Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Kişisel Gelişim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çıkarıyor, davetiye, hastalığa, stres

Stres, Hastalığa Davetiye Çıkarıyor

Eski 10-15-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Stres, Hastalığa Davetiye Çıkarıyor






Stres, hastalığa davetiye çıkarıyor

Davranış Bilimleri Uzmanı Kunter Kurt, stresin etkisini bir yıkım şeklinde gösterdiğine dikkat çekerek, stres fırtınasına önlem alınmadığı takdirde insanlarda kalıcı ruhsal veya fiziksel hastalıklara neden olabileceğini söyledi Kurt, yaptığı açıklamada, stresten arındırılmış bir yaşamın söz konusu olamayacağını bildirdi Stresin belli bir ölçüde "yaşamın zorlayıcısı" olarak gerekli olduğuna işaret eden Kurt, "Ancak duygusal ve fiziksel dünyamızın zaman zaman karşılaştığı zor durumun kalıcı olmaya başlaması halinde ciddi bir yıkım sürecine girilebilir" dedi
Stresin, organizmanın tehlike içinde olduğu şartlar ve etkinlikler karşısında dengenin bozulduğunu ifade eden Kurt, "Stres, organizma üzerinde fizyolojik, biyokimyasal ve psikolojik tepkilere neden olmaktadır Diğer anlamıyla stres, organizmanın dengesini bozan ya da bozabilecek etkenlerin tümüdür Bu etkenlerden travmalar, aşırı sıcak ve soğuklar, gürültü ve çevre kirliliği, fiziksel, duygusal gerilimler, iç ve dış çatışmalar, psikolojik, çevre faktörleri ve kültürel değişimler sosyal etkenler olarak karşımıza çıkıyor" diye konuştu
Stresin uzun sürmesi ya da saldırının bedence savuşturulamaması durumunda bireyin değişik sorunlarla karşılaşmasının kaçınılmaz olduğunun altını da çizen Kurt, şöyle konuştu:
"Stres, sisteme giren ve sistemden çıkan madde, enerji ya da bilginin yetersizliği, aşırılığı ya da uyuşmazlığı durumunda dengenin bozulduğu ve yeniden uyum yapmasına yönelik işarettir Dengedeki geçici bozulmalar sistemi harekete götürür Hareket ve hareketsizlik bir denge halindedir Stres yoksunluğu durağanlık, eylemsizlik, yok olma veya ölümdür Kronik stres, bedensel, ruhsal, sosyal rahatsızlık ve hastalıklara yol açar Olumlu stres düzeyi, hareketi, eylemi, motivasyonu sağlar"
Organizmanın strese karşı anlık tepkiler gösterdiğini de anımsatan Kurt, bu tepkilerden gözlenebilen tepkilerin kalbin hızlanması, el ayak soğuması, hızlı ve kesin soluklar, ellerin titremesi, kasların gerilmesi ve tuvalet ihtiyacı olarak şeklinde görüldüğünü söyledi Kunter Kurt, gözlenemeyen tepkilerin duyu organlarının keskinleşmesi, adrenal bezleri kortizon artışı, troid hormonu artışı, seks hormonlarında azalma, endorfin salgılamasında artış, sindirim sisteminin yavaşlaması, kan şekerinin ve
kolesterolünün artışı, kalp atışının hızlanması, oksijen alımında artış, terleme ve tüylerin kalkması şeklinde ortaya çıktığını, kronik stresin ise konsantrasyon bozukluğu, isteksizlik, uykusuzluk ya da aşırı uyku, aşırı hareketlilik, iştahsızlık ya da aşırı yemek yeme, kanser ve ölüm gibi sonuçlarının görüldüğüne dikkat çekti Stresli bir durumla başa çıkmaya çalışırken kişinin kendisine olumsuz şeyler yerine olumlu ve mantıklı şeyler söylemesinin yararlı etkisinin yadsınamayacağını söyleyen Kurt, şunları
kaydetti:
"Olaylar karşısında gösterilen olumsuz tutumlara, saldırganlık ya da kayıtsızlık, sıkıntı ve gerilim hali, sinirlilik, neşesizleşme, durgunlaşma, çökkünlük hali, dinlenmekle geçmeyen yorgunluk, unutkanlık, irritabilite, korkulu rüyalar, karamsarlık, kendini küçük görme, yalnızlık hissi, yersiz suçluluk hissetme, organik açıklaması olmayan belirtiler, uyku iştah bozukluğu, konuşma güçlükleri, uykuda diş gıcırdatma, konuşma, gürültü ve sese karşı duyarlılığı örnek gösterebiliriz"
19022008
Kaynak : İHA



Alıntı Yaparak Cevapla

Stres, Hastalığa Davetiye Çıkarıyor

Eski 10-15-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Stres, Hastalığa Davetiye Çıkarıyor




Depresyon genel olarak hayata ve geleceğe kötümser bakış, ümitsizlik ve değersizlik duyguları ile ortaya çıkar

Depresyon sözcüğünün Latince kökü ‘depressus’tur Aşağı doğru bastırmak, çekmek, bitkin, gamlı, kederli anlamına gelir Depresyon genel olarak hayata ve geleceğe kötümser bakış, ümitsizlik ve değersizlik duyguları,düşünce ve hareketlerde yavaşlama, boşluk duyguları ve bazı durumlarda zihnin ölüm ve ihtihar düşünceleri ile çok sık meşguliyeti ile semtomatize olur

Depresif bozukluk tüm bedeni etkileyen bir durumdur Bedeni, duygudurumu ve düşünceleri etkiler Beslenme ve uyku düzenini, özalgılamayı ve düşünce işlevleri etkilenir

Eğer bir kişide aşağıdaki belirtilerden dört ya da daha fazlası varsa, kişi kendi çabasıyla bu durumdan çıkamıyorsa ve belirtiler iki haftadan daha uzun bir süredir devam ediyorsa, bir uzmana başvurması gereklidir

Genel olarak depresyondaki semptomları 4 alanda toplayabiliriz:
Duygudurum alanı: Çökkün, kederli, üzgün ve acı verici duygular baskındır Bu duygular hastanın kendisi tarafından söze dökülebilir Yüz görünümünden, ses tonundan ve davranışlarından anlaşılabilir ya da yakınları üzgün ve mutsuz olduğunu anlatır İlgi ve istek azlığı, hoşlandığı etkinliklerden ve yaşamdan zevk alamama (anhedoni) belirgindir

Psikomotor etkinlik: daha sıklıkla psikomotor yavaşlama belirgindir Devinimlerde yavaşlama, yorgunluk, bitkinlik, konuşmada yavaşlama, zamanın yavaş geçmesi görülür Psikomotor ajitasyon da olabilir

Bilişsel alan: Düşünce içeriğinde kayıp düşünceleri, umutsuzluk, karamsarlık, yetersizlik, değersizlik, suçluluk ve ölüm düşünceleri olur Geçmiş hatalarla uğraşma, cezalandırılma düşünceleri ve depresif temalı sanrılar olabilir

Vegetatif alan: Uyku ve iştah bozuklukları, menstürel düzensizlik, cinsel isteksizlik gözlenir

Ayrıca depresyon belirtilerinin arka planda olduğu veya hiç görülmediği, kişiler arası ilişkilerde bozulmanın olmadığı bir depresyon çeşidi olan maskeli depresyonda hastalar sıklıkla psikolojik belirtileri ve yaşamsal sorunlarını inkar ederler ya da olduğundan daha az gösterirler Bunlar yerine hekime; bedensel belirtiler (uyku bozuklukları -sıklıkla uykuya dalmakta güçlük, gece sık uyanma, sabah erken uyanma -, iştah bozuklukları -sıklıkla iştahta azalma ve kilo kaybı), cinsel isteksizlik, menstürel düzensizlik, enerji kaybı ve çabuk yorulma şikayetleri ile başvururlar Ayrıca zun süreli ağrılar, kabızlık-ishal, bulantı kusma gibi bedensel belirtiler görülebilir, alkol-madde kullanımı oluşabilir

Klinik depresyonu olan çoğu kişi kendini yalnız hisseder Kendilerinin bu hastalıktan dolayı acı çeken tek kişi olduklarını sanırlar Aslında klinik depresyon oldukça yaygın bir hastalıktır

Klinik depresyon, duygularınızı, aile ve arkadaşlarınızla ilişkinizi, işinizi ve yaşama bakışınızı dramatik bir biçimde değiştirir İhmal edilirse evliliği, arkadaşlıkları, mesleki kariyeri bozabilir Tedavi edilmediği takdirde umutsuzluk ve hayatın yaşamaya değmediği duygusu uyandırabilir Bazı hastalarda intihara dahi yol açabilir

Yaşam boyu prevalansı genel olarak %15, kadınlar için %25 olan ciddi ve yaygın bir hastalıktır Genel gözlem bu hastalığın ülke yada kültürel farklılıklardan bağımsız olarak kadınlarda erkeklere göre iki kat daha fazla görüldüğü şeklindedir Bu durumun hormonal farklılıklara, doğum yapmaya, çeşitli psikososyal stresörlere maruz kalmaya bağlı olarak gelişebileceği düşünülmektedir Kadınlarda depresyonun daha sık görülmesinde, hormonal faktörler örneğin menstrüel siklus değişiklikleri, hamilelik, düşük yapma, doğum sonrası dönem, menopoz öncesi ve menopoz rol oynayabilir Pek çok kadın ayrıca hem evde hem de işteki sorumluluklar, tek ebeveyn olma, çocukların ve yaşlanan ebeveynlerinin bakımı gibi ek stres faktörleriyle karşı karşıyadır

Başlangıç yaşı 20-50 arasında değişmekle birlikte ortalama başlangıç yaşı 40 tır %50’si 40 yaşından önce, %10’u 60 yaşından sonra ortaya çıkar Kadınlarda 35-45 yaşlar arasında, erkeklerde 55-70 yaşlar arasında pik yapar Irksal farklılık yoktur Sosyokültürel faktörler; ailede alkol öyküsü, depresyon ve 13 yaşından önce ebeveyn kaybı öyküsü olanlarda ve düşük sosyoekonomik düzeydeki kişilerde risk daha fazladır Birinci derece akrabalarda risk yaklaşık %10-13tür Tek yumurta ikizlerinde de risk artışı saptanmıştır

Ülkemizde yapılan çalışmalara göre; depresyon 40 yaş üstünde daha yaygındır (40-50 yaş arası en sık) Somatizasyon (bedenselleştirme) yaygın olarak görülür (vakaların yaklaşık %20 sinde) Prevalans: %8-20 arasında değişmektedir Endojen depresyonun reaktif depresyona göre daha sık tekrarladığı saptanmıştır Sosyal destekleri iyi olan orta ve ileri yaş hastalarda prognoz daha iyidir Fiziksel hastalığın eşlik ettiği depresyonda prognoz daha kötü bulunmuştur

Depresyon genelde yaşanan travmatik bir olayın akabinde görülür Travmatik olayları kısaca listelemek gerekirse:

Bir yakının kaybı

Evde yada işte ciddi problemler

Uzun süredir devam eden veya kronik hastalıklar

Trakilizan, antihipertansif, steroid (prednizone), codeine ve indomenthacin türü ilaçların kullanımı

Madde kullanımı

Madde kulllanımından arınma safhası

Depresyonun sebepler, biyolojik ve psikososyal olmak üzere iki ana başlıkta toplanabilir Nörokimyasal olarak, azalmış biyojenik amin (serotonin, norepinefrin, dopamin) etkinliği söz konusudur Adrenerjik-kolinerjik sistemde kolinerjik baskınlık yönünde düzensizlikler görülür Hipotalamo-hipofizer-adrenal eksen depresyonda hiperaktiftir ve kortizol hipersekresyonu görülür Ayrıca depresyonda TSH yanıtı küntleşir, GH, FSH, LH ve testosteron seviyesi azalır İmmün fonksiyonlar depresyonda azalır Duygudurum bozukluğu olan hastaların %60-65’inde uyku anormaldir Depresyonda REM yoğunluğu ve tüm REM süresi artar Uykuya daldıktan sonra ilk REM döneminin başlamasına kadar geçen süre (REM latansı) ve evre 4 uykusu azalır Genetik ilişki her zaman doğrulanmamakla birlikte ebeveynlerden birinde majör depresyon varsa çocukta risk %10-13’tür Tek yumurta ikizlerinde bu risk %50 ,çift yumurta ikizlerinde %10-25’tir Nöronal plastisite kavramı da depresyon etyolojisinde önemli bir kavramdır Nöronal plastisite beynin bilgi edinmesinde ve bu bilgiyi ilişkili uyaranlara ve çevreye uygun adaptif yanıtlar vermesinde temel süreçtir Stres durumunda özellikle hipokampusta piramidal nöronlarda atrofi gözlenir Antidepresanlar ise hücre proliferasyonundaki azalmayı ve bu atrofiyi önler

Psikososyal boyutuna bakıldığında; sevilen kişinin simgesel veya gerçek kaybı reddedilme olarak algılanır Depresyon,kaybedilen objeye yönelik öfke ve saldırganlığın kendi benliğine dönmesi ile açıklamaktadır Kaybedilen objeye karşı ambivalans önem taşır Geri dönen öfke ,depresyonun dinamik açıklamasında en iyi bilinen formülasyondur Bu formülasyon kendini suçlama, benlik saygısında azalma ve cezalandırma gereksinimini de açıklar

Depresyon büyük oranda başarı ile tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır Çeşitli ilaç tedavileri ve beraberinde uygulanan psikoterapi bir çok hastada iyi sonuçlar vermektedir Bu iki yöntem birlikte uygulandıklarında eni iyi cevap alınır Bütün hastalık belirtileri geçtikten sonra yapılması gereken şey en az 6 ay daha ilaç kullanımı ve belirli aralarla terapistinizle görüşmektir Unutmayın bir kez depresyon geçirmek ikincisinin daha kolay gelmesine işarettir


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.