![]() |
Bak İşte |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bak İşteNur yüzlü tebessümler bırakıp da yurduma Bazen rüzgâr olursun burçlarında gecenin Öteyi omuzlayıp gelir bazen de rüzgâr Başımdaki dumanı dağıtır gözlerinle Züleyha?yı Yusuf?a götürürken atlılar Bak işte, tohum şimdi rüyada, derindedir Bir dua mahşerinin sonsuz mihverindedir Avucundan taşıyor kevser dolu bir sebil Merhamet ki, o leylî saçlarında uyuyan Son derin aynasıdır tenhayı bilenlerin Yüreğimde ay gizli, sinemde bir karanfil Bense yine bir nehir, şeb-i yelda ve mahrum Bazen de bir cellâdın simsiyah ellerinde Eski bir bahçıvanın korkularına mahkûm Bak işte, bir gözyaşı damlası, boynu bükük Bir ayna sırlarını döküyor toprağına Kendi karanlığına gömülüyor sönen mum Bak işte, uyandırdı gelişin ağaçları Her yaprakta o mahzun düşlerimin oyası Özsuyunda sen varsın çiçeklerin; her düşte Kapılar, pencereler sana vurgun, bak işte Sus ve yürü; ruhumun sarayıdır otağın Gizli bir şehzadenin sırrında kaybol ve sus Bilsen ki, sultanlığın, tahtındadır bu çağın Hüzün ki, ne girift bir dünyadır sana mahsus Bak yine ayağına kapandı köleler; sus Doğunun o efsunlu harabelerinde mi Kayıp cennetlerini aradın da mevsimin Ki her gece yıldızlar saatleri kırdılar Akrebini zincire vurup sonbaharında Yelkovandan kederin hesabını sordular Sen şimdi ne kadar da Züleyha?sın ki öyle Beyaz bir gül taşırsın avuçlarında her an Rüyalarında bile senin için ağlayan Parmağının ucunda bir Yusuf görüyorsun Öteden sıradağlar geliyor sevda ile Denizler senindir al; umudu denizlerin Körpe bir nergis olup düşünce eşiğine Ruhumun kumruları, kardelenleri, senin Sustuğunda, kelime yangını, cümle kışı Konuş; suyu ısınsın buz tutan çeşmelerin Durduğunda duraklar mutlu; yollar çaresiz Yürü; ayak bastığın kara parçalarında Irmaklar gökyüzüne akıyor ardınsıra Kımıldayan yokuşta, uğuldayan inişte Yolcular izlerini soruyorlar, bak işte Bozkırdaki sureti kayboldu bir çobanın Bir vadiye akmanın eşiğindedir zaman Bir ney bulup üflesem gözlerine bakarak Kamış kül, ses kıvılcım, boşlukta bir yanardağ Anlayamıyor muyum kirpiğinde bulutlar Avare kuşlar gibi benim göğümü arar Yalnızlığı gül kokan benim bahçelerimde Rengârenk bir kelebek oluyor bakışların Anlayamıyor muyum, en gizemli şarkılar Dudakların ruhuma dokunduğunda çalar Gece aydınlığında bir devin kalbindesin Bir hayalden kalan her muamması ömrümün Senin duygularında çözülüyor ansızın Yüzünle buluşuyor yüzümün çizgileri Yankısını sesinde arıyor çığlıklarım İçimde kum saati, ne ileri, ne geri Bulunur belki bir gün bir şehirde bir sokak Bir ev, sessiz bir oda, her köşesinde bahar Öyle mağrur ki zaman yeniden doğmak için Bir kadın bir cihangir istiyor kaderinden Bir adam, kucağında güneş, ay ve yıldızlar Kâinatın o sonsuz, o esrarlı yerinde Bak işte, tarihini arıyor ellerinde Nurullah Genç |
![]() |
![]() |
|