Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bakış, genel, osmanlı, tarihine

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış

Eski 10-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış



1 Abdülaziz

Sultan Birinci Abdülaziz 8 Şubat 1830 tarihinde İstanbul'da doğdu Babası Sultan İkinci Mahmud, annesi Pertevniyal Valide Sultan'dır Ela gözlü, beyaza yakın kumral tenli, sert bakışlı ve top sakallıydı Ağabeyi Sultan Birinci Abdülmecid'in vefatı üzerine 25 Haziran 1861 günü tahta çıktığında 31 yaşındaydı

İsrafçı bir padişah olarak tanınmasına rağmen, çok sade giyinir, sarayda bir terlik, bir entari ile dolaşırdı Babası öldüğü zaman dokuz yaşlarındaydı Ancak ağabeyi Sultan Birinci Abdülmecid, onun eğitimine çok önem verdi Şehzadeliği sırasında rahat ve korkusuz bir hayat sürdü

Çok iyi Fransızca konuşurdu Şiire ve müziğe de ilgisi vardı Kendine ait besteleri vardır Resim yapma kabiliyeti de çok üstün olan Sultan Birinci Abdülaziz, Osmanlı donanmasına ısmarlayacağı gemilerin planını bizzat kendisi çizmişti Ok atmayı, ata binmeyi, avlanmayı ve özellikle güreşmeyi çok severdi Güçlü, kuvvetli ve pehlivan yapılıydı En iyi pehlivanlarla güreşir ve sırtlarını yere getirirdi

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış

Eski 10-06-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış



1 Abdülhamid

Sultan Birinci Abdülhamid, 20 Mart 1725 tarihinde İstanbul'da doğdu Babası Üçüncü Ahmed, annesi Rabia Şermi Sultandır Annesi ona kuvvetli bir tahsil yaptırdı Zamanındaki mevcut tarihlerin hepsini gözden geçirdi Hat sanatı ile de meşgul oldu Merhametli, dindar, nazik ve saf bir insan olarak tanınıyordu

Saltanatı süresince bir çok ıslahat ve imar hareketlerinde bulundu Devlet işleriyle daima yakından ilgilendi Her sorun hakkında fikir ve görüşlerini vezirlerine bildirirdi Yetenekli vezirler atamaya çalıştı Halka karşı daima şefkatli ve ılımlı davrandı

Sultan Birinci Abdülhamid henüz tahta geçmişti ki, kendisinden cülus bahşişi istendiğini duydu Kaşlarını çatıp sertleşen Sultan Birinci Abdülhamid şöyle dedi: "Hazinede bahşiş yoktur, bundan böyle cülus bahşişi verilmeye! Asker evlatlarımıza fermanımız duyurula!" Askerler bir parça söylendilerse de, işi daha fazla ileriye götürmeden dağıldılar

Sultan Birinci Abdülhamid, siyasi ve askeri ıslahatlara girişti Avrupai tarzda mektepler açtı Yeniçeri ocağına ve donanmaya yeni bir çehre kazandırmaya çalıştı Sürat Topçuları Ocağı'nı kurdurdu, Yeniçerilerin sayımını yaptırdı ve gereksiz yere fazla para alanları tespit ettirdi Bu faaliyetleri yürüten Sadrazam Halil Hamid Paşa, menfaatleri bozulanlar tarafından padişaha şikayet edildi Halil Hamid Paşa, yaptığı tüm olumlu çalışmalara rağmen, bu konuda yanıltılan Sultan Birinci Abdülhamid'in emriyle idam edildi

Sultan Birinci Abdülhamid, bütün başarısızlıklara rağmen Osmanlı padişahları arasında iyi niyeti ve gayreti ile anıldı 1782 yılı yazında İstanbul'da çıkan yangında itfaiye işlerini bizzat kendisi yürütmesi sonucu halkın sevgi ve takdirini de kazanmıştı Dindarlığı ve iyiliği sebebiyle halkın "veli" olarak gördüğü Sultan Birinci Abdülhamid, 15 yıl 2 ay 17 gün süren saltanattan sonra, 1789 yılı Nisan ayında 64 yaşında vefat etti Cenazesi Bahçekapı'da kendi yaptırdığı türbesine defnedildi

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış

Eski 10-06-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış



1 Abdülmecid

Sultan Birinci Abdülmecid 25 Nisan 1823 günü doğdu Babası Sultan İkinci Mahmud, annesi Gürcü Bezm-i Alem Valide Sultan'dır Annesi Gürcüdür Sultan Birinci Abdülmecid, babasının arzusu yönünde bir eğitim ve terbiye gördüğü için ıslahatçı fikirlere sahipti Batı alemine karşı hayranlık besliyordu Babasının vefatı üzerine, henüz 17 yaşında iken Osmanlı tahtına oturdu

Devletin ilerleyişi için Avrupayi hayat tarzının ülke çapında yaygınlaştırılmasını istedi Saltanatının henüz dördüncü ayında ilan ettiği Gülhane Hatt-ı Hümayunu sebebiyle Tanzimat Dönemi padişahı olarak şöhret bulmuştur

Sultan Birinci Abdülmecid batılı yazarların takdir ve sevgiyle andıkları bir padişahtı Adil, merhametli, ıslahatçı, yenilikçi bir insan olan Sultan Birinci Abdülmecid, çok genç yaşlardan itibaren içki kullanmaya başladı 25 Haziran 1861 tarihinde 39 yaşında iken İstanbul'da veremden dolayı vefat eden Sultan Birinci Abdülmecid, Yavuz Sultan Selim'in türbesi yanındaki mezarına defnedildi

Sultan İkinci Mahmud, ölüm döşeğinde iken, Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklanmış olan Kavalalı Mehmed Ali Paşa Osmanlı kuvvetlerini Nizip'te yenilgiye uğratmıştı Sultan Birinci Abdülmecid böyle karmaşık bir ortamda tahta çıktı Mısır Sorunu, Rus donanmasının Hünkar İskelesi Antlaşmasına uyarak İstanbul'a gelmesi üzerine bir Avrupa sorunu haline geldi

Başta İngiltere, Avusturya, Prusya ve Rusya olmak üzere Avrupalı devletler, Osmanlı Devleti ile Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa arasındaki Mısır Sorununu çözmek için bir konferans düzenlediler Avrupa Devletleri Mısır'da güçlü bir yönetim istemiyorlardı Kavalalı Mehmed Ali Paşa'ya karşı Osmanlı Devleti'nin tarafını tuttular ve bu ortamda Londra Sözleşmesi imzalandı (1840) Buna göre; Mısır Osmanlı Devleti'ne bağlı kalacak, ancak yönetimi Mehmed Ali Paşa ve oğulları yürütmeye devam edecekti Mısır 80000 altın vergi ödeyecekti Suriye, Adana ve Girit tekrar Osmanlı yönetimine bırakılıyordu

Hünkar İskelesi Antlaşması'nın süresi bitince, Londra'da bir yeniden bir konferans düzenlendi (1841) Toplantıya Osmanlı Devleti'nden başka Rusya, Fransa, İngiltere, Prusya ve Avusturya katıldı Konferansta alınan kararlara göre, Boğazlarda egemenlik hakkı Osmanlı Devleti'ne ait olacak, ancak barış döneminde hiçbir savaş gemisi boğazlardan geçmeyecektiBu antlaşma ile Fransa ve İngiltere Akdeniz'deki güvenliklerini sağlamış oluyorlar, Osmanlı Devleti'nin boğazlar üzerindeki kayıtsız şartsız haklarına kısıtlama geliyordu Rusya ise Hünkar İskelesi Antlaşması ile boğazlar üzerinde sağladığı üstünlüğü kaybetmiş oluyordu

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış

Eski 10-06-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış



1 Ahmed

Sultan Birinci Ahmed 18 Nisan 1590 günü Manisa'da doğdu Babası Sultan Üçüncü Mehmed, annesi Handan Sultan'dır Çok mükemmel bir tahsil gördü Arapça ve Farsça'yı mükemmel derecede konuşurdu Ok atmak, kılıç kullanmak, ata binmek gibi savaş ve askerlik alanlarında çok usta olan Sultan Birinci Ahmed, ava ve cirit oyununa çok düşkündü Çok sade giyinirdi

Babası Sultan Üçüncü Mehmed'in vefatı üzerine 21 Aralık 1603'te Eyüb Sultan'da kılıç kuşanarak tahta geçti Sultan Birinci Ahmed, Kanuni Sultan Süleyman'dan sonraki padişahlar içinde devlet işleriyle yoğun şekilde uğraşan ilk padişahtı Çocuk denecek yaşlarda bile mükemmel kararlar alırdı Daima ilim ve irfan sahibi büyük kişilerle birlikte olur ve onlara akıl danışırdı

Sultan Birinci Ahmed'in hayatında 14 sayısının önemli bir yeri vardır Çünkü, on dört yaşında padişah olmuş, on dört yıl saltanat sürmüş ve Osmanlı padişahlarının on dördüncüsüdür Dinine çok bağlı olan Sultan Birinci Ahmed'in HzMuhammed'e (SAV) olan bağlılığı o kadar ilerledi ki, onun ayak izlerinin resmi içine bir şiir yazmış ve o şiiri kavuğunda ölünceye kadar taşımıştır O şiir şudur: "N'ola tacım gibi başımda götürsem daim Kadem-i resmini ol Hazreti Şahı RusülünGül-i Gülzarı Nübüvvet, o kadem sahibidir Ahmeda durma yüzün sür kademine ol gülün" Sultan Birinci Ahmed yakalandığı tifüs hastalığından kurtulamayarak 21 Kasım'ı 22 Kasım'a bağlayan gece 1617 yılında 28 yaşında vefat etti

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış

Eski 10-06-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış



1 Dünya Savaşı ve Osmanlı

Dünyanın büyük devletlerinin Avrupa�da, Ortadoğu�da, Afrika�da ve Uzakdoğu�da geniş bir alanda ve açık denizlerde, o zamana kadar görülmemiş büyüklükte ve uzun süreli savaşına I Dünya Savaşı denilmektedir I Dünya Savaşına yol açan sebepler şunlardır:

1-Ekonomik Rekabet ve Sömürgecilik:

Sömürge edinme ve dış yatırımlarla gelişen ekonomik rekabet, savaşın en önemli sebeplerinden biridir Sömürgecilik anlayışı, Rönesans�tan sonra Sanayi İnkılabı ile önem kazanmış, ham madde ve Pazar arayışı gelişmemiş, ham madde kaynakları zengin ülkelerin sömürge olarak kullanılması arzusunu kamçılamıştır Öncülüğünü İngiltere�nin yaptığı sömürgecilikte İngiltere�yi Fransa, Belçika, Hollanda, Almanya, Rusya gibi ülkeler izlemiştir Sömürgecilik kervanına ABD�nin de katılmasıyla sömürgecilik anlayışı Pasifik Okyanusuna da egemen olmuştur Bunun yanı sıra büyük devletlerin çeşitli ülkelerde maden, demiryolu, deniz işletmeleri vb dış yatırımları da vardır

2-Avrupa�da Alman-Fransız; Balkanlar�da Rus-Avusturya Rekabeti:

Avrupa�daki Alman-Fransız anlaşmazlığı savaşın diğer bir nedenini oluşturmaktadır Alman milli birliğinin kurulması aşamasında Almanlar Fransızları yenmişler ve yer altı kaynakları açısından zengin Alsace-Lorraine�i Fransa�dan almışlardır Bu tarihten itibaren Fransızlar bunu milli bir mesele haline getirmişlerdir

Diğer yandan Balkanlar�da da Rusya ile Avusturya arasında çekişme vardır Akdeniz�e açılmak isteyen Rusya, Panislavizm politikasıyla Balkanları nüfuzu altına almak istemektedir Aynı şekilde Avusturya�da Balkanlar�da hakimiyet kurmak istemektedir Çıkar çatışması bu iki devlet arasında şiddetli rekabete yol açmaktadır

3-Milliyetçilik:

1789 Fr İnkılabı ile ortaya çıkan milliyetçilik fikri, milli devletler kurma düşüncesini geliştirmiş, bu anlayış daha sonra da Avrupa milletlerinin benimsediği kendi milletini üstün görme politikasının kaynağı olmuştur Panislavizm, Pan-Germenizm gibi milliyetçi akımların ortaya çıkması bu anlayışın ürünüdür

1-Osmanlı Topraklarının Paylaşılması İsteği:

Osmanlı toprakları üzerindeki nüfuz mücadelesi ve ileride �Hasta Adam� ın mirasının ne şekilde paylaşılacağı meselesi, I Dünya Savaşına yol açan bir diğer önemli nedendir XIX Yüzyıl başlarındaki Rus, İngiliz, Fransız rekabetine, yüzyılın sonlarında Almanya�nın da katılması bu rekabeti hızlandırmıştır

2-Hızlı Silahlanma-Militarizm:

Milli birliğini oluşturan Almanya kısa sürede sanayileşmiş ve sanayisinin bir kısmını savaş sanayiine yöneltmiştir Alman Krupp fabrikalarında büyük toplar, diğer ülkelerini yaptıklarından farklı silahlar yapılırken, tersanelerinde denizaltılar ve savaş gemileri yapılmakta idi Almanya�nın bu davranışı, diğer Avrupa devletlerini de silahlanma yarışına yöneltmiştir Bu da militarizmin güçlenmesine ve yönetenlerin yönettikleri halkı savaşa özendirmelerinde etkili olmuştur

3-Bloklaşma:

Almanya milli birliğini kurduktan sonra, dış politikada farklı bir yol izlemiştir Alman milli birliğinin kurucusu Bismarc, Almanya�yı Avrupa�nın karada en güçlü devleti haline getirmek arzusundadır Bismarc�in bu arzusunu gerçekleştirmesini engelleyecek tek güç Fransa�dır Çünkü Alman milli birliği kurulurken Fransızlar, Almanlara yenilmişlerdir

Bismarc, Fransa�nın en kısa sürede kendisini toparlayacağı ve Almanya�dan bu yenilginin intikamını almaya çalışacağı inancındadır İşte bu inanç Almanya�yı güçlü devletle Fransa�ya karşı Almanya�nın yanına çekme arayışına yöneltmiştir Böylece dünya devletleri arasında ilk kez gruplaşma hareketi başlatılmıştır 1860-1890 yılları arasında yapılan antlaşmalarla Almanya, ÇRusya�sı, Avusturya-Macaristan�ı yanına almıştır Bu birliğe �Üçlü İttifak� adı verilmiştir İtalya da daha sonrada Üçlü İttifaka katılmıştır 1890�a kadar Üçlü İttifak da her hangi bir çözülme yaşanmamıştır

1890�da Almanya�da bir taht değişikliği yaşanmış yeni imparatorla Başbakan Bismarc arasında dış politikada ciddi görüş ayrılıkları yaşanmaya başlamış, bu yüzden de Bismarc başbakanlıktan istifa etmiştir II Wilhelm döneminde Almanya, ÇRusya�sının kendi yanında yer almasını gereksiz görmüş ve 1890�da ÇRusya�sı ile süresi dolan ve yenilenmesi gereken antlaşma yapılmayarak, Rusya devletlerarası alanda Almanya�nın karşısına itilmiştir

Bu durum Rusya�yı 1894�de Fransa ile anlaşmaya yöneltmiştir Bu birlikteliğe İngiltere�nin de katılmasıyla Üçlü İttifaka karşı �Üçlü İtilaf� bloğu oluşturulmuştur Zamanla bloklar arasındaki ekonomik rekabet, silahlanma yarışı gerginlik yaratmış, bu gerginlik de I Dünya Savaşının çıkışında etkin rol oynamıştır

I Dünya Savaşı�nın Başlaması-Gelişmesi

Osmanlı Devleti�nin Savaşa Girmesi

Osmanlı Devleti birkaç asır süren Gerileme Döneminde, özellikle de son yıllarda devletler arası alanda yalnızlığa itilmiştir Büyük devletler açısından bir güç olarak görülmemektedir Buda Osmanlı Devleti�ni, dünyada gruplaşmalar hızla sürerken, ittifak yapabileceği bir ülke bulabilme sıkıntısına sokmuştur Üçlü İtilaf grubu, Osmanlı Devleti ile ittifak yapmaya sıcak bakmamakta, Osmanlı Devleti�nin ittifak yapmak zorunda bırakıldığı Üçlü İttifak grubuna dahil olmak ise Osmanlı Devletine sıcak gelmemektedir Osmanlı Devleti�nin Üçlü İtilaf devletlerine ayrı ayrı yaptığı ittifak tekliflerini reddedilmesi, Osmanlı Devletini yalnız kalmamak için Almanya�nın dahil olduğu Üçlü İttifak ile anlaşmaya mecbur etmiştir

Artık Avrupa�da bu gerginliği savaşa dönüştürecek bir kıvılcım beklenmektedir Avusturya-Macaristan veliahdının Saraybosna�yı ziyareti sırasında bir Sırplı tarafından öldürülmesi ile beklenen bu kıvılcım çıkmıştır Bu olayın intikamını almak için Sırbistan�a savaş açmaya karar veren Avusturya-Macaristan, müttefiki Almanya tarafından cesaretlendirilmiştir Böylece I Dünya Savaşı Avusturya-Macaristan ile Sırbistan arasında başlamıştır Rusya�nın Sırbistan�ı yalnız bırakmamak amacıyla savaşa katılması, Almanya�nın da Avusturya-Macaristan�ın yanında savaşa girmesini kaçınılmaz kılmıştır

Almanya savaşa katıldığını dünyaya ilan etmeden önce, 2 Ağustos 1914 gecesi İstanbul�da üst düzey İttihat ve Terakki yöneticileriyle gizli bir ittifak görüşmesi yapmış ve bu görüşme sonunda Osmanlı Devleti ile Almanya arasında gizli bir ittifak anlaşması yapılmıştır Bu ittifaka göre; Almanya�nın savaşta Avusturya-Macaristan�ın yanında yer alması halinde Osmanlı Devleti de Almanya�nın yanında yer alacaktır Osmanlı topraklarına yönelik bir saldırı halinde, Almanya Osmanlı Devleti�ni koruyacaktır Bu ittifakla bir anlamda Osmanlı Devleti�nin kendi ihtiyaç duyduğu anda yanında yer alması imkanını elde eden Almanya�nın; 2/3 Ağustos 1914 gecesi I Dünya Savaşına katılmasıyla savaşın alanı genişlemiştir

Almanya savaşa girmesi ile birlikte Alman Genel Kurmayının 1900�lerde hazırladığı savaş planını uygulamaya koymuştur Bu plana göre Almanya savaşa girdiği andan itibaren bütün gücüyle Fransa üzerine yüklenecek ve 6 haftalık süre zarfında Avusturya-Macaristan Rus kuvvetlerini oyalayacaktır 6 haftalık sürenin tamamlanması ile birlikte Fransızların işini bitirmiş olan Almanlar, Avrupa topraklarından geçerek Rusya üzerine yürüyecekler ve Avusturya kuvvetleri ile birlikte Rusya�ya kesin darbeyi indireceklerdir

Almanya�nın savaşa katılmasından sonra uygulamaya konan bu plan başarılı olamamış, Almanlar Fransızları yenemedikleri gibi, Fransız topraklarında ağır kayba uğramışlardır Öte yandan Avusturya da, Rus kuvvetlerini oyalamada yetersiz kalmıştır Fransızları yenemeyen Almanların, Avrupa topraklarını çiğnemeleri ve Belçika�ya saldırmaları, Belçika�nın yanı sıra, İngiltere�nin de Almanya�ya karşı savaşa katılmasına yol açmıştır Kafkasya topraklarında Avusturya ile birlikte, Ruslara yok edici darbeyi indiremeyen Almanların Avrupa�da uyguladıkları savaş planları tümüyle başarısız olmuştur Bu başarısızlık Almanları zinde yeni kuvvetler bulmaya ve yeni cepheler açmaya yöneltmiştir

Almanların bu amaçlan kullanabilecekleri hazırdaki kuvvet Türk kuvvetleri idi Osmanlı Devletini savaşın içine çekmek için bir mizansen gerekmekte idi Akdeniz de İngiliz gemileri ile çarpışan ve Türk Boğazlarına giren iki Alman savaş gemisi Türkiye�yi savaşa sokacak bahane oldu Osmanlı devleti önce bu gemilerin Almanya�dan satın alındığını duyurdu Yavuz ve Midilli adı verilen Alman mürettebatlı, Türk bayraklı bu gemiler, Enver Paşanın bilgisi dahilinde Karadeniz�e çıkarılmışlardır Amiral Şusan komutasındaki bu gemilerden Rus kalelerine ateş açılması, Rusya�nın bu olayı Osmanlı Devleti�nin kendisine savaş ilanı olarak değerlendirip karşılık vermesi, Osmanlı Devletinin bir anda kendisini savaşın içinde yer almaya mecbur etmiştir

Bütün bu gelişmeler yaşanırken, Almanya�nın Avrupa�da savaşması, Uzakdoğu da yayılmacı bir politika izleyen Japonya�nın işine yaramıştır Almanya�ya 23 Ağustos 1914�de savaş ilan eden Japonya, Almanya�nın Uzakdoğu�daki sömürgelerini ele geçirmiş ve Kasım 1914�de savaşı kendi açısından sonuçlandırmıştır

I Dünya Savaşında Türk Cepheleri

Osmanlı Devletinin savaşa katılmasıyla savaş alanı genişlemiştir Bir çok cephede savaşmak zorunda kalan Osmanlı Devleti�nin hareket planının esasını, İttifak Devletleri�nin Avrupa da ki yükünü hafifletmek oluşturmaktadır Bu amaçla 3 aşamalı şu plan uygulanacaktır:

Ruslara karşı; Orta Asya�daki ve Kafkasya�daki Müslümanların, halifenin ilan edeceği cihat çağrısı ile harekete geçirilmesi

İngilizlere karşı; Habeşistan, Sudan, Trablusgarp�daki Müslümanların yine halifenin cihat çağrısı ile harekete geçirilmesi

Boğazların Türk ve Alman kuvvetlerince ortak savunulması

Bu planla; Kafkasya�da Ruslar, Suveyş�de İngilizler meşgul edilerek, Almanya ve Avusturya�nın yükü hafifletilecek, İngiltere�nin Hindistan ile olan deniz yolu bağlantısına engel olunacak ve güneyde ki zengin petrollerden ittifak devletlerinin yararlanması sağlanacaktır I Dünya Savaşında bu amaçla Türk Ordusu şu cephelerde savaşmıştır

1-Çanakkale Cephesi:

İngiliz ve Fransız ortak saldırılarına karşı savaşılan bu cephede gerçekleşen muharebeler, Türkler açısından savaşın en önemli olayıdır

Çanakkale�de bir cephe açılmasının sebebi, İtilaf devletleri açısından şöyledir: Çanakkale boğazını geçmek, İstanbul�u ele geçirmek, Osmanlı devletini savaş içinde çökertmek, sonrada müttefikleri Rusya�ya yardımda bulunmaktır İtilaf devletleri yetkililerinin düşüncesine göre; Osmanlı Devletinin savaş dışı bırakılmasıyla Süveyş kanalı ve Hint Yolu üzerindeki Osmanlı baskısı kalkacak, Balkan Devletleri�nin İttifak Devletleri saffında yer almaları önlenecektir

Çanakkale Savaşlarında Tümen Komutanı M Kemal Düşmana ilerleme imkanı tanımamış, düşmanın Çanakkale�den geçerek İstanbul�u işgal etmesine izin vermemiştir Emsalsiz bir zafer olarak tarihe geçen Çanakkale Savaşının sonuçları şöyle sıralanabilir:

A-) İnsan kaybı açısından dünya tarihinde en yüksek kaybın savaşlardan biridir Yaklaşık olarak 254000 Türk, 250000 yabancı olmak üzere toplam 504000 insanın hayatına malolmuştur

B-) Türk Ordusu�nun hesaba katılmayan savaş gücü, direnme azmi ve başarısı I Dünya Savaşı�nın uzamasına neden olmuştur

C-) İstanbul ve Boğazlar mutlak bir istiladan kurtulmuşlardır

D-) İngiltere ve Fransa boğazları geçip, Rusya�ya yardım ulaştıramadıkları için Rusya�da sıkıntı artmış, bu da Bolşevik İhtilali�nin başarıya ulaşmasına ve Rusya�nın savaştan çekilmesi Kars, Ardahan, Batum�un geri alınması imkanını sağlamıştır

E-) Türk Milletine moral kazandırmıştır

F-) Çanakkale�de yeni Türk Devleti�nin ilk temelleri atılmış, Milli Mücadele hareketinin lideri M Kemal�in büyük kabiliyeti ortaya çıkmıştır

2-Kafkas Cephesi:

Bu cephede Ruslara karşı savaşılmıştır Enver Paşa komutasında ki 150000 kişilik Türk ordusu, Sarıkamış Taarruzunu başlatmış ancak taarruz ağır kış şartları yüzünden 100000 kayıp verilerek, başarısızlıkla sonuçlandırılmıştır Bu başarısızlıktan yararlanan Rus birlikleri Erzurum, Muş, Bitlis, Trabzon ve Erzincan�ı ele geçirmişlerdir 1916 yazında Diyarbakır�da ki 16 Kolorduya komutan olarak atanan M Kemal, Rus birliklerinin Diyarbakır yönündeki ilerleyişlerini durdurmuş, karşı taarruzla Muş ve Bitlis�i geri almıştır 1917 Bolşevik İhtilali ile Kafkas Cephesi�nde harekat durmuştur

3-Kanal Cephesi

Mısır�da Osmanlı hakimiyetini yeniden sağlamak ve Süveyş Kanalını ele geçirerek, İngiltere�nin Hindistan yolunu kesmek amacıyla girişilen Kanal Harekatı, 1915 yılı başından itibaren iki kol halinde ilerlemişlerdir Gerekli ulaşım imkanlarının sağlanamaması yüzünden harekat başarısızlıkla sonuçlanmış, karşı taarruza geçen İngilizler, Türk ordusunu geri çekilmeye mecbur etmişlerdir

4-Filistin Cephesi:

Kanal Harekatının başarısızlıkla sonuçlanması yüzünden, bu bölgedeki savaşın ağırlık noktası Filistin ve Suriye�ye kaymıştır Bu arada Mekke Emiri Şerif Hüseyin ile anlaşan ve onlara Suriye, Irak ve Hicaz�ı içine alan, müstakil bir Arap Devleti kurmaları vaadinde bulunan İngilizler, aynı zamanda Siyonistlere de Filistin �de bir devlet kurmaları sözünü vermiştir Böylece İsrail Devleti�nin kurulması için gerekli zemin hazırlanarak, Filistin Meselesi olarak bilinen olayların tohumları saçılmıştır

1917�de İngilizlerle Kudüs�ü ele geçirmişler, 1918�de M Kemal � in komuta ettiği 7Ordu mevzilerini başarıyla savunmuştur 8 Orduya bozan İngilizler, M Kemal Paşa� nın ordusunu da yok etmek istediler Bunu anlayan M Kemal İngilizlere karşı başarılı savaşlar vererek, ordusunu imhadan kurtarmıştır

5 Irak Cephesi:

1914�te Basra�ya asker çıkaran İngilizler, Abadan petrollerini korumak ve kuzeye doğru ilerleyerek, Ruslarla birleşip Anadolu�yu çember içine almak düşüncesindedirler Ayrıca; Türk kuvvetlerinin İran�a girmesini ve Hindistan�ı tehdit etmesini önlemeyi de düşünmüşlerdir Kütulamara�ya ve oradan da kuzeye ilerleyen İngilizler, 1915 sonlarında kuvvetlerin büyük bölümünü kaybederek, geri çekilmişlerdir İngilizler karşısında elde edilen bu başarılar uzun sürmemiş,yeniden Basra�ya kuvvet çıkaran İngilizler, 1917�de Bağdat�a girmişlerdir 1918�de Kerkük�ü ele geçiren İngilizler, Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada Musul yakınlarına kadar gelmiş bulunmaktadırlar

6Galiçya ve Makedonya Cephesi:

Türk kuvvetleri ve müttefiklere yardım amacıyla Osmanlı sınırları dışındaki Galiçya ve Makedonya�da savaşmışlardır Galiçya cephesinde Alman-Avusturya kuvvetlerine yardım eden Türk kuvvetleri Romanya kuvvetlerini yenmişlerdir Makedonya�da da Türk askerleri Bulgar kuvvetlerine yardımcı olmuşlardır

I Dünya Savaşı Yıllarında Yapılan Gizli Antlaşmalar

Türklerin IDünya Savaşında İtilaf Devletlerine karşı cephe alması, öteden beri İtilaf Devletleri tarafından düşünülen, Osmanlı topraklarının paylaşılması projesini hem kolaylaştırmış, hem de hızlandırmıştır 1915-1917 yılları arasında yapılan gizli antlaşmalar zinciri ile Osmanlı toprakları, İtilaf Devletleri arasında şu şekilde paylaşmışlardır

1İstanbul Antlaşması:

Ruslar, İngiliz ve Fransız donanmalarının Çanakkale Savaşına giriştikleri sırada bu devletleri sıkıştırarak, Boğazlar ve İstanbul ile ilgili bazı isteklerde bulunmuşlardır 1915 baharında yapılan görüşmeler sonunda İngiliz ve Fransızlar, İstanbul ve boğazları Ruslara vermeyi kabul etmişlerdir Ayrıca Trakya�da Midye�den Enez�e çekilen bir hattın doğusunda kalan arazi ile Sakarya ağzından başlayarak Gemlik körfezine inen bir hattın batısında kalan bir toprak parçası da Ruslara veriliyordu Rusya�ya verilecek topraklar arasında Gökçeada ve Bozcaada da vardı Buna karşılık Ruslarda İngiltere ve Fransa�nın Anadolu ve orta doğudaki Osmanlı toprakları ile İskenderun körfezi ve Toroslara kadar Çukurova üzerindeki haklarını tanımayı kabulleniyorlardı

2Londra Antlaşması:

1915 �de Londra da İngiliz ve Fransız ve İtalyanlarla arasında yapılmıştır Bu antlaşma ile zaten İtalya�nın elinde bulunan 12 adada İtalya tam hakimiyet kazanıyordu İngiltere,Fransa ve Rusya�nın Osmanlı Devleti�nin Asya�daki topraklarını paylaşmasına karşılık İtalya�ya da Antalya bölgesinde buna eşdeğer bir pay verilmesini kabul ediyordu

3Sykes-Picot Antlaşması:

Bu antlaşma ile ilgili görüşmeler İtalya�nın savaşa katılmasından önce başlamış, ancak; İtalya savaşa katıldıktan sonra sonuçlanmıştır Bu antlaşma ile Aladağ, Kayseri, Akdağ, Yıldızdağ, Zara,Eğin ,Harput ile sınırlanan arazi ile Kilikya, Suriye, ve Musul Fransa�ya bırakılıyordu Hayfa, Akka limanları ile Irak ve Fransızlara verilen arazinin güneyi de İngiltere�ye kalıyordu

4StJean de Maurienne Antlaşması:

Rusya�nın 1917 Bolşevik İhtilali sonucu savaştan çekilmesi üzerine İngiltere ve Fransa İtalya ya daha fazla önem vermeye başlamışlardır İtalya ile yapılan StJean de Maurienne Antlaşması ile İtalya ya Sykes-Picot Antlaşmasını tanıması kaydıyla İzmir ve Konya ya kadar olan bölge veriliyordu Ancak uygulama da bu antlaşmaya bağlı kalınmamış, İzmir�e İtalyanlar yerine Yunanlıların çıkarılması kararı verilmiştir

ABD �nin I Dünya Savaşına Katılması

1917 Nisanından itibaren Rusya�nın savaşı terk etmesi ile İtilaf kanadında ortaya çıkan boşluğu, savaşa katılan ABD doldurmuştur ABD�nin savaşa katılması, Almanya�nın 1915�den itibaren başlatmış olduğu denizaltı savaşlarının bir sonucudur İngiltere savaşın başından itibaren donanması ile Almanya�yı abluka altına alarak Almanya�nın ticari gücünü kırmaya çalışmıştır

Almanya da, İngiltere�nin bu ablukasını kırmak için geniş çaplı bir denizaltı savaşı başlatmıştır 1915 Mayısında iki İngiliz yolcu gemisi (Lusitania ve Arabic) Alman denizaltları tarafından batırılmış ve birçok Amerikalı yolcuda bu olaylarda hayatını kaybetmiştir Bu olaylar Amerikan-Alman ilişkilerini gerginleştirmiş ise de, Almanya�nın geri adım atması, bir daha bu tür olaylar olmayacağına dahi teminat vermesi üzerine ABD daha ileri gitmemiştir Buna rağmen 1916�da bu kez de bir Fransız yolcu gemisinin Alman denizaltlılarınca batırılması ve bu olayda da bazı Amerikan vatandaşlarının ölmesi üzerine, iki devlet arasındaki ilişkilere yeniden gerginlik kazandırmıştır

Almanya denizaltı savaşlarını sürdürürken, diğer taraftan da İtilaf güçlerine yardım eden Amerika�ya karşı, özellikle Lâtin Amerika ülkelerinde Amerikan aleyhtarı faaliyetlere girişmişlerdir 1917 de Almanya, Amerika ile arası bozuk olan Meksika�dan faydalanma yoluna gitmiştir

Amerika, Almanya �ya karşı savaşı başlattığı taktirde Meksika Almanya�nı yanında yer alacak, Almanya Meksika�ya ekonomik yardım yapacak ve ayrıca Amerikan topraklarından olan Teksas, Yeni Meksika ve Arizona eyaletlerini Meksika�ya verecektir Buna karşılık Meksika, Japonya ile Almanya arsında aracılık yaparak Amerika ya karşı bir Japon Alman Meksika ittifakını kurulmasını sağlayacaktır

Bu olayı Amerikanın dış politikasının esaslarını çizen Monröe Doktrinine aykırı bulan Amerika�nın artık sessizce kalabilmesi imkansızdır1917 de iki amerikan ticaret gemisinin alman denizatlılarınca batırılması bardağı taşıran son damla olmuş ve 2 nisan 1917 de ABD Almanya ya karşı olarak 1 Dünya savaşına katılmıştır ABD �nin üstün teknolojisi ile ve zinde kuvvetleri ile yorgun İtilaf Devletleri�nin yer alması İtilaf Devletleri�nin savaşı kazanma şansını artırmıştır

Savaşın taraflara çok ağır gelmeye başladığı sırada, herkesin barışa özlem duyduğu bir atmosferi oluşturmayı ABD başkanı Wilson düşünmüş ve 14 maddelik Wilson Prensiplerini açıklamıştır

Wilson İlkelerine göre; Avrupa�da milliyetler arası tutularak, siyasi harita bu esasa göre düzenlenecektir İşgal edilen yerler hemen boşlatılacak, küçük devletlerin bağımsızlıkları büyük devletlerin teminatı ile sağlanacaktır Osmanlı Devleti�nin Türklerle mesken kısımlarında Türk hakimiyeti sağlanacaktır Ancak; Türk olmayan milletlere muhtar gelişme imkanı sağlanacaktır Çanakkale Boğazı devamlı olarak bütün milletlerin gemilerine açık tutulacak ve bu durum uluslar arası garanti altına alınacaktır

Dünya Savaşını Sona Erdiren Antlaşmalar

Rusya�nın Bolşevik İhtilâli üzerine savaştan çekilmesiyle Rusya, Brest-Litovsk Antlaşması ile savaşı sona erdirmiştir Rusya bu antlaşma ile tüm Doğu Anadolu�dan çekiliyor; Kars, Ardahan ve Batum�u Osmanlı devletine geri veriyordu

Romanya, Bükreş Antlaşması ile savaşa son vermiştir Bulgaristan ile Neuilly Antlaşması yapılmıştır Avusturya Saint-German Antlaşmasını, Macaristan ise Trianon Antlaşmasını imzalayarak, I Dünya Savaşına son vermiştir

Almanya ile Versailles Antlaşması yapılmıştır Osmanlı Devleti ile Mondros Mütarekesi imzalanmıştır Mondros Mütarekesinin imzalanmasında Wilson Prensiplerinin Osmanlı Devletini ilgilendiren 12 Maddesi etkili olmuştur Antlaşması önemli bazı maddeleri şunlardır

1) Boğazlar açılacak, bu bölgelerdeki istihkamlar müttefikler tarafından işgal edilecek

2) Anlaşma devletleri güvenliklerini tehdit eden bir durum halinde, herhangi bir stratejik noktayı işgal edebileceklerdir (7Madde)

3) Ermenilere bırakılması düşünülen Doğu Anadolu�daki altı ilde (Erzurum, Van, Diyarbakır, Bitlis, Sivas, Harput) karışıklık çıktığı taktirde, Antlaşma Devletleri bu bölgeleri de işgal edebileceklerdir

4) Tüm haberleşme istasyonları Anlaşma Devletlerince denetim altında tutulacaktır

5) Sınırların denetlenmesi ve iç düzenin korunması için gerekli olacak birlikler dışında, Osmanlı ordusu terhis edilecek, bütün savaş gemileri ordunun araç, gereç ve cephanesine el konacaktır

6) Tüm liman ve tersanelerden Anlaşma Devletleri yararlanabileceklerdir

Bu maddelerden de anlaşılacağı üzere Mondros Mütarekesi tam bir teslimiyet belgesidir Bu müzakere ile İtilaf Devletleri�nin Osmanlı topraklarını istila etmesi kolaylaşmıştır

1Dünya Savaşı�nın Sonuçları

a) Siyasi Sonuçları:

Dünya haritası değişmiştir Avusturya-Macaristan imparatorluğu parçalanmış, Çarlık Rusya�sı ve Osmanlı Devleti yıkılmıştır Osmanlı toprakları üzerinde yeni devletler ortaya çıkmıştırYeni rejimler doğmuştur Çarlığın yıkılması üzerine Rusya�da ilk kez sosyalist sistem uygulanmıştır Anadolu�da M Kemal�in önderliğinde Milli Mücadele hareketi başlatılarak, Yeni Türk Devleti�nin temelleri atılmış ve Cumhuriyet idaresine geçiş süreci başlatılmıştır

b) Ekonomik Sonuçları:

Avrupa, savaş öncesindeki ekonomik gücünü yitirmiş, bu güç ABD ve Japonya�ya geçmiştir Avrupa�da ekonomi de devlet müdahalesi dönemi başlamıştır Avrupa Devletleri savaş sonrasında planlı kalkınma dönemi başlamıştır Avrupa�da savaş sonrasında yüksek enflasyon yaşanmıştır Osmanlı devleti ise savaş sonrasında ekonomik açıdan tam olarak çökmüştür Bu da Osmanlı Devleti�nin sonunu getirmiştir

c) Toplumsal Sonuçları

10 milyon insanın ölümüne 20 milyon insanın yaralanmasına ve sakat kalmasına yol açmıştır Özellikle Avrupa�da üretici genç nüfusun azalmasına, tüketici nüfusun çoğalmasına, dolayısıyla da ekonominin alt üst olmasına neden olmuştur Pek çok Batılı ülke savaş sırasında cepheye giden askerlerinin üretimde ortaya çıkardığı boşluğu dolduran ve ekonomik özgürlüklerini kazanan kadınlarına siyasi haklarını tanımak zorunda kalmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış

Eski 10-06-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış



1 Mahmud

Sultan Birinci Mahmud, 2 Ağustos 1696 günü İstanbul'da doğdu Babası Sultan İkinci Mustafa, annesi Saliha Valide Sultan'dır Büyük annesi Gülnuş Sultan'ın sevgi ve ilgisiyle büyüdü Sekiz yaşından beri ****s hayatı yaşadığı halde zekası, iyi niyeti ve kuvvetli karakteri sayesinde kendini harap etmekten kurtardı Küçük yaşlardan itibaren çeşitli hocalardan dersler aldı Tarih, edebiyat, ve şiirle meşgul oldu Özellikle musiki ile uğraştı

Sultan Birinci Mahmud, 1 Ekim 1730 tarihinde, 35 yaşında iken padişah oldu Devrindeki en değerli kimseleri seçip iş başına getirdi Karakter sahibi, azimli, müşfik, merhametli, dikkatli, ve sabırlı bir insandı Kendi zevkinden çok milletin refahını düşünerek hareket etti Bu sayede babası ve amcasının düştüğü hatalara düşmedi Hayatının son iki yılını hasta geçiren Sultan Birinci Mahmud, 13 Aralık 1754 tarihinde 59 yaşında iken vefat etti Sultan İkinci Mustafa'nın Yeni Camiideki türbesine defnedildi

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış

Eski 10-06-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış



1 Meşrutiyet

Bütün eleştirilere rağmen Tanzimat döneminin, İmparatorluğun kurtarılması için yeni esaslar benimseyen, İslamî devlet esasları yerine, batıda demokratik mücadelelerden geçerek kurulmuş olan meşruti sistemi amaçlayan bir neslin yetişmesini hazırlaması da yadsınamaz

Osmanlı İmparatorluğu'nun kurtuluşunu meşrutî sistemde gören "Genç Osmanlılar" cemiyeti 1865'de kuruldu Amaçlan Abdülaziz'e meşrutî sistemi kabul ettirmekti Bu tarihe kadar Padişahlardan gelen, İmparatorluğu kurtarma çabaları olan ıslâhat hareketlerinin yerine şimdi halkın içinden ve batı düşünceleriyle yetişen aydınların imparatorluğu kurtarma girişimleri alıyordu Dolayısıyla devletten gelen ıslâhat hareketlerine karşı gerici çevrelerin tepkilerinin yerini, şimdi halktan gelenlerin isteklerine karşı devletin tepkisi aldı

Genç Osmanlıların çabalan sonucu 1876'da "Kanun-u Esası (Anayasa) ilân edilerek meşrutî sistem kuruldu Kanun-u Esasî ulusal bir ihtilâl sonucu ilân edilmemiş olmakla beraber, tüm halkın siyasî haklan yönünden eşitliği, devlet yönetimine katılması ve denetlemesiyle parlamenter bir sisteme dayandırılmak isteniyordu Fakat devletin monarşik ve teokratik niteliği değiştirilmiyordu Hattâ, Saltanatın Osmanlı Hanedanına ait olduğu, Pâdişah'ın kutsal ve sorumsuz bulunduğu, Kanun-u Esasîde yer alıyordu

Kanun-u Esasî'nin 7 maddesinin Pâdişâha tanıdığı geniş yetkiler ve özellikle 113 maddeye göre, bir Osmanlı vatandaşını basit bir polis raporuna dayanarak yurt dışına sürgün edebilme yetkisi, I Meşrûtiyet'in zayıf bir yönü idi Mithat Paşa ile anlaşan Abdülhamid, tahta çıkınca vaat ettiği gibi Kanun-u Esasî'yi ilân etti Fakat, Osmanlı-Rus Savaşı'ndaki yenilgiden şahsına yönelik eleştiriler gelince, Meclis-i Mebusân'ı dağıttı ve bir daha toplamadı, Kanun-u Esasfyi uygulamadı

İlk iş olarak çekindiği Mithat Paşa'yı 113 maddeye dayanarak yurtdışına sürgün etti Kısa bir süre sonra da O'nu Abdülaziz'i öldürmekle itham edip Yıldız'da kurdurduğu mahkemede yargılattı İdama mahkûm edilen Mithat Paşa'nın cezasını müebbet sürgüne çevirip Taife sürgün etti ve Mithat Paşa 1884' de orada öldürtüldü Valilikleriyle ülkede büyük hizmetleri olan, Ziraat Bankası'nın kurucusu, ülkeye hürriyet yolunda hizmet veren "Hürriyet Şehidi" Mithat Paşa'nın öldürtülmesi İstibdat rejiminin bir uygulaması idi Ülkeyi nasıl bir geleceğin beklediğini gösteriyordu

İstibdat rejimi" ile yenileşme hareketleri sona erdi ve baskı rejimi kuruldu Batı uygarlığı doğrultusunda yanm yüzyıl süren çabalar durdu Din-devlet ayrımı yönündeki gidiş, yeni bir din-devlet bileşimi rejimiyle sonuçlandı Çöküntü ve toprak kaybı devam ediyordu "Avrupa'nın Hasta Adamı" yaşayabilmek için Avrupa'nın denge politikasını sürdürdü İngiltere, bir yönden Kafkaslar'dan İskenderun Körfezi'ne, diğer yönden Boğazlara yönelik Rus tehlikesini Osmanlı İmparatorluğu'nun durduramıyacağını görerek, 1878 yılında Kıbns'ı ele geçirdi, 1882'de Mısır'a yerleşti

Diğer yandan Ermeni sorununa sahip çıkarak, Doğu Anadolu'da kurulacak bir Ermeni devletini himayesi altına alarak Rus ilerlemesini durdurmayı plânladı Bu arada Fransa'da 1881'de Tunus'u aldı Osmanlı İmparatorluğu bir yandan toprak kaybederken, diğer yandan ekonomik çöküntü sürmekteydi Hızla borçlanmanın sonucu Osmanlı Devleti borçlarının faizini bile ödeyemeyecek duruma geldi

1881 malî iflâsın ilânı, "Düyûn-u Umumiye" nin kurulmasına yol açtı Kelime anlamı genel borçlar olan "Düyûn-u Umumiye", alacaklı devletlerin alacaklarını toplamak amacıyla Osmanlı maliyesine ve kaynaklarına el koyup, toplanan vergileri alacaklara pay eden bir kuruluştu Tuz, tütün, pul, müskirat (içki), balık resimleri (vergileri) ve bazı illerin ipek öşürleri, daha başka vergiler Düyûn-u Umumiye'ye bırakıldı Böylece devlet içinde devlet olan bir kuruluş haline geldi Bu kurumda çalışan 5 binden çok personelin masrafları da bu kaynaklardan sağlanıyordu

Türkiye'ye giren yabancı sermaye de Düyûn-u Umumiye ile tam bir garantiye kavuştu Osmanlı Devleti'nin malî tutsaklığı demek olan Düyûn-u Umumiye'nin koruyuculuğu altında yabancı sermaye, özellikle madenleri ve diğer hammadde kaynaklarını sömürmeye başladı 1838 Ticaret Antlaşması ile başlamış olan demiryolu yapımı şimdi daha da önem kazanıyordu

1856 yılında Londra'da İngiliz Bankerleri tarafından kurulan ve 1863fde Fransız bankerlerinin de katılmasıyla güçlenen Osmanlı Bankası 1862'de Osmanlı Devleti'yle yaptığı anlaşma ile 30 yıl süreli olarak: "Talep olduğunda altın karşılığı banknot çıkartabilecektir Piyasadaki banknotun üçte biri oranında nakdî ihtiyat bulunduracaktır Bankanın imtiyazı sürdüğü sürece devlet "evrâk-ı nakdiye" çıkarmayacaktır Bu imtiyaz başka bir bankaya verilmeyecektir Banka, şubesi bulunan yerlerde devlet gelirlerini toplayacak ve devlet adına ödeme yapacaktır Devlet adına topladığı gelirlerden vadesi gelen hazine bonolarını mahsup etmeye yetkilidir İç ve dış borç taksitlerinin ödeme işlemlerini, yüzde yarım komisyon karşılığında yürütecektir Banka içte ve dışta devletin resmî malî ajanı olacaktır ve bir ticaret bankası gibi faaliyet gösterebilecektir"

Geniş yetkilerle devletin Merkez Bankası niteliğini kazanan Osmanlı Bankası'mn karşısına 1888'den sonra en büyük rakibi olarak Deutsche Bank çıktı İngiltere'nin himaye politikasından uzaklaşması üzerine, denge politikasını sürdüren Osmanlı Devleti Almanya'ya yaklaştı 1890'dan sonra sömürge ve yayılma için kendine yaşam alanı arayan Almanya "Doğuya doğru" sloganı ile Osmanlı İmparatorluğu'na yöneldi Bu yönelişin bir ürünü olan "Bağdat Demiryolu Projesi"ni kabul ettirdi

Şimdi Osmanlı Devleti Almanya'nın himayesi altına giriyordu Fakat, çöküntü de bir yandan sürüyordu IIAbdülhamid'in istibdadına karşı "Jön Türk" hareketi ve İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kuruluşu siyasî direnmeye dönüşerek, Makedonya'da başlayan askerî ayaklanmalar ve Reval'de İngiltere ve Rusya'nın Balkanlardaki Makedonya topraklarının Türkler'den alınması yolundaki anlaşmaları, Abdülhamid'e karşı direnmeyi kuvvetlendirdi 1908 yılında Kanun-u Esasî'yi yürürlüğe koydugünü ilân etmek zorunda bıraktı Böylece "1908 İnkılâbı" veya "2 Meşrûtiyet" denen olay gerçekleşti

Osmanlı İmparatorluğu'nu kurtarmak için 19yy'dan beri sürdürülen çabaların başarısızlıkların sebeplerini kısaca üç ana noktada toplayabiliriz Birincisi: Ülkede bu değişmeye karşı direnen gerici güçlerdir Bunlar, çoğu kez üstün geldi Bunun sebebi, ilerici güçlerin toplum içinde, orduda ve yönetimde köksüz oluşları, buna karşılık gerici güçlerin toplum derinliklerine kadar kök salmış olmaları, Yeniçeri ve ulemâya dayanması, dini ve gelenekleri bir araç olarak kullanmalarıdır

İkincisi, Avrupa'nın gelişen ekonomik yapısı sebebiyle, Avrupa Devletleri arasında başlayan üstünlük savaşlanndan uzak kalamayan ve devamlı Rus saldırılarına uğrayan ve içte de parçalanmaya yönelik ayaklanmalar ve buna bağlı dış müdahalelerle uğraşan Osmanlı İmparatorluğu, giderek Avrupa'nın ayrı sömürgesi oldu Bu sebepten dolayı da yenileşme programlarım uygulama olanağı bulamadı Savaşların büyük maddî sıkıntılara sebep olması ekonomiyi de çok olumsuz etkilemekteydi Bir yandan dış, bir yandan iç çatışmalar yüzünden barış ortamı sağlanamıyordu

Üçüncü olarak, yenileşme girişimlerini doğurduğu çekişme ve savaşların yol açtığı ekonomik sıkıntı ve sefaletin halk üzerindeki etkisiydi Olayları fanatik ve fatalist bir düşünceyle yorumlayan halk, bütün bu sıkıntıların sebebi olarak yenileşme hareketlerini ve onların uygulayıcılarını görüyordu Bu durum, her yenilikçi harekete karşı çıkan ayaklanmanın da gerekçesi oldu

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış

Eski 10-06-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış



1 Murad

Sultan Birinci Murad 1326'da Bursa'da doğdu Babası Orhan Gazi, annesi Bizans tekfurlarından birinin kızı olan Nilüfer Hatun'dur (Holofira) Sultan Birinci Murad uzun boylu, değirmi yüzlü ve iri burunluydu Kalın ve adaleli bir vücuda sahipti Başına mevlevi sikkesi üzerine testar sarılı bir başlık giyerdi Çok sade giyinir ve kırmızı zeminli beyaz elbiseden hoşlanırdı

İlk eğitimini annesi Nilüfer Hatun'dan aldı Daha sonra tahsilini tamamlamak için gittiği Bursa Medreselerinde ilim ve sanat adamları ile beraber yaşadı Sultan Birinci Murad, gayet nazik, sevimli ve çok halim selimdi Alim ve sanatkarlara hürmet gösterir, fakirlere ve kimsesizlere şefkatli davranırdı Dahi bir asker ve devlet adamıydı "Derviş Gazilerin Şeyhlerinin Kralı Murad Gazi" diye anılan Sultan Birinci Murad, bütün hayatı boyunca planlı ve programlı hareket etti

Sultan Birinci Murad, Bizans Kilisesi'ne göre bir kafir ve İsa düşmanı olarak görülse de, fethettiği yerlerde yaşayan Hıristiyan halka Papa'dan daha iyi davrandığı için onların sevgisini kazanmıştı 1382 yılından itibaren "Murad Hüdavendigar" diye anılan Sultan Birinci Murad, Birinci Kosova Savaşı'ndan sonra savaş alanını gezerken, Sırp Kralı Lazar'ın damadı tarafından hançerlenerek şehit oldu (1389)

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış

Eski 10-06-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış



1 Mustafa

Sultan Birinci Mustafa 1592 yılında Manisa'da doğdu Babası Sultan Üçüncü Mehmed, annesi Handan Sultan'dır Sultan Birinci Mustafa güzel yüzlü, seyrek sakallı, sarı benizli ve iri gözlü bir padişahtı İki defa padişahlık yaptı Sinirli bir yapıya sahipti

Sultan Birinci Mustafa, ağabeyi Sultan Birinci Ahmed'in padişahlığı süresince, 14 yıl sarayın bir odasında hapis hayatı yaşadı O devirde bu gerekli görülüyordu Aksi halde şehzadeler devlet yönetimine karışıyor, hatta padişahı devirmek için harekete bile geçebiliyor ve devlet birliği tehlikeye düşüyordu Buna meydan vermemek için şehzadeler "izale" olunur veya bir odaya kapatılırdı

Sultan Birinci Ahmed tahta geçtiğinde kardeşini öldürtmemiş, ancak sarayda mahpus tutulmuştur ****s hayatı denilen bu süre sonunda Sultan Birinci Mustafa Osmanlı hanedanının en büyük erkek evladı olması dolayısıyla tahta çıkarılmış fakat kısa sürede dengesiz hareketleri görüldüğünden ulema, asker ve devlet erkanının ittifakı ile hal edilmiştir

Sultan Genç Osman'ın tahttan indirilip katlinden sonra bir kez daha cülus etmişse de 1,5 yıl sonra tekrar tahttan indirilmesi icap etmiştir Sultan Birinci Mustafa ile birlikte kardeş katli nadiren görülmüş, artık şehzadeler sarayda ****s ardında tahta geçecekleri günü beklemeye başlamışlardır Tabii valide sultanlar, şehzade anaları arasında rekabetler başlamış, her biri bir vezire ve diğer gruplara dayanarak entrikalarla padişah değiştirmeye çalışmışlardır

Sultan Birinci Mustafa, çok dindar bir insandı Sadaka vermeyi çok severdi Hatta sarayın havuzuna hizmetçilerin toplaması için para atardı Saraydaki hayatını ibadet ederek, dini eserler okuyarak geçiriyordu Tahta geçmesi için ikinci kez davet edildiği zaman, odasında Kuran-ı Kerim okuduğunu ve padişahlık istemediğini bildirmişti

Sultan Birinci Mustafa ikinci padişahlığının başlamasından 15 yıl sonra 10 Eylül 1623 tarihinde şeyhülislam fetvası ile tekrar tahttan indirildi Fetvanın gerekçesi olarak da "Akli dengesi tam olmayan birisinin halife olamayacağı" gösterildi Sultan Birinci Mustafa tahttan indirildikten 16 yıl sonra, 20 Ocak 1639 günü sinir hastalığından dolayı Topkapı Sarayı'nda vefat etti

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış

Eski 10-06-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış



1 İbrahim

Sultan Birinci İbrahim 5 Kasım 1615 tarihinde İstanbul'da doğdu Babası Sultan Birinci Ahmed, annesi Mahpeyker Kösem Sultan'dır Mahpeyker Kösem Sultan Rum'dur Sultan Birinci İbrahim uzun boylu, kuvvetli vücutlu ve kumral sakallıydı Annesi onun yetiştirilmesi için çok gayret göstermişti

Ağabeyi Sultan Dördüncü Murad'ın ani vefatı, zaten ölüm düşünceleriyle harap olmuş Şehzade İbrahim'i çok sarstı ve padişah olduğuna inanmak bile istemedi Annesinin ve devlet erkanın ısrarlarından ve ağabeyi Sultan Dördüncü Murad'ın cenazesini gördükten sonra abisinin vefatına kesin olarak inandı

Sadrazam Kara Mustafa Paşa, Taht Odası'na geçen Sultan Birinci İbrahim'in başına, Hırka-i Saadet Dairesi'nden getirilen, Hz Ömer'in Sarığı'nı yerleştirdi Sultan Birinci İbrahim tahta oturdu ve ellerini açarak dua etti: "Elhamdülillah Ya Rabbi! Benim gibi zaif bir kulunu bu makama layık gördün Saltanat günlerimde milletimi hoş-hal eyle ve birbirimizden hoşnud eyle"

Sultan Birinci İbrahim, tahta geçtiği ilk yıllarda sinir hastalığı yüzünden sık sık kriz geçiriyordu Ancak, daha sonraki yıllarda devlet işleriyle bizzat ilgilenmeye başladı Sultan Birinci İbrahim tahta çıktığında soyunun tek şehzadesi o kalmıştı Bu yüzden ilk oğlu Şehzade Mehmed (Sultan Dördüncü Mehmed) doğduğunda ülkede şenlikler düzenlendi (2 Ocak 1642)

Sultan Birinci İbrahim, çok cömert ve lütufkar bir padişahtı Fakirlere ve kimsesizlere yardım etmeyi çok severdi Çıkardığı fermanlarla açlık ve kıtlığın önlenmesine çalıştı Saltanatı sırasında, annesi Kösem Sultan'ın etkisinde çok kaldı Sekiz yıl dokuz ay padişahlık yaptıktan sonra, 18 Ağustos 1648 tarihinde boğularak şehit edildi Sultan Birinci İbrahim hakkında kendi devrine kadar uzanan Osmanlı kaynaklarında, akli dengesinin bozuk olduğuna dair hiçbir bilgi yoktur Bu kaynaklar, Sultan Birinci İbrahim'in özelliklerinden ve yaptığı işlerden övgüyle bahsetmektedir Sadece son zamanlarda bazı yazarlar, onun için "Deli" demektedirler

Sultan Birinci İbrahim'e "Deli" ve "Gaddar" diyen ve adının öyle yayılması için çalışanlardan bazılarının, Sultan Birinci İbrahim tarafından idam ettirilen İranlı Şii, Emirgüneoğlu'nun adamları olduğu söylenmektedir Sultan Birinci İbrahim tahta geçtiğinde 25 yaşındaydı Şehzadeliği sırasında öldürüleceği endişesi ile sinirleri son derece bozulmuştu Bu sırada sadrazamlık koltuğunda bulunan Kemankeş Kara Mustafa Paşa devlet işlerini en iyi şekilde yürüttü

Kemankeş Kara Mustafa Paşa, İranlılarla Kasr-ı Şirin Antlaşması'nı imzalayıp, İstanbul'a geldikten sonra, giriştiği mali işlerde de başarılı oldu Ocaklı sayısını indirip maaşlarının düzenli olarak verilmesini sağladı Bu olumlu faaliyetler sonunda devlet bütçesi denkleşmiş oldu Donanma işleriyle de ilgilenen Kemankeş Mustafa Paşa, her yıl belirli miktarlarda kadırgalar yapılıp donatılmalarını sağladı

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış

Eski 10-06-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış



2 Abdülhamid

Sultan İkinci Abdülhamid 21 Eylül 1842 tarihinde İstanbul'da doğdu Babası Sultan Birinci Abdülmecid, annesi Tir-i Müjgan Kadın Efendi'dir Annesi Çerkezdir Sultan İkinci Abdülhamid çok küçük yaşta iken annesini kaybettiği için öksüz büyüdü ve onu üvey annesi Piristu Kadın yetiştirdi Çocukluğunda çok zayıf bir bünyeye sahip olan Sultan İkinci Abdülhamid sık sık hasta olurdu Babasının padişahlığı sırasında bu durumu yüzünden özel ilgi gördü Çok hoşgörülü bir ortamda büyüdü Kültür derslerinin yanında musiki dersleri aldı ve piyano çalmayı öğrendi

Bekarlığı sırasında çok serbest bir hayat yaşayan Sultan İkinci Abdülhamid, evlendikten sonra tüm boş zamanını ailesiyle, çocuklarıyla geçirmeye başladı Sultan İkinci Abdülhamid, yıkılmak üzere olan Osmanlı İmparatorluğu'nu 33 yıl ayakta tutmayı başarmış büyük bir padişahtır Dindar bir insan olan Sultan İkinci Abdülhamid ibadetlerini aksatmazdı

Hayırsever ve cömert bir insan olan Sultan İkinci Abdülhamid, sıradan bir vatandaş gibi yaşardı Yunan seferi sırasında, kendisine hazinede yeterli para bulunmadığı söylenince, atalarından kalma şahsi servetinden masrafları karşılamış, devletten beş kuruş almamıştı

Boş vakitlerini marangozhanede geçirir, harika eşyalar yapar, bunları sattırır ve parasını fakire fukaraya dağıttırırdı Son derece şefkatli bir insan olan Sultan İkinci Abdülhamid'in kendisini öldürmek isteyenleri bağışlaması, dünya siyaset tarihinde görülmemiş bir olaydır Sultan İkinci Abdülhamid, kültüre önem vermiş ve eğitim konusunda hizmet verecek birçok mekan yaptırmıştır

Üniversiteler, Güzel Sanatlar Akademisi, Ticaret ve Ziraat Okulları kuran Sultan İkinci Abdülhamid, ilk ve orta dereceli okullar, dilsiz ve kör okulları, kız meslek okulları da yaptırmıştır Vilayetlere liseler, kazalara ortaokullar kurmakla beraber, ilkokulları köylere kadar ulaştırdı

İstanbul'da Şişli Etfal Hastahanesi'ni ve Darülaceze'yi kendi şahsi parasıyla yaptırdı Hamidiye adı verilen nefis içme suyunu borularla İstanbul'a getirtti Karayollarını Anadolu içlerine kadar uzatan Sultan İkinci Abdülhamid, Bağdat'a ve Medine'ye kadar da demiryolları döşetmiştir Büyük şehirlere atlı tramvay hatları döşetti

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış

Eski 10-06-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış



2 Ahmed

Sultan İkinci Ahmed 25 Şubat 1643 günü İstanbul'da doğdu Babası Sultan Birinci İbrahim, annesi Hatice Muazzez Sultan'dır Terbiyesi ve tahsili ile annesi meşgul oldu Arapça ve Farsça biliyordu Orta derecede bir tahsil gördü Devlet işlerini çok yakından takip eder, hasta bile olsa divan toplantılarına katılırdı

Sultan İkinci Ahmed, Hat sanatında çok ustaydı Yazı yazma kabiliyeti çok üstün olan Sultan İkinci Ahmed, birçok Kuran-ı Kerim yazdı Şairlere ve şiire çok düşkündü 3 yıl 7 ay 14 gün saltanat sürdükten sonra, yakalandığı Siroz hastalığından kurtulamayarak 6 Şubat 1695 günü Edirne'de vefat etti Cenazesi İstanbul'a getirilerek Kanuni Sultan Süleyman Türbesine defnedildi

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış

Eski 10-06-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış



2 Bayezid

Sultan İkinci Bayezid 3 Aralık 1448'de Dimetoka'da doğdu Babası cihan padişahı Fatih Sultan Mehmed Han, annesi Mükrime Hatun adında bir Türk kızıdır Uzun boylu, geniş göğüslü ve kuvvetli bir vücuda sahipti Yüzü yuvarlak ve gözleri elaydı Cesur ve atılgandı Aynı zamanda çok halim selim ve dinine bağlı bir padişahtı

Babası Fatih Sultan Mehmed ilme ilgi duyduğu için, oğlu Şehzade Bayezid'e iyi bir eğitim verdi O devrin en meşhur alimlerinden ders okutturdu ve bütün İslam ilimlerini en iyi şekilde öğrenmesini sağladı Sultan İkinci Bayezid yedi yaşında iken, Hadım Ali Paşa nezaretinde Amasya valiliğine tayin edildi Amasya, Selçuklular devrinden beri önemli bir ilim ve kültür merkeziydi

Padişah olacak şehzadelerin yetişmesi için, bu vilayette bütün şartlar vardıSultan İkinci Bayezid, dinine çok bağlı olduğu için kendisine Bayezid-i Veli denildi Sultan İkinci Bayezid, şairleri saraya toplar, onlarla sohbet ederdi Çok merhametli bir padişah olan Sultan İkinci Bayezid, sık sık fakirlere sadaka dağıtırdı Arapça ve Farsça'yı gayet iyi biliyordu Çağatay lehçesi ve Uygur alfabesini de öğrendi İslam ilimlerinin yanı sıra, matematik ve felsefe tahsili de yaptı 24 Nisan 1512'de padişahlıktan ayrılmak zorunda kalan Sultan İkinci Bayezid, bir ay kadar daha yaşadı ve 26 Mayıs 1512'de vefat etti

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış

Eski 10-06-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış



2 Meşrutiyet

Dönemin en güçlü devleti İngiltere, Osmanlı Devleti'nin parçalanmasını onaylıyordu Alman gizli servisleri bu haberi genç subaylara ulaştırdılar II Abdulhamid'in siyasetini yersiz bulan ve ancak yeniden anayasalı bir monarşiye dönülmekle yurdun kurtarılacağına inanan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin asker üyeleri, 1908 yılının Temmuz ayı içinde saraya başkaldırdılar Padişahın bu hareketi bastırma girişimleri işe yaramadı Sonunda, II Abdülhamid kapalı bulunan parlamentoyu yeniden toplama kararı aldı

Mebus seçimlerinin yeniden yapılması kararlaştırıldı Seçimler yapıldı ve Parlamento 17 Aralık 1908'de açıldı 31 Mart Olayı üzerine IIAbdülhamit tahttan indirildi Anayasada önemli değişiklikler yapılarak parlamenter sisteme yönelindi Hükümet meclise karşı sorumlu kılındı

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış

Eski 10-06-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Tarihi'ne Genel Bakış



2 Mustafa

Sultan İkinci Mustafa, 6 Şubat 1664 günü İstanbul'da dünyaya geldi Babası Sultan Dördüncü Mehmed, annesi Emetullah Rabia Gülnuş Sultan'dır Annesi Giritlidir Kuvvetli bir ilim tahsili yaptı Tahta geçtiğinin üçüncü günü yapacağı işleri anlatan bir hatt-ı hümayun yayınladı

Yazısında: "Zevk, sefa ve rahatı kendimize haram eylemişizdir" diyordu Yine vezirlerinden birine yazmış olduğu yazı şöyledir: "Bana ağırlık ve hazine lazım değil Yerine göre kuru ekmek yerim Vücudumu din uğruna harcarım Sıkıntının her çeşidine sabrederim Milletime hizmet tamam olmadıkça, seferden dönmem Elbette sefere bizzat kendim giderim"

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.