|  | Eğitim-Osmanlılar'da Eğitim |  | 
|  07-04-2009 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   Eğitim-Osmanlılar'da EğitimEğitim-Osmanlılar'da Eğitim Osmanlı döneminin başlıca eğitim kurumları sıbyan mektepleri ile medreselerdir  Vakıflar eliyle kurulan bu okulların dışında kalan, saraydaki enderun mektebi (bak  Enderun) ile askeri alanda eğitim veren acemi oğlanlar mektepleri özel amaçlı eğitim kurumlarıdır  En yaygın eğitim kurumları olan sıbyan mektepleri günümüzdeki ilkokulların karşılığı sayılabilir  Ama bu okulların öğretim programlan alfabe, Kuran, Türkçe, çeşitli dinsel bilgiler ve güzel yazı gibi sınırlı sayıdaki dersten oluşuyordu  Sonraları mahalle mektebi olarak da nitelenen bu okullar, halkın temel okuma yazma gereksinimine bir ölçüde de olsa cevap veren kurumlar olduklarından, daha çağdaş okulların açıldığı Tanzimat döneminde bile varlıklarını korumuşlardır  Osmanlı döneminde, eğitimin bundan sonraki aşamasını oluşturan medreseler dinsel temele dayalı öğretim kurumlarıydı  Medreselerin çeşitli basamakları vardı  Anadolu ve Rumeli'nin hemen hemen her kentinde ve ka sabasında bulunan medreselerin çoğu ortaokul ya da lise düzeyinde öğretim yapan kuruluşlardı  Buraları bitiren öğrenciler yükseköğrenim için Edirne, Bursa, İstanbul gibi büyük merkezlerdeki medreselere giderlerdi  En üst düzeyde öğretim yapan kurumlar İstanbul'daki Fatih ve Süleymaniye medreseleriydi  Süleymaniye'de tıp eğitimi veren bir Tıp Medresesi de vardı  Ortaokul ve lise düzeyindeki medreseleri bitirenler genellikle imam, hatip, müftü ve sıbyan mektebi öğretmenliği gibi görevlere atanırlardı  Daha yüksek medreseleri bitirenler ise mahkemelerde her türlü davaya bakmak üzere kadı ya da medrese öğretmeni yani müderris olurlardı  Çeşitli devlet dairelerinin memur gereksinimi de gene medreselerden karşılanırdı  Ekonomik ve toplumsal yapıdaki bozulmaya bağlı olarak vakıf gelirlerinin azalması, öğrenci sayısındaki hızlı artış sonucu eğitim düzeyinin düşmesi gibi nedenlerle medreseler 17  yüzyıldan sonra gerilemiş ama geleneksel eğitim kurumlan olarak varlıklarını Cumhuriyet dönemine kadar sürdürmüşlerdir  Osmanlı Devleti 18  yüzyılda Avrupa devletlerinin üstünlüğünü hemen hemen her alanda görmeye başlayınca iç düzeninde değişiklikler yapma gereksinimi duydu  Batının üstünlüğü önce askeri alanda kendini gösterdiği için ilk değişiklikler de bu yönde oldu  I  Mahmud döneminde (173054) 1734'te İstanbul'da fen bilimleri öğretimi temeline dayalı Humbarahane (Topçu Mühendisliği Okulu) kurma girişiminin yeniçerilerin karşı çıkmaları sonucunda başarısızlığa uğramasına karşın yenileşme çabaları sürdü  1773'te Deniz Mühendishanesi'nin, 1793'te de Kara Mühendishanesi'nin kurulması bu yoldaki mücadelenin sonucudur  Daha kapsamlı yeniliklerin yapıldığı II  Mahmud dönemi (180839) eğitim düzenindeki değişmeler bakımından da önemlidir  II  Mahmud 1824'te ilköğretimi herkes için zorunlu kılan bir ferman çıkardıktan sonra, 1826'da çağdaş tıp öğrenimi için Tıphane'yi, 1834'te de yeni ordunun subay gereksinimini karşılamak amacıyla Harp Okulu'nu kurdurdu  Mesleki ve askeri eğitimin yanı sıra sivil eğitime de devlet eli gene onun döneminde uzandı  İlki 1838'de açılan rüştiyeler, sıbyan mekteplerinin yetersiz görülen eğitimine karşı daha düzeyli bir eğitim vermeyi amaçlıyordu  İlk ve ortaokul öğretimini kapsayan temel eğitim kurumları olarak düşünülen rüştiyeler, Tanzimat döneminde ilköğretimin ayrıca örgütlenmesinden sonra, ortaöğretimin ilk basamağını oluşturan okullara dönüştüler  Tanzimat döneminde eğitim alanında da birçok köklü değişiklik gerçekleştirildi  En başta, II  Mahmud döneminde başlayan, eğitimin devlet eliyle örgütlenmesi kurumlaştırıldı  1845'te Maarif Meclisi'nin oluşturulmasıyla başlayan bu gelişme 1857'de Maarifi Umumiye Nezareti'nin (Genel Eğitim Bakanlığı) kurulmasıyla sonuçlandı  1869'da yayımlanan Maarifi Umumiye Nizamnamesi'yle (Genel Eğitim Tüzüğü) eğitim örgütünün iç işleyişi kesin kurallara bağlandı; her düzeydeki okulun uygulayacağı öğretim programı belirlendi  Öğretim kademeleri batıdaki örnekleri gibi ilk, orta ve yüksek olarak üçe ayrıldı  İlkokullar yaygınlaşıncaya kadar sıbyan mektepleri öğretimin birinci basamağı olarak düşünüldü ve öğretim programlarında yeni düzenlemelere gidildi  Rüştiye (ortaokul) ve idadi (lise) olmak üzere iki basamaklı ortaöğretim kurumları İstanbul'dan başlanarak, Osmanlı ülkesinin her yanında yaygınlaştırılmaya çalışıldı  Bu yeni kurumların öğretim programlarını uygulayacak öğretmenlerin yetiştirilmesi amacıyla da her basamak için ayrı öğretmen okulları açıldı  Ayrıca çeşitli alanlardaki mesleki ve teknik öğretmen gereksinimini karşılayacak orta ve yüksek düzeyde birçok okul kuruldu  Kız çocuklarının eğitimi de ilk kez Tanzimat döneminde gündeme gelmiş, daha çok ortaöğretim düzeyinde ayrı kız okulları, öğretmen ve meslek okulları açılmıştır  Tanzimat döneminde gerçekleştirilen önemli bir yenilik de çağdaş bir yükseköğretim kurumu olan üniversitenin kurulmasıdır  1845'te açılmasına karar verilen Darülfünun (üniversite) ancak 1863'te İstanbul'da öğretime başlayabildi; ama medreselerin tepkisi yüzünden fazla yaşayamadı  187()'te ikinci kez açılan üniversitenin de ömrü kısa oldu; en sonunda 1900'de kurulan üniversite bir daha kapanmadı   Tanzimat döneminde görülen yeniliklerden biri de, gereksinim duyulan alanlarda teknik ve öğretici eleman yetiştirmek amacıyla üniversiteye ilk kez batıdan öğretim üyesi getirtilmesidir  Gene bu yıllarda medreselerde Arapça' nın yanı sıra Türkçe ve Farsça okutulmaya başlandı  II  Meşrutiyet ayrıca eğitim sorunlarının geniş biçimde tartışıldığı, eğitimle ilgili birçok kitap ve derginin yayımlandığı bir dönem oldu  Mütareke ve Kurtuluş Savaşı döneminde (191823), her alanda olduğu gibi eğitim alanında da çeşitli zorluklar yaşanmıştır  Mustafa Kemal bu zorlu savaş sırasında bile, eğitime verdiği önemin bir göstergesi olarak 1921'de Ankara'da I  Maarif Kongresi'ni toplamış, kongreye katılan öğretmenlerden "milli bir eğitim sistemi" yaratmalarını istemiştir   
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
|   | 
|  | 
|  |