![]() |
Cumhuriyet Dönemindeki Bilim Adamları |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Cumhuriyet Dönemindeki Bilim AdamlarıCumhuriyet dönemindeki bilim adamları insanlığa hizmet etmiş bilim adamları Cumhuriyet döneminin ilk bilim tarihçisi Abdülhak Adnan Adıvar’dır (1882-1955) ![]() ![]() Adnan Adıvar, Türkiye’ye döndükten sonra, bu eserini İstanbul’daki elyazmalarını da inceleyerek düzeltmiş ve genişletmiş ve Osmanlı Türklerinde İlim (İstanbul 1943) adıyla Türkçe‘ye tercüme etmiştir ![]() ![]() Türkiye’de bilim tarihi alanında ilk metin çalışması, Adnan Adıvar’ın da katıldığı bir çalışma topluluğu tarafından yapılmıştır ![]() ![]() ![]() Arapça metinle Fransızca tercümesinin baş tarafına Adıvar ve Corbin tarafından yazılan 33 sayfalık geniş girişte, Molla Lütfi’nin hayat öyküsüne, risalenin kapsamına, probleminin tanıtılmasına, oluşturduğu geleneğe ve bazı yanlışlara ilişkin bilgiler verilmiştir ![]() Adnan Adıvar’ın bilim tarihimiz açısından önemli olan diğer bir eseri de 1944 yılında İstanbul’da yayımlanan “Tarih Boyunca İlim ve Din” dir ![]() ![]() Adıvar’ın Türk kültür hayatını yönlendiren ve çoğu zaman unutulan en önemli çalışmalarından birisi de, bir süre İslâm Ansiklopedisi’ni yayımlayan kurula başkanlık yapmasıdır ![]() ![]() ![]() Alınan tavsiye kararı doğrultusunda yayını gerçekleştirmeyi üstlenen Milli Eğitim Bakanlığı, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Adnan Adıvar’ın başkanlığında bir kurul oluşturmuştur ![]() ![]() İslâm Ansiklopedisi’ne Adnan Adıvar da bazı maddeler yazmıştır ![]() ![]() Salih Zeki gibi, Adnan Adıvar da bilim felsefesi ile ilgilenmiş ve daha ziyade İngilizlerin kullanmış oldukları felsefe diline aşina olabilmek için Bertrand Russell’ın (1872-1970), tümevarım, tümdengelim, doğru ve yanlış, sanı, felsefi bilginin sınırları, felsefenin kıymeti gibi konuları tartıştığı “The Problems of Philosophy” (Londra 1911) adlı eserini “Felsefe Meseleleri” (İstanbul 1935) adıyla Türkçe’ye tercüme etmiştir ![]() Bilim tarihinin tarihsel gelişimini anlatmadan önce ilkin bilim tarihi nedir? Sorusuna cevap vermek gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilim tarihi ise bir disiplin olarak, konusu bilim olmakla birlikte, tarihi yöntemi kullanan, konuyu tarihsel olarak ele alan bir disiplindir ![]() ![]() ![]() ![]() Tarih boyunca sanat, düşünce ve duyguların ifadesi olmuştur ve sadece estetik kaygılar taşımamış, hatta tersine, çoğu zaman doğal bir şekilde gelişmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aynı şekilde, bilim ve din ilişkisi de bilim tarihçisi için göz ardı edilmemesi gereken bir husustur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burada, kültürün temel taşları olan sanat ve dinle ilgili kısa açıklamalardan sonra, yine kısaca bilim felsefe ilişkisine göz atalım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Newton’un çalışmalarında da felsefenin etkisini izlemek mümkündür ![]() ![]() Aynı örneği, on yedinci yüzyılda yaygın olarak benimsenen korpüskül teorisi için de yinelemek mümkündür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cumhuriyet Dönemindeki Bilim Adamları |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Cumhuriyet Dönemindeki Bilim AdamlarıBuraya kadar verilen örnekleri artırarak gitmek mümkündür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün buraya kadar verilen bilgiye dayanarak, bilim tarihinin tıpkı bilimin kendisi gibi, felsefe ile iç içe olduğunu söylersek hiç de abartmış olmayız ![]() ![]() Bilim felsefesi çalışmaları gibi, bilim tarihi de her ne kadar daha önce belli ölçülerde yürütülen çalışmalar olsa da, formal olarak, başlangıcı pek de eskiye gitmez, her ne kadar, bilim tarihinin kurucusu olarak kabul edilen George Sarton, konunun ele alınışını Aristo’ya kadar götürse de, bu disiplinin başlangıcı genellikle on dokuzuncu yüzyılda yayamış olan August Comte’la tarihlendirilir ![]() Ancak, hemen biraz önce de belirtilmiş olduğu gibi, bilim tarihinin formal başlangıcı Amerika’da Harvard Üniversitesinde görevli Belçikalı bilim adamı George Sarton’la başlatılmış ve ilk resmi öğretim birimi olarak da ilk defa burada temellendirilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yukarıda söz konusu ettiğimiz çalışmalarda bunlardan ne kadarı gayesine uygun olarak yürütülmüştür, sorgulayalım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Genellikle, Cumhuriyetin ilanı 29 Ekim 1923 ise de, genel olarak Yeni Türk devletinin kuruluşu 23 Nisan 1920 tarihiyle belirlenir ![]() ![]() ![]() Dünyada her şey için maddiyat için, maneviyat için muvaffakiyet için en hakiki yol gösterici ilimdir, fendir ![]() ![]() Atatürk bu konuşmasından çok önce, henüz Cumhuriyet kurulmadan, 22 Ekim 1922’de Bursa’da yapmış olduğu bir toplantıda da düşüncelerini şöyle dile getirmektedir: “Yurdumuzun en bayındır, en göz alıcı, en güzel yerlerini üç buçuk yıl kirli ayaklarıyla çiğneyen düşmanı mağlup eden zaferin sırrı nedir, bilir misiniz? Orduların sevk ve idaresinde bilim ve fen ilkelerinin kılavuz edinilmesidir… Milletimizin siyasi ve içtimai hayatı ile ulusumuzun düşünümsel eğitiminde yol göstericimiz bilim ve fen olacaktır ![]() ![]() Daha sonraki toplantılarda yapmış olduğu konuşmalarda da, Atatürk bilimin önemini vurgulamaya devam etmiştir ![]() “Memleketimizi kesinlikle koruyabilmek için alınacak önlemlerin en önemlisi ve ilki bilim ve irfan olacaktır ![]() ![]() Cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra, bu konudaki görüş ve düşüncelerini daha hızlı bir şekilde uygulama alanına geçirmek isteyen Atatürk, 30 Ağustos 1924’de meşhur meydan savaşının yapıldığı yer olan Dumlupınar’da yapmış olduğu konuşmasında ise, bir ülkenin özgür ve bağımsız olabilmesi için ortaya koyduğu uygarlık ürünleri olması gerektiğini belirterek, şöyle demektedir: “Uygarlığın yeni buluşlarının ve fennin harikalarının cihanı değişmeden değişmeye sürükleyip durduğu bir devirde yüzyılların eskittiği köhne zihniyetlerle, geçmişe kölece bağlılıkla varlığımızı devam ettirmemiz mümkün değildir ![]() Nitekim, 1924’de İstanbul Darülfünunun İstanbul Üniversitesi olarak yeniden şekillendiğini görüyoruz ![]() ![]() “Türk milletinin yürütmekte olduğu gelişme ve uygarlık yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet bilimlerdir ![]() Buraya kadar verilen alıntılardan da anlaşılabileceği gibi, Atatürk için bilimin ve tekniğin bu ülkenin gelişmesinde ne derece önemli rolü olduğu konusundaki görüşlerini belirlemek mümkün olmaktadır ![]() ![]() Ulu Önder Atatürk 1933 yılında Üniversite reformu ve daha sonra yüksek öğrenimdeki yapılanma hareketleri sırasında, bir taraftan mevcut yüksek eğitim ve öğretim kurumlarının ataletten kurtulması ve çağdaş bir seviyeye ulaşması için önemli adımlar atarken, ve de bu bağlamda yeni birimler ve yeni ihtisas alanları oluşturulurken, bir taraftan da, yeni başkent Ankara’da yüksek öğrenim kurumlarının yapılanmasında ön ayak olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|