Prof. Dr. Sinsi
|
Köl Tigin (Kül Tigin) Anıtı
Köl Tigin (Kül Tigin) Anıtı
Güney Yüzü: Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum Sözümü tamamiyle işit Bilhassa küçük kardeş yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki Şadpıt beyleri, kuzeydeki Tarkat, Buyruk beyleri, Otuz Tatar           Dokuz Oğuz beyleri, milleti! Bu sözümü iyice işit, adamakıllı dinle: Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki millet hep bana tâbidir Bunca milleti hep düzene soktum O şimdi kötü değildir Türk kağanı Ötüken ormanında otursa ilde sıkıntı yoktur
Doğuda Şantung ovasına kadar ordu sevk ettim, denize ulaşmama az kaldı Güneyde Dokuz Ersin'e kadar ordu sevk ettim, Tibet'e ulaşmama az kaldı Batıda İnci nehrini geçerek Demir Kapı'ya kadar ordu sevk ettim Kuzeyde Yir Bayırku yerine kadar ordu sevk ettim Bunca yere kadar yürüttüm Ötüken ormanından daha iyisi hiç yokmuş İl tutacak yer Ötüken ormanı imiş Bu yerde oturup Çin milleti ile anlaştım Altını, gümüşü, ipeği ipekliyi sıkıntısız öylece veriyor Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş
Bir insan yanılsa, kabilesi, milleti, akrabasına kadar barındırmazmış Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok, Türk milleti, öldün; Türk milleti, öleceksin! Güneyde Çogay ormanına, Tögültün ovasına konayım dersen, Türk milleti, öleceksin! Orda kötü kişi şöyle öğretiyormuş: Uzak ise kötü mal verir, yakın ise iyi mal verir diyip öyle öğretiyormuş Bilgi bilmez kişi o sözü alıp, yakına gidip, çok insan, öldün! O yere doğru gidersen, Türk milleti öleceksin! Ötüken yerinde oturup kervan, kafile gönderirsen hiç bir sıkıntın yoktur Ötüken ormanında oturursan ebediyen il tutarak oturacaksın Türk milleti, tokluğun kıymetini bilmezsin Açlık, tokluk düşünmezsin Bir doysan açlığı düşünmezsin
Öyle olduğun için, beslemiş olan kağanının sözünü almadan her yere gittin Hep orda mahvoldun, yok edildin Orda, geri kalanınla her yere hep zayıflayarak, ölerek yürüyordun Tanrı buyurduğu için, kendim devletli olduğum için, kağan oturdum Kağan oturup aç, fakir milleti hep toplattım Fakir milleti zengin kıldım Az milleti çok kıldım Yoksa, bu sözümde yalan var mı? Türk beyleri, milleti, bunu işitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burda vurdum Yanılıp öleceğini yine burda vurdum Her ne sözüm varsa ebedî taşa vurdum Ona bakarak bilin Şimdiki Türk milleti, beyleri, bu zamanda itaat eden beyler olarak mı yanılacaksınız? Ben ebedî taş yontturdum    Çin kağanından resimci getirdim, resimlettim
Benim sözümü kırmadı Çin kağanının maiyetindeki resimciyi gönderdi Ona bambaşka türbe yaptırdım İçine dışına bambaşka resim vurdurdum Taş yontturdum Gönüldeki sözümü vurdurdum   On Ok oğluna, yabancına kadar bunu görüp bilin Ebedî taş yontturdum   İl ise, şöyle daha erişilir yerde ise, işte öyle erişilir yerde ebedî taş yontturdum, yazdırdım Onu görüp öyle bilin Şu taş    dım Bu yazıyı yazan yeğeni Yollug Tigin
Doğu Yüzü:Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insan oğlu kılınmış İnsan oğlunun üzerine ecdadım Bumin Kağan, İstemi Kağan oturmuş Oturarak Türk milletinin ilini töresini tutuvermiş, düzenleyi vermiş Dört taraf hep düşman imiş Ordu sevk ederek dört taraftaki milleti hep almış, hep tâbi kılmış Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş Doğuda Kadırkan ormanına kadar, batıda Demir Kapı'ya kadar kondurmuş İkisi arasında pek teşkilâtsız Göktürk öylece oturuyormuş Bilgili kağan imiş, cesur kağan imiş
Buyruku yine bilgili imiş tabiî, cesur imiş tabiî Beyleri de milleti de doğru imiş Onun için ili öylece tutmuş tabiî İli tutup töreyi düzenlemiş Kendisi öylece vefat etmiş Yasçı, ağlayıcı, doğuda gün doğusundan Bökli Çöllü halk, Çin, Tibet, Avar, Bizans, Kırgız, Üç Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı, bunca millet gelip ağlamış, yas tutmuş Öyle ünlü kağan imiş Ondan sonra küçük kardeşi kağan olmuş tabiî, oğulları kağan olmuş tabiî Ondan sonra küçük kardeşi büyük kardeşi gibi kılınmamış olacak, şğlu babası gibi kılınmamış olacak Bilgisiz kağan oturmuştur, kötü kağan oturmuştur Buyruku da bilgisizmiş tabiî, kötü imiş tabiî Beyleri, milleti ahenksiz olduğu için, Çin milleti hilekâr ve sahtekâr olduğu için, aldatıcı olduğu için, küçük kardeş ve büyük kardeşi birbirine düşürdüğü için, bey ve milleti karşılıklı çekiştirdiği için, Türk milleti il yaptığı ilini elden çıkarmış, kağan yaptığı kağanını kaybedi vermiş Çin milletine beylik erkek evladı kul oldu, hanımlık kız evlâdı cariye oldu Türk beyler Türk adını bıraktı Çinli beyler Çin adını tutup, Çin kağanına itaat etmiş Elli yıl işi gücü vermiş
Doğuda gün doğusunda Bökli kağana kadar ordu sevk edi vermiş Batıda Demir Kapıya kadar ordu sevk edi vermiş Çin kağanına ilini, töresini alı vermiş Türk halk kitlesi şöyle demiş: İlli millet idim, ilim şimdi hani, kime ili kazanıyorum der imiş Kağanlı millet idim, kağanım hani, ne kağana işi gücü veriyorum der imiş Öyle diyip Çin kağanına düşman olmuş Düşman olup, kendisini tanzim ve tertip edemediğinden yine teslim olmuş Bunca işi gücü verdiğini düşünmeden, Türk milletini öldüreyim, kökünü kurutayım der imiş Yok olmaya gidiyormuş Yukarıda Türk tanrısı, Tük mukaddes yeri, suyu öyle tanzim etmiş Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye babam İltiriş Kağanı, annem İlbilge Hatunu göğün tepesinde tutup yukarı kaldırmış olacak Babam kağan on yedi erle dışarı çıkmış Dışarı yürüyor diye ses işitip şehirdeki dağa çıkmış, dağdaki inmiş, toplanıp yetmiş er olmuş Tanrı kuvvet verdiği için babam kağanın askeri kurt gibi imiş, düşmanı koyun gibi imiş Doğuya, batıya asker sevk edip toplamış, yığmış Hepsi yedi yüz er olmuş Yedi yüz er olup ilsizleşmiş, kağansızlaşmış milleti, cariye olmuş, kul olmuş milleti, Türk töresini bırakmış milleti, ecdadımın töresince yaratmış, yetiştirmiş
|