Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Karadeniz Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bölgesi, genel, giresun, tarihi, tirebolu

Giresun Tirebolu Bölgesi Genel Tarihi

Eski 10-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Giresun Tirebolu Bölgesi Genel Tarihi




Giresun Tirebolu bölgesi genel tarihi

Giresun, Anadolunun arkeolojik araştırmaya en az konu olmuş illerinden biridir Bu nedenle, Giresun'da yazılı tarih öncesi dönemleri aydınlatacak bilgi bulunmamaktadırYöre tarihine ilişkin ilk bilgilere Hititler Döneminde rastlanmaktadırAncak bu bilgileri içeren yazılı Hitit kaynaklarının sayısı da oldukca sınırlıdır

AZZİLER DÖNEMİ

Hitit İmparatorluk Döneminde bu gün Erzurum ve Erzincan illerinin bulunduğu topraklarda Hayaşalılar yaşamaktaydı

Bu bölgenin kuzeyinde, Giresun, Gümüşhane ve Trabzon'un bir bölümünü kapsayan bölgede ise Azziler vardı

Hitit İmparatorluk Dönemi tabletlerine dayanan tarihsel kaynaklarda, Hayaşa ve Azzi tarihleri birlikte anlatıldığı için, her iki topluluğun yaşadığı tarihsel süreç açık bir biçimde rtaya konulmamaktadır Bununla birlikte, Azzi ülkesinin, Hitit İmparatorluğuna bağlı Anadolu vassal devletleri arasında yer aldığı bilinmektedir

Öbür vassal devletlerde olduğu gibi, Azzi ülkesinin de kralının yetkileri oldukca sınırlıydı Örneğin dış siyasette hiçbir rolu yoktu Başka bir devletle uzlaşmak ya da savaşmak gibi konularda tek başına girişimlerde bulunamaz, karar veremezdi

Buna karşın gerek Azziler, gerekse Hayaşalılar, sürekli başkaldıran, boyun eğmeyen topluluklardı

Nitekim Azziler, İÖ XIVyy başlarında, Hitit İmparatoru Şuppiluliuma'nın yerine geçen IIMurşil'e karşı ayaklandılar, ama yenilgilye uğradılar

IIMurşil bu ayaklanmayı bastırdıktan sonra batı Anadolu seferine çıktı Bu sırada kaşka ve Hayaşalıların yeniden çıkan ayaklanmalarını bastıran Murşil, bu sefer yeni ayaklanmalarla uğraşmak zorunda kaldı

Vasal devletlerin ayaklanmaları bitmiyordu Kargamış Kent Devletindeki ayaklanmayı bastırmak için bu günkü Gaziantap bölgesine giden IIMurşilin, bu durumundan Azziler yararlandı Azzili Aniya, kendisini kral ilan ederek Azzi ülkesinin yönetimini ele geçirdi Seferden dönen IIMurşil ayaklanmayı bastırdı

MUŞKİLER:

İÖ XII'yy'da Orta Avrupa-Trakya ve Boğazlar yoluyla Anadolu'ya büyük bir göç oldu Deniz Kavimleri Göçü adı verilen ve başta Frigler olmak üzere bir çok boy ve oymağı içine alan bu göç olayı, Anadolu'nun siyasal ve toplumsal yapısını alt üst etti

Örneğin Hitit İmparatorluğunun yıkılmasına yol açan nedenlerden biri de, bu kavimlerin akınıydı Bu göçe katılan Muşkiler(Yunan kaynaklarında Moskoi), Tibarenler ve Taballar, karadenizin doğusuna dek ilerlediler ve Temiskra(Themiskyra-Terme çayı ağzı) ile Moskike dağları(Rize'nin doğusu) arasındaki bölgeye yerleştiler

Giresun yöresi de bu oymakların yerleşim alanı içinde bulunuyordu Asıl yerleşim alanları Doğu Karadeniz olmakla birlikte, bu oymaklar daha sonra güneye de uzandılar ve Halys(kızılırmak) dirseğine dek ilerlediler

Bir süre sonra da kuzeybatıdan ilerleyen Frigler'le birleştiler Muşki, Tabal ve tibarenler İÖ 1100'lerde, Hitit İmparatorluğunun yıkılmasından sonra güçlü bir devlet kuran Frigya Konfederasyonu içinde yer aldılar

İÖVIIyy başlarında Frigya Devleti, doğudan gelerek Anadolu'yu kasıp kavuran İskit ve Kimmer akınlarına dayanamayıp yıkılınca, Doğu karadeniz'de tarih sahnesine çıkanlar, Ege kıyılarından gelen Miletoslular oldu

MİLETOSLULAR DÖNEMİ :

Miletoslular, yunan ve İyon kentleri arasında koloni kurmaya en geç başlayanlardı

Ege kıyılarının çoktan kolonileştirilmiş olduğunu gören Miletoslular, Kimmer ve İskit akınlarının bitmesinden sonra, İÖ 670'te Marmara ve karadeniz kıyılarına uzanmak fırsatını buldular

Ünlü tarihci Plinius Naturalis Historia adlı yapıtında Miletosluların bu bölgelerde 90 kadar kent kurduklarını yazmakta, ancak bunlardan çoğunun emporion-yükleme boşaltma iskelesi- olmaktan ileriye gidemediğini belirtmektedir

Bununla birlikte emporionların bir bölümü daha gelişmiş birer ticaret ve balıkcılık merkezi duruma gelebilmişlerdir Sonradan büyük önem azanan bu merkezler arasında, Sinope, Amisos, Kerasos ve Trapezus gibi kentler vardı

PERSLER DÖNEMİ:

Perslerin Ahameniş sülalesinden gelen prenslerin önderliğinde kurulan Pers Devleti, özellikle IIKiros (Kuraş) zamanında batıya doğru yayılmaya başladı IIKiros İÖ 550'de bugünkü Azerbaycan/Doğu Anadolu bölgesinde yer alan Med Devletinin egemenliğine son verdikten sonra, batıya, Lidya Devletinin üzerine yürüdü

Lidya kralı Kroissosu İÖ 546'da yendiği zaman, Pers İmparatorluğu artık bütün Anadolu'ya yayılmıştı

İmparator IDareios (İÖ 522-485), çok sayıda boy ve oymağı barındıran bu geniş toprakları merkezi bir yönetim altında toplamak için, ayrı ayrı satraplıklara böldü

Bu bölümleme, 127 vilayeti kapsıyor ve 23 satraplıktan oluşuyordu Kerasos, doğuda Skidises (rize) dağları ile btıda Lykos(Kelkit) ve İris(Yeşilırmak) vadileri arasında kalan satraplığın içinde yer alıyordu

Dareios döneminden sonra bu satraplık Pont Kapadokyası denen daha büyük bir satraplık sınırları içinde kaldı Bu satraplık, Heredotos'un satraplıklar listesinde 19 sırada yer alıyordu Satraplık sınırları içinde yaşayan topluluklar, Muşkiler (moskoi), Tibarenler, Taballer Khalibler, Makronlar, Mardlar ve Mosinekler'di

Bu oymaklar Pers hazinesine yılda 300 talan vergi ödüyordu I Dareois döneminde, bu halkın dağlarda yaşayan kesimi çok geri üretim koşullarında iken, ovalarda yaşayan kesim, üretim ve doğa koşullarının elverişliliğinden yararlanarak, daha ileri bir yaşam sürüyorlardı

Tevrat'ta Meşek ve Tubal diye anılan Muşki ve Taballar, kuzeyden Pont Kapadokyası'ndan güneye Kilikya'ya uzanan yörelere dek yayılmışlardı Tarihci Ksenefon, Babilliler'in İÖ 400'de önlerine katıp kuzeye doğru sürdükleri Onbinler'den yani yenik yunan ordusunun artıklarından söz ederken, kimi grupların Kerasos yörelerinde konakladıklarını yazmaktadır

BİRİNCİ KAPADOKYA KRALLIĞI:

İÖ 331'de İskender karşısında kesin bir yenilgiye uğrayan Pers İmparatorluğu dağıldıİskender, Perslerin egemen olduğu topraklarda, her birinin başına komutanlarını atadığı yeni satraplıklar oluşturdu Ama İçdoğu Anadolu bölgesini kapsayan Kapadokya bu satraplıkların dışında kaldı ve burada bağımsız bir Kapadokya Krallığı doğdu Kurucusu IAriarates (İÖ 332-323) , bu krallığı, özellikle İris (Yeşilırmak) Havzasında güçlü bir devlet haline getirdi Bu günkü Zile yakınlarındaki Gaziura'yı başkent edindi Gaziuralı Ariaates diye anılan bu kral, Sinope'den Trapezuz'a dek uzanan kıyı bölgesini de denetimi altına aldı

MAKEDONYALILAR DÖNEMİ:

Ariarates'in kurduğu devlet, onun ölümüyle (İÖ323) tarih sahnesinden silindi Bu dönemde İskenderin vasi olarak atadığı Perdikkas'ın da isteği ile Kapadokya bölgesine Makedonyalılar geldi ve bölge bir süre onların denetiminde kaldı Ancak, IAriarates'in üvey oğullarından biri, Kapadokya'yı Makedon egemenliğinden kurtararak yeni bir krallık kurdu Perdikkasın ordularını yenmeyi başaran bu kral, İskender'in Kapadokya satrapı olan Antiogonos'a da karşı savaştı ve onun komutanlarından Amintasın ordularını bozguna uğrattı Bu arada Antigonos İskenderin öbür komutanlarına karşı verdiği savaşta yenilince, Ariarates'in oğlu IIAriarates adıyla Kapadokya Kralı oldu (İÖ 301) Öte yandan yine Pers sylularından Mitridates Ktistes, Paflagonya ve Pont Kapadokyası yörelerinde ayaklanıyordu İskender döneminin artıklarına karşı başlayan bu ayaklanma Amnias(Gökırmak) ve İris (Yeşilırmak) vadilerine kadar uzadı IIAriarates'in güneyde büyük kapadokyada, Mitridates Ktistes'in ise Kuzeyde Pont Kapadokyası bölgesinde kurdukları krallıklar biribirinden bağımsız olarak gelişiyordu

Kapadokya Krallığı İS 18'de Romalı Komutan Tiberius'ca yıkılıncaya kadar tarih sahnesinde kaldı Pontus devletinin kurulduğu yer ise Ilgaz Dağı yakınlarındaki Kimiata kenti'ydi (İÖ 301)



Alıntı Yaparak Cevapla

Giresun Tirebolu Bölgesi Genel Tarihi

Eski 10-14-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Giresun Tirebolu Bölgesi Genel Tarihi




PONTOS KRALLIĞI DÖNEMİ :

Ktistes'in önderliğinde giderek güçlenen Pontos Devleti, batıdaki Yunan koloni devletlerinin koruyucusu durumuna geldi (İÖ 270); güneybatıdaki Frigya ve Galatya'dan kuzeydeki Kelkit havzasına kadar genişledi

Mitridates Ktistes'in ölümünden (İÖ 266) yerine oğlu Ariobarzanes, ardından da IIMitridates geçti (İÖ 250-190)

Pontos kralları, daha Ktistes döneminden beri komşuları olan Galatlarla sürekli ilişki içindeydiler Kimi zaman biribirlerine destek oluyorlar, kimi zaman çatışıyorlardı Savşcı oymakları, önceleri Pontos devletinin etkinliği altına girdilersede, Ariobarzanes döneminde bu devlete karşı ayaklandılar ve bu ayaklanmalar, IIMitridates'in egemenlik yıllarına değin sürdü

Bu dönemde bir barış anlaşması yapıldı Galatlar Pontos ordularında ücretli askerlik yapmayı bile kabullendiler Hatta IIMitridates'in Selökid prensi Antiokos Hieraks'ı yendiği Ankara yakınlarındaki savaşta, Galatlar'ın büyük katkısı oldu (İÖ 211) Ama pont krallarının batıya yayılma girişimlerini, yine galat oymakları federasyonu engelledi Pontoslular'da yayılma yönünü doğuya çevirdiler

Farnakes (İÖ 190-169) Pontos Kralı olduğunda, Romalılar yeni bir siyasal güç olarak Önasya'da belirmiş, giderek Anadolu'da etkinleşmeye başlamışlardır

Roma orduları sonunda Pontos Devletinin Kızılırmak Vadisindeki sınırlarına dağin gelmişti Ama Roma'nın kalıcı işgalci güçleri anadolu'dan çekilince, Pontos Kralı Farnakes önemli bir fırsat yakaladığını anladı

Kuzeye doğru ilerleyerek , Miletoslulardan kalma Sinope Kenti'ni aldı (İÖ 183) Bu önemli koloninin düşmesi Karadeniz kıyısındaki Kotyora (Ordu) ve Kerasos (Giresun) gibi öbür koloni kentlerinin de düşmesini çabuklaştırdı Bu iki kentin halkı, Farnakes'in Kerasosun bulunduğu yerde kurduğu "Farnakeia" adlı kente yerleştirdi

Farnakes, Sinope ve Kerasos'tan sonra doğuda çoruh ırmağının ağzına değin uzanan kıyı kesimini ele geçirdi

Khalib, Tibaren, Tabal, Makron (yada Tzan) Behir,Bizer, Ekehir, Muşki (Moskoi) Mosinek, Kokon, Mariandin diye anılan topluluklar hep bu kıyıda yaşıyordu

Farnakes batıya yönelerek kolonilere üstünlüğünü kabul ettirdikten başka, Paflagonya (Kastamonu Çankırı) içlerine doğru saldırılarda bulundu O sırada Bergama, Bitinya, Paflagonya, Kapadokya gibi krallık ve Prenslikler Roma'nın uydusu olmuştu Bu uydu devletleri yıldıran Farnakes Toroslara kadar ileleyip, romalılarla barış yaptı (İÖ 179)

Paflagonyada ele geçirdiği topraklardan ve Sinope ye değin bütün Batı Karadeniz kentlerinden çekilmek zorunda kaldı Pontos Devleti böylece, Roma ile uydularınının birleşik cepheleri karşısında duraklamış oluyordu

Farnakesin kardeşi Mitridates Filipator (İÖ 169-120) IVMitridates'in ünvanıyla tahta çıkınca devletin içinde bulunduğu koşulları değerlendirerek karadeniz kıyılarındaki egemenliğini güçlendirmek için bir donanma kurdu

Başkenti Amasya'dan Sinope'ye taşıdı Yunanlı, Giritli ve Trakyalılardan oluşan ücretli bir ordu kurdu

Sonunda Romalıların karşı çıkmasına aldırmaksızın Galatlarla birlikte eski Frigya topraklarını paylaştı

Kral Filipatorun bu davranışını hiç beklemeyen Romalılar kralı Sinopedeki sarayında gizlice öldürttüler (İÖ 120)

Mitridates Flipator'un sonradan Evpator unvanını alacak büyük oğlu Mitridates, devletin başına geçtiğinde (İÖ 111) Romalıların Kuzey ve Orta Anadoluyu istila çabaları yoğunlaşmıştı

Farnakes zamanında Pontos Krallığına bağlanan Ermeni Prensliği bile bağımsızlık kazanarak Rize, Farnakia ve Trabzon bölgesini denetimleri altına almıştı

Pontos Devletinin içine düştüğü bu duraklamayı fırsat bilen Romalılar, bu devletin Frigya üzerindeki etkinliğini kırarak bölgeyi İmparatorluklarına kattılar

Ancak askeri bir güç olarak ortaya çıkmakta kararlı olan Mitridates Evpator, eski pontos krallarının da yaptığı gibi, Yunanlı subay ve danışmanlara yönetiminde görev verdi Hatta Darilaos adlı bir yunanlı subayı başkomutanlığa atadı

Yine kırım yarımadasındaki yunanlıları korumak amacıyla İÖ 110'da bir kırım seferi düzenledi Evpator yöre halkının da desteğiyle bölgeyi ele geçirdi

Bu günkü Hopa Batum arasında yer alan kıyılarda tersaneler yaptırdı Çoruh Dağlarına keşif kolları gönderildi ve yeni coğrafi bilgiler elde edildi Komşu yörelerdeki (İberya) Gürcüstan, Atropaten ve Ermeni prenslikleriyle ticaret anlaşmaları yapıldı

Pontoslular yanlızca doğu karadeniz kıyı halklarıyla ilişki kuran eski yunan kolonilerinin tersine, kıyının gerisindeki dağ halkıyla da temasa geçtiler

Bu dağlık yörelerde kabile düzenini aşamamış Bizerler, Tzanlar ve Heptokometler yaşıyordu Böylece Pont Krallığının egemenliği, doğuda çoruh havzasından, batıda Lykos Irmağına uzanan bölgeleri de kapsadı Batı sınırları ise Herakleia'ya (Ereğli) dek uzanıyor ve başkent Sinope, devletin orta kesiminde kalıyordu Karadeniz artık gerek askeri, gerekse ticari üstünlük açısından, bir pontos gölü olmuş, kara pontos devletinin yerini deniz pontos devleti almıştı

Bir süre sonra Ege Denizi'de Pont doanmasının manevra alanı haline geldi Bir İmparatorluğa dönüşen pontos devleti, imparatorun, Pont Kapadokyası, Çoruh(Kolkid), Kırım ve Batı Anadolu Eyaletlerine atadığı oğullarınca yönetiliyordu

Ege kıyısındaki Yunan kentleri ve orta Anadoludaki Galat tetrarkları, Pontos üstünlüğünü kesinlikle tanımışlardı Hatta Pontos donanması, gücünü Adriyatik denizinde bile duyuruyordu Pontoslular Egedeki egemenlik için Rodoslular ile savaşıyordu

Romalılar, küçük Asyadan batıya doğru ilerleyen bu pontos yayılması karşısında korkuya kapıldılar

Sonunda Roma ve Pontos orduları Yunanistan da Kerone de karşılaştı Ancak, Sulla komutasındaki daha deneyimli olan Roma Ordusu, disiplinsiz Pontos Ordusunu bozguna uğrattı (İÖ 86)

Romalılar ile Pontos arasındaki savaş yıllarca sürdü Pontos devleti Küçük Asya daki eğemenliğini kaptırmak istemiyordu Ama Roma'lı komutan Sulla, İÖ 86'da Pontosluları ağır koşullarla barış yapmaya zorladı

Bundan sonra devletin çeşitli bölgelerindeki valileri bağımsızlıklarını ilan etmeye başladı Bir süre sonra Romalılar Pontos Krallığına karşı denizden ve karadan bir sefer başlattılar

Pontos donanmasının Ege Denizindeki yenilgisinden sonra, romalı Lukullus komutasındaki kara ordusu Lykos(Kelkit)Vadisine kadar uzandı (İÖ 71) İki ordu burada, Kabirez denen yerde karşılaştı Mitridates yenilerek geri çekildi Mitridates ordusunu bırakarak Komana'ya (Tokat) kaçtı

Farnakeia, Trapezus ve Sinope Kentlerindeki Khalibler ve Tibarenler, direnmeden Romalılar'a teslim oldular


Alıntı Yaparak Cevapla

Giresun Tirebolu Bölgesi Genel Tarihi

Eski 10-14-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Giresun Tirebolu Bölgesi Genel Tarihi




ROMA - BİZANS DÖNEMİ

Roma İmparatoru Avgustos döneminde (İÖ 41-İS 14) bugünkü Giresun'un bulunduğu yöreler, merkezi Aras ırmağı vadisinde olan Artaksiad Krallığının etkisi altındaydı

İmparator Traianus döneminde ise yöre bir Roma vilayeti durumuna getirildi (İS 117)

İS 254'de İran'daki Sasanlar Romanın doğu sınırlarına saldırılar düzenlediler Bu saldırılardan Giresun ve yöresi de etkilendi Aynı dönemde Azak kıyılarında üstlenen ve Boran adı verilen korsanlar, Kırım-Bosfor Krallığının donanmasınıda ele geçirip, Trabzon ve Giresun kentlerine saldırdılar

Roma'nın ikiye ayrılmasından sonra Doğu Roma (Bizans) sınırları içinde kalan Giresun, Pontos Polemoniakos adıyla anılan yörenin içinde yer alıyordu Yöre XIyy da bir süre ermeni prenslikleri etki alanında kaldı

XIyy'da, Haçlı seferleri sırasında Giresun ve yöresinin siyasi yapısında değişiklikler oldu

Bizans başkentinin Haçlı ordularınca istila edilmesi üzerine, İmparator Büyük Komnenos'un oğulları Karadeniz kıyılarına kaçtılar ve Gürcü Prenslerinin de yardımıyla, 1204 de Trabzonu ele geçirip Bizans'tan ayrıldılar

Burada Sinop'a değin uzanan ve Trabzon Rum İmparatorluğu adı verilen bir devlet kuruldu Tirebolu ve Giresun da bu devletin sınırları içinde kaldı

SELÇUKLULAR DÖNEMİ

XIyy'da gerilemeye başlayan Bizans Devleti ile ona bağlı yerel güçler arasındaki çelişkilerden yararlanan Türkler, 1057'de Giresun'un güneyindeki Şebinkarahisar'a akınlar yapmışlarsa da, yöre, yine Bizans egemenliğinde kalmıştır

Cenevizliler, XI yy sonlarına doğru Karadeniz ticaretini ele geçirmiş, Amasya, Samsun, Ordu, Giresun, Tirebolu ve Trabzon gibi önemli liman kentlerine de egemen olmuşlardı

İstanbul 1204'te Haçlılar'ca ele geçirilip burada bir Latin İmparatorluğu kurulunca, Bizans İmparatoru Alexios Komnenos, İstanbul'dan kaçarak merkezi Trabzon olmak üzere bir rum İmparatorluğu kurdu

Giresun ve Tirebolu'yu da egemenliği altına alan bu imparatorluğun kuruluşundan sonra İznik teki Bizans İmparatoru Lazarisin kışkırtması ile selçuklular birkaç kez Trabzon yöresine akınlar yaptılar ve kenti kuşattılar

İmparatorluk bu akınlarda topraklarının bir bölümünü kaybetti ve Selçuklulara vergi vermek zorunda kaldı ise de Giresun ve Tirebolu'yu elinde tutmayı başardı

Anadolu Selcuklu Devletinin etkinliğini yitirmeye başladığı ve Anadolu'nun İlhanlı egemenliğine girdigi sırada Türkmenler Karadenizin kıyı kesimlerine inerek Halibya adı verilen madenleriyle ünlü Giresun-Ordu yörelerini ele geçirdiler

Türkmenler'in bu akınları karşısında Giresun Trabzon Rum İmparatorluğundan yardım isteyince, İmparator IIAlexios Trabzon dan getirdiği birliklerle kenti Türkmenlerden geri aldı

Bu arada Trabzon Rum İmparatorlugu Ceneviz ve Venediklilere imparatorluk sınırları içinde ticaret yapmaları için ayrıcalıklar tanımış, ama bu durum halkın önemli bir bölümünün tepkisine yol açmıştı

İmparator Mihail döneminde, bu ayrıcalıklar nedeniyle Giresun'da çıkan ayaklanmalarda kent halkı Cenevizlilerin bir bölümünü öldürdü

Bunun üzerine Ceneviz donanması Giresun limanındaki Rum gemilerini yaktı ve kenti yağmaladı (1348)

İmparator Mihail Cenevizlilere Trabzon'da deniz ticareti için serbest bölge olarak Güzelce Hisar'ı vererek Giresun'u kurtarabildi

Bu olaylardan bir kaç yıl sonra İmparator IIIAleksios'u tahtından indirmek için başlatılan ayaklanmaya Giresun da katıldı Ama kent daha sonra yeniden imparatorluk denetimine girdi






Alıntı Yaparak Cevapla

Giresun Tirebolu Bölgesi Genel Tarihi

Eski 10-14-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Giresun Tirebolu Bölgesi Genel Tarihi




BEYLİKLER DÖNEMİ :

Anadolu Selçuklu Devleti'nin çöküşü ile Osmanlılar'ın Anadolu'da siyasal birliği yeniden kurması arasında büyük beyliklerin yanısıra birkaç kente egemen olan küçük beylikler de ortaya çıkmıştı

Bunlardan biri Ordu ve Giresun yöresindeki Hacı Emiroğulları Beyliği'dir

Yörenin etkin Türkmen aşiretlerinden birine bağlı olan Hacı Emir'in egemenlik kurduğu tarih bilinmemektedirHacı Emir'in egemenliği döneminde yöredeki türkmenlerin akınlarını önlemek isteyen Trabzon Rum İmparatoru IIIAleksios, kardeşi Maria'yı 1358'de onunla evlendirdi

Hacı Emir,1364'de hastalanarak beyliğin yönetimini bırakınca yerine oğlu Süleyman geçti Daha sonra iyileşip yönetimi yeniden almak istediyse de, oğlu Süleyman buna karşı çıktı

Baba ile oğul arasındaki bu savaşımdan yararlanmak isteyen Niksar beyi Tacettin Canii, Hacı Emir'in topraklaına saldırınca Hacı Emir ile oğlu Süleyman çevreden yardım istemek zorunda kaldı

Süleyman Bey, dönemin etkin kişilerinden Sivas hükümdarı Kadı Burhanettin Ahmed'in (1381-1398) yardımını sağlamayı başardı

Süleyman Bey, Tacettin Caniti'nin iki saldırısını önlediyse de üçünçü saldırıya hazırlandığını öğrenince Kadı Burhanettin'e sığınmak zorunda kaldı

İkisi arasında arabuluculuk yapmayı kabul eden Kadı Burhanettin, Tacettin'e elçi ve mektublar göndererek ilişkilerinin düzelmesine çalıştı Tacettin Caniti, Kadı Burhaneddin'in elçisi Şeyh Yar Ali'ye, Süleyman Bey'e dokunmayacağına söz verdiyse de, elçi daha Sivas'a dönmeden, Süleyman Bey'in ülkesine yeniden saldırdı

Taceddin çatışma sırasında Süleyman Bey'e yenilip öldürülünce, Hiksar yöresi Kadı Burhaneddin'in egemenliğine girdi Süleyman Bey de Kadı Burhaneddine bağlanıp, içişlerinde bağımsız olarak yönetimini sürdürdü

1381'de 12000 kişilik bir orduyla Giresun Kenti'ni ele geçirdi Kadı Burhaneddin'in öldürülmesine değin (1398), yörenin yönetsel yapısında bir değişiklik olmadı

OSMANLI YÖNETİMİ :

Amasya yöresinin tümüyle Osmanlı egemenliğine girmesinden ve yerel güçlerin Osmanlı egemenliğini kabul etmesinden sonra, Yıldırım Bayezıd, 1398 ilkbaharında Canik Beyi Kubadoğlu Cüneyd üzerine yürüdü Cüneyd Bey'in egemenliği altında olan Samsun'un Müslüman Bölümünü ele geçirdi

Müslüman Samsun ile Canik yöresinin Osmanlı egemenliğine girmesiyle, yöredeki Osmanlıların etkinliği arttı Çarşamba, Terme ve Niksar yörelerine egemen olan Taceddin oğulları Mahmud'la Alparslan, Ordu ve Giresun Emiri Hacı Emirzade Süleyman Bey, Osmanlı egemenliğini kabul ettiler Böylece Giresun da Osmanlı yönetimine girince Osmanlı Devletinin sınırı, Trabzon Rum İmparatorluğu'nunki ile birleşmiş oldu

1402 Ankara Savaşından sonra Timur, Anadolu'da Osmanlıların eline geçmiş bulunan beyliklerin topraklarını eski sahiplerine geri verdi Giresun ve Ordu da yeniden Hacı Emir soyunun egemenliğine girdi 1403 de Timur'la görüşmek üzere Karadenizden geçen İspanyol elçisi Klavijo, Ünye yöresinde Melaenao adlı bir Rum soylusunun yönetimi altında bulunduğunu, daha sonra uğradığı Türk topraklarında ise "Hacı Erzemir" adlı bir Türk prensinin egemen olduğunu yazmaktadır Bu dönemde Giresunda egemen olan beyin ismi kesinlikle bilinmemekle birlikte, elçinin verdiği bilgi yörede Hacı Emir soyunun egemen olduğunu göstermektedir

Ankara savaşından sonra şehzadeler arasında çıkan taht kavgaları Celebi Mehmedin Osmanlı Devletini yeniden bir yönetim altında toplaması ile son buldu Osmanlılar, bu ara dönemde, büyük bölümü Anadoluda olmak üzere, önemli ölçüde toprak kaybetmişlerdi Çelebi Mehmed, devletin başına geçtikten sonra (1413), yitirilen bu yerleri yeniden ele geçirme girişimlerine başladı

Giresun, Fatih SUltan Mehmed'in Trabzonu aldığı 1461'de kesin olarak Osmanlı Egemenliği'ne girdi ve uzun süre Trabzon Eyaletine bağlı bir kaza merkezi olarak kaldı Şehzade Selim'in bu kente sancakbeyi olarak atanmasından sonra daha da önem kazandı

XVI yy'ın birinci yarısında Tirebolu ve Giresun bir kale ile kale civarındaki bir köyden oluşuyordu ve Çepni nahiyesinin sınırları içinde sayılıyordu

Yavuz Sultan Selim zamanında Giresun kalesinin halkı zeamet sayılmış ancak, ispençe, öşür ve rusumları Trabzon sancakbeyince alınmıştır Bu dönemde kalede 31 müslüman aile vardı Bunlar avarız vergisi vermiyorlardı kaledeki Hırıstiyan aileler üç bölümden oluşuyordu Bunların bir bölümü oldukca uzun süreden beri Giresun'da oturan ve 103 aileden oluşan Hıristiyanlardı İspençe, öşür ve diğer vergileri vermekle yükümlüydüler İkinci bölüm kent dışından gelenlerdi ve 63 aileden oluşuyorlardı Bunlar dışında 55 hane ile dışardan gelen ve uzun süreden beri Giresun'da oturan Hıristiyanlardı

XIXyy'da karadeniz kıyısında yer alan Giresun ve Tirebolu, kaza merkezleriydi Günümüzde Giresun'a bağlı olan Tirebolu'nun doğusunda Görele kazası, güneyinde Gümüşhane ve Karahisar-ı Şarki sancakları yer almaktaydı

Giresun, Tirebolu ve Görele Tanzimatın ilanına değin Trabzon Eyaletine bağlı birer kaza idi

1846 Devlet Salnamesi, Giresun kazasını, Trabzon Eyaletine bağlı Karahisar-ı Şarki Sancağının bir kazası gibi göstermektedir

1860 Salnamesinde de Giresun Kazasının konumu aynıdır

1876 Vilayet Nizammamesinde Giresun ve Tirebolu kazaları Trabzon Vilayetinin Trabzon Merkez Sancağı içinde görünmektedir Giresun ve Tirebolu'nun yanı sıra, Trabzon Merkez Sancağı'nın öbür kazaları, Bucak, Rize ve Of idi

1877 Devlet salnamesi Giresun Kazsının Trabzon değil, Sivas Vilayetinin Karahisar-ı Şarki (Şebinkarahisar) Sancağına bağlı olduğunu yazmaktadır Aynı tarihte Tirebolu ve Görele Kazaları ise, Trabzon Vilayetinin Trabzon Merkez Sancağı içinde yer almaktadır

1892 Devlet salnamesinde Giresun, Tirebolu ve Görele kazaları, Trabzon Merkez Sancağına bağlıydı Cuinet' de Giresun kazası 1892'de Trabzon Merkez kaza, Sürmene, Akcaabad, Vakfıkebir, Görele, Tirebolu ve Ordu ile birlikte, Trabzon vilayetinin 4 sancağından biri olan Trabzon sancağı içinde gösterilmektedir Cuinet'e göre , Giresun kazasının Akköy (merkezi Bulancak), Piraziz ve Keşap olmak üzere 3, Tirebolu Kazasının ise, Görele ve Şiran olmak üzere 2 nahiyesi vardır Giresun ve Tirebolu'da birer Kaymakam, 4 yıl için halkın seçtiği bir belediye başkanı, bir kışla komutanlığı ile silah deposu ve liman başkanlığı bulunmaktaydı






Alıntı Yaparak Cevapla

Giresun Tirebolu Bölgesi Genel Tarihi

Eski 10-14-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Giresun Tirebolu Bölgesi Genel Tarihi




Osman Ağa ve Giresun Alayının Milli Mücaledeki yeri 1919 1923

Pontus Meselesi, Yunanistan’ın kurulmasıyla birlikte Yunan yayılmacılığının bir gereği olarak ortaya çıkmıştı

Etnik-i Eterya Cemiyeti’nin çalışmaları sonucu, Tanzimattan sonra Karadeniz kıyılarında bir Rum pontus devleti kurulması düşüncesi iyice yerleşmişti

Pontus istekleri, Türkiye’nin Balkan Savaşlarında yenilgisi üzerine yeniden gündeme gelmiştir Bilhassa Mütareke döneminde Paris Barış Konferansı’nda diplomatik görüşmelerde yerini almıştır Pontus Meselesinin gelişmesinde Yunan devlet adamlarından daha çok din adamları ve Rum eşrafının büyük gayret gösterdikleri bilinmektedir İlk pontus teşkilâtını İnebolu’da, Amerika Rum göçmenlerinden rahip Klematyos kurmuş idi İstanbul Patrikhanesinin direktifleri doğrultusunda işlerini yürüten Samsun metropoliti Yermanos, Trabzon metropoliti Hrisantos ve Giresun metropoliti Lavrentos aynı zamanda Pontuscuların lideri görünümündeydi

Anadolu’ya henüz Yunan kuvvetleri çıkmadan önce, Giresun’da Rumlar bir takım taşkınlıklara girişmişlerdiGiresun’da Mavridi kardeşlerin çarşı içindeki bir hanın bodrumundaki mahzende 33 sandık 7-5’lik top mermisi ele geçirilmiştir8 Mayıs 1919’da içinde Yunan kızılhaç heyeti bulunan bir Yunan gemisi Giresun iskelesinde demirlediTaşkışla denilen Rum okuluna Yunan Kızılhaç bayrağı çekildi Bütün bu olaylar halkı galeyana ve karışıklığa götürüyor ve hiç bir tedbir de alınmıyordu 5 Haziran’da aynı okula -mavi beyaz renkte- büyük bir Pontus bayrağı asılmıştır

Mustafa Kemal’in Anadolu’ya geçtiği günlerde Karadeniz bölgesinde kırktan fazla Rum çetesi faaliyet gösteriyordu

Türklerden ise, sadece “tehcir işlerinden dolayı firarda olan” Osman Ağa’nın Giresun’daki çetesi önemli idiDiğer çetelere göz atarsak, Goloğlu Mehmet Ağa, Ali Ağa, Hacı Velioğlu İdris Ağa, Ayaroğlu Hasan Ağa, Caferoğlu Mustafa Efendi, Giresun’un Ayvasıl köyünden Karaibrahimoğlu Şükrü Ağa ile kardeşi Bahaeddin’in mahiyetinden oluşuyorduTrabzon muhafaza-i Hukuk-ı Millîye Cemiyeti kurulduktan sonra Topal Osman ile anlaşmaya karar verdi Çünkü sadece Topal Osman’da ve adamlarında silah vardı Topal Osman ile görüşerek Rum çetelerine karşı birlikte mücadele etmek konusunda anlaştılarBir süre sonra Giresun Belediye Başkanı Dizdarzade Eşref Bey hastalığı nedeniyle İstanbul’da bulunurken, sağlık nedeniyle istifa etmesi üzerine bu makama Osman Ağa geçti

8 Temmuz’da mahiyetiyle birlikte Karahisar’da bulunduğu sırada tehcir suçundan affedildiği kendisine resmen bildirilmiştir

İzmir’in işgalini protesto etmek amacıyla Trabzon ve Giresun’da mitingler yapıldı

17 Mayıs’ta çamlı çarşıda düzenlenen toplantının önderliğini Belediye Başkanı Osman Ağa yapıyordu Mitingde heyecanlı konuşmalar yapıldı; İstanbul Hükümetine Amerikan Cumhurbaşkanı Wilson’a, İngiliz, Fransız ve İtalyan hükümetlerine telgraflar çekildi Osman Ağa, Giresun ve çevresindeki gençleri teşkilâtlandırarak Millî Mücâdeleye katılmalarını sağladı

Giresun Askerlik Şubesi Başkanı Avni Alpaslan Bey ve Jandarma Komutanı Hamdi Bey’le anlaşarak başta Giresun olmak üzere Tirebolu, Trabzon, Rize ve Ordu’dan birçok gençin, Ağa’nın kuvvetlerine katılması gerçekleştirildi

1920 yılında Giresun Gönüllü Taburu oluşturuldu

1920 yılında Rum çeteleri, özellikle samsun ve çevresinde Rum köylerini denetimleri altında tutarak dışarıdan yapılacak bir müdahaleyi beklemeye başlamışlardı Yalnızca, Osman Ağa milislerinin nüfusu altında bulunan Giresun ve çevresinde etkili olamıyorlardı

Giresun’un, Karadeniz’de Ankara Hükümetinin önemli bir üssü konumunda bulunması, özellikle silah ve cephanenin çıkarıldığı bir merkez özelliğini taşıması itilaf devletlerinin dikkatini çekiyordu Osman Ağa Kasım 1920’de Ankaya’ya gittiği zaman Giresun gazetesi bu haberi “Müdafa-i Millîye Reisimiz Ankara’da” başlığı altında vermişti

Giresun ve yöresinde herhangi bir faaliyet göstermeyen Rum çeteleri, buna karşılık olarak Samsun kesiminde faaliyetlerini artırmışlardı Yunanlı Subayların yardımıyla köylerin hakim noktalarına yerleşen çeteler, Sakarya savaşı öncesinde ordunun gerisi için tehlikeli bir durum oluşturmuşlardı

Yunan tarruzu ile harekete geçmek Türk kuvvetlerini arkadan vurup dağıtmak için iyi eğitilmiş ve silahlandırılmış çok kalabalık çeteler teşkil olunmuştur İşte Samsun’da asayiş ve huzuru temin için, Osman Ağa’nın komutasındaki 42 nci Piyade Alayından faydalanılmıştı

Alay, 16 Nisan 1921’de Ümit Vapuru ile Samsun’a intikal etmiş ve orada 15Tümen’den donatılmıştır Osman Ağa karargahını şehrin içinde Mıntıka Palas oteline yerleştirdi

Samsun’da sokak çatışmalarına son verilmiş, Pontuscular topluca şehre giremez olmuşlardı Topal Osman’ın aldığı bazı tedbirler çok defa abartılarak Rumların şikayetlerine sebep olmuştu

Aynı yıl Osman Ağa Koçgiri isyanının bastırılmasında da yer almıştı

Topal Osman’ın emrindeki gönüllü kuvvetler düzenli orduyla birlikte cephede Yunanlılara karşı da savaşmıştır

47 nci ve 42 nci Alaylar Osman Ağa ile Hüseyin Avni Bey’in komutasında Ağustos 1921’de Sakarya Cephesine sevkedildi Hüseyin Avni Bey’in şehit olduğu bu savaşta, özellikle Mangaltepe’de büyük başarılar gösterdiler

Osman Ağa’nın kişiliği üzerinde bir çok şeyler söylenmiş, bazı hatıralarda bir takım değerlendirmelerde bulunulmuştur Biz en objektif değerlendirmenin çağdaşı belgelerin ışığında yapılabilirliği inancındayız






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.