getirmişlerdir Millî Mücadele ise, çöken bir imparatorluğun enkazları üzerinde, İmparatorluğun arta kalan unsurlarından çağdaş anlamda bir “Millî Devlet” kurma gayesine yönelik, yeniden doğuş hareketi olarak nitelendirilebilir İşte Millî Mücadele’nin önemli bir kısmı gerek stratejik konumu, gerekse sosyal yapısı itibariyle ilginç bir çatışma sahası durumunda bulunan Kuzeybatı Anadolu'nun Balıkesir sınırları içerisinde cereyan etmiştir Nitekim Millî Mücadele liderlerinin hem iç, hem de dış cephe özelliğini taşıdığını belirttikleri bölge, İstanbul hükümeti, İtilâf devletleri ve onların desteklediği Megali İdea peşinde koşan Yunanlıların yoğun bir şekilde faaliyetlerine ve bunlara karşı koymağa çalışan Millî kuvvetlerin mücadelelerine sahne olmuştur

Bilindiği üzere Mondros Mütarekesi sonrası ordular terhis edilmiş olduğundan, tümen ve alayların asker sayısı birkaç yüzle ifade ediliyordu Bunun yanı sıra, mevcut askerî birliklerin durumu da asker kaçakları nedeniyle dana da azalmıştı Dolayısıyla Yunanlılar Batı Anadolu’yu işgale başladıklarında karşılarında 56 57 ve 61 Tümenlerin birkaç yüz kişilik zayıf kuvvetlerini bulmuşlardı Üstelik Padişah, Yunanlılarla savaş durumunda olmadığını ilan etmiş ve hükümet de gerek askerî kuvvetlerin, gerekse halkın işgale karşı direnmemesini bildirmişti Bütün olumsuz şartlara rağmen Yunanlılar karşılarında çetin bir direnme buldular Zayıf mevcutlu askerî birliklerin komutanları millî duygularla vatanlarını savunurken hamiyetli Türk vatandaşları ve onların yanı sıra, eskiden eşkiyalık yapan bazı efeler, adamlarıyla birlikte bu direnişlere katıldılar, hatta bazı yörelerde duruma bile hâ kim oldular Halkın, askerin, efelerin oluşturduğu bu direniş hareketinin ortak noktası vatan savunması idi Böylece oluşan bu direniş hareketi Ayvalık’tan Denizli’ye kadar uzanan geniş bir çizgi üzerinde millî cephenin doğmasına yol açtı Bu millî cepheyi oluşturan kuvvetlere ve bu harekete dar anlamda " Kuvâ -yı Milliye" dendi Sivas Kongresi’nde bu anlam genişledi ve tüm yurdun savunulması anlamına geldi
İşgale Karşı Mukavemet ve Kuvâ-yı Millîye Hareketinin Doğuşu
Kuzeybatı Anadolu olarak belirlediğimiz bölge, Millî Mücadele hareketi açısından da stratejik olarak çok önemli bir durumdaydı Karargâhı Tekirdağ olan 14 Kolorduya bağlı 61 tümen Bandırma ve Balıkesir bölgesinde bulunuyordu Mütareke gereğince Çanakkale Boğazı mevkiî 9 Kasım 1918’de İngilizlerce işgal edilince, Anadolu yakasındaki 61 tümen Gönen ve Biga bölgesinde toplanmaya başladı Bu tümen daha sonra karargâhını Bandırma’ya nakletti 61 tümenin silahlarının önemli bir kısmı ise Lapseki’de depolanmıştı Albay Kâzım Bey’in gitmekte olduğu 61 tümenin merkezi olan Bandırma, İzmir’den sonra işgal edileceğine kesin gözüyle bakılan yerlerdendi Ayrıca, İzmir’e çıkartılan Yunanlıların Anadolu içlerine ilerleyebilecekleri bir yol da bu bölgeden geçmekteydi Nitekim İzmir’in işgalinden sonra Balıkesir, işgal kuvvetlerine karşı oluşturulan direniş hareketlerinin önemli bir üssü haline gelecektir Millî Mücadele liderlerinin belirttiği gibi dış cephe özelliği taşıyacak olan Balıkesir üs olmak için hem nüfus, hem de askerî açıdan oldukça uygun bir durumda idi Ayrıca İngilizler, Boğazlar çevresinde tampon bölge oluşturmak düşüncesindeydiler ki bu tampon bölgeleri oluşturabilirlerse ilerde onları buralardan söküp atmak çok zorlaşabilirdi Bunun yanında Millî Mücadele hareketi için bölgeden yararlanma olanağı da yok olabilirdi Bu bakımdan bölgenin batısında Balıkesir’in yanısıra Biga da Kuvâ-yı Milliyece üs haline getirilmeye çalışılmıştır Diğer taraftan İstanbul, İzmit ve Balıkesir yöresinde silah, cephane, araç ve gereç depoları ile askerî amaçlı fabrikalar bulunmaktaydı Eğitim görmüş insanların önemli bir kısmı da İstanbul’daydı Bunlar Millî Mücadele için gerekli kaynaklardı İstanbul ile her türlü irtibat en kolay bu bölge üzerinden sağlanabilmekteydi Nitekim İstanbul’la bağlantılı tek demir yolu ile önemli sayılabilecek kara yolu bağlantısı ve haberleşme de bölge üzerinden sağlanabilmekteydi Yine Karamürsel ve Bandırma üzerinden İstanbul ile deniz yoluyla da bağlantı kurulabilmekteydi İşte bu sebeple bu bölgeye sahip olunursa çok önemli bir stratejik bölge de elde edilmiş olacaktı Bütün bunların yanısıra bölge ekonomik açıdan da çok önemli idi Bu olanaklardan yaralanabilme doğaldır ki Millî Mücadele hareketinin en çok ihtiyaç duyduğu şeydi Bu bakımlardan bölge, tarafların kıyasıya mücadele ettiği alanlardan biri olacaktır
Bu arada hükümet kanadında önemli ve olumlu gelişmeler yaşanıyordu İngilizlerin bilgisi dışındaki işgale karşı mukavemetten yana gözüken Dâhiliye Nazırı Ali Kemal Bey, Balıkesir mutasarrıfı Hilmi Bey’e “  Merkezden açık bir emir ve İngilizlerden konferansın mukadderatına dair kesin tebliğ olmadıkça asla Yunanlılar tarafından asker çıkarılmasına ve işgale müsaade edilmemesi ve gerekirse her türlü kuvvetle karşı konulması lâzımdır” telgrafını gönderiyordu Bunların yanısıra Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa, ilk iş olarak Batı Anadolu’daki buhranlı duruma düzen vermek ve tedbir almak, dağılan 17 kolordunun 56 fırkasını yeniden derleyip toparlamak göreviyle Albay Bekir Sami Bey’i (Kunduk) Batı Anadolu’ya gönderdi Bu sırada Yunan işgali de gittikçe genişlemekteydi Nitekim ilerleyen Yunanlılar Menemen’i işgal ederek silah ve cephaneyi ele geçirdiler Bu durumda direnişten yana olan Genel Kurmay Başkanı Cevat (Çobanlı) Paşa, 22 Mayıs 1919’da Batı Anadolu birliklerine “  Devletin Yunanlılara kaptıracak fazla ne bir silah ve de bir fişengi var Binâenaleyh bu gibi tehlikelere maruz malzemelerle silah ve cephane ile toplarımızı hiçbir dağdağaya meydan vermemek üzere güvenli yerlere nakl ettirmenizi rica ve böylece teslim-i silah gibi zilletlere meydan bırakılmamasını önemle ilâve eylerim” mealindeki şifre telgrafı gönderiyordu 
Bu sıralarda Albay Kâzım (Özalp) 17 Mayıs 1919’da Bandırma’ya geldi Burada İstanbul’dan gelip, Batı Anadolu’ya gitmek üzere olan Vasıf (Çınar) Beyle karşılaştı Onunla yaptığı görüşmeden sonra Vasıf Bey’den Redd-i İlhak Cemiyeti müfettişi olarak Batı Anadolu’da faaliyet göstermesini istedi Bundan sonra Vasıf Bey Manisa’ya hareket etti 18 Mayıs 1919’da ise Albay Kâzım Bey, Bandırma’da 61 tümenin subaylarıyla görüştükten sonra, Manisa’ya hareket etti Yine yol boyunca istasyonlarda millî kuvvetler hazırlanması yönünde konuşma ve görüşmeler yapmaktaydı Ancak direnişe karşı olan ve böyle örgütlerin kurulmasına karşı çıkan mutasarrıf Hüsnü Bey’in Albay Kâzım Bey’e Manisa’dan ayrılmasını bildirmesi üzerine, 20 Mayıs 1919’da Albay Kâzım Bey, Bandırma’ya gitmek üzere trenle Manisa’dan hareket etti Bu arada Bekir Sami Bey, Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa ile görüştükten sonra 21 Mayıs 1919’da Gülnihal Vapuru ile yola çıkarak aynı gün Bandırma’ya geldi Bandırma’ya geldiğinde şehrin Yunan bayraklarıyla donanmış olduğunu gören Bekir Sami Bey, bu duruma çok sinirlendi Ancak akşam vakti olduğu için herhangi bir girişimde bulunmadı Diğer taraftan, o akşam hemşehrilerinden Çerkez Hasan Bey’in evine yerleşti Burada yine hemşehrisi ve okul arkadaşı Çerkez Reşit Bey’i çağırttı Ancak eve Reşit Bey değil, Reşit Bey’in eniştesi Hafız geldi Bekir Sami Bey, Hafız Bey’e durumu anlattı ve toplayabildiği kadar silahlı adamlarıyla kendisine katılmasını istedi Anlaşılan Bekir Sami Bey, Manisa’da askerî kuvvetle birlikte buradaki silah ve cephaneden de yararlanarak Yunanlılara karşı silahlı direniş oluşturmak istemekteydi
Bandırma’ya geldiğinin ertesi günü olan 22 Mayıs 1919’da, 61 tümen kumandan vekili çağırtarak ona her tarafı Yunan bayraklarıyla donatılmış olan Bandırma’nın bu bayraklardan temizlenmesi emrini verdi Nitekim kısa zamanda şehir, Türk halkının da yardımıyla Yunan bayraklarından temizlendi Yine aynı gün Bekir Sami Bey, kaymakama da öğle namazından sonra camide halka hitap edeceğini söyleyerek memurları ve bütün eşrafı camiye toplamasını söyledi Nitekim orada bulunanlara çok heyecan verici bir nutuk söyledi Bu nutkun sonunda “ Müslümanlar! Eğer camide çan görmek istemiyorsanız, eğer ailelerinizi Yunan palikaryalarının kucağında görmek istemiyorsanız, haydi silah başına ! Bu gün ne hükümet ne devlet kalmıştır Devlet de siz, hükümet de sizsiniz Ya düşmanları öldüreceğiz, bu vatan bize kalacak ; ya biz öleceğiz bu vatanı alanlar burada tek bir Türk bulamayacak Her yabancı bayrak düşmandır Yırtın ve yakın “ dedi O sırada Bandırma’da bulunan Kayseri mutasarrıfı Kemal ve İzmir Şark Mektebi Müdürü Necati Bey de aynı şekilde lâzım gelen telkinatı yapmaktaydılar 
Bir Şahsiyet-i Muzırra : Ahmet Anzavur ve Bölücü Hareketler
|