10-14-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İstanbul Sultanahmet Bulunan Kanlı Çınar İn Künyesi Nedir
İstanbul sultanahmet bulunan kanlı çınar ın künyesi nedir

1) Bu çınarın isminin ilk kez Sultan İbrahim’in tahttan indirildiği günlerde geçtiğini görüyoruz Sultan İbrahim’in tahttan indirmek için ayaklananlar önce Sadrazam Ahmed Paşa’yı yakalamış ve asileri destekleyen Vezir Sofu Mehmet Paşa’ya teslim etmişlerdir Kurnaz ve işini bilen bir vezir olan Mehmet Paşa önce Onu Şehzadebaşı’ndaki konağında ağırlamış, sonra da şeyhülislamdan idamı için fetva almıştır Öte yanda Ahmed Paşa malını mülkünü Mehmed Paşa’ya bırakarak canını kurtardığını sandığı anda birden karşısında devrin ünlü celladı Kara Ali’yi görünce her şeyin bittiğini anlamıştı Kara Ali ve diğer cellatlar onu sürükleyerek konağın bodrumuna indirip kementle boğmuşlardır Bunun ardından sadrazamın cesedi bir ata bağlanarak sürüklene sürüklene Sultanahmet’teki bu çınarın altına bırakılmıştır
Bu arada yeniçeri kılığına giren bir câni, insan yağı romatizmaya iyi gelir diyerek sadrazamın şişman vücudunu parça parça doğrayarak isteyene vermeye başlamıştır Bu acı olay üzerine bu çınara “Kanlı çınar” sadrazama da bin parça anlamında “Hazerpare Ahmet Paşa” ismi yakıştırılmıştır
2) l656 yılında başta, IV Mehmet vardı Hükümdar, devlet işlerini kendi başına yürütemeyecek kadar küçük yaştaydı Osmanlı devlet hazinesi bozulduğu zaman yeniçerilere düşük ayarlı akçe ile maaş verilirdi ‘Züyuf’ ya da ‘kızıl akçe’ denen parayı esnaf almak istemiyordu Yeniçeriler kaba kuvvetle bu akçeleri günlük harcamalarında kullanabiliyorlardı Bu yüzden İstanbul’da her gün yüzlerce olay meydana geliyordu
Girit Savaşı da devam ediyordu Girit’ten gelen bazı yeniçeriler aylardır maaş alamadıklarını söyleyerek huzursuzluklarını belirttiler İstanbul’da olan ve züyuf akçe aldıkları için zaten dertli olan yeniçeriler de Girit’ten gelenlere destek verdi Durumdan hoşnut olmayanlar önce Etmeydanı’nda, daha sonra da Sultanahmet Meydanı’nda toplandılar 4 Mart günü şikâyetlerini padişaha bildirdiler Padişahla görüşmek için ‘Ayak Divanı’ istediler Saraydaki olağan divan toplantılarından ayrı olarak olağanüstü durumlarda, padişah başkanlığında acilen toplanan divana ‘Ayak Divanı’ denir… Padişah, Yeniçeri Ağası’nı ve yeniçeri erkanından bazılarını azletti
Girit’ten gelenler savaş sırasında taşları yastık, toprağı da yatak yaptıklarını bağıra bağıra söylediler Bazı görevlilerin kurban edilmesinin isyancıları yatıştırmadığını gören hükümdar Ayak Divanı’nı toplamaya karar verdi Alay Köşkü önünde toplanan yeniçeriler, ‘bu duruma sebep oldukları’ gerekçesiyle otuz kişinin listesini padişaha verdi Padişah kendisine adı verilenlerin mallarına el koyacağını ve onları sürgüne göndereceğini söyledi İsyancılar, adlarını verdikleri kişilerin öldürülmesini istediler
Öldürülenler sürüklenerek Sultanahmet Meydanı’na getirildi İsyancılar istedi diye öldürülen devlet görevlilerinin cesetleri, şimdi Sultanahmet Meydanı’nda bulunan ulu çınar ağacına asıldı Bu nedenle günlerce süren ayaklanma tarihte ‘Çınar Olayı’ olarak anılır Sultanahmet Meydanı’ndaki bu çınar da ‘kanlı çınar’ olarak anılır
Buradaki başlar günlerce asılı kalmış, rüzgarla sallanmış ve halk bu görünümü dehşet içerisinde seyretmiştir
Doğu mitolojisinde meyvesi insan olan bir ağaç varmış Bu ağaca ‘Vakvak ağacı’ denirmiş Meyvesi insan olan bu ağacı hatırlattığı için Çınar Olayı’na ‘Vaka-i Vakvakiye’ de denilmektedir
İstanbullu bir şair de bu olay üzerine bir şiir yazmıştır
Gûşu merihe erüp tantana-i cahü celâl
Lerzenâk etti bu kavga gühu âfâkı
Oldu mahmur nice mest müdamı devlet
Câmı ikbale ne tarh etti bilinmez Sâki
Bağbanı felek gine güzârı seyret
At Meydanına dikti secere-i vakvakı
3) Sultanahmet Meydanı’ndaki bu çınarın yazgısı bununla sona ermemiş, 1826 yılında son yeniçeri isyanı bastırıp, ocak dağıttığı zaman Sultanahmet Camisine gizlenen son yeniçeriler de boğdurulup cesetleri yine bu çınarın dallarına asılmıştır
Secerei Vakvak’ın öyküsünü hazırlayıp, şiire çeviren İzzet Molla da şu dizeleri yazmıştır:Bir zaman ehli fitne camii Hanı Ahmedde
Bigünah asmış iken kullarını Hallâkim
Şimdi erbabı Şekanın dökülüp kelleleri
Meyve vaktine yetiştik, secerei vakvakın
|
|
|