Prof. Dr. Sinsi
|
Demos Kratos'tan Demokrasiye Yolculuk...
Demokrasi sözcüğü yunancadan gelir Eski yunancada ''demok'' halk , ''kratos'' ise egemenlik anlamında kullanılırdı Buna göre demokrasi halkın egemenliği anlamına gelir Belli bir siyasal düzeni ifade eden demokrasinin ilk ortaya çıkıp uygulandığı ülkede Eski yunanistanda site devleti olan Atinadır 
Atina bütün yurttaşların katıldığı bir meclis tarafından yönetiliyordu fakat demokrasinin o zamanki uygulanış şekli çok farklıydı Seçme ve seçilme hakkını kullanabilmek için : Seçmenin anne ve babasının atinalı olması , erkek olması , 26 yaşını doldurmuş olması ve kesinlikle köle olmaması gerekiyordu Dolayısıyla 300 000 nufuslu atinanın sadece 30 000 i yönetimde söz hakkı vardı
Atina meclisi : siyasal gücü elinde tutan temel kararları veren yürütme konseyi ile yargıçları seçen en yetkili organdı Kısacası yasama yürütme yargı organları meclisin tekelindeydi Toplumda atinalılar arasında çok büyük servet farkları vardı ama bu sorun olmuyordu çünkü oy hakları oylamaya katılabilen herkes için eşitti En yoksul atinalının bile birden çok kölesi olduğu için siyasete geniş zaman ayırabilip etkin bir biçimde katılım gösteriyolardı 
Bu demokrasi anlayışına eski yunan düşünürleri farklı yaklaşmışlardır ; Sofistler doğal yasalarla insanların koydukları yasalar arasında ayrım yapıyorlardı Herkesin heryede bağlanabiliceği yasaların doğal yasalar olduğunu savunuyorlardı Ayrıca bilgi insana göreydi öyleyse insanların koydukları yasalarla savaşılmalıydı
Sokrates (M Ö 449-399) : o zamanının demokratik toplumunuda yönetiminide beğenmiyordu Sokrates'e göre toplumu erdemli kişiler yönetmeliydi Ona göre insan , öncelikle kendi değerlerini tanımalı ve ne olduğunun farkına varmalıydı Neleri bilip bilmediğini hangi görevlerin üstesinden gelebiliceğini irdelemeli ; ona göre yönetimde görev almalıydı 
Platon (M Ö 427-347) : ona göre demokrasi , yoksullarla zenginlerin savaşı sonucu ortaya çıkan bir yönetim biçimidir Kanunlar adlı eserinde , monarşi ile demokrasinin birleşimi olan bir yönetim biçimi önerir Bu yönetimde baştakiler koymuş oldukları yasaları hep bir ereğe , devletin iyiliğine yönelteceklerdir Devlet görevlileri olan yöneticiler , töre ve yasalara uygun davranmak zorundadır 
Aristotales (M Ö 384-322) Ona göre insan sosyal bir varlıktır Bu nedenle ancak bir toplum içinde ahlaklı olabilir Devletin amacı , insanları ahlaklı kılmaktır Bu nedenle hükümet şeklinin doğru yada yanlış olduğunu gösterecek ölçü bu olabilir Devleti bir yada bir kaç kişi yönetebilir , bir kişinin yönettiği durumlarda krallık doğru tiranlık zorbalık yanlıştır Bir gurubun yönettiği durumlarda ; Bilgi bakımından en iyilerin başta bulunduğu aristokrasi doğru , doğum ve servete dayanan oligarşi yanlıştır Herkesin yönettiği durumlarda ise yasalara dayanan bir düzen olan politeia doğru , yığının anarşisi olan demokrasi yanlıştır 
Bilgileri teorileri kanunları bugüne kadar bir çok bilim ve bilim adamına ışık olmuş Aristotales ve Platon Eski yunan demokrasisini eleştirmiş ve ortak düşünce olarak toplum yönetiminde bilgi ve bilgeciliğin ikinci plana düşmesinin en büyük tehtit olarak görmüşlerdir 
Eski yunanistanda atinadan sonra roma imparatorluğunda demokrasiden eser bırakılmamıştır eşitsizlik üzerine kurulmuş bir seçkinler yönetimi olmuştur 
Orta çağda ise Feodal düzen hakimdi Feodal düzen tarıma dayalı bir yönetim şekliydi Halk feodal beylerin topraklarında çalışırlardı Toplumsal düzen din kurallarına göre biçimlenmişti Din kuralları ; toplumun sosyal , ekonomik , politik ve hukuksal düzenlemelerin özünü oluşturuyor ve yönetim geçerliliğini sağlıyodu Yönetme gücünün krala Tanrıdan verildiğine inanılıyordu Bu nedenle kralın sınırsız yetkileri insanlarınsa hiç yetkisi yoktu Eşitlikten söz edilmiyecek bu ortamda özgürlük ve hak bireylerin doğdukları aileye bağlı olarak belliydi Asil ailelerin toplumsal statüsü yüksek hak ve özgürlükleri fazlaydı 
Feodal düzen 13 yy dan sonra değişmeye başladı Başlıca seberinden biriyse Doğal Hukuk anlayışı Kilisenin her şeyi elinde bulundurduğu bu zaman içinde bilim adamları bile sadece kiliselerden çıkmaya başlamış ve bu yy'da Akuinolu Tomas (1225-1274) katolik kilisesinin aziz ilan ettiği bir bilim adamı olarak Doğal hukukla yakında ilgilendi Ona göre Tanrı insanı yaratırken insana tanrısal bir yeti vermiştir Bu yeti de akıldı ve insan aklını kullanarak içinde bulunduğu koşullara uygun düzenliyici kurallar koyabilirdi Var olan kuralları tanrı koymuş ve bunların zamana mekana göre tekrara yorumlanması gerekiyordu 
Doğal Hukuk insanın doğasında kaynaklanan kuralları yansıtmaktır İnsanın doğası ise ; kendini koruma isteği , türünü devam ettirme güdüsü , vb özellikleri kapsar Gene doğası gereği bazı doğal haklara sahiptir
Doğal hukuk ve haklar arayışı 13 yy'dan sonra batı avrupa düşünce dünyasına hakim oldu ve uygulama alanı giderek genişledi Aynı dönemde doğal hukuk arayışla beraber ortaya çıkan başka bir gelişme siyasal temsil düşüncesi ve siyasal temsil kurmunun etkin bir biçimnde ortaya çıkması oldu 
Siyasal temsil düşüncesi ilk olarak ingiltere ortaya çıktı Kralın uyguladığı ağır ve keyfi vergiler nedeniyle Feodal beyler başkaldırdı Bunun sonucunda Kral 1 John Büyük özgürlük fermanını imzalamak zorunda kaldı Bu fermanda Kanuna uygun mahkeme kararı olmadıkça hiç kimse tutuklanamaz , hapsedilemez ülke dışına çıkarılamaz , sürgün edilemez ve kral vergi almadan önce vergi ödeyecek kişilerin temsilcilerini toplayacak ve onların olurunu alıcaktı Zamanla bu oluşum süreklilik kazandı ve Parlemento ortaya çıktı Uzun süre verilen mücadeleler sonucu Parlemento üstünlük sağladı ve siyaset yaşamının ana kurumlarından biri oldu 
Yeni çağda 1450 - 1600 yılları arasında yaşanan dönem Rönesans adını alır Matbaanın ve pusulanın keşfi Rönesansın temel nedenleri arasında yer alır Rönesans döneminde insana bakış açısı değişmiş Humanizm önem kazanmıştır Humanizm : yeryüzündeki en önemli varlığın insan olduğunu ve insana ait değerlerin üstünlüğünü savunan görüştür Humanistler yaptıkları araştırmacıların sonucunda eski yunan ve roma nın insan tiplemesini ortaya koyup kendilerine örnek aldılar Böylece insanın kendi doğasını tanımasını , kendi yasalarını yapmasını , kendi haklarına sahip çıkmasını savundular Bu görüş doğrultusunda insanın Tanrıyla arasınsa kimsenin girmemesi gerektiği orataya konuldu Özgür düşünce önem kazandı ve bu durum bilimde başarılar kazanılmasına , yeni teknik buluşların orya konmasına ortam hazırladı Bu gelişmelerle birlikte Hristiyan dininde düzenlemler yapıldı ve bütün düzenlemelere reform adı verildi Zamanla siyasal gücün kurumsallaşması , kullanımı ve geçerlilik temelleri değişti Ulusal devletler ortaya çıktı , Ulus devleti kendisinden önceki devlet türlerinde farklı bir devlettir Ulus , vatan ve otorite esasına dayanan bu devletin ortaya çıkmasına yol açan temel oluşum kapitalistleşme sürecidir Kapitalizm tüm ekonomik etkinliklerin bireylarin özgür ifadelerine bırakıldığı ekonomik sistemdir Felsefi temellerinin başında Liberalizm yer alır, Liberalizm : insanların her alanda özgür olmaları gerektiğini savunan görüştür Liberalizm, 17 yy'dan itibaren gelişmeye başladı Siyasal güç ve devletle ilgili çözümlemeleri ; doğal hukuk, doğal hak ve özgürlüklerin varlığı temeline dayandı Linerailzmin ilk büyük düşünürü Thomas hobs (1588-1679) tur
Thomas hobs'a göre tüm insanların davranışlarının temelinde ; bencillik , yaşamını sürdürmek ve güvenlik isteği bulunuyordu Bu nedenle insanlar güvenlik içinde yaşayabilmek için sözleşme yaptılar Bu sözleşmeye göre haklarını bir egemene temelli devrederek devleti kurdular Böylece doğal durumundan kurtulup toplum oldular ama insanın doğal yapısı değişmedi bu nedenle insanlar toplum halinde kendi çıkarları için çalışmakta insanlara arasında rekabet egemen olmaktadır Devletin yapması gereken insanlara kendi çıkarları için çalışabilme özgürlüğü ve güvenli bir otam sunmaktır
Liberalizmin bugünki ilelerini koyan kişi John Locke tur Locke a göre insanlar önceden mutlu ve uyumluydular İnsanın en önemli özelliği akıllı oluşudur Akıl sahibi insan, doğal haklarını ve gereksinimlerini elde etmek için diğer insanlarla birlikte yaşamak zorunda olduğunun bilincine vardı Başka insanları incitmemesi gherektiğini ve ancak uyumlu bir birliktelik içinde gereksinimlerini karşılayarak , doğal haklarını elde edebiliceğini fark etti Bu nedenle insanlar önce kendi aralarında bir sözleşme yaptılar toplumu kurdular ve ikinci bir sözleşmeylede devleti kurdular İkinci sözleşmenin yapılmasının sebebiyse insanların toplum kurarken hedefledikleri haklar ve özgürlüklerin güvence altına alınmasıdır Bu sebeple devletin varlık sebebi bieyin haklarını güvence altına almaktır 
17 ve 18 yüzyıllar arasında Avrupada yaşanan dönem Aydınlanma dönemidir Bu dönemin özelliği insanın anlamının ve bu dünyadaki yerinin araştırılmasıydı Aydınlanma , akla dayanarak dünyayı ve insan yaşamını kavrayıp düzenleme çabası olarak ortaya çıktı Bu görüşler mutlakiyetçi yönetimi etkiledi Toplumlaarın insan haklarına daha saygılı bir şekilde yönetilmesini sağlanmaya çaılışıldı Locke'dan sonra Montesquieu (1689-1755) liberalizmisistem olarak tamamladı Montesquieu'nün çözüm aradığı sorun , devlet gücü ile bireyin doğal haklarını karşılıklı uyum içinde bağdaştırmaktı Bunu sağalamanın en etkin yöntemlerinden biri , devlet gücünü ayırmaktı Devlet gücü : Yasama, Yürütme ve Yargı olmalıydı Yasama devletin kural koyma gücüydü bu toplumdaki herkesi bağlayacaktı ,Yürütme ,devlet egemenliğinin kullanılmasıydı Yargı ise bireyin kurallaara uyup uymadığını denetliyiciydi İşte bu 3 güç birbirinden bağımsız v ayrı ellerde olmalıydı Liberalizm Jean Jacques Rousseau ve Kant gibi ünlü düşünürlerin katkılarıyşla git gide güçlendi Avrupa ve Amerikaada çok etkili oldu , ilk meyvesinide Amerikada verdi 4 temmuz 1776 tarihinde Virginia Haklar Bildirgesi ilan edildi Bir süre sonra 27 ağustos 1789 dada Fransada İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirgesi yayınlandı
Sonuçta 18 yy'da temsili demokrasi kurumları gelişmeye başladı ve yüzyılın sonlarında iki ana modeli ortaya çıktı ; Parlementer sistem , Başkanlık sistemidir
20 yy'da Birinci kuşak hak ve özgürlükler, bireyin devlet müdahelesi dışında kalan özel yaşamını belirlemektedir Ama sanayi toplumunda sadece bu alanın belirlenmesi yeterli olamazdı çünkü sanayi devrimiyle toplumdaki eşitsizlikler artmıştı toplumun sadece yasalar önünde eşit olması insanlar için pek fazla bir şey ifade etmiyordu Bu durum yeni görüşlerin doğmasına sebep oldu bunların başında Sosyalizm geliyordu Sosyalizm ve düşünürleri , kapitalizmi ve onun temel felsefesi olan liberalizmi sadece hukuksal eşitliği gerçekleştirdiği ama toplumsal eşitliliği gerçekleşmediği için eleştirdiler Sosyalistlere göre toplumdaki eşitsizlikler açıkça görülürken , insnaları yasalar önünde eşit hak ve özgürlüklere sahip saymak anlamsızdı 
Bütün bunların sonucunda 20 yüzyıl ikinci kuşak hak ve özgürlükçüler oluştu Bunlar : mülkiyet hakkı , girişim özgürlüğü, sosyal güvenlik hakkı, sendika kurma toplu sözleşme ve grev hakları, eğitim ve öğrenim özgürlüğü , bilim ve sanat özgürlüğü, basın özgürlüğüdür İkinci kuşak hak ve özgürlükler insanın özgürlüklerini kullanılabilir hal gelmesini sağlar Böylece sosyal devlet ilkesi önem kazandı Bu ilkeyle toplumun her kesminin gelişmesi sağlanmaya çalışıldı Bunun doğal sonucu olarakta toplumun her kesmi örgütlenerek siyasi yaşama katılabildi, bütün bu ilkeler çağdaş demokrasinin çoğulculuk ilkesini güçlendirdi
Tükiye'de demokrasi nasıl işliyor ?
Öncelikle seçim sistemimiz Nispi temsil sistemidir Nispi temsil siteminde ise bir seçim çerçevesinde seçime giren partilerin aldıkları oyların oranına göre temsilci çıkardığı sistemdir Sistemin amacı, partilerin kendilerini destekleyen seçmen oranına göre parlementoda temsil edilmelerini sağlamaktadır Buda siaysi parti sayısını arttırır Eğer bir parti tek başına çoğunluğu sağlayamazsa, görüşleri birbirne yakın olan partiler anlaşır karma hükümet kurulur Bunada Koalisyon denir
Anayasamızın 67 maddesine göre : Seçimler ve halk oylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetim esaslarına göre yapılır Ülkemizde 18 yaşını doldurmuş her Türk vatandaşı oy kullanma hakkına sahiptir Silah altında bulunan er ve erbaşlar, askeri öğrenciler ve ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler oy kullanamazlar
Ülkemizde milletvekili olmak içinse 30 yaşını doldurmuş olmak ve Türkiye cumhuriyeti vatandaşı olmak yeterlidir İlkokul mezunu olmayanlar kısıtlılar, askerlik hizmeti yapmamış olanlar kamu hizmetinden yasaklı olanlar ve ağır hapis cezası almış olanlar milletvekili seçilemezler Halk temsilcilerini 5 yıllık bir süre için seçer Halk tarafından seçilen 550 milletvekili, toplum adına en uygun olduğunu düşündükleri kararları özgürce alabilirler Bu durumada Temsili demokrasi denir Temsili Demokrasi :halkın siyasal gücünü temsilcileri aracılığıyla kullanmasıdır Ülkemizde montesquieu nun güçler ayrılığı felsefesi benimsenmiş demokratik düzendede yerini almıştır Yasama gücü Türkiye Büyük Millet Meclisinin'dir Merclisin yaptığı yasaların anayasaya uygunluğunu Anayasa mahkemesi denetler Yürütme yetkisi hükümetindir Bu yetkinin kullanılışını idari yönden Danıştay, mali yönden Sayıştay denetler Yargı yetkisi ise mahkemelerindir Mahkemeleride Yargıtay denetler Anayasamızın 80 maddesinde ''Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün milleti temsil eder'' ifadesi yer almaktadır
Seçim ve temsil ilkesiyle devletin cumhuriyet oluşu yakından ilişkilidir Cumhuriyet ; Devlet başkanıda dahil olmak üzere, devletteki bütün organların seçimle iş başına gelen kişilerden oluştuğu veya seçimle işbaşına gelenlerden atandığı devlet şeklidir Cumhuriyet devletin biçimini ve geçerlilik ölçütünü belirleyen kavramdır Oysa demokrasi siyasi rejimin işleyişi ile ilgilidir Siyasi rejmin demokrasi sayılabilmesi için ; seçim ve temsil ilkesinin, insan haklarına saygının hukukun üstünlüğünün ve çoğulculuk ilkesinin geçerli olması gerekir
|