10-06-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Koca Seyit!!..
Koca Seyit!! 

Seyit Onbaşı, 1889 yılının Eylül ayında Havran İlçesi Çamlık (Manastır) köyünde dünyaya geldi Babasının adı Abdurrahman, annesinin ki Emine idi Seyit, 1909 yılının Nisan ayı başlarında askere alındı 1912'de Balkan Savaşları'na katıldı Savaş bitiğinde terhis edilmedi ve topçu eri olarak Çanakkale Cephesi'nde görev aldı Çanakkale Savaşları'nda gösterdiği kahramanlıkla adını Türk tarihine yazdırdı 18 Mart Deniz Savaşı sırasında, Rumeli Mecidiye Tabyası'nda ayakta kalabilen tek top vardı onun da mermi kaldıran vinci bozulmuştu Seyit Onbaşı büyük bir güçle 215 Okkalık mermiyi üç kez kaldırarak namlunun ucuna sürmüş ve bu kahramanlığı ile Ocean gemisi büyük bir yara almıştı Seyit Onbaşı 1918 sonbaharında köyüne döndü Sanatı olan ormancılık ve kömürcülüğe devam etti 1934 tarihinde yürürlüğe konan soyadı yasasıyla "Çabuk" soyadını aldı 1939 yılında akciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle vefat etti
Çanakkale Savaşının nice eşsiz kahramanlarından biri olan Edremit / Havran’lı (Balıkesir) “Koca Seyit” ile ilgili RESİMLER

1889'da Balıkesir'e bağlı Havran ilçesinin Çamlık köyünde dünyaya gelen Seyit, çocukluğundan itibaren gürbüz yapısı ve pehlivanlığıyla dikkatleri çekmiştir Bu vasfından dolayıdır ki asker ocağında kendisine pehlivanlığına izafeten "Koca" lakabı verilmiş ve "Koca Seyit" diye tanınmıştır
1909'da vatani vazifesine yapmak üzere askere giden Koca Seyit üç senelik asker iken 1912'de Balkan harbi patlak vermiş, Seyit’de birliğiyle birlikte savaşa katılmıştır 1913'te Balkan savaşının sona ermiş olmasına rağmen Seyit terhis edilmemiştir
1914'te Birinci dünya savaşı patlak verince Seyit’de Çanakkale'de topçu eri olarak vazife almıştı
Çanakkale Boğazı'nın Rumeli yakasında, Kilitbahir denilen mevkide 28’ lik Mecidiye Bataryası'nda Seyit'le birlikte kırk kişi vazifeliydi
17 Mart 1915'te Çanakkale'deki bütün birliklerde yoğun bir faaliyet görülmekteydi Ertesi gün, düşmanın büyük bir hücuma geçeceği haber alınmıştı
Seyit Onbaşının bataryasında da hazırlıklar tamamlanmış ve düşmanın taarruzu beklenmeye başlanmıştı
18 Mart 1918'de ilk önce Fransız daha sonra İngiliz zırhlıları Çanakkale boğazında görülmüşlerdi Kıyılan yoğun top ateşine tutan düşman zırhlıları aynı şiddette karşı ateşle karşılaşınca duraklamışlar, fakat ateşlerini kesmemişlerdi
Anadolu ve Rumeli kıyılarından ateş ve dumanlar göklere yükselmekteydi, düşman ateşi aralıksız devam ediyordu
İngilizlerin en büyük savaş gemilerinden Queen Elizabeth ve Ocean zırhlıları Koca Seyit'in bataryasının bulunduğu Kilitbahir önlerine gelmiş, kıyıyı top ateşine tutmuştu

Ateş çemberi genişleye genişleye Koca Seyit'in bataryasına ulaşmıştı Bataryanın sağına soluna mermiler peş peşe düşmeye başlamıştı Durumun kritik oluşunu gören batarya komutanı "sığınağa!" emrini vermişti Fakat batarya erleri sığınağa ulaşmadan müthiş bir gürültü kopmuş, sanki yer yerinden oynamıştı Koca Seyit de o gürültüden sonrasını hatırlamıyordu Düşman gemilerinden atılan bir mermi cephaneliğe isabet etmiş, cephanelik havaya uçmuştu
Bataryadaki erlerden on dördü şehit olmuş, yirmi dördü ise yaralanmıştı Sadece Seyit ile Ali isimli arkadaşı yara almadan kurtulmuşlardı
Sağlık erlerinin müdahalesiyle kendine gelen Seyit gözlerini açınca etrafta şehit olan arkadaşlarının cesetlerini görmüş ve arkadaşlarından durumu öğrenmişti Bataryada ikisinden başka kimse kalmamıştı
Bataryanın toplarından ikisi toprağa gömülmüş ve kullanılmaz hale gelmişti Sadece bir tanesi kullanılabilir haldeydi Onun da vinci kırılmıştı
Koca Seyit, bir denizde hâlâ ateş püsküren düşman zırhlısına bir yerde yatan şehitlere bir de topa bakmış ve büyük bir hırsla her biri 215 okka (275 kilo) ağırlığındaki mermilere yönelmişti Arkadaşı Niğdeli Ali şaşırmıştı, Koca Seyit ne yapmak istiyordu Seyit, şaşkın şaşkın kendisine bakan arkadaşına "yardım et de mermiyi yükleneyim" demiş, ardından da "Ya Allah" diyerek koca mermiyi kavramış ve Ali'nin yardımıyla sırtlamıştı


275 kiloluk yüküyle 28'lik topun altı basamağını çıkan Koca Seyit mermiyi topun ağzına yerleştirmeyi başarmıştı İmanın hem nur hem de kuvvet olduğunu göstermişti Koca Seyit Bu hakikati bütün dünyaya ilan edecekti Şimdi bütün dikkatini vermiş önünde canavar gibi duran Ocean'ın üzerine çevirmişti topun namlusunu Hedefi iyice tesbit edip nişanının doğru olduğuna kanaat getirdikten sonra "Ya Allah, bismillah!" diyerek topu ateşlemişti Topun gürlemesiyle birlikte karşıdaki düşman gemisinden yoğun siyah bir duman yükselmişti Anında yalpalamaya başlamıştı Koca gemi isabet almıştı Gemi personelinin sesleri kıyıdan duyuluyordu Vurmuştu Koca Seyit, koca kefere gemisini Ve mağrur düşmanın koca gemisi batacaktı
Düşmanlar Mecidiye bataryasının saf dışı edildiğini zannetmekteydiler Kilitbahir cephesindeki komutanlar da aynı kanaate varmışlardı Fakat Mecidiye bataryasından ateşlenen bir top düşman gemisini batırmıştı işte
İngiliz Queen Elizabeth (Kraliçe Elizabeth) zırhlısının attığı top mermileriyle, batarya komutanı ve iki er hariç bütün personeli şehit olan Rumeli Mecidiye Bataryası 3 Top numara erlerinden, hayatta kalan diğer akrabası Niğdeli Ali' nin yardımıyla 275 Kg lık (215 okka) top mermisini, Mataforası (Mermi Vinci) bile bozulmuş olan topun 2 metre yüksekteki namlusuna 2 defa üst üste yerleştirip ateşleyen, attığı ikinci mermiyle İngilizlerin komuta gemisi olan Ocean zırhlısını Kara Burun Mevkiinde batırıp Çanakkale Muharebelerinin seyrini değiştiren Koca Seyit gerçekleştirdiği bu büyük kahramanlık karşılığında verilen Onbaşı rütbesinden başka para, altın, izin gibi hiç bir karşılık talep etmemiştir Önceki talep ettiği çift tayın hakkını aldığında, diğer arkadaşları yararlanamadığı için lokmalar boğazında düğümlenip vazgeçmiştir
Olaydan sonra mevzi bölgesine gelen Amiral Cevat Paşa'nın isteği üzerine fotoğrafını çekmek için aynı ağırlıktaki başka bir mermiyi kaldırmayı deneyip, kaldıramayınca "Paşam! Karşımda düşman olsun yine kaldırırım" der
Daha sonra karşılaştığı 10 Fırka ( Tümen) komutanı Mustafa Kemal' in " O koca gülleyi kaldırdığın gibi beni de kaldırabilir misin?" sorusuna "Sizin büyüklüğünüz, ağırlığınız gülle ile ölçülemez Sizi ben değil dünya birleşse kaldıramaz" cevabını verir

Çanakkale kahramanlarından Koca Seyit 1918'de terhis edilmişti Köyüne dönen Seyit geçimini temin için çalışmaya başlamıştı Fakat hain gözler cennet vatanın üzerinde olunca rahatlık yoktu
Düşmanların hücumları bitmiyordu Daha düne kadar Osmanlı devletine bağlı olan "uşak tabiatlı" Yunanlılar 15 Mayıs 1919'da İzmir'i, 28 Mayıs 1919'da da Ayvalık ve Edremit'i işgal etmişti Vatan istila altındaydı, Çanakkale'nin şanlı gazisi Seyit onbaşı durabilir miydi? Durmadı ve işgal haberini alır almaz cepheye koştu
Karış karış vatanını müdafaa eden yediden yetmişe Anadolu insanıyla omuz omuza verip vuruşuyordu Koca Seyit, Ordunun 26 Ağustos 1922'de başlattığı büyük taarruza da iştirak etmiş ve 28 Ağustos'ta cereyan eden muharebede iki yerinden yaralanmıştı Büyük zaferin kazanıldığını hastanede yatarken öğrenmişti Koca Seyyit Dünyalar kendisinin olmuştu Artık asırlardır olduğu gibi şanlı bayrağı semalarda hür olarak dalgalanacak, Ezan-ı Muhammedi vatan semalarından eksik olmayacaktı
Savaşın kazanılmasından sonra mütevazı hayatını devam ettirmişti Koca Seyit, fakirdi, çoluk çocuğunun geçimini sağlamak için binbir meşakkatle dağdan odun getiriyor, odun kömürü yapıp satıyordu
Koca gazinin madalyası bile yoktu O da "müracaat et sana madalya versinler, maaş bağlasınlar" diyenlere, "Biz madalya için, maaş için dövüşmedik 'Ya şehit olacağız ya gazi' dedik Ücretini Cenab-ı Allah'tan bekledik ve Rabbim bize gazilik rütbesini nasip etti" demiştir
1939 yılının Aralık ayında vefat eden Koca Seyit geride maddî hiç bir servet bırakmamıştı Madde bakımından belki dünyanın en fakir insanıydı, fakat şanlı tarihe mal olan şanlı hatıralar bırakmıştı






|
|
|