|  | Sesin Korunması |  | 
|  07-03-2009 | #1 | 
| 
[KAPLAN]
 |   Sesin KorunmasıSes Sanatçılarında Ses Bozukluklarının Nedeni Türkiye'de ki profesyonel ses sanatçılarının en önemli sorunlarından biri, seslerindeki bozulma nedeniyle başvuracakları yeterli sayıda foniatrın olmayışıdır  Foniatr, müziğin temel bilgilerine sahip, şan tekniğini de bilen ve sadece ses bozuklukları ile ilgilenen Kulak, Burun Boğaz uzmanıdır   Türkiye'de foniatr'ın az sayıda bulunmasının yanı sıra, öneminin bilinmeyişi de büyük sorundur  Çünkü birçok sanatçının, Foniatriarın görevini üstlenen KBB uzmanlarından beklentileri çok farklıdır  Uzmana başvuran sanatçının amacı, ses bozukluğunun birtakım ilaçlarla bir an önce giderilmesi ve sahne çalışmalarının kesintiye uğramamasıdır  Oysa ses bozuklukları konusunda eğitim görmüş, deneyimli bir KBB uzmanının görevi, ses bozukluğunun nedenlerini saptadıktan sonra bunu ortadan kaldırmaktır   Ses sanatçılarındaki ses bozukluğu nedenleri aşağıdaki gibi sıralanabilir: 1- Tekniğin kusurlu olması: Şarkı söylemeye yeni başlayan bir şarkıcının tekniği yanlış olabilir ve gırtlağını fazlasıyla zorlayarak birçok sorunla karşılaşabilir  Bu durum kendini kanıtlamış bir şarkıcı içinde geçerlidir  Üstelik bu sanatçılar şarkı söyleme tekniklerinde bir kusur olacağını kabul etmek istemezler  2- Karın kaslarının hatalı kullanılması: Ses organlarının yalnızca gırtlakta yer aldığını düşünen bazı sanatçılar karın kaslarını önemsemezler  Karın kaslarının doğru kullanılmadığı durumlarda ses sorunları doğabilir  3- Yanlış postür: Postür, vücudun ayakta ve dengeli bir biçimde simetrik olmasıdır  Yatarak, oturarak ve kol kaslarını gererek şarkı söylemek çok zor ve yanlıştır  4- Buluğ döneminde şarkı söylemek: Tartışmalı olmakla birlikte buluğ döneminde ses tam oturmadığından şarkı söylemek, şan dersleri almak zararlıdır  5- Kendi sesinden farklı bir ses çıkarmaya çalışmak: Her şan öğrencisinin kalbinde bir aslan yatar ve sesini ona benzetmeye çalışır  Bu çok yanlıştır  6- Yetersiz eğitim: Şarkıcının eğitim süresinin kısa olması ve bu eğitimin zaman zaman kesintiye uğraması birçok sorunu beraberinde getirir  Bir şarkıcınırı ses eğitimi gördüğü yılların, ses yeterliliği ile doğrudan bir bağlantısı vardır  Bir iki yıldır ses eğitimi alan bir şarkıcının teknik problemleri, yirmi yıldır çalışan kişiye göre daha fazla olacaktır  7- Eğitim ve çalışma programlarının yüklü olması: Şarkıcıdaki fiziksel dayanıklılığın düşmesine ve psikolojik gerilime yol açan yüklü bir programla, olumsuz gelişmeler kaçınılmazdır  8- Prova ortamının sağlıksız olması: Bozuk akustik, sigara dumanı, toz, gürültü, kuru, sıcak ya da Soğuk ortamlar ses bozukluklarına yol açar  9- Sesin dinlendirilme sürecindeki yanlışlar: Bu yanlış, genel olarak konser sonralarında yapılır  Başarılı bir konserden sonra sahne arkasındaki kutlamalar zararlı olabilir  Şarkıcı yorulmuş ve gerilmiştir  Çevresinde gürültülü bir kalabalık vardır ve çevresi kuru, tozlu bir havayla kaplıdır  Benzer şartlar gösteri sonrası partilerde de vardır ve sigara dumanı işi daha da kötüleştirir  10- Sese uygun olmayan repertuar: Şarkıcılar seslerinin sınıflandırılmasının bir alışkanlığa dönüşmesinden mutsuzluk duyarlar  Ancak sesi olduğundan başka bir şekilde kullanmaya çalışmak daha büyük mutsuzluklara neden olacaktır  Il- Yanlış performans (Eğitimsiz veya az eğitimli yoğun ses kullanımı): Bir şarkıcının ses eğitimine başlamadan önceki aktif çalışma süresini bilmek gerekir  Amatör şarkıcılar sık sık düzeltilmesi oldukça zor olan, istenmeyen teknikler geliştirirler  Eğitimsizler ya da az eğitimli yoğun ses kullanımı ve uygun olmayan repertuar, daha sonra ortaya çıkacak ses bozukluklarının nedeni olabilir  12- Konuşma sesinin korunmaması  İnsanların tümü seslerini konuşmak için kullanır  Ses sanatçıları şarkı söylediklerinde seslerini korumayı bilirler ancak konuşurken aynı özeni göstermez ve bundan zararlı çıkarlar  Uzmanlar genellikle konuşma sesi ile ilgilenmezler  Bu da sesin zorlanmasına ve konuşma sesinin olduğu kadar şarkı söyleme sesinin de etkilenmesine yol açar  Bu tür bir zarar özellikle arabalar ve gürültülü ortamlar gibi gürültünün aldatıcı düzeyde yüksek olduğu yerlerde meydana gelir   13- Uçak yolculukları: Kabin içindeki kuru hava ve fondaki gürültünün yüksek sesle konuşmaya neden olması   14- Lombard etkisinin bilinmemesi: Lombard etkisi, gürültülü ortamlarda sesin şiddetinin artırılması eğilimidir  İyi bir şarkıcı bu eğilimin nasıl denetleneceğini bilir ve sesi için zararlı olacak düzeyde sesini yükseltmez  Klasik müzik sanatçıları bu eğitime sahiptirler ve genel olarak bir piyano eşliğinde şarkı söylerler  Ancak büyük salonlarda orkestra ile çalışanlar ve opera şarkıcıları deneyimsiz dönemlerde aşırıya kaçarlar ve seslerini zorlarlar  Bu durum pop şarkıcılarında daha sık görülür   15- Çalışma ortamının iyi olmaması: Konser amacıyla inşa edilmemiş, akustiği bozuk büyük salonlar, havasız, gürültülü ortamlar ses sanatçıları için çok zararlıdır  Özellikle büyük salonlarda yüksek sesle şarkı söyleyen pop sanatçıları için ses monitörleri son derece önemlidir  Bu aletler, şarkı söyleyen grubun ve şarkıcının sesini kendisine yönelterek akustik geri dönüşü sağlar  Ancak bunların kullanılması her konser ortamında mümkün değildir  16- Sahne korkusu: İnsan sesi, duyguların en hassas ileticisidir  Eğitimli şarkıcılar normal şartlarda seslerini fiziksel ve duygıısal stresten korumayı bilirler  Ancak bunu başaramadıkları zamanlar da olıır  Sahne korkusu, güvensizlik, depresyon ve diğer duygusal bozukluklar sese yansır  Bu tür tepkilerin bir kısmı otonom sinir sistemi aracılığıyla ortaya çıkar ve ağız kuruluğu, ciltte solukluk, salgılarda koyulaşma meydana getirir  Bunlar normal tepkilerdir, iyi bir eğitimle ve güven duygusunun gelişmesiyle üstesinden gelinebilir   17- Sigara kullanımı: Sigara dıımanının mukozadaki zararları tartışılmaz  Ses kanalı boyunca hafif ödem ve yaygın iltihaba yol açan dumanın kendisi gibi yaydığı sıcaklık da önemlidir  Ses sanatçılarının sigara içmeleri çok yanlıştır  Ancak sigara içmeden de sigara içilen ortamlarda bulunmaları sorun yaratabilir  Bazı tiyatro veya konser salonlarında, sahneden salona doğru havayı üfleyen fanlar yerleştirilerek sanatçıların korunmasına özen gösterilir   18- Alkol kullanımı: Alkollü içeceklerin az miktarda içilmesi bile tartışma konusudur  Uzmanların çoğu, damarlarda ve mukozada yol açtığı değişiklikler nedeniyle alkole karşı çıkarlar  Birçok sanatçı ise sahneye çıkmadan önce az miktarda alkole ihtiyaç duyarlar ve bunun kendileri için olumlu bir etkisi olduğunu savunurlar   19- İlaç kullanımı: Antihistaminik ilaçlar boğazda kuruluk yaratarak seste bozulmalara yol açabilir  Bu nedenle dikkatle ve doktor gözetiminde kullanmak gerekir  Benzer sonuçlar, bilinçsiz antibiyotik kullanımında da görülür  Sanatçılar gösteri öncesinde boğaz rahatsızlıkları için hekime danışmadan antibiyotik kııllanırlar  Oysa uygun ilaç ve dozun saptanmasını hekime bırakmak gerekir   Örneğin, antibiyotikler mikropları öldürür ama virüslere karşı etkili değildir  Soğuk algınlığı, virüslerin yol açtığı bir hastalıktır  Bazı antibiyotiklerin bazı mikroplara hiçbir etkisi yoktur  Penisilin, "streptokok" adı verilen boğaz hastalığının mikrobuna karşı etkilidir  Ancak boğaz hastalığını streptokok değil de "stafilokok" yapıyorsa penislin hiçbir işe yaramaz, boşa zaman kaybı olur; bu arada da mikroplar direnç kazanır ve hastalığın tedavisi güçleşir   Kortizon, ödem ve tahriş bulgularını ortadan kaldırır ama vücudun mikroplara karşı direncini düşürürür  Kortizon çok bilinçli olarak, uygun doz ve sürelerde kullanılmalıdır   Antihistaminikler mukozada kuruluk yapar, boğazda kazınma ve kuru öksürüğe neden olur  Daha önce hiç antihistaminik kullanmamış bir sanatçının program öncesinde kullanmaması gerekir   Aspirin, alternatifi olduğu sürece hiçbir zaman bir ses sanatçısı tarafından kullanılmamalıdır  Yan etkileri vardır ve ses tellerinde kanamaya yol açabilir  Tedavi sırasında alınan ilaçlarda birçok yan etkiyle karşılaşmak mümkündür ve bundan kaçınmak için mutlaka doktor kontrolünde ilaç almak gerekir   Yüksek dozda "C" vitamini kullanımı da idrar söktürücü özelliğiyle aşırı su kaybına ve mukozada kuruluğa neden olabilir   20- Uyuşturucu maddelerin kullanımı: Burun ve boğaz mukozalarını tahriş eder, damarlarda genişleme ve büzülmelere neden olur, duyarlılığı düşürür; sonuç olarak ses kontrolünü azaltarak sesin bozulmasına yol açar   21- Bazı yiyecekler: Gösteriden önce süt, dondurma, çikolata, kahve, kuruyemiş gibi besinler boğazda tahriş, boğazı temizleme ihtiyacı ve salgılarda koyulaşma meydana getirir  Limon suyu salgıları incelttiği için yararlı olabilir   22- Sesin yaşlanması: Sesin yaşlanması her zaman kişinin yaşıyla doğrudan ilişkili olmayabilir  Ancak çoğu yaşlı insanın vücudundaki aşağıda sıralanan değişikliklere bağlı olarak seslerinin de değişim gösterdiği saptanmıştır: o Vücuttaki kıkırdak özelliklerini kaybedip kemikleşmeye başlar   o Yumuşak dokularda hacim olarak küçülme görülür   o Gırtlakta yer alan iç kasların elastik lifleri azalır ya da kopar   o Damarlarda kireçlenme ve daralma gibi rahatsızlıklar sonucu gırtlağın beslenmesi azalır   o Vücuttaki yağ birikimleri nedeniyle genel sağlık sorunlarına da bağlı olarak çalışma temposunda düşü olur   o Akciğerlerin kapasitesi düşer   o Hormonların fonksiyonları azalır   o Su metabolizması azalır   o Boyun dış kaslarının yumuşaklığı kaybolur   o "C" vitamini metabolizması azalır   o Kollajen doku azalır   o Erkek sesleri 80-90 yaşlarında incelirken, kadınlarınki kalınlaşır   23- Mevsim hastalıkları   24- Genel durum bozukluğu   25- Yorgunluk   26- Uykusuzluk   27- Cinsiyet hormonları   28- Gece geç saatlerde yemek yeme alışkanlığı   29- Aşırı heyecan   30- Vücudun su ihtiyacının karşılanmaması   31- Havanın nem oranının düşük ya da yüksek oluşu   şim   SESIN SINIFLANDIRILMASI Seslerin Sınıflandırılması Ses sanatçıların işlenmiş ve yerleşmiş sesleri bir takım sınıflara ayrılır  Aynı sınıfiaki sesleri birbirine benzeyen tarafları olur  Bu benzeyişler genişlik, renk ve hareketlilik bakımlarından olabilir  Her ses bağlı olduğu ses sınıfında olması gereken ses genişliğine, renge ve özelliklere sahip olmalıdır   Bu sınıflan genel olarak şu şekilde sıralayabiliriz: Erkek seslerinde bas, bariton, tenor  Bu gruplarda bir takım ikinci derecede gruplara ayrılırlar  Saadet tkesusun Ses Eğitimi ve Korunması adlı eserinde ses sınırlan aşağıdaki şekillerde belirlenmiştir  Bas: En kalın erkek sesidir  Bas proford, basbuffo ve yüksek bas olarak üçe ayrılırlar  Bas profond: Sesin rengi çok koyu, volümlü, pesleri kuvvetlidir  Çoğunlukla sahnede cidde dramatik roller söylerler  Bas buffo: Renk bakımmdan daha az zengindirler  Bas profond kadar kuvvetli değilse de ondan daha hareketlidir  Oyun operalarınm parlondoloranı, koleratuarlannı kolayca söyleyebilirler  Hemen her zaman komik rollerde kullamriar  Yüksek bas: Pesleri diğer baslardan daha zayıflır  Buna karşı tizleri parlak ve rahattır  Baritona yaklaşan sınır partilerinde bol tizleri olan bas partilerinde başarı gösterirler  BARİTON: Orta kalınlıktaki erkek sesidir   0 da üçe ayrılır  Dramatik bariton: Renk bakımından yüksek bası andırır  Kuvvetli ve dramatik gücü olan bir sestir  Karakter rollerinde, kahramanlık operalarmda çok kabul gören bir sestir  Lyrik bariton: Renk bakımından dramatik tenora yaklaşır, yumuşak tizleri, parlar, dramatik baritondan daha hareketli bir sestir  Legger bariton: Lyrik baritondan daha hareketli, daha hafif daha çok tenora benzeyen bir baritondur  Fazla agilite isteyen Italyan operalarmda (Rossini, Donizetti) sık sık kullanılır TENOR: Erkeklerde az rastlandığı için çok makbul bir ses cinsidir  Eğitimi çok dikkat ve sabır isteyen bir sestir  Özelliklerine göre çeşitli sınıflara ayrılır Dramatik tenor (THelden tenor): Kahramanlık tenoru da denilen bu sesin genişliği ve rengi hemen hemen iyrik baritona benzer Çok dayanıklılık ise kuvvet isteyen Wagner operalarının hemen bütün önemli tenor partileri bu sesler için yazılmıştır  En iyi dramatik tenorlara Isveç ve Norveçliler arasında rastlanır  Lyrik tenor: Rengi daha aydmlık ve daha yumuşak olan (Iyrik tenor hemen bütün ttalyan operalarınm baş erkek rollerini elinde tutar ve tizlerinin parlaklığı ile belirir   Legger tenor: Üçlü do'nun üzerindeki reye kadar çıkan bu hafif tenorlar kuvvetli olmaktan çok hareketlidirler  Oratoryolarda eski oyun operalarında (Rossini, Donizetti) sık sık görülürler  Buffo tenor: Legger tenor karakterinde  komik rollere pek uyan bir ses cinsidir   Kadın seslerini de üç ana gruba bölme yerinde olur  Kontralto, mezzosoprano,soprano KONTRALTO: En kalın kadm sesidir ve çok az bulunur  Peslerde erkek sesine benzer  Rengi koyu ve sıcaktır  Oratoryo ve sahne kontraltosu diye ildye ayrılır  Eğitimi en zor kadın sesidir  Oratoryo Korıtraltosu: Özel olarak eski eserlerin icrasında kullanılan çok renkli, çok zengin kuvvetli ve ağır bir sestir  Sahne kontraltosu: Renkli kuvvetli, dramatik etkiye sahip bir sestir  Karakter rollerinde görülür  Genç dramatik soprano: Yüksek dramatik sopranodan daha yumuşak bir karaktere ve daha aydınlık bir renge sahiptir  Daha hareketlidir  Hemen bütün İtalyan operalarmdaki kahraman kadın tipleri bu seslere verilmiştir  Lyrik soprano: En çok rastlanan soprano cinsidir  Yumuşaklığı ve tizlerinin berraklığı başlıca özellikleridir  Koleratür Soprano: En ince sopranodur  Gırtlaklannın olağanüstü hareketliliğiyle birer ses cambazı gibidirler  Dramatik veya iyrik olurlar  Dramatik koleratuarlar, ses ustahğmın yanı sıra zengin bir renk ve ses kuvvetine sahiptirler  "Gayet az rastlanan makbul bir ses cinsidir  Küçük koleratur seslerine de koleratur subret denir  Oyun operalarmda, operetlerde önemli roller alırlar" Mehmet Ömür,Sesin Peşinde,2001 sandersi  com | 
|   | 
|  | 
|  |