07-11-2009
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Işık-Girişim Ve Polarılma
Işık-Girişim Ve Polarılma
Daha önce kırınım deneyinde anlatıldığı gibi, bir gölgenin çevresinde aydınlık ve karanlık şeritlerin oluşması ışık dalgalarının girişimi ile açıklanabilir Eğer iki dalga, tepe noktaları üst üste gelecek biçimde karşılaşırsa birbirini güçlendirir; böylece, ışığın düştüğü yüzeyde parlak bir girişim saçağı oluşur Buna karşılık dalgalardan birinin tepe noktası öbürünün çukur noktasıyla üst üste geldiğinde iki dalga birbirini yok eder ve karanlık bir girişim saçağı ortaya çıkar Güneş ışığının renkli girişim saçaklarını bir sabun köpüğünün üzerinde ya da çok ince bir katman halinde yayılmış bir mazot birikintisinin yüzeyinde görebilirsiniz
Polarılma olayının en iyi açıklaması da gene ışığın dalga hareketiyle yapılabilir Bir ucu ağaca bağlanmış bir ipin öbür ucunu aşağı yukarı, iki yana ya da eğik olarak hızla salladığımızda, tuttuğumuz uçtan öbür uca doğru ilerleyen bir dalgalanma hareketi olur işık dalgaları da tıpkı bu ipin dalgaları gibi her doğrultuda titreşim yapabilir Ama ipi düşey iki direğin arasından geçirirsek yalnızca aşağı yukarı doğru sallayabiliriz; iki yana doğru sallamaya çalıştığımızda ip dalgalanmaz Aynı denemeyi iki yatay çubuk arasından geçen bir iple yaptığımızda bu kez ipi yalnızca iki yana doğru sallayarak dalgalandırabiliriz Aynı biçimde ışık dalgalarının da yalnızca belirli bir doğrultuda titreşmesi sağlanabilir; bu durumda ışık polarılmvftır
işık, özel bir prizmadan ya da polarıcı (polaroit) bir levhadan geçirilerek polarılabilir Çok ince bir katman halinde herapatit kristalleriyle kaplanmış ince ve saydam bir levhanın iki camın ya da iki saydam plastiğin arasına yerleştirilmesiyle hazırlanan bu levhalar polaroit güneş gözlüklerinin ve bazı bilimsel aygıtların yapımında kullanılır
19 yüzyılın ikinci yarısında, ışığın dalga kuramını destekleyen pek çok kanıt elde edildi Örneğin İngiliz fizikçi James Clerk Maxwell ışığın bir elektromagnetik dalga hareketinden ileri gelebileceğini ortaya koydu Maxwell'e göre ışık, elektrik dalgalan ile magnetik dalgaların birleşmesinden oluşuyordu; bu dalgalar birbirine dikti ve saniyede 300 000 km hızla yol alıyordu 1887'de, daha Maxwell'in ölümünden 10 yıl geçmeden, Alman fizikçi Heinrich Hertz elektromagnetik dalgaların varlığını kanıtladı Hertz'in laboratuvarda elde ettiği bu dalgalar, bugün radyo dalgaları olarak bildiğimiz çok uzun dalgalardı Elektromagnetik dalgaların yansıtılabileceğini, kırılmaya uğratılabileceğini, polarılabileceğini ve ışığın bütün davranışlarını gösterebileceğini ortaya koyan Hertz, bu dalgaların da ışık hızıyla yayıldığını gösterdi Böylece radyo yayıncılığının yolunu açmış oldu
Günümüzde, radyo dalgalarından ısıya, görünür ışıktan morötesi, X ışınları ve kozmik ışınlara kadar bütün ışıma enerjisi birimlerinin elektromagnetik yapıda olduğu biliniyor Örneğin ışık ile radyo dalgaları arasındaki tek fark dalga boylarıdır
Değişik dalga boylarındaki bütün elektromagnetik dalgalar, elektromagnetik tayf denen geniş bir yelpaze oluşturur Yaklaşık 400 ile 740 nanometre (bir nanometre milimetrenin milyonda biridir) arasındaki dalga boylarını kapsayan görünür ışığın tayfı,
elektromagnetik tayfın ancak çok küçük bir bölümünü oluşturur Elektromagnetik tayf konusunda daha ayrıntılı bilgiyi TAYF maddesinde bulabilirsiniz
1960'larda bilim adamları, çok ötelere yoğun bir ışık demeti gönderebilen laser adlı bir aygıt yaptılar Bir laser demetinin ışığı eşfazlıdır; yani aynı anda bütün dalgalar aynı doğrultuda yayılır Bugün laserler sanayide, tıpta ve radarlarda çok yaygın olarak kullanılır {Ayrıca bak LASER )
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|