Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
1934, atatürk, olayları, trakya

1934 Trakya Olayları Atatürk

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

1934 Trakya Olayları Atatürk




1934 trakya olayları atatürk

1934 yılının Haziran ayının son günlerinde Trakya kentlerinde yerleşik Yahudilere karşı girişilen yağma teşebbüsü tarihimizde "Trakya olayları" adı altında mal oldu Olaylar sonucunda trakya Yahudilerinin büyük bir kesimi bitin mal ve mülklerini geride bırakarak İstanbul'a kaçtı Hükümetin, geç de olsa, duruma el koymasıyla olaylar kontrol el altına alındı, tahrikçiler ve elebaşları yakalandı Bu olaylar hakkında ayrıntılı incelemeler yayımlandığı için bu makalede, şimdiye kadar incelenmemiş olan kaynaklarda yer alan yeni bilgilere yer verilecek, böylece de mahiyeti henüz tam açıklığa kavuşmamış bu hadiseye biraz daha ışık tutulmaya çalışılacaktır

Trakya'daki Haleti Ruhiye ve Tahrikler

Trakya olaylarının meydana gelişinde Nihal Atsız'ın ne kadar etkili olduğu şu ana kadar yayımlanmış incelemelerde yeterince vurgulanmamıştır Atsız 31 Temmuz 1933 tarihine kadar Malatya'da Türkçe öğretmenliği yaptıktan sonra Edirne Erkek Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak atandı ve 11 Eylül - 28 Aralık 1933 tarihleri arasında bu görevde bulundu Edirne'de iken Orhun dergisini yönetmeye başladı Atsız, Edirne'de öğrencileri ve halkı nezdinde büyük rağbet gördü Hayranları arasında Trakya olaylarında "büyük hizmetleri geçmiş" olan Körmutlu İbrahim Ağa da yer aldı Atsız'ın Edirne'deki öğretmenliği sırasında öğrencisi olan Mehmet Orhun bunu şöyle ifade etti: "O zamanlar savaşların pekiştirdiği (Körmutlu) İbrahim Ağa, kendisinden daha genç, 28 yaşındaki Atsız Beğ'in başta gelen takdirkarlarından idi"Atsız, Edirne öğrencileri arasında çok sevildiğinden görevi sona erip Edirne'den ayrıldıktan sonra bile Orhun dergisi Edirne'de rağbet görmeye devam etti Mehmet Orhun bunu şöyle ifade etti:

"Orhun'un ilk sayısı Edirne'ye geldiği zaman İstanbul'dan çok Edirne'de satılırdı Bu sınır kentinde büyük heyecan uyandırırdı Orhun İstanbul'dan doğrudan Müşir Konağı karşısındaki kitapçı Şevki Efendi'ye gelir, oradan da bütün Edirne'ye dağıtılırdı Bir dağıtıcı da Lise'nin giriş kapısına kadar gelir, orada satardı Girişin demir parmaklıklı kapısı kapanır, dağıtıcıdan dergi teker teker alınırdı Her ayın beşinde dergi geldikçe kapışılmak için talebelerin hücumuna uğrar demir parmaklıklar zorlanırdı Atsız Beğ'in oturduğu üst kat, bizim evin karşısında olduğundan her vakit kendisini görürdüm Geceleri solgun lambasının ışığı altında geç vakitlere kadar Orhun'un provalarını tashih ederdi Orhun'un yazıları hepimizi etkilemişti Ben her sayıyı aldıkça herkese duyururcasına okur, kendi çevreme de yayardım Bilhassa eniştem Körmutlu İbrahim Ağa, Atsız Beğ'in Orhun'daki ilk yazısını okuduğunda 'bu büyük bir insandır' dedi Her sayı çıktığında benden Atsız Beğ'in yazılarını okumamı isterdi"

Atsız Edirne'de öğretmenlik yaptığı kısa süre zarfında yayımlarıyla yöre halkını Yahudilere karşı başarılı bir şekilde kışkırttı Bu kışkırtmanın ilk izlerine Atsız'ın 1933 yılının son aylarında Çanakkale'ye yapmış olduğu bir gezi sonrasında kendi kalemiyle naklettiği gezi izlenimlerinde görüldü: "Öğleye kadar Çanakkkale'yi gezdik Türk tarihinde büyük bir dönümünün, şanlı bir müdafaanın, insanlığın gücü üstündeki kahramanlıklarının remzi olan bu şehir, ne yazık ki tam bir Türk yüzü göstermiyor Şehirde ne kadar çok Yahudi, ne kadar çok çingene, ne kadar da Rum bozuntusu var! Buradaki Yahudi de her yerde tanıdığımız Yahudi'dir Sinsi, küstah, zelil, korkak, fakat fırsat düşkünü Yahudi; Yahudi mahallesi her yerde olduğu gibi burada da çığırtkanlığın, gürültünün ve levsin merkezi Çarşıdaki dükkanların lehavalarını okuyoruz Onda dokuzu bizi sinirlendiren nankör ve kahpe milletin isimlerini taşıyor Kuvvetli olduğumuz zaman karşımızda köpekçe yaltaklanan, bozgun çağlarımızda küstahlaşıp düşmanlarımızla birleşen tarihin bu hain ve piç milletini artık aramızda yurttaş olarak görmek istemiyoruz Cihan savaşında düşmanlarımıza casusluk eden ve bezirganlıklarıyla kanımızı emen Yahudi, tarihin hep iki yüzlü Yahudi'sidir Kurtuluş savaşında Bursa'ya Yunanlılar girerken kocaman bir Yunan bayrağıyla onları karşılayan, fakat Türkler Bursa'yı geri alırken aynı bayrağı ordumuzun ayakları altına seren yine bu vatansız Yahudidir İstanbul'da tımarhanelik bir çılgın, sevdiği bir Yahudi kızını öldürdüğü zaman, kızın cenaze merasimini Türklere düşmanlık nümayişi şekline sokan ve hatta Türk ordusuna uşaklık eden (çünkü Yahudi hiçbir zaman asker olamaz) askeri üniformalıları da dahil olduğu halde "kahrolsun Türkler" diye bağıran aynı hain Yahudidir5 Türk'e düşmanlık bu Yahudilerin irinden kanına o kadar işlemiştir ki vaktiyle katliamlarla İspanya'yı ve zaman zaman kırgına uğradıkları Rusya'yı kendilerine koruyucu bilecek kadar ileri gitmişlerdir Sanki Türkiye miskin İspanya'dan veya salak Rusya'dan korkacak da Yahudiler hakkında yaptığı tazyiki gevşetecekmiş gibi

Evet Yahudi şimdiye kadar hiçbir kötülük görmediği Türk'e düşmandır Çünkü onun mayası Yahudilik, yani kahpeliktir Türkeline "eroin"i dost (?) bir milletin erkanı harbiyesi sokuyor, onun Türkiye'deki komisyonculuğunu da Ermeni ve bilhassa Yahudi vatandaşlar yapmıyor mu? Büyük atalarımızın değerli savlarını unutmıyalım Onlar, Yahudi'den yumurta alan içinde sarısını bulamaz demişlerdir Bu Yahudi'nin hilekarlığını açığa vuran büyük bir hikmettir"

Çanakkale'yi ziyareti sırasında Büyük Anafarta köyüne de uğrayan Atsız yemekten sonra köyün nüfus ve hasılat defterlerini inceledi ve izlenimlerini şöyle aktardı:

"Büyük Anafarta köyünde 104 ev ve 504 kişi vardı Bunlardan üçü Yahudi idi Bunu haber veren muhtarın yüzünde o kadar derin bir yas görünüyordu ki Yahudi'nin ne iş gördüğünü sorduk: 'Bakkal' dedi Hepimiz acıyla irkildik Hala mı sen bezirgan? Hala mı Türk'ü maddi olarak kemirmeğe yeltenmektesin Ama iyi bil ki bu senin son kımıldanışındır Artık ne Türk şehirlisi ve ne de Türk köylüsü daha doğrusu damarında temiz Türk kanı taşıyanlar senin elinde oyuncak olmıyacaklardır İşte senin köyündeki fazlalığından, mikropluğundan kederle bahseden köylü Sanır mısın ki bu, seni daha uzun zaman topraklarında barındıracaktır"

Atsız'ın, gözlemlerini dile getirirken kullanmış olduğu üslubun tahrikçi ve ırkçı özellikleri bir an için gözardı ederek meseleye bakıldığında, şikayetinin özünü teşkil eden Yahudi tüccarların Çanakkale'nin ticari faaliyetlerine hakim olmuş olmaları olgusu aslında gerçekten çok fazla uzak olmayan bir durumun tesbiti oldu Bu tesbitin gerçeğe oldukça yakın olduğunun teyidi Trakya'daki olayların meydana gelmesinden yaklaşık iki ay önce Vakit gazetesinde yayımlanan Çanakkale menşeli bir haberde rastlandı:



"Bugün -bila mübalağa söyliyebilirim ki- Çanakkale vilayeti iktisadi cepheden tamamiyle Yahudilerin eline geçmiştir Bütün köyler ve hatta şehir halkı bile bu bir avuç Beni İsrail'in esareti altına girmişlerdir İki yüz bin nüfusluk koca bir vilayet, bu bezirganların elinde inlemektedirler

İşte icra dairesinin dosyaları meydandadır! Bu dosyalar içinde en çok alacaklı olanlar TrForumuzBiz Yahudilerdir Bezirganlar 60 liralık senetleri 300 liraya çıkarmışlardır Köylerde bütün tarlalar Yahudilerin eline geçmiştir Köylüler bu tarlaları icarla kullanmaktadır Özbek çiftliği de Yahudilere satılmakta iken yanlış bir muameleden dolayı durdurulmuştur!

Hükümetimiz buradaki alım satım muamelerinin içyüzüne bakmalıdır Bunların çoğu zavallı halkın bir kaç bezirgana hile yüzünden borçlanmasından dolayı mallarının yok pahasına satılmasından başka bir şey değildir! Köylülerimizin muhtekirlerden kurtulmaları lazımdır

İki seneden beri bura icra memurluğunda bulunan İzzet Bey'in kanunun şümulü dairesinde halkın hukukunu muhafazaya çalışmakta olduğunu haber aldım Fakat, ne de olsa onun bu gayretleri köylüleri kurtarmağa kafi gelemez Bu işler ancak hükümetimizin şedit bir tedbiri ile hallolunabilir"9

Bu haber Vakit'de yayımlandıktan hemen sonra Cevat Rıfat Atilhan'ın yayımlamakta olduğu Milli İnkılap dergisi tarafından iktibas edilmesi üzerine10 Vakit başyazarı Mehmet Asım (Us) kendi gazetesinde yayımlanan bir haberin Milli İnkılap tarafından iktibas edilmesinden rahatsızlık duydu, konuya müdahele etme ihtiyacını hissetti ve şu yorumda bulundu:

"Türk efkarı umumiyesinde Almanya'da olduğu gibi Yahudi düşmanlığı telkin etmeğe çalışan mecmuanın ikinci sayısında Vakit'ten alınmış bir mektup var Çanakkale'de Yahudi murahabacılarından şikayet için yazılmış olan bu mektuptan da istifade edilmek isteniliyor

Vakit'e Çanakkkale'den yazılmış olan bu mektupta mevzuu bahsolan şikayetler tamamiyle varit olabilir Fakat ferdi ve mahalli çerçeve dahilinde mütalaa edilmek icap eden hadiseleri ne kadar çirkin olursa olsun bütün bir kütleye malederek hepsini birden mesul tutmaya çalışmak doğru değildir Eğer Vakit'e yazı yazan zat mektubunda bu umumi kaideye riayet etmemiş ise onun da hataya düşmüş olduğunu kabul etmek lazım gelir

Vakit'in neşriyatına taaluk eden bu noktayı bu suretle tespit ettikten sonra Türk milliyetperverliği ile Yahudi düşmanlığı arasında bir münasebet bulunup bulunmadığını gösterelim

Bu defa neşriyat yolu ile ortaya çıkan Yahudi düşmanlığı bize Almanya'dan geliyor Almanya'daki Hitler hareketi memleketimizde -her halde muhtelif sebepler altında - akisler uyandırıyor Şurada burada Yahudi düşmanlığına meyledenler görülüyor" Asım Us bu tespitte bulunduktan sonra Almanya'da Hitler'in önayak olduğu Alman milliyetçiliği ile Kemalizmi karşılaştırdı Alman milliyetçiliğinin "ırk nazariyesini bir nevi süzgeç" gibi kullanan "tahlilci" bir milliyetçilik, Türk milliyetçiliğinin ise "terkipçi" bir milliyetçilik olduğunu belirtti ve Türk milliyetçiliğinin Almanmilliyetçiliğine kıyasla olan üstünlüklerini şöyle vurguladı:



Alıntı Yaparak Cevapla

1934 Trakya Olayları Atatürk

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

1934 Trakya Olayları Atatürk




"Türk milliyetçiliği ise Türkiye'deki müteferrik anasırı camia haricine atmak değil, temsil etmek için ırk nazeriyesinden istifade ediyor Gene bunun için din meselesinde laik olduğunu aleme ilan ediyor Diğer unsurlardan olduğu gibi Yahudilerden de Türk harsını benimsemelerini istiyor Yahudileri Türkçe konuşmağa teşvik ediyor Çocuklarını Türk mekteplerinde öz evlatları gibi okutmalarını şart koşuyor Türk harsını benimseyen, Türklükle iftihar eden, Türk vatanının ve ülküsünün yükselmesine çalışan, Türk kanunlarına severek itaat eden Yahudileri öz Türklerden asla ayırmıyor"11

Asım Us'un itidal telkin eden bu yazısı pek yararlı olmadı Trakya olaylarının vuku bulmasından sonra Zaman gazetesi de Trakya'daki Yahudi tüccarların yerel esnafa yüksek faizle borç para vermelerinin bölge halkında yaratmış olduğu infialin, olayların meydana gelmesinde etkili olduğunu belirtti:

"Bir lokma ekmek, büyük milletleri bile yekdiğerinin boğazına sarılmağa mecbur ederse, artık fertleri ne kadar birbirine düşürmez, bunu tahmin etmek pek kolaydır Kaldı ki, yalnız iktisadiyattan dolayı Türkler hiçbir unsurun aleyhinde olamazlar Fakat bunun için iktisadi hayatta faaliyet gösterenlerin hareketlerinin de meşru olması şarttır" Zaman bu tespiti yaptıktan sonra Yahudi tüccar ve esnafın artık kenara çekilip Türk tüccarlara yer açmaları gerektiğini yanlış anlamaya mahal vermeyecek bir lisanla ifade etti:

Meselenin ehemmiyetine binaen kelimeleri bile tarta tarta yazdığımız şu satırlardan maksadımız, Musevilerin bu nazik noktaya nazarı dikkatlerini celbetmektir Türklerle iyi geçinmek kadar kolay birşey yoktur Türkler dünyanın en alicenap milletidir En mütevazi Türkün bile mertliğine, sehavetine, efendiliğine müracaat edildiği vakit kendisinden alınmayacak bir şey yoktur Fakat Türk'ün, dünyada hiçbir millete nasip olmayan bu hasleti civanmerdanesi de ilanihaneye suistimal edilmemelidir Çünkü nihayet bu memleketi felaket zamanlarında kurtarmak için canımızı veren biziz, kanımızı düken de biziz, şu halde nimetlerinden de yine bizim istifade etmemize müsaade olunmasını istemek, zannederiz, hem hakkımız, hem de vazifemizdir"12

Atsız 1934 yılının Mart ayında Orhun dergisinde yayımladığı "Komünist, Yahudi ve Dalkavuk" yazısında da Yahudilere karşı kinini sürdürmeye devam etti:

"Türk milletinin dışarki düşmanları bütün dünyadır Bunu tarih bize ebedi bir öğüt halinde hikaye eder İçerki düşmanları ise üç tanedir: Komünist, Yahudi ve dalkavuk Komünist, vicdanını Yahudi "Marks"a satmış olan vatansız serseri demektir () İkinci düşmanı Yahudi'dir Onun Allahı paradır O, cebine birkaç para koyabilmek için gölgesinde yaşadığı bayrağı satmaktan çekinmeyen namussuz bir bezirgandır Hangi memlekette oturuyorsa oranın düşmanıdır Fakat bu düşmanlığını açıkça değil yüze gülerek, aaaellül ederek yapar Yahudi mayi gibidir Derhal bulunduğu kabın şeklini alır Yer yer kurulan Yahudileri Türkleştirmek cemiyetleri bu zelil poltikanın neticesidir Bununla cihan savaşında düşmanlarımıza casusluk ettiklerini, mütarekede Türklüğü tahkir ettiklerini unutturmak isterler Hatta daha ileri giderek kendilerine Türk adları takarlar13 Yahudi iki türlüdür Biri asıl Yahudi'dir, bu dilinden tanınır Biri de Yahudi dönmesidir Bu dilinden tanınmaz Bunu tanımak için yüzünün mütereddi Yahudi hatlarına dikkatle bakmak lazımdır Yahudi'yle Yahudi dönmesinin hiçbir farkı yoktur Biri "Biz Yahudiler" derse öteki de "Siz Türkler" der"14

Nihal Atsız'ın olayların meydana gelmesinden bir ay önce 0rhun dergisinde yayımladığı Musa'nın necip (!) evlatları bilsinler ki!" makalesi de Trakya Yahudilerine bir diğer ihtar oldu Aynı makale Cevat Rıfat Atilhan'ın yayımladığı Milli İnkılap dergisinde de iktibas edildi15

Asım Us'un Milli İnkılap ve Orhun dergilerinin antisemit yayımlarını telin eden ve Kemalizm'in Alman milliyetçiliğine hiçbir benzer yanı olmadığını vurgulayan başyazısına rağmen bu yayımlar yöre halkını kışkırtmada oldukça başarılı oldular Uzunköprülü Eliezer Kaneti anılarında 1930 yılından beri Trakya'da zaten mevcut olan olumsuz havanın Nihal Atsız ve Cevat Rıfat Atilhan gibi yazarların tahrikleriyle nasıl gelişip serpildiğini şöyle tasvir etti:

"Bu dönemde Almanya'da Yahudi aleyhtarlığı gelişmekte ve Yahudilere karşı girişilen eylemler çoğalmakta ve tüm Avrupa ülkelerine hızla yayılmaktaydı Avrupa'dan bizlere ulaşan gazeteler Yahudiler aleyhinde olumsuz propagandalar ile dolu idi Durumdan yararlanmak isteyen sağcı ve milliyetçi bir topluluk Yahudiler aleyhine propagandaya başlamaları ve halkı etkileme çabasında bulunmaları sonucu, olumsuz olaylar vukua gelmeye ve Yahudi toplumunun yaşam düzeni tehliaaae girmeye başlamıştı

İlçemizdeki Yahudi tüccarların borsada serbest alım-satım yapmaları kısıtlanmış ve koşula bağlanmıştı Babam Serbest Fırka başkanı ile iş ortağı idi Bugün Netanya'da yaşayan ağabeyim ise Halk Partisi başkanının yeğeni ile iş ortağı bulunuyordu Bu ortaklık durumu nedeniyle ailemiz "eşraftan" nitelenirdi Bununla beraber Avrupa ülkelerinde Yahudiler aleyhinde gelişen eylemlerin etkisi altında kalarak İsrail'e göç etme düşüncesi her gün biraz daha kuvvet bulmaktaydı Tarihte "Trakya Olayları" diye anılan 1934 yılında vukua gelen olaylardan tahminen bir yıl önce ailece İstanbul'a göç ettik"16

Atsız'ın öğrencisi Mehmet Orhun da 1930-1934 yıllarının Edirne'sini anlatırken Trakya olaylarına değindi, Atsız'dan ve Orhun dergisinden şöyle söz etti: "O tarihlerde Atatürk'ün "Ne mutlu Türk'üm diyene" ve Kuvvayı Milliye ruhu dipdiri ve revaçta idi Milli İktisad'ın temelleri atılıyordu Bütün memleket sathına yaygın olarak "Yerli Malı Kullan Hareketi" ile yabancıların Türkiye üzerindeki iktisadi baskısının kaldırılmasına girişilmişti Yukarda işaret ettiğim gibi Trakya Umumi Müfettişliği'nce yürütülmekte olan faaliyetlerin bir kısmı da Yahudilerin Trakya iktisadiyatındaki hakimiyetine son verme gayesine yönelikti Bu sırada Orhun'un beşinci sayısındaki Atsız Beğ'in Yahudiler hakkındaki makalesi de tam zamanında çıkmıştı17 1934 Haziran ayı içinde Kırklareli, Edirne ve Tekirdağ'da Yahudilere karşı önce Türkçe konuşma mecburiyeti, sonra mallarına karşı boykot ve nihayet göçe zorlama hareketine geçildi Bu harekete bütün ehali katılmış ve tarkya kısmen de olsa Yahudilerden arınmıştı Bu temizlikte (Körmutlu) İbrahim Ağa'nın büyük hizmeti geçmişti"18

Trakya halkını tahrik eden sadece Atsız olmadı Bizzat Atilhan da yayımladığı Milli İnkılap dergisinin olayların meydana gelmesinde etkili olduğunu itiraf etti: "1934 senesi Temmuz başlarında Milli İnkılap gazetesiyle yapmış olduğum samimi ve heyecanlı neşriyat, bir akalliyet tarafından çeşitli hilelere maruz kalan Trakya ve Boğazlar halkını haklı olarak heyecanlandırmış ve 3 Temmuz'da başlayan bir muhacerat hareketi ile Trakya ve Boğazlar'daki Yahudiler bir anda ve her türlü vasıtaya müracaat ederek İstanbul'a üşüşmüşlerdir 19
O dönemi yaşamış Sabetay Leon'a göre olayların meydana gelmesinde Cevat Rıfat Atilhan ve dönemin basınında hiç adı geçmemiş olan Trakya eski müfettişi Manisa milletvekili Sabri Toprak'ın kışkırtmaları da neden oldu20
Trakya Olaylarının Seyri
Olayların meydana geldiği tarihlerde Trakya bölgesiyle Çanakkale boğazının askeri açıdan tahkim edilmesi için faaliyetlere başlandı Trakya bölgesinde üç milyon ton ham yün alımı, mekanize bir askeri birliğin kurulması gibi ciddi faaliyetler görüldü Bu askeri faaliyetler sırasında resmi makamlar yörede yaşayan azınlıklara güven duymayıp muhtemel casusluk faaliyetlerini önlemek için bölgeden ayrılmalarını güvenlik açisindan şart gördüler21 Yahudileri Trakya'dan tahliye etme kararı önce onları korkutarak bölgeyi kendiliklerinden terk etmelerini sağlamaya çalışmak şeklinde oldu Amerikan şirketlerinin Trakya bölgesindeki temsilcilerinin çoğu Yahudi tüccarlar idi Bu tüccarlar, bayileri oldukları Amerikan şirketlerine başvurup yaşadıkları kenti acilen terk etme emri aldıklarından bayiliklerinin kendilerinden geri alınmasını istediler22
21 Haziran 1934 tarihinde bin beş yüz kişilik Yahudi nüfusuna sahip Çanakkkale'deki Yahudilere karşı saldırı, şantaj, yağma ve boykot girişimleri meydana geldi Yahudilere ait mağazaların önünde nöbet tutularak halkın o mağazalardan alışveriş yapması önlendi Kentin Yahudi ileri gelenlerine kenti terk etmemeleri halinde öldürüleceklerini ifade eden tehdit mektupları yollandı Vali ve CHF il başkanı polise ve jandarmaya Yahudilerin mallarını koruma altına almayı emrettiler, ancak polis ve jandarmaların mevcudiyetine rağmen Yahudilere karşı sataşmalar ve tacizler devam etti23 Yapılan telkinler ve tehditler sonucunda 25 Haziran 1934 tarihinden itibaren Çanakkale ve Trakya'daki Yahudiler bu bölgeyi kitlesel olarak terk etmeye başladılar Alelacele kaçmak zorunda kaldıklarından dolayı da gayrimenkullerini de değerlerinin çok altında fiyatlara elden çıkarmak zorunda kaldılar24

Yunanistan'ın Edirne konsolosu 3 Temmuz tarihli raporunda Çanakkale'de durumun her gün daha kötüye gittiğini, Yahudi esnaf ve tüccarların mağazalarını kapamaları için tehdit edildiklerini bildirdi Tehdit edilenler arasına Yunan uyruklu iki Yahudi esnafın da yer alması nedeniyle, konsolos, bu kişilerin korunmasını talep etmek üzere Çanakkale Emniyet Müdürü'nü ziyaret etti Emniyet Müdürü olaylardan hiçbir şekilde haberi olamadığını iddia etti Konsolos kentteki Osmanlı Bankası şubesini de ziyaret ettiğinde bankanın paralarını çekip hesaplarını kapatmak isteyen Yahudilerle hıncahınç dolu olduğunu gördü Yunan konsolosu raporunda


Alıntı Yaparak Cevapla

1934 Trakya Olayları Atatürk

Eski 10-24-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

1934 Trakya Olayları Atatürk




Çanakkale'de yaşayan 7000 ile 8000 Yahudi'nin kentten kovulmaları kararının Halkevi tarafından verildiğine inandığını belirtti25 Konsolos bir gün sonra hazırladığı ikinci raporunda
durumun gittikçe kötüleştiğini ve yüzlerce Yahudi'nin kenti terk etmekte olduklarını yazdı Ankara'daki Yunanistan Büyükelçiliği'nden kentten kaçmakta olan Yunan uyruklu Yahudilere Yunan pasaportu verebilmek için yetki istedi İtalya'nın Edirne konsolosu da İtalyan Büyükelçiliği'nden kaçmakta olan İtalyan uyruklu Yahudilere yardım etmesi, hatta ödünç para vermesi için talimat aldı26

28 Haziran ila 4 Temmuz tarihleri arasında Çanakkale, Keşan, Uzunköprü, Kırklareli ve Edirne'de yaşayan Yahudilere karşı aynı anda saldırılar
meydana geldi Çanakkale ve Keşan'da yaşayan otuz ila kırk Yahudi ailesine şehri 24 saat içinde terk etmeleri emredildi Bunun üzerine Yahudi aileleri buralardan atar topar kaçtılar Aynı emirle karşı karşıya kalan Uzunköprü'deki Yahudiler üç günlük bir ek süre temin edebildiler ve bu üç süre zarfında ellerindeki malları ve gayrimenkulleri satmaya çalıştılar En kötü olaylar Kırklareli'nde meydana geldi Kırklareli'nde yaşayan Yunan uyruklu Yahudi tüccar Aaron Samuel Kazes 3 Temmuz 1934 akşamı saat 2130'da Yahudi mahallesindeki evlerin bir grup lise öğrencisi tarafından taşlanmaya başlandığını gördü Bu öğrenci grubuna halk ve silahsız askerler de katıldılar Son derece saldırgan hale gelen bu kalabalık Yahudilerin evine hücum ettiler, kapıları kırıp evleri yağma ettiler27 Bu
saldırıda altmışbeş ev yağmalandı, bir jandarma eri öldürüldü28 Silahla tehdit edilen Kırklarelili bir Yahudi tüccar binbeşyüz lira değerindeki gayrimenkulunu elli liraya satmak zorunda kaldı Yağmacılar, üç-dört saat boyunca her türlü şiddete başvurdular Yahudileri bıçakladılar, dövdüler ve kadınlara tecavüz ettiler Bu saldırı ertesi gün de devam etti29 Saldırganlar Kırklareli hahamını yakalayıp çırılçıplak soydular ve sakalını kestiler Yağmacılar bazı genç kızların yüzüklerini almak için parmaklarını kestiler30

Edirne'deki olaylar ise şöyle seyretti Resmi makamlar Edirne mezbahasında hahamlar nezaretinde Yahudi şeriatına uygun bir şekilde yapılmakta olan et kesiminin devam etmesini yasakladılar Yahudi işçilerin işlerine gitmelerini önlediler Yahudi tüccar ve esnafa ait işyerlerinin boykot edilmesini kolaylaştırdılar ve boykota göz yumdular Paniğe kapılan Yahudiler bu durumu Vali'ye şikayet ettiler Vali kendilerine bu davranışlarda olağanüstü bir durum olmadığını, Edirne halkının Yahudilerin Edirne'den ayrılmalarını istediğini ve dolayısıyla Yahudilerin kenti terk etmelerinin daha doğru olacağını söyledi31 Cevat Rıfat Atilhan da Vali'nin bu kayıtsız tavrını teyit etti: "O tarihte Edirne valisi olan Salim Özdemir beğe müracaat eden bazı Yahudiler:

- "Halk bizi istemiyor" demişler ve şu cevabı almışlardır:

- "Halk beni de istemezse hemen çekilir, makamımı terk ederim"

O esnada Edirne'de bulunan Trakya Mülkiye Müfettişi İbrahim Tali Bey'in ve Halk Partisi Başkanı İbrahim Akıncı bey ehalinin bu harekette haklı olduklarını ifade etmişlerdi"32

Olaylar sırasında Edirne'den kaçıp sınırı geçerek Yunan topraklarına sığınan Edirneli bir Yahudinin anlattıklarına göre bir grup saldırgan 2 Temmuz 1934 günü ellerinde taşlar, sopalar ve "Yahudilere ölüm!" haykırışlarıyla Edirne'deki Yahudi mahallesini bastı, Yahudilere ait mağazaları, evleri yağmaladı, tahrip etti ve Yahudileri dövdü Yahudi mahallesinde tasviri imkansız bir dehşet ve panik havası hakim oldu Baskını yapanlar evleri ve mağazaları yağmalarlarken yaralı Yahudiler sokaklarda inliyorlardı Edirneli Yahudilerden parası olup bilet alabilmiş olanlar trenle İstanbul'a kaçtılar Parası olmayan fakir halk ise açık arazide konaklamak veya Yunan sınırına doğru yaya kaçmak zorunda kaldı Kaçamayıp Edirne'de mahsur kalmış olan az sayıda Yahudiler de dehşet içinde saklandılar Edirne'de Yahudilere karşı sert bir boykot uygulandı Gıda satıcılarına Yahudilere yiyecek satmamaları tembih edildi Fırıncılar Yahudilere ekmek satmayı reddettiler Bazı Yahudi aileler bir somun ekmeği beş liraya satın alabildiler33 Polis 3 Temmuz 1934 günü Edirne Yahudilerine kenti 48 saat içinde terk etmelerini emretti Bu kişilerin çoğunluğu tüccar ve esnaf olup ellerinde hemen tasfiye edemeyecekleri mal stokları mevcut olduğundan bu stokları terk etmek zorunda kaldılar Birçoğu da veresiye ticaret yaptıklarından müşterilerinden olan alacaklarını, verilmiş olan bu süre zarfında tahsil edemediler, böylece ağır maddi kayıplara uğradılar34
Şükrü Sökmensüer ile Cihad Baban Arasında Trakya Olaylarının Müsebbibi Tartışması

Olaylar meydana geldikten ondört yıl sonra gazeteci Cihad Baban ile İçişleri eski bakanı ve CHP Gümüşhane milletvekili Şükrü Sökmensüer arasında cereyan eden bir kalem kavgasında Cihad Baban, Trakya olaylarına da değindi ve olayların müsebbibi olarak Şükrü Sökmensüer'i gösterdi:

"Bazı vatandaşlar ırkçılığı bir fikir olarak kabul etmişler ve bu fikir uğrunda kanaatsiz insanların anlayamayacakları ıstıraplara katlanmışlardır Fakat gerek ırkçı ve gerek Nasyonal Sosyalist doktrinlerini müdafaa eden vatandaşlardan hiçbirinin bu memlekette aksiyona geçtiği sabit olunmamıştır Biri müstesna! 1934 veya 1935 senesinde Şükrü Kaya İçişleri Bakanı iken Trakya'da birdenbire Yahudilere bir baskın verilmişti Kırklareli'nde Haham Efendi'nin evine girip kızının ırzına geçmişlerdi Evler soyulmuş, kadınlara tecavüz edilmişti

Hatırlarsınız! Çanakkale'den, Edirne'den, Kırklareli'nden Yahudiler ellerindeki malları yok pahasına satarak veya sokaklara dökerek bu taraflara hicret etmişlerdi İşte o tarihten sonradır ki, Edirne'de emniyetli bir istikrar havası tesis edilemedi Musevi vatandaşlarımız o taraflara sermayelerini götürmez oldular, o memleketleri tahliye ettiler

Hükümet bu taşkın hareketi güç bela durdurdu Kimdi biliyor musunuz? Bu Yahudi mezalimini yaptıran kimdi? Almanya'daki Nasyonal Sosyalizmi bu memlekete tek başına tatbik ettiren, ettirmeğe teşebbüs eden adam Trakya Umumi Müfettişliği başmüşaviri: Şükrü Sökmensüer!"35

Tasvir Şükrü Sökmensüer'in bu iddiaları reddeden karşı cevabını yayımladı Cihad Baban da yayımlanan cevapta yer alan her karşı iddiaya cevap verdi Şükrü Sökmensüer'in cevabı şöyle oldu:

"Edirne'de bir Yahudi hadisesi olmuştur Oluş tarihi 1934'dür Bu hadisenin en büyük ve tek muharriki Hitler ve Nasyonal Sosyalizm eseri ve onun müellifi olan Cihad Baban'dır36 Bu eser 1933 yılında basılmış ve intişar etmiştir Bu eserin meydana çıkışına kadar bu memlekette Yahudi aleyhtarlığı diye umumileşmeğe mütemayil bir hareket olmamıştır Vakta ki, sayın Cihad Hikmet (bugünkü adıyla Cihad Baban)ın Hitler ve Nasyonal Sosyalizm eseri Nazizmi ve Nazizmim şiddetli Yahudi aleyhtarlığı prensiplerini ve Trakya ile hemhudut Bulgaristan'da da Yahudi aleyhtarlığının alıp yürüdüğünü memleketin dört bucağına yaymıştır ki, bu yayılma ilk defa şüphesiz ki İstanbul'a çok yakın muhitlerde olmuştur; Trakya muhitinin bunun tesirinden mahfuz kalmasına olanak yoktu Bu eserin Yahudi aleyhtarlığını körükliyen telkinleri günden güne vatandaşlar arasında dalgalanmış, nihayet Trakya muhitindeki Yahudilerin, ürkerek İstanbul'a çekilmelerine yol açan olay vukua gelmiştir Şimdi ben burada bu hadisedeki tarzı hareketimi sarahaten açıklayacağım Hüküm, vatandaşlarımındır Bu hadise patlak verir vermez, o zaman Yalova'da bulunan rahmetli Atatürk ve Ankara'da bulunduğunu hatırlayabildiğim büyük İnönü derhal harekete geçerek zamanının İçişleri Bakanı'nı ve emrindeki bir teftiş heyetini Trakya'ya gönderdiler Meseleyi inceden inceye tetkik ve tahkik ettirdiler İşte bu tahkikatın devamı sırasında bir akşam üstü evimde iken kapı çalındı Edirne'nin Yahudi ileri gelenlerinden mürekkep bir heyet beni ziyarete gelmişlerdi Bu heyet bana şöyle söyledi:

'İçişleri Bakanı bizleri tekrar tekrar dinledi ve Yahudi hadisesinin müsebbipleri ve cereyan tarzı hakkında sualler tevcih etti Bu hadisenin sizin aldığınız tedbirlerle durduğunu ve bizleri kurtardığınızı ve sizden memnuniyetimizi bildirdik38 Size hem teşekkür etmek hem de bunu haber vermek için geldik'

Bu beyan, benim bu hadisedeki rolümü sarahaten göstermektedir






Alıntı Yaparak Cevapla

1934 Trakya Olayları Atatürk

Eski 10-24-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

1934 Trakya Olayları Atatürk




Bu hadisede bilhassa Edirne'de çok müşkül anlar geçirildiği sırada o zamanın Edirne valisi ve halen Antalya valisi bulunan sayın Salim Özdemir'le bilistişare alınan ciddi ve kuvvetli tedbir olmayaydı, her halde Yahudi vatandaşlarımız çok güç durumlara düşeceklerdi39 Burada namusuna, şerefine, haysiyetine güvendiğim bir arkadaş da şahit olarak umumi efkara arzediyorum: Halen İstanbul polis mektebi müdürü sayın İbrahim Akıncı, o zaman Edirne'de parti başkanımız idi Hadisenin en had bir safhaya girdiği gün sabahı kendisini umumi müfettişliğe davet ettim Başmüşavirlik odasında buluştuk Kendisine, "bu hadisenin önlenmesi için il zabıta kuvvetleri ve yetmezse askeri yardımcı kuvvetler de derhal harekete geçecektir Sizin de bütün parti arkadaşlarınızla bu hareketi önlemek üzere hemen tedbir almanızı rica ederim Herhangi feci bir hadise vukua gelirse kanunların verdiği yetkiye dayanarak ateş açmağa kadar gidilecektir" [dedim]

Edirneli partili arkadaşların da başında Akıncı olmak üzere hemen harekete geçerek aldıkları tedbirlerle ve bilhassa vali sayın Salim Özdemir'in fiili zabıta tedbirleriyle üzüntü verecek bir olayın tahaddüsüne meydan verilmedi Bay İbrahim Akıncı da vicdani kanaatlarını ve benim burada kaydettiklerimin doğru olup olmadığını açıklamakta tamamen serbesttir

Kırklareli olayının vukuu anında ben Edirne'de o meşhur aleyhdarlığını körükliyen eserin tesiri altında bir elektrik cereyanı gibi bütün Trakya'ya yayılmış olan bu hareketi önleyici tedbirleri almağa çalışmakla meşguldüm

Kırklareli hadisesini bana ilk haber veren şahıs Edirne Milletvekili Sayın Mehmet Edip Ağaoğlu'dur Bu haberi alır almaz, hadisenin önlenmesi için Kırklareli valiliğine nasıl emir verdiğimi bu arkadaşım da çok iyi hatırlarlar Onun şahadetini de şimdiden kabul ediyorum Irza tecavüz uydurması çok gülünçtür Böyle bir hadise örtbas edilebilir ve cezasız kalabilir miydi? Kırklareli'de yargıç ve mahkeme yok mu idi?

Beni bu hadisede Cumhuriyet devrinin az da olsa mesuliyet taşıyan bir vazifelisi olarak yaptıklarımdan, hem bir Türk olarak, hem insan olarak, hem de Cumhurüyet devrinin bir memuru olarak bütün varlığımla ancak huzur duymaktayım" Şükrü Sökmensüer daha sonra Cihad Baban'ı o yıllarda Nazi yanlısı olmakla suçladı






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.