![]() |
Atatürk'ün Sivil Hayatı |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk'ün Sivil HayatıAskerlikten istifasını takiben Erzurumluların isteği üzerine Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti Erzurum şubesinin Heyet-i Faale başkanlığına getirildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Erzurum Kongresi, 23 Temmuz 1919'da tek katlı bir ilkokul salonunda 62 delegenin iştirakiyle toplanmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() Millî Mücadele'ye bayrak olan bir kongrenin Erzurum'da toplanışı bir tesadüfün eseri değildi; Mondros Mütarekesi'nden sonra müdafaa şuurunun en keskin bir şekilde meydana çıktığı bölgelerden biri Erzurum idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Erzurum Kongresi güç şartlar altında toplanıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nihayet yeteri kadar temsilci getirtilip Kongre'yi toplamaya muvaffak olundu ![]() İşte bu şartların oluşturduğu hava içinde gerçekleştirilen Erzurum Kongresi, Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti Erzurum Şubesi ile Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti'nin müştereken hazırladığı bir Kongre idi ![]() ![]() ![]() Erzurum Kongresi'nin toplanışı ve çalışmalarına başlamasıyla İstanbul da Saray ve Hükûmet tarafından, Anadolu'da yükselen bu kurtuluş sesini boğmak için yoğun bir faaliyet başladı ![]() ![]() ![]() ![]() İşte bu derece güç şartlar içinde gerçek bir vatan aşkıyla her türlü tehlikeyi göze alarak toplanan Erzurum Kongresi Türk tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu ![]() ![]() Erzurum Kongresi kararları şu şekilde özetlenebilir: 1- Doğu illeri ile Trabzon ve Canik sancağı hiçbir sebep ve bahane ile Osmanlı topluluğundan ayrılması mümkün olmayan bir bütündür ![]() Bu demekti ki ne doğu illeri Ermenistan sevdasıyla, ne Karadeniz illeri Pontus hulyasıyla anavatandan ayrılamayacaktır ![]() ![]() 2- Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı, millet birlik olarak kendisini müdafaa ve mukavemet edecektir ![]() Bu madde ile milletin, her türlü işgal ve müdahaleyi kesin olarak reddettiği, birlik halinde direneceği bildiriliyordu ![]() ![]() ![]() 3- Vatanın ve istiklâlin muhafaza ve teminine İstanbul Hükûmeti muktedir olamadığı takdirde, gayeyi temin için Anadolu'da geçici bir hükûmet kurulacaktır ![]() İstanbul Hükûmetinin hali ve tutumu belliydi; güçsüz ve beceriksizdi ![]() ![]() ![]() ![]() 4- Kuva- i Milliyeyi amil ve irade-i mılliyeyi hâkim kılmak esastır ![]() Kuva-yi Milliyeden kasdedilen millî kuvvetler, milletin bağrından çıkacak millî bir ordu idi ![]() ![]() ![]() ![]() 5- Hıristiyan azınlıklara siyasî hakimiyet ve sosyal dengemizi bozan imtiyazlar verilemez ![]() Memleketteki azınlıklar yer yer siyasî egemenlik davasına kalkışmıştı ![]() ![]() ![]() 6- Manda ve himaye kabul olunamaz ![]() Türk milleti her şeyi göze alarak istiklâli için silâha sarılmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() 7- Millı Meclis'in derhal toplanmasına ve hükûmet işlerinin meclisin denetimi altında yürütülmesine çalışılacaktır ![]() MilletılMe evletlerinin baskısı ve Padişah fermanı ile kapatılmış olan clısı derhal toplanmalı, hıikûmetin millet ve memleketin mukadderatı ile ilgili vereceği her türlü karar böyle bir meclisin denetiminden geçirilmeliydi ![]() ![]() 8- Milletimiz insanî ve asrî gayeleri tebcil, fennî, sınaî ve iktisadî hal ve ihtiyacımızı takdir eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Erzurum Kongresi, memleketin bütününü ilgilendiren bu tarihî kararlarıyla bölgesel bir kongre olmaktan çıkmış, kendisinden sonra gelişecek tüm olayları büyük ölçüde etkilemişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonuçları bakımından bu derece önem taşıyan Erzurum Kongresi için Mustafa Kemal Paşa, kapanış konuşmasında "Tarih, bu Kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir" ifadesini kullandı ![]() Erzurum Kongresi, 7 Ağustos 1919 günü -kendisi adına bütün yetkileri kullanacak- 9 kişilik bir Heyet-i Temsiliye seçerek çalışmalarına son verdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sivas Kongresi günlerinde de memleketin içinde bulunduğu ağır mütareke şartları bütün acılığı ile devam ediyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Sivas Kongresi, 4 Eylül 1919 günü o zamanlar "Mekteb-i Sultanî" olarak kullanılan bir binanın salonunda, 38 delegenin iştiraki ile toplandı ![]() ![]() ![]() ![]() Erzurum Kongresi'ni takiben bütün memleketi temsil eden böylesine önemli bir Kongre'nin özellikle Sivas'ta toplanışı, şehrin stratejik durumu ile ilgili idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte bu şartların oluşturduğu hava içinde gerçekleşen Sivas Kongresi doğrudan doğruya Mustafa Kemal'in çağrısı üzerine toplanmış , bir millî kongredir ![]() ![]() Tarihî bir gerçek olarak belirtmek gerekir ki Sivas Kongresi'nin toplanışı sırasında da Erzurum Kongresi'nde olduğu gibi İstanbul Hükûmeti ve idarecileri büyük engeller çıkardılar ![]() ![]() ![]() Sivas Kongresi'nin toplanmaması için Sivas'ta bulunan Fransız Jandarma Müfettişi Brüno da baskı yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() İstanbul Hükûmeti Erzurum Kongresi'nde yaptığı gibi Sivas Kongresi sırasında da bütün gücüyle Mustafa Kemal'i tevkife yönelmişti ![]() ![]() ![]() ![]() Sivas Kongresi'nin diğer bir özelliği de delegelerin vatanın kurtuluşu ve milletin mutluluğundan başka hiçbir kişisel maksat izlemeyeceklerine, mevcut siyasî partilerden hiçbirinin amaçlanna hizmet etmeyeceklerine dair Kongre'de yemin etmeleri olmuştu ![]() ![]() Sivas Kongresi kararları şu şekilde özetlenebilir: 1- Millî sınırlar içinde bulunan vatan parçaları bir bütündür; birbirinden ayrılamaz ![]() Evvelce toplanan Erzurum Kongresi, Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz vilâyetlerinin hiçbir sebep ve bahane ile anavatandan ayrılamayacağını ilân etmişti ![]() ![]() 2- Her türlü işgal ve müdahaleye karşı, millet birlik olarak kendisini müdafaa ve mukavemet edecektir ![]() Erzurum Kongresi'ni toplanmaya davet eden başlıca tehlike Doğu Karadeniz Bölgesinde kurulması düşünülen Pontus Rum devleti ile Doğu Anadolu illerini içine kalacak bir Ermenistan tehlikesi idi ![]() ![]() 3- İstanbul Hükûmeti, haricî bir baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk mecburiyetinde kalırsa vatanın bağımsızlığını ve bütünlüğünü temin edecek her türlü tedbir ve karar alınmıştır ![]() Bu madde ile İstanbul Hükûmetinin millet menfaatlerine aykırı herhangi üir karar veya davranışına milletin kayıtsız kalmayacağı, gerektiğinde millî iradeye dayanan bir hükûmetin derhal kurulacağı açıkça belirtiliyordu ![]() 4- Kuva-yı milliyeyi âmil ve irade-i milliyeyi hâkim kılmak esastır ![]() Erzurum Kongresi'nde belirlenen bu kural, Sivas Kongresi'nde perçinleştiriliyordu, Memleketi kurtaracak tek kuvvet, millî ordu idi ![]() ![]() ![]() ![]() 5- Manda ve himaye kabul olunamaz ![]() Erzurum Kongresi'nde karar altına alınan bu görüş, Sivas Kongresi'nce de onaylanarak Millî Mücadele'nin temel kuralı haline getiriliyordu ![]() ![]() 6- Millî iradeyi temsil etmek üzere Millet Meclisi'nin derhal toplanması mecburidir ![]() Erzurum Kongresi kararlarında da belirtilen bu istek, artık bir mecburiyet olarak gösteriliyordu ![]() ![]() 7- Aynı gaye ile millî vicdandan doğan cemiyetler "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında birleştirilmiştir ![]() Erzurum Kongresi, Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz Bölgelerindeki millî cemiyetleri "Şarkî Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adıyla bir merkezde toplamıştı ![]() ![]() ![]() Erzurum Kongresi, Doğu illerini temsilen 9 kişilik bir Heyet-i Temsiliye seçmişti ![]() ![]() Sivas Kongresi, Erzurum Kongresi kararlarını genişleterek, bu kararlara bütün memleketi kapsayan bir nitelik kazandırması bakımından İnkılâp Tarihimizde büyük öneme sahip bir Kongre'dir ![]() ![]() ![]() Sivas Kongresi'nden sonra Mustafa Kemal Paşa'nın amacı en kısa zamanda Anadolu'da millet temsilcilerinden oluşan bir meclis toplamak ve bu meclisin kuracağı hükûmet ile Millî Mücadele'yi bir merkezden idare etmek idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal Paşa, 27 Aralık 1919'da bir kısım arkadaşları ve Heyet-i Temsiliye üyeleri i1e beraber Ankara'ya gelmişti ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal, İstanbul'un işgali üzerine valiliklere ve kolordu komutanlıklarına talimat vererek Ankara'da toplanacak fevkalâde salâhiyete sahip bir meclise yeni temsilciler seçmelerini bildirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ankara'da Millet Meclisi'nin açılması, milli bir hükûmetin kurulması üzerine Padişah ve İstanbul Hükûmeti de millî mücadeleyi daha geniş ölçüde baltalama yollarına sapmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bu iç ve dış güçlüklere, zor şartlara rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti, kısa zamanda duruma hakim olarak düşman kuvvetlerine karşı çeşitli cephelerde büyük başarılar kazanmaya başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güney cephesinde de Adana, Urfa, Antep ve Maraş bölgelerirıde Fransız birlikleriyle mahallî kuvve'tler arasında şiddetli çatışmalar oluyordu ![]() ![]() ![]() Yunanlılar 1920 Haziran'ında, Ankara'da kurulan iki aylık yeni hükûmetin içinde bulunduğu güç şartlardan yararlanarak 22 Haziran 1920 günü Batı Cephesinde umumî taarruza geçmişler, büyük kısmı ile gönüllülerden oluşan kuvay-ı milliye cephesini yararak 8 Temmuz 1920 günü Bursa'yı, 29 Ağustos 1920 günü de Uşak'ı işgal etmişlerdi ![]() ![]() Yunanlıların Batı cephesinde ilerleyişi, birçok bölgelerin kuvvet yetersizliği sebebiyle işgal edilmesi üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa, cephe komutanları ile görüşmüş, artık gönüllü kuvvetler yerine düzenli bir ordu kurulması gereğini ilgililere bildirmişti ![]() ![]() ![]() ![]() Artık, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa, Millî Savunma Bakanı Fevzi Çakmak Paşa ve Genelkurmay Başkanı ve aynı zamanda Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet Bey, bütün çalışmalarını düzenli ordunun gerçekleşmesine vermişlerdir ![]() ![]() Şimdi 1920 yılının Aralık sonlarındayız ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Durum gerçekten nazikti ![]() ![]() ![]() ![]() 29 Aralık 1920 günü Batı Cephesi Komutanı İsmet Bey'le Güney Cephesi Komutanı Albay Refet Bey, Çerkez Ethem ve kuvvetlerini ortadan kaldırmak üzere ileri harekete geçtiler ![]() ![]() ![]() İşte şimdi Millî Mücadele'nin en dramatik anları yaşanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Düşmanın, taarruz hedefi olarak seçtiği Eskişehir de, Afyon da askerî yönden önemli kavşaklardı ![]() ![]() ![]() ![]() Düşman taarruzu ile gelişen bu kritik durum üzerine, Batı ve Güney Cephesi komutanları vaziyeti görüşerek, ister istemez Çerkez Ethem'in takibine ara vermeyi ve Kütahya ve Gediz'e kadar gelmiş olan kuvvetlerimizin büyük kısmını vakit geçirmeksizin İnönü ve Dumlupınar mevzilerine sevketmeyi kararlaştırdılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Öte yandan Yunanlılar sürâtle ilerleyerek, 8 Ocak 1921 günü Çivril ve Pazarcık'ı, 9 Ocak sabahı da Bilecik ve Bozüyük'ü işgal ettiler ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Atatürk'ün Sivil Hayatı |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk'ün Sivil HayatıI ![]() ![]() ![]() ![]() Muharebenin ilk günü Batı Cephesi kuvvetleri ile Yunanlılar arasında çok çetin çarpışmalar oldu ![]() ![]() ![]() ![]() Muharebe, 10 Ocak günü de sabahtan akşama kadar bütün şiddetiyle devam etti ![]() ![]() ![]() ![]() Askerlerimiz bugün de, aralıksız devam eden düşman taarruzlarını, bir an gerilemeksizin göğüslüyorlar; Yunanlıların ilerlemesine imkân bırakmıyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu zafer müjdesi üzerine,11 Ocak 1921 günü Atatürk, Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet Bey'e şu telgrafı çekiyordu: "Bu başarının, mukaddes topraklarımızı düşman istilâsından tamamen kurtaracak olan kesin zafere hayırlı bir başlangıç olmasını Allah'tan diler, Batı Cephesinin bütün subay ve erlerini kazandıkları bu zafer dolayısıyla tebrik ederim" ![]() ![]() ![]() ![]() Artık sıra, Çerkez Ethem kuvvetlerinin de bırakılan yerden takibine gelmişti ![]() ![]() ![]() ![]() I ![]() ![]() ![]() ![]() I ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak Yunanlılar, bu mağlubiyetten ders almayarak kısa süre sonra 23 Mart 1921 günü aynı cephelerden tekrar ileri harekâta geçtiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şimdi 1921 yılının Temmuz başlarındayız ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cepheden gelen bu kaygı verici haberler üzerine 18 Temmuz 1921 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa, Ankara'dan Karacahisar'daki Batı Cephesi Karargâhına geldi ![]() ![]() ![]() ![]() İnkılâp Tarihimizde "Kütahya-Eskişehir Savaşları" adını alan ve Sakarya'nın doğusuna çekilmemizle sonuçlanan bu çaıpışmalarda ordumuz kendisinden sayıca 2 misli fazla düşman kuvvetleri karşısında oldukça ağır zayiat vermiş, gerek çarpışmalar gerekse geri çekiliş esnasında şehit, yaralı ve kayıp olmak üzere 40 ![]() ![]() ![]() Ordumuzun bu, Sakarya'nın doğusuna çekiliş günlerinde Bakanlar Kurulu, tekrar gelişebilecek yeni bir Yunan taarruzuna karşı tedbir olmak üzere Hükûmet Merkezi'nin Ankara'dan Kayseri'ye nakline karar verdi; ancak Meclis'ten onay almak gerekiyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bu zor şartlara, geçici çekilişe rağmen sonunda düşmana kati darbe indirileceğine dair, başta Atatürk olmak üzere Millî Mücadele liderlerinin inançları asla sarsılmamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne çare ki liderlerin bu inancına rağmen Sakarya'nın doğusuna çekilmenin yarattığı maneviyat bozukluğu Meclis'e de aksetmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muhaliflere gelince, onlar da Başkomutanlığı Mustafa Kemal Paşa'ya vermekle zaten kurtuluş ümidi kalmadığını kabul ettikleri bir ortamda, gelişecek tüm sorumluluğu onun ,omuzlarına yüklemeyi amaçlıyorlardı ![]() Meclis'te 4 Ağustos 1921 günü başlayan bu görüşmeler, ertesi gün de aynı heyecanla devam etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu önerge Meclis'in yetkilerini kullanma isteği sebebiyle bazı itirazlara sebep oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başkomutanlık verilişinden sonra Mustafa Kemal Paşa kürsüye geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başkomutan, artık plânını yapmış ve kesin şekilde uygulamaya başlamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başkomutan bu acil tedbirleri aldıktan sonra 12 Ağustos 1921 günü Ankara'dan hareketle Polatlı'daki Cephe Karargâhına geldi ![]() ![]() Şimdi 1921 yılı Ağustos başlarındayız ![]() ![]() ![]() ![]() 23 Ağustos 1921 günü, Yunan ordusunun taarruzu ile Sakarya Meydan Muharebesi başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başkomutanın ortaya koyduğu, harp yönetimi bakımından büyük önem taşıyan bu kural, Sakarya'da aynen uygulanmış ve mukaddes vatan toprakları, her kaybedilen hattın gerisinde vakit geçirmeksizin yeniden bir hat teşkili suretiyle sonuna kadar savunulmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Sakarya Meydan Muharebesi" adını alan bu büyük ve kanlı savaş, 22 gün 22 gece devam etmiş ve nihayet 13 Eylül 1921 günü, düşman Sakarya Nehri'nin doğusunda tamamen imha edilerek büyük bir zafer kazanılmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() Sakarya Meydan Muharebesinden sonra mağlup Yunanlılar, Afyon-Eskişehir hattına kadar çekilmişler, bu bölgede mevzilerini kuvvetlendirmek, önemli yerleri tel örgülerle takviye etmek suretiyle savunmada kalmışlardi ![]() ![]() Yunanlıların, tutundukları bu son mevzilerden de atılmaları, Türk ordusunun kesin sonuçlu bir muharebeyi kazanmasına gerek gösteriyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ise düşmanın hayal ürünü bu hesaplarının dışında taarruz hazırlıklarını sürdürmek suretiyle gerçekçi bir yol izliyor; ancak taarruzun zamanını ve şeklini son derece gizli tutuyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Başkomutan tarafından en ince ayrıntılarına kadar hazırlanan Büyük Taarruz ve onu izleyecek meydan muharebesi planı, 27/28 Temmuz 1922 gecesi, Akşehir'e çağrılan ordu komutanlarına açıklandı ![]() ![]() Büyük taarruz planı gerçekten dâhiyane, dâhiyane olduğu kadar da cüretli ve tehlikeli idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu plan, ancak büyük komutanların sevk ve idaresinde başarıya ulaşabilirdi ve bütün riskleri etkisiz kılacak faktör, ne pahasına olursa olsun mağlup olmamak kararı idi ![]() ![]() 26 Ağustos 1922 sabahı saat 5 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın büyük bir basiretle ateş hattında yönettiği bu taarruzda ordumuzun Genelkurmay Başkanlığını Fevzi (Çakmak) Paşa, Batı Cephesi Komutanlığını İsmet Paşa üstlenmişti ![]() ![]() ![]() ![]() Süratli taarruz sonucu, 26/27 Ağustos gecesi Yunan ordusunun bir çok mevzü düşürüldü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak, mağlup düşmanın çekilme yollarının da kesilmesi ve İzmir doğrultusunda aralıksız takibi gerekiyordu ![]() ![]() Son süratle İzmir yönünde ilerleyen kuvvetlerimiz, 1 Eylül' de Uşak'ı, 2 Eylül'de Eskişehir'i, 3 EyIül'de Nazilli, Simav, Salihli, Alaşehir ve Gördes'i, 6 Eylül'de Balıkesir ve Bilecik'i, 7 Eylül' de Aydın'ı, 8 Eylül'de de Manisa'yı kurtardılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mondros Mütarekesiyle başlatılan ve Sevr Antlaşmasıyla gerçekleştirildiği zannedilen Türk milletini Anadolu topraklarından çıkarmak ve tarihten silmek isteyen korkunç ve hain zihniyete karşı, milletimizin maddî ve manevî bütün güç kaynaklarını seferber ederek kazandığı bu büyük zaferler Atatürk'ün ifadesi ile tek bir amaca yönelikti: "Kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmak!" Atatürk diyor ki: "Hiç bir zafer, gaye değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük Türk zaferinden sonra da Türk milleti için yeni bir âlem doğmuş; çağdaş, demokratik ve lâik Türk devletinin kuruluşuna uzanacak olan bütün yollar açılmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() 1 Kasım 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi kcararı ile saltanatla hilâfet birbirinden ayrılarak saltanat kaldırıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Artık sıra barış görüşmelerine gelmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 13 Ekim 1923'de Ankara, Büyük Millet Meclisi kararı ile, Türkiye Devleti'nin Hükûmet Merkezi oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cumhuriyetin ilânı i1e gerçekleşen bu büyük inkılâbın yanı sıra devlet örgütü ve toplum yönetiminin de çağdaş devlet anlayışına uygun olarak lâikleşmesi gerekiyordu ![]() ![]() ![]() Artık devletin modern bir şekil alması ve milletin çağdaş uygarlık seviyesine en kısa zamanda erişebilmesi yolunda büyük inkılâplar birbirini takibe başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Milleti çağdaş uygarlığa ***üren bu zorunlu gidiş karşısında, muhalefeti teşkil eden, fakat bir kolu da tutuculuğa ve gericiliğe dayanan bir grup tedirgin oldu ![]() ![]() Mustafa Kemal, inkılâpların büyük kısmını başardıktan sonra Türk bağımsızlık mücadelesini ve yeni Türkiye'nin kuruluşunu anlatan büyük Nutkunu yazdı ![]() ![]() ![]() Büyük Önder, kurtuluştan sonra memleketi baştan başa dolaşarak halka inkılâpların ve yeni Türk Devleti'nin ideolojisini anlattı ![]() ![]() [size="2"] |
![]() |
![]() |
|