Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
antik, bilgi, çorum, hakkında, kent, resimli

Çorum Antik Kent, Çorum Hakkında Bilgi Resimli

Eski 10-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çorum Antik Kent, Çorum Hakkında Bilgi Resimli




Çorum antik kent, çorum hakkında bilgi resimli

En eski höyük: Alacahöyük

Çorum’un Alaca ilçesine bağlı Haramözü Köyü yakınlarında tarih öncesi devirlere ait bir yerleşim merkezi Bilinen en eski höyüklerden biridir Burada ilk kazı 1907’de yapıldı Asıl kazılarsa 1935-1946 arasında Hamit Zübeyr Koşay tarafından Türk Tarih Kurumu adına gerçekleştirildi Kazılar, höyükte dört kültür çağı yaşandığını ve on beş yapı katı bulunduğunu ortaya çıkardı En altta yer alan IV kültür çağı kalkolitik özellikler gösterir Burada MÖ 3200-2600 yıllarına ait bakır süs eşyaları vb bulunmuştur Daha üstte yer alan III kültür çağı katlarında, MÖ 2500-2100 yıllarına ait olduğu sanılan 13 kral mezarı, boğa, geyik ve güneş simgelerinden oluşan güneş kursları çıkarılmıştır MÖ 2000-1200 arasına ait II kültür çağı katlarında tapınak ve ev kalıntıları, Hitit plastik sanatının örnekleri bulunmuştur I kültür çağı diye nitelenen, höyüğün en üstünde yer alan kattaysa Frigyalılardan kalma buluntulara rastlanmıştır Alacahöyük, bir açık hava müzesi durumuna getirilmiştir Ayrıca Alacahöyük Müzesi’yle Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde buluntular sergilenmektedir








Alıntı Yaparak Cevapla

Çorum Antik Kent, Çorum Hakkında Bilgi Resimli

Eski 10-14-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çorum Antik Kent, Çorum Hakkında Bilgi Resimli




Hattuşa-Boğazkale





Hattuşa Anadolu’nun kalbinde, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine alınmış ülkemizdeki 9 değerden biridir Mısır, Babil ve Mitanni gibi Eski Doğu’nun büyük güçlerinden biri olan Hititler, yaklaşık MÖ 1200 yıllarına kadar Anadolu’nun büyük bir kısmına ve zaman zaman da Kuzey Suriye’ye hükmetmişlerdir Bu İmparatorluğun başkenti Hattuşa, Çorum’un 80 kilometre güneybatısında, Boğazkale ilçesindedir Hattuşa 1834 yılında Fransız mimar Charles Texier tarafından keşfedilmiştir Bu sadece Hattuşa’nın keşfi değil, tamamen unutulmuş olan Hititlerin keşfi olarak da algılanabilir 1893-94’te Ernest Chantre’nin birkaç sondaj yapmasına ve ilk çivi yazılı tabletleri yayınlamasına kadar ki dönemde pek çok bilim adamı ve gezgin Hattuşa’yı ziyaret etmiştir

Müze-i Hümayun Müdürü Osman Hamdi Bey’in desteğini alan aynı müzenin konservatörü Theodor Makridi Bey, 1906 yılında ilk büyük çaplı kazıyı başlatır, zamanın çiviyazısı uzmanı Assiriyolog Hugo Winckler’i de kazı heyetine alarak, burasının Hitit başkenti Hattuşa olduğunu tespit ederler 1931-39 yılları arasında ve 2 Dünya Savaşı nedeniyle verilen aradan sonra 1952’de yeniden başlatılan kazılar, kesintisiz olarak Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından sürdürülmektedir

İlk yerleşim izleri, Kalkolitik (Taş) Çağ’a kadar (MÖ 5000) inmektedir Kesintisiz yerleşmeye başlanılması ise, Eski Tunç Çağı’nın sonlarına (MÖ 3000) doğru olmuştur Bölgenin yerli halkı olan Hattiler, burada bir kent kurup, Hattuş adını vermişlerdir
M Ö 20 yüzyıl’da Orta Dicle Bölgesi’nden gelen Assurlu tüccarlar, Hatti yerleşmesinin hemen dışında, bir Karum, (bir ticaret kolonisi) kurmuşlardır Bu yıllarda Kaniş/Neşa’nın (Kayseri yanındaki günümüz Kültepe’si) denetimi altındaki, Assur Ticaret Kolonileri, Güneydoğu ve Orta Anadolu’ya yayılmıştır Adının Hattuş olduğu bilinen bu yerleşimi M Ö 1700’lerde ilk Hitit Büyük Kral’ı Kuşşara’lı Kral Anitta yıkmıştır

Hitit yazılı kaynaklarından anlaşıldığına göre, I Hattuşili’nin iktidara gelmesiyle (MÖ 1665-1640) Hattuşa, Hititlerin başkenti olmuştur Hitit İmparatorluk döneminde, yani M Ö 14 ve 13 yüzyıllarda, şehir yaklaşık olarak altı kilometre uzunluğunda bir surla çevrilmiştir Daha geç bir imar evresinde bu surların önüne ikinci bir duvar daha örülerek, kent daha sıkı bir savunmaya alınmıştır Bu yeni sur üzerinde bulunan, anıtsal şehir kapılarının çoğu günümüze kadar oldukça sağlam durumda gelmiştir Güney batıda, dış yüzünde aslan yontuları bulunan Aslanlı Kapı’yla, iç yüzünde, silahlı tanrının bulunduğu Kral Kapı, bunların en önemlileridir Kentin güney ucundaki Yer Kapı’nın özel bir rolü olmalıydı Burada 30 m yüksekliğinde, 250 m uzunluğunda ve 80 m genişliğinde bir toprak set oluşturulmuştur Bu set üzerinden geçen kent surunun ortalarında Sfenksli Kapı yer alır Bu kapının tam altında, Hatuşa’nın bugün içinden geçilebilen tek potern (tünel) vardır 71 m uzunluğunda ve 3 m yüksekliğindeki poternden geçilerek sur dışına çıkılmaktadır

Şehirde ayakta kalmış, izlenebilen yapıların büyük bölümü, surlar gibi, MÖ 13 yy’ dan kalmadır Kraliyet yapılarının yer aldığı Büyükkale’de, direkli galerilerle çevrili avlular, konutlar, depo binaları ve büyük bir kabul salonuyla, büyük bir saraya ait kalıntılar ortaya çıkartılmıştır
Hitit metinlerinde sık sık “Hattuşa Ülkesinin bin tanrısından” söz edilmektedir Kuşkusuz bu tanrıların çoğu İmparatorluk başkenti Hattuşa’da kendilerine bir tapınım yeri edinebilmişlerdir Başkent Hattuşa’da bugüne kadar 31 yapı, tapınak olarak tanımlanmıştır Hattuşa’nın en büyük dini yapısı olan Büyük Tapınak, aşağı şehirdeki konutların ortasında tek tapınak olarak yükselir İki kült odası olduğu için tapınak, imparatorluğun tanrılarının en büyükleri olan fırtına tanrısı ile Arinna’nın güneş tanrıça’sına adanmış olmalıdır

Yukarı şehir’de tapınaklar yanında, kraliyet saraylarının bulunduğu Büyükkale’nin önünde, resmi işlere ayrılmış, bazı anıtsal yapılar açığa çıkartılmıştır Şehrin bu bölümünde, son Hitit Büyük Kralı IIŞuppiluliuma’ nın Luvi hiyeroglifleriyle, taş üzerine kazınmış, kendisi ve babası IV Tuthaliya’nın yaptığı işleri anlatan iki büyük yazıt bulunmaktadır
Hattuşa’da son yıllarda yapılan kazıların ağırlık noktasını şehrin, hatta Hitit devletinin ekonomisine ışık tutan kazılar oluşturmuştur İmparatorluk döneminde, MÖ 13 yy’a tarihlenen şehrin Büyükkaya sırtında, büyük boyutlarda, sayıları 11’ i bulan yeraltı siloları bulunmuştur

Hitit İmparatorluğu’nun M Ö 1200 yıllarından hemen sonra yıkılmasıyla, Anadolu Tunç Çağları da sona erer Bununla beraber, Hattuşa şehrinin arazisinin yerleşim tarihi devam eder M Ö 12 yüzyılın başlarında, Erken Demir Çağı’na tarihlenen yeni yerleşme, Frig etkilerini yansıtan bir taşra kasabasına dönüşüp büyümeye başlaması ancak, MÖ 8 yy’ da gerçekleşir Yerleşim, Pers döneminde de devam etmiştir Hellenistik, Galat, Roma ve Bizans’a ait yerleşme ve tahkimat izleri de görülmektedir

Yazılıkaya Tapınağı
Hattuşa’nın en büyük ve en etkileyici kutsal mekanı, şehrin dışında yer alan, yüksek kayalar arasına saklanmış Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı’dır Tapınak’ta 90’dan fazla tanrı, tanrıça, hayvan ve hayal ürünü yaratıklar kaya yüzeyine işlenmiştir
Tanrı ve tanrıça dizileri, İmparatorluk panteonunun baş tanrıları olan fırtına tanrısı ve güneş tanrıçası’ nın maiyetini oluşturuyordu Bu yorum sonucunda; Yazılıkaya “Yeni yıl şenlikleri evi” olarak tanımlanabilir Hitit kült (dini tören) metinlerine göre yeni yıl ve ilkbahar törenlerinde bir araya gelen tüm tanrılar “fırtına tanrısı’nın evi’nde” toplanırlardı Bu şenlikte kentin diğer tüm tapınaklarından tanrı heykellerinin törensel bir alayla Yazılıkaya’ ya taşınmış olabileceği değerlendirilmektedir

Yazılıkaya A Odasında kayaya işlenmiş kabartma figürlerin özel bir düzeni ve tertibi vardır Burada sol kaya yüzeyinde ikisi dışında yalnız tanrılar, buna karşın sağ tarafta da yalnız tanrıçalar belirtilmiştir Ana sahnede fırtına tanrısı ile eşi güneş tanrıçası ve ortak çocuklarının karşılaşması tasvir edilmiştir Ana sahnenin karşısındaki duvarda daha büyük boyutlarda büyük Kral IV Tuthaliya işlenmiştir Kral, güneş tanrısı’nın törensel kıyafetinde, elinde egemenlik sembolü olan ucu kıvrık asa tutar durumda, iki tepe üzerinde tasvir edilmiştir Bu kutsal alanın bu kral tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır
B Odasındaki kabartmalar ana odadaki gibi kuşaklar halinde değildir; yan duvarlara dört bağımsız figür işlenmiştir A Odası’nın başlangıcında tanrılar geçidinde de tasvir edilen ve orak biçimli kılıç taşıyan oniki tanrı ve “Kılıç Tanrısı” Nergal, öbür dünya ile ilişki kuran yeraltı tanrıları anlamında olmalıdır Büyük Kral IV Tuthaliya’nın koruyucu tanrısı olan Şarruma, krala sarılmış ve ona yol gösteren bir durumda tasvir edilmiştir Büyük Kral IV Tuthaliya’nın ismi hiyeroglif yazıyla belirtilmiştir

Alacahöyük
Eski Tunç Çağı ve Hitit çağında çok önemli bir kült ve sanat merkezi olan Alacahöyük’te 4 uygarlık çağı açığa çıkartılmıştır
Alacahöyük’te 1 uygarlık çağı, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu-Osmanlı dönemleri ile temsil edilmektedir 1 kültür katta, Geç Frig çağında höyüğün her yanı iskan edilmiştir Küçük evlerden oluşan bu kat, seramiğine göre, MÖ 650’den daha eski değildir
Mabedi, büyük yapıları, özel-blok evleri, sokakları, büyük küçük su kanalları, şehir suru, biri kabartmalı ortastadlarla süslü sfenksli, diğeri poternli anıtsal kapılarıyla Hitit İmparatorluk Çağı’nın müstahkem olmayan, düz ovaya kurulan tipik temsilcisi höyüğün 2 kültür katını oluşturur
Kalker temel üzerine andezit bloklarla inşa edilmiş olan Sfenksli Kapının genişliği 10 metredir O, bir yolla bağlandığı büyük mabedin anıtsal geçididir
Alacahöyük 3 uygarlık katını Eski Tunç Çağı (M Ö 2500-2000) oluşturur Hitit kültürüne kaynaklık eden kültürlerin önde geleni olan yerli Hatti uygarlığı’nın aydınlanmasında çok katkıları olan Alacahöyük Eski Tunç Çağı hanedan mezarları, bu çağın en önemli buluntularıdır İntramural mezarlar özel olarak ayrılmış bir alanda toplanmıştır Dört yanı taşla örülmüş dikdörtgen mezarlar ahşap hatıllarla(kiriş) kapatılmış, damları üzerine kurban edilmiş sığır başları, bacakları yerleştirilmiştir Altın, gümüş, elektrum, bakır, tunç, demir ve değerli taşlardan oluşan zengin ölü hediyeleri onların hanedana ait olduklarını göstermektedir Çoğu altın, gümüş kapların dövme, dökme, kakma teknikleri, altın mücevheratın ince süsleri uzun bir gelişmenin ürünleridir
4 kültür katını oluşturan Geç Kalkolitik Çağ ana toprak üzerine kurulmuş ilk uygarlıktır
Ortaköy – Şapinuva
Hitit Devletinin önemli kentlerinden biri olan Şapinuva, (Ortaköy), Çorum’ un 53 km güneydoğusundadır Çekerek nehri etrafında yer alan Göynücek Ovası ile Alaca Ovası arasındaki geçit üzerindedir
Hitit Çağında, hem siyasi hem de coğrafi konumu nedeniyle stratejik bir noktada yer alan şehir, önemli bir askeri ve dini merkezdir Ortaköy kazılarında açığa çıkan ve sayıları 4000’e ulaşan çivi yazılı tablet ve fragmanların (parça) oluşturduğu arşivde, Hititçe yazılmış olanların yanısıra Hattice, Hurrice ve Akadca yazılmış idari, askeri, dini ve fal metinleri bulunmakta olup, bunların büyük bir kısmı Orta Hitit dönemine (MÖ 14 yy) aittir Buradaki yazışmalardan Taşmişarri (III Tuthaliya) – Taduhepa kraliyet ailesinin bu şehirde hüküm sürdüğü anlaşılmaktadır Devam eden kazı çalışmalarında bugüne kadar A binası ismi verilen anıtsal idari yapı ve B Binası olarak adlandırılan ticari yapı açığa çıkartılmıştır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.